![]() |
#1 |
![]() Bir kısmı yenilenmiş olsa da binaların büyük bölümünün cephesinde savaşın izleri var hâlâ.
Bombaların yakarak deldiği oyuklar içeriden tuğlayla örülmüş. Kabuk bağlamış yaralar gibi görünüyor. Kurşunların açtığı çukurlar ise hafızaya çakılmış birer mıh gibi. 20. yüzyılın sonunda, Avrupa’nın ortasında, hepimizin şahitliğinde yaşananları hatırlatıyor. ![]() Bosna-Hersek’te binaların cephesinde gördüğümüzü insanların yüzlerinde görmemek kolay anlaşılır bir şey değil ama. 1992 başından 1995 sonuna kadar 250 bin Boşnak’ın, sadece Srebrenitsa’da 11 bini silah altına alınabilecek yaştaki erkekler olmak üzere toplam 48 bin insanın bile isteye katledildiği, onbinlerce kadına tecavüz edildiği, her evden en az bir şehidin verildiği, milyonlarca insanın göç etmek zorunda kaldığı hatırlandığında sokaklardaki sükûnet şaşırtıyor insanı. Boşnaklar kendilerine bunu yapanlarla, savaşın üzerinden henüz yirmi yıl bile geçmemişken nasıl oluyor da bu rahatlıkla biraradalar? Bosna Müftüsü Mustafa Çeriç, Bosna’nın büyük lideri Aliya İzzetbegoviç’ten bahisle “Ondan affetmeyi ve asla öç almamayı öğrendik” diyerek açıklıyor bu sorunun cevabını. Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar arasında şiddet yok, nefret gözlenmiyor çünkü sorunlar dondurulmuş. Ama Fatih Sultan Mehmet Han’ın fermanıyla oluşmuş hoşgörü ve birarada yaşama ortamının savaşla birlikte çok derin yaralar aldığı da kesin. Politik ortama 1995 Dayton Anlaşmasın’nın geçici ve suni sonucu hakim olsa da yeni ve sağlam yeni bir yapılanmaya gidilmesi şart görünüyor o yüzden. Özgürlüğün ve müslüman olmanın bedelini çok ağır ödeyen ama asla taviz vermeyen onurlu, asil ve bir o kadar da nazenin insanlar Boşnaklar. Şehirler tarihin, İslam’ın, İnsan’ın ve tabiatın bütün letafetini taşıyor. Ihlamur kokularına sarmalanmış Osmanlı camileri, meydanları güm güm atarak ama yumuşacık dokunarak hissettiriyor varlık iddiasını ve idealini. Dünya bu kadar hain ve kirli bir savaşa, bunca masum insanın ölümüne izin verdiği için özür üstüne özür diliyor Boşnaklardan. Ama katillere gereken cezayı vermemekten dolayı inandırıcılığını da yitirmiş durumda. Boşnaklar bunu dünyanın yüzüne vurma gereği duymayacak kadar da asiller. İnsani yardım göndermek ve gözyaşı dökmek dışında hemen hemen hiç bir şey yap(a)mayan müslüman ülkeler ise -utanç içinde- bombalarla yıkılmış camileri yeniden inşa ediyor. Cami yapan her ülkenin kendi mimarisini oraya taşımış olması yüzünden doku bozulmuş, ortaya kaotik bir resim çıkmış. Osmanlı’nın Balkan zerafeti hasar almış... Mostar Köprüsü’nü yeniden yapmak dışında Türk eli, savaş sonrası şehirlere neredeyse hiç değmemiş. Bundan dolayı bize kırgın Bosnalılar. Şehirler yeniden yapılıyor ve onlar “Türkler nerede” diye soruyor. Bizim hala burada ve hayatta olduğumuzu unutmayın, diyorlar. Boşnaklarla kardeş olduğumuzu hatırlatan İbrahim Latiç ise tarihsel ve güncel bir sitemde bulunmaktan çekinmiyor; ağır, taşınabilir gibi değil: “Kızkardeşinizi Sırpların, Hırvatların ve Slovakların arasında bırakıp gittiniz!” 3 Ekim 2007
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|