AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-06-2008, 17:08   #1
Kullanıcı Adı
ümitli_bekleyis
Standart 'Bizi ellemeyin, tarafsız kalalım'


Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, ''Biz siyaset yapmıyoruz, yargı kuruluşları kendi varlıklarının savunmasına geçtiler. Kendi kurumumuzu, yargı bağımsızlığını savunma noktasına geldik. Yargı, kendi bağımsızlığını savunma noktasına niye gelsin? 'Bizi ellemeyin, bağımsız, tarafsız kalalım' diyoruz. Hiçbir dönemde bu kadar kötü noktaya gelinmemişti'' dedi.



Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), Dünya Yargıçlar Birliği (IAJ) ve Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupa Yargıçları Birliği (MEDEL) tarafından Ankara Hakimevi'nde düzenlenen ''Kuvvetler Ayrılığı ve Yargıda Örgütlenme Özgürlüğü'' konulu uluslararası sempozyum ''Yargıda Örgütlenme Özgürlüğü'' konulu oturumla sona erdi.

Oturumda konuşan Danıştay Başsavcısı Çölaşan, YARSAV'ın kuruluşundan bu yana geçirdiği sürecin, yabancı konuklara da ilginç geleceğini belirterek, siyasi iradenin, ''yargıda özgür bir örgütlenmeyi kabul edemediğini'' söyledi. Yasamanın, ''kendilerine uygun dernek kurmak amacıyla, YARSAV'a alternatif olarak rafta duran Yargıçlar ve Savcılar Birliği Kanun Tasarısı Taslağını ele aldığını'' anlatan Çölaşan, bu taslağın kanunlaşması halinde, ''diğer birlikler kendiliğinden sona erer'' hükmü gereğince YARSAV'ın kapatılmasının amaçlandığını ifade etti. Bunun, Anayasa ve kanunlara aykırı olduğunu savunan Çölaşan, siyasetin, dışarıda, Avrupa'da başka bir yüz gösterdiğini, ama içeride bu söylediklerini uygulamadığını savundu. Çölaşan, ''Özellikle yasama, yürütme aynı çoğunluk partisinden olduğu zaman, karşısında özgür ve bağımsız bir yargı da yargının bağımsız örgütlenmesini de istemiyor'' dedi.

Kuvvetler ayrılığı ilkesiyle doğan yargı bağımsızlığı kavramının, hukuk devleti için en önemli unsur olduğunu vurgulayan Çölaşan, şöyle konuştu:

''Bağımsız yargı yoksa hukuk devleti de yoktur. Bunlar genel sözler ama çok önemli sözler. Her gün kullanıyoruz ama duyan yok.

Demokrasi ancak seçilmişlerin hukuka saygılı olmaları, yargı bağımsızlığını kabul ve sağlamaları -sadece kabul değil sağlamak da onların görevi- ile mümkündür. Hukuk devletinde yasama, yürütme seçimle geldiği için her istediğini yapma hakkına sahip değildir. Çağdaş, demokratik standartlara, evrensel kurallara uygun davranmak zorundadır. Hukukiliği ancak bu şekilde sağlayabilir. Onun dışında polis devleti olmaktan öteye de gidemez. Bu bağlamda, bağımsız yargıyı içine sindirmeli, özgür örgütlenmeyi kabul etmelidir.''

Konuşmasının ardından dinleyicilerin soruları üzerine tekrar söz alan Tansel Çölaşan, siyasetin, özellikle de yasama ve yürütmeyi birlikte kullanınca karşısına kendisini engelleyecek güçlerin çıkmasını, kimsenin kendisini tenkit etmesini istemediğini ileri sürdü.

Tansel Çölaşan, ''Biz siyaset yapmıyoruz, yargı kuruluşları kendi varlıklarının savunmasına geçtiler. Kendi kurumumuzu, yargı bağımsızlığını savunma noktasına geldik. Yargı, kendi bağımsızlığını savunma noktasına niye gelsin? 'Bizi ellemeyin, bağımsız, tarafsız kalalım' diyoruz. Hiçbir dönemde bu kadar kötü noktaya gelinmemişti'' dedi.

