09-26-2008, 11:53 | #1 |
Boğaziçi Üniversitesinde Protesto sürüyor
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Kadri Özçaldıran'ın başlattığı başörtüsü yasağına tepkiler devam ediyor. Uygulamanın üçüncü gününde üniversite bahçesindeki korkuluk ve direklere rektörü okulun misyonuna uygun davranmaya çağıran afişler asıldı.
Boğaziçi'nin 'özgürlüğün sembolü' olduğunu hatırlatan metinlerle, özgürlük, demokrasi ve eşitlik vurgusu yapılıyor. Öğrenciler de, yaptıkları açıklamlarda 'özgürlükçü üniversite' imajına zarar veren yasakçı politikalardan rahatsız olduklarını söylüyor. Hafta başından bu yana kampüs civarında polis görmekten dolayı rahatsız olduklarını belirten öğrenciler, "Bu tür olayları Boğaziçi'nde yaşamaya alışık değiliz." diyor. Bazı öğrenciler ise, rektörün kişisel yanlışlarının bedelini üniversiteye ödetmeye hakkının olmadığının altını çiziyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde master yapan Alp A. yaşanan olayların kantin, sınıf ve üniversite bahçesine yansıdığını anlatıyor. Yasağı tuhaf ve gereksiz bulduğunu belirten Alp A., "Gerçi rektör kağıt imzalatılması ve şapkayla girilemeyeceği konusunda geri adım attı. Ancak belli ki 'ben geldim' demek istiyor. Zaten kütüphanede ve üniversiteye giriş çıkışlarda kontrolü iyice artırdı. Çantalarımızı dahi aramaya başladılar." diyor. Boğaziçi Öğretim Üyeleri'nin yayınladığı bildiriye işaret eden Alp A., "Orada 18 yaş altındaki kız öğrencilerin kendi kararlarını veremeyecekleri ve zorla türban taktırılacağı anlatılıyordu. Hadi onu anladık diyelim. Şimdiki yasak 18 yaş üstündekileri kapsıyor. O bildiriye göre bunun neresi mantıklı? İki çelişen ironik ifade." şeklinde konuşuyor. Üniversite öğrencilerinden Adem Bölükbaşı yasağın tutarlı bir yanının olmadığını, rektörün kendini kabul ettirmek için yaptığı bir uygulama olduğunu öne sürüyor. Prof. Dr. Ayşe Soysal'dan önce rektörlük yapan Prof. Dr. Sabih Tansal'ın da aynı uygulamaya kalkıştığına dikkat çeken Bölükbaşı, yeni rektörlerin hep kendini tanıtmak için böyle bir yönteme giriştiğini iddia ediyor. Bu tür uygulamaların Boğaziçi'nin ruhuna aykırı olduğunu vurgulayan Bölükbaşı, "Bu mantığı tanımlamak oldukça güç. Çünkü bu hamle sekülarizmin de ötesinde." ifadelerini kullanıyor. İşletme öğrencisi Emre Alemdar yasağın saçma ve açıklanabilir olmadığını söylüyor. Başörtüsü takmayan Merve Oğuzhan birçok arkadaşının başörtülü olduğuna işaret ederek, şöyle konuşuyor: "Nasıl ki onlar bana karışmıyorsa ben de onlara karışmıyorum, karışamam da." Rektörün bazı yasakçı uygulamalarını geri çektiğine değinen Oğuzhan, "Var olan şapka ve kapüşon yasağı da gereksiz. Bu yasaklar kutuplaşmaya sebebiyet olabilir." uyarısında bulunuyor. Matematik öğrencisi Ziya Alper, uygulamanın rektörün mantığıyla örtüştüğüne dikkat çekerken İngiliz dili ve edebiyatı okuyan ve ismini vermek istemeyen başörtülü bir öğrenci, yaşanan olayların farklı fikirleri savunan öğrencileri karşı karşıya getirebileceğini belirtti. Öte yandan DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki başörtüsü yasağını kabul edilemez buldu. Soylu, "Olmaması gereken oldu. En özgür kabul edilen üniversite bu uygulama ile yara aldı." dedi. Soylu, Rektör Prof. Dr. Kadri Özçaldıran'ın Boğaziçi Üniversitesi'nin imajını zedelediğini söyledi. Boğaziçi Ünivresitesi'nde başörtüsü yasağı 22 Eylül Pazartesi günü başladı. İlk gün kız öğrenciler, başörtülü olarak okula alınmak istenmedi. Şapka ve kapüşon takmaları da kabul edilmedi. Okula yine de başörtülü girmek isteyen öğrencilere ise, "Başörtülü girdiğim takdirde tüm kanuni sorumlulukları üstleniyorum." içerikli dilekçe imzalatıldı. İkinci gün de aynı uygulama devam etti. Üçüncü gün rektör geri adım attı. Öğrencilerin şapka ve kapüşonla girmelerine izin verdi.Dördüncü gün (dün) başörtülü öğrenciler, yine şapka ve kapüşonla içeriye alındı. zaman
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|