AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 11-01-2008, 13:15   #1
Kullanıcı Adı
Ak_Kelebek
Standart Bu ayıpla uzun yola gidilmez
Her yıl karşılaşılan ve bu yüzden de kanıksanan bir 'olay' var: Ülkemizin birden fazla ilinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ilin yerel yöneticilerine zehir oluyor... Bir örnek dün gazetelere Manisa'dan yansıdı: Cumhuriyet Bayramı için Belediye Başkanı tarafından verilen davete birarada gelen 'askerî erkân', türbanlı bir kadın görünce, derhal salonu terk etmiş...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, böyle bir olay yaşanmasın diye, 29 Ekim'de asker-sivil bürokrasi ile yabancı misyon temsilcilerine gündüz, sivil toplum temsilcilerine de akşam davet verdiği biliniyor. Önceki akşamki davette, Cumhurbaşkanı Gül'ün yaverleri bile ortada görünmemek için özel çaba sarf ettiler.
Manisa'da yaşanan olayın merkezinde bulunan Belediye Başkanı, cevap olarak, “Ne yapayım, eşimi mi değiştireyim?” diye sormuş gazetecilere...
Gerçekten de ne yapsın davet sahibi olan yerel politikacı? O da Cumhurbaşkanı Gül gibi bir günde iki davet mi versin?
Her yıl bu zamanlar bayramını kutladığımız 'Cumhuriyet' rejiminin üzerine oturduğu kavramların en başında 'eşitlik' gelir. 10. Yıl Marşı'nda yer alan “İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz” mısraıyla anlatılmak istenen de budur. Bu sebepledir ki, Cumhuriyet yönetimi, bazılarının 'çarıklılar, poturlular, kasketliler' diye küçümsediği geniş kitlelere ilk günlerden tanıdığı