Bu sözlerinin, ''siyaset yapmak'' olarak algılanmamasını isteyen Çölaşan, ''2001 yılından beri demokratik yüzlerini Avrupa'ya sunuyorlar. Ama ne yazık ki, siyasi görüşleri doğrultusunda Türkiye'yi dönüştürmek istiyorlar. Yargı kendisini her koldan savunmaktadır'' diye konuştu.

Çölaşan, AB'ye uyum sürecinde, demokratikleşme noktasında AB'nin, siyaset aracılığıyla değil, doğrudan ilgili kuruluşlarla bağlantı kurması gerektiğini sözlerine ekledi.

(AA)

 

ümitli_bekleyis isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-06-2008, 19:11   #2
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart tansel çölaşan'dan İlginç Çıkış!


Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan konuşmasında hiçbir dönemde bu kadar kötü noktaya gelmedikleri için yargı olarak savunmaya geçtiklerini söyledi...

Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, "Biz siyaset yapmıyoruz, yargı kuruluşları kendi varlıklarının savunmasına geçtiler. Kendi kurumumuzu, yargı bağımsızlığını savunma noktasına geldik. Yargı, kendi bağımsızlığını savunma noktasına niye gelsin? 'Bizi ellemeyin, bağımsız, tarafsız kalalım' diyoruz. Hiçbir dönemde bu kadar kötü noktaya gelinmemişti" dedi.


Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), Dünya Yargıçlar Birliği (IAJ) ve Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupa Yargıçları Birliği (MEDEL) tarafından Ankara Hakimevi'nde düzenlenen "Kuvvetler Ayrılığı ve Yargıda Örgütlenme Özgürlüğü" konulu uluslararası sempozyum "Yargıda Örgütlenme Özgürlüğü" konulu oturumla sona erdi.

Oturumda konuşan Danıştay Başsavcısı Çölaşan, YARSAV'ın kuruluşundan bu yana geçirdiği sürecin, yabancı konuklara da ilginç geleceğini belirterek, siyasi iradenin, "yargıda özgür bir örgütlenmeyi kabul edemediğini" söyledi.

Yasamanın, "kendilerine uygun dernek kurmak amacıyla, YARSAV'a alternatif olarak rafta duran Yargıçlar ve Savcılar Birliği Kanun Tasarısı Taslağını ele aldığını" anlatan Çölaşan, bu taslağın kanunlaşması halinde, "diğer birlikler kendiliğinden sona erer" hükmü gereğince YARSAV'ın kapatılmasının amaçlandığını ifade etti. Bunun, Anayasa ve kanunlara aykırı olduğunu savunan Çölaşan, siyasetin, dışarıda, Avrupa'da başka bir yüz gösterdiğini, ama içeride bu söylediklerini uygulamadığını savundu. Çölaşan, "Özellikle yasama, yürütme aynı çoğunluk partisinden olduğu zaman, karşısında özgür ve bağımsız bir yargı da yargının bağımsız örgütlenmesini de istemiyor" dedi.

Kuvvetler ayrılığı ilkesiyle doğan yargı bağımsızlığı kavramının, hukuk devleti için en önemli unsur olduğunu vurgulayan Çölaşan, şöyle konuştu:

"Bağımsız yargı yoksa hukuk devleti de yoktur. Bunlar genel sözler ama çok önemli sözler. Her gün kullanıyoruz ama duyan yok.

Demokrasi ancak seçilmişlerin hukuka saygılı olmaları, yargı bağımsızlığını kabul ve sağlamaları -sadece kabul değil sağlamak da onların görevi- ile mümkündür. Hukuk devletinde yasama, yürütme seçimle geldiği için her istediğini yapma hakkına sahip değildir. Çağdaş, demokratik standartlara, evrensel kurallara uygun davranmak zorundadır. Hukukiliği ancak bu şekilde sağlayabilir. Onun dışında polis devleti olmaktan öteye de gidemez. Bu bağlamda, bağımsız yargıyı içine sindirmeli, özgür örgütlenmeyi kabul etmelidir."

Konuşmasının ardından dinleyicilerin soruları üzerine tekrar söz alan Tansel Çölaşan, siyasetin, özellikle de yasama ve yürütmeyi birlikte kullanınca karşısına kendisini engelleyecek güçlerin çıkmasını, kimsenin kendisini tenkit etmesini istemediğini ileri sürdü.

Tansel Çölaşan, "Biz siyaset yapmıyoruz, yargı kuruluşları kendi varlıklarının savunmasına geçtiler. Kendi kurumumuzu, yargı bağımsızlığını savunma noktasına geldik. Yargı, kendi bağımsızlığını savunma noktasına niye gelsin? 'Bizi ellemeyin, bağımsız, tarafsız kalalım' diyoruz. Hiçbir dönemde bu kadar kötü noktaya gelinmemişti" dedi.

Bu sözlerinin, "siyaset yapmak" olarak algılanmamasını isteyen Çölaşan, "2001 yılından beri demokratik yüzlerini Avrupa'ya sunuyorlar. Ama ne yazık ki, siyasi görüşleri doğrultusunda Türkiye'yi dönüştürmek istiyorlar. Yargı kendisini her koldan savunmaktadır" diye konuştu.

Çölaşan, AB'ye uyum sürecinde, demokratikleşme noktasında AB'nin, siyaset aracılığıyla değil, doğrudan ilgili kuruluşlarla bağlantı kurması gerektiğini sözlerine ekledi.
Haber Editör
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-06-2008, 19:13   #3
Kullanıcı Adı
ümitli_bekleyis
Standart 'Bizi ellemeyin, tarafsız kalalım'
;) Konular birleştirildi.
ümitli_bekleyis isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-06-2008, 20:44   #4
Kullanıcı Adı
RDönmezs
Standart 'Bizi ellemeyin, tarafsız kalalım'
Sıfatsız! >
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-06-2008, 20:53   #5
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Darbeci Başsavcı Tansel Çölaşan: 'Bizi ellemeyin, tarafsız kalalım'
Darbeci Başsavcı Tansel Çölaşan

Pazartesi, 10 Mart 2008


Danıştay Başsavcısı olan Tansel Çölaşan, darbeyi ve darbecilerin hukukunu savundu. Menderesler'in idamı için "sonra ne oldu? Çok güzel bir cumhuriyet dönemi" diye konuştu.

Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, 27 Mayıs'ı ihtilal olarak görmenin hata olacağını belirterek, "1960 ihtilali aslında bir devrimdir" dedi. Ankara Barosu tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla "Kadın Olmak" konulu sempozyumun, "Hukukta Kadın" başlıklı oturumunda konuşan Çölaşan, kadınlara yönelik en ağır baskının din adına yapılan baskı olduğunu söyledi. Çölaşan, "Hem özgürlük diyorsunuz hem de kapanmak istiyorsunuz. Kapanmanın özgürlüğü olur mu?" dedi. Çölaşan, kapanmanın Kur'ân-ı Kerim'de yer almadığını, Kur'ân-ı Kerim'de kadın ve erkeğe iffetli olmanın öğütlendiğini ve avret yerlerinin kapatılması gerektiğinin emredildiğini söyledi.
1960 ihtilalini konu alan bir belgesel izlediğini ve belgeselde ihtilalin bugünün üniversite öğrencileri tarafından değerlendirildiğini anlatan Çölaşan, öğrencilerin o dönemde bir Başbakanın idam edilmesini vahşice bulduklarını dile getirdiklerini kaydetti. Çölaşan, büyük fedakârlıklarla kurulan cumhuriyetin belirsizliğe gittiğini gören halkın, ihtilal öncesi toplumsal bir öfkeye kapıldığım hatırlatarak, "Kimse idam cezasını istemez ama o dönemde bunlar idam edildiğinde toplumsal bir coşku vardı. 27 Mayıs'ı burada ihtilal olarak görmek hata olur. 1960 ihtilali aslında bir devrimdir" diye konuştu.

Her ihtilalin mutlaka kötü sonuçlar doğurmayacağını savunan Çölaşan, şunları kaydetti:
"O dönemde, 1950 yılından önce Türkçe ezan vardı, Menderes dönemiyle ezanın Arapça'ya çevrildiğini biliyoruz. Vatan cepheleri ile ikiye ayrılan bir toplum gördük. O dönem çocuk kafamla Türkçe ezanın güzelliğini gördüm, ailemden namaz kılmayı öğrenmek istedim. O kadar çok sevdim. Neden sevdim? Çünkü çok güzel ve inadına temiz bir sesle Türkçe ezanı dinliyordum. O ses bana dini sevdirdi. Sonra birden bizden olmayan o dille, Arapça ile ezan başladı. Ben o etkiyi kaybettim. Ondan sonra da hiç düşünmedim namaz kılmayı. Aynı dönemde Ulus Gazetesi'nde, Menderes'in paçavralar içinde oturan Said Nursi'nin elini öptüğünü gösteren fotoğrafı yayınlandı. Ulus Gazetesi bunu kötü bir şey olarak gösterdi. Bunlar beni soğuttu."

KADRO YETİŞMEDİ

Tansel Çölaşan, Türk kadınının modern yaşam imkânlarına Atatürk ile kavuştuğuna işaret ederek ancak Atatürk'ün devrimlerinin günümüzde yeterince savunulmadığını ve ilkelerinden taviz verildiğini söyledi. Atatürk'ün ölümünün ardından devrimleri yaşatacak "düzgün kadroların" yetişmediğini savunan Çölaşan, şöyle konuştu:
"Demokrat Parti'nin başa gelmesiyle ne olduysa oldu. Din adamları kaşındı. Ancak Atatürk'ün getirdiği temel kavramları, medeni devleti, milleti içine sindiremeyenler kazandı. O kazanımları içine sindirememiş kişiler, Atatürk'ün ölümüyle birlikte bugünün altyapısını oluşturmaya başladılar. Toplum o dönemde orduya 'Yap artık bir şeyler' demeye başladı. Tek kurtarıcı olarak ordu görüldü.

Siyasiler orduyu Türk toplumundan soğutmak isteyebilirler ama Türk toplumu o oyunlara gelmez. O dönemde toplum tarafından görev verildi ve 27 Mayıs oldu. Toplumsal dönüşüm oldu. O günkü anayasa bir daha geri gelmemek üzere değiştirildi. En özgürlükçü anayasa geldi. Demek ki her zaman bir ihtilal darbe değildir, devrim de olabilir.

İdam edilen Menderes hükümeti üyeleri çocuk ve bebek dâvâlarından değil, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete ihanetten yargılanmalıydı. Ama öyle olmadı, tarih o noktada bu cezayı verdi. Ama cezalandırılmaları gerekirdi. Sonra ne oldu? Çok güzel bir Cumhuriyet dönemi..."

Atatürk'ün ölümüyle "halı altındaki güçlerin yukarı çıktığını" ve siyasetçilerin kolay siyaseti tercih ederek Türkiye'yi sıkıntılı günlere taşıdıklarını ifade eden Tansel Çölaşan, halkın okumamasının da siyasilerin çok kolay siyaset yapmasına, canlarının istediği gibi yaşamasına imkân sağladığını savundu.

TÜRK TOPLUMU MENFAATİNE DÜŞKÜN

"Türk toplumu kendi menfaatine düşkün. Kolaycı bir yapımız var, sorgulamaya asla yatkın değiliz" diyen Çölaşan, "Tehlike kapımıza kadar gelmeden, bir başkasının tehlikesine yardım etmiyoruz. Atatürk boşuna 'Türk Milleti uludur, güzeldir' demedi, Türk Milleti'ne vasıf kazandırmaya çalıştı" şeklinde konuştu.

Çölaşan, 1950 yılından sonra eğitimin durma noktasına geldiğini, cumhuriyetin kazanımlarının birer birer yok edildiğini, din okulları açıldığını söyledi. Çölaşan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde de Fransa, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinin üniversiteleriyle denklik anlaşması yapılmazken bunun yerine Suudi Arabistan, Mısır, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerin üniversiteleriyle denklik anlaşması imzalandığını kaydetti.

Dinî motifli üniversitelerde eğitim gören öğrencilerin diplomalarının dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam tarafından onaylandığını ve bunlara denklik verildiğini anlatan Çölaşan, din eğitimi alan kişilerin denklik belgelerinin sınıf öğretmeni olarak verildiğini kaydetti.

TARTIŞMA KONUSU: "KOVUŞTURMA BAŞLATILABİLİR"

Tansel Çölaşan'ın açıklamalarının bir disiplin ve ceza kovuşturması başlatıp başlatamayacağı tartışma konusu oldu.

Danıştay Kanunu 6. Bölümü'nde yer alan 67. Madde kovuşturmaya neden olacak suçları şöyle tanımlıyor:
"Danıştay Başkanı, Başsavcısı, başkanvekilleri, daire başkanları ve üyelerin, yüksek hâkimlik vakar ve şerefi ile bağdaşma¬yan veya hizmetin aksamasına yol açan hal ve hareketleri görülür veya öğrenilirse, haklarında kanun hükümleri uyarınca disiplin kovuştur¬ması yapılabilir."

Öte görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu gereğince, Danıştay Başkanı, başkanvekilleri, Danıştay Başsavcısı ve daire başkanları ile üyeler hakkında kovuşturma yapılması Başkanlık Kurulu'nun iznine tabi tutuluyor.

AK PARTİ: ÇOK İLKEL BİR DEĞERLENDİRME

Ak Parti Grup Başkanvekili Nihat Ergün ise, Tansel Çölaşan'm sözlerini "Çok iptidai bir değerlendirme; üzerinde durmaya gerek yok" sözleriyle yorumladı.

Nihat Ergün, 27 Mayıs'ın daha önce çok değerlendirilen bir konu olduğunu, bu açıklamanın da yeni ve çarpıcı bir açıklama olmadığını söyledi. Ergün, şunları söyledi:
"Tansel Çölaşan'ın görüş ve düşüncelerini yakından biliyoruz. Danıştay saldırısındaki provokatif tutumunu da biliyoruz.

Danıştay'da yetkili bir kişi olmasına rağmen, saldırıya başka bir yön vermeye çalıştığını da biliyoruz. Danıştay'da saldırıyı yapan kişinin içeriye Nihat Ergun tekbir getirerek girdiğini söylemişti. Böyle olmadığı, nasıl bir çetenin ortaya çıktığını da görüyoruz. Bu nedenle bu sözlerini değerlendirmeye değer sözler olarak görmüyorum. Çok iptidaî bir değerlendirme; üzerinde durmaya gerek yok."

DP: ÇÖLAŞAN'IN HEMEN İSTİFA ETMESİ GEREKİR

Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan'ı 27 Mayıs 1960 darbesi ve Menderes Hükümetine ilişkin sözleri nedeniyle eleştirerek "Demokratik, anayasal hukuk düzenimizi ortadan kaldıran bir eylemi, yani bir askeri darbeyi övmesi, hukukçu yemine sadık kalmadığı anlamına gelmektedir. Çölaşan, hemen, bir dakika bile durmadan, o kutsal makamdan istifa etmelidir" dedi. Süleyman Soylu yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:
"Her türlü eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunu sağlamakla görevli olan bir kurumda başsavcılık makamında bulunan birinin, demokratik, anayasal hukuk düzenimizi ortadan kaldıran bir eylemi (askerî darbeyi) övmesi, hukukçu yemine sadık kalmadığı anlamına gelmektedir. Demokratik yollarla iktidara gelmiş olan devlet adamlarını hukuku ortadan kaldırarak idam eden bir zihniyeti kimse savunamaz. Hele bunu yüksek bir yargı kurumunda başsavcılık görevini yürüten birisinin dile getirmesi vahim bir gelişmedir. Hemen, bir dakika bile durmadan, o kutsal makamdan istifa etmelidir" dedi.

Kaynak: Taraf/ Ajanslar
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-06-2008, 20:55   #6
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart 'Bizi ellemeyin, tarafsız kalalım'
Pazartesi, 10 Mart 2008 tarihinde söyledikleri yukarıda.
Bu zihniyete sahip bir insan nasıl tarafsız olabilir ?
Dün başka bugün başka söylemlerde bulunanlara iki yüzlü demek hakaret olur mu ?

İnsanları salak sanmasın hiç kimse,tarafsızlıktan asla söz etmesin :-*
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-06-2008, 21:02   #7
Kullanıcı Adı
kardelen007
Standart 'Bizi ellemeyin, tarafsız kalalım'
Ezan konusundaki konuşmasını dinlemiştim tv de > > >...Bak okuyunca yine sinir oldum...Tarafsızlık bu zihniyete göre ne anlama geliyo görmüş oluyoruz...Hangi kesimin tarafsız olduğuna inandıkları belli.....
kardelen007 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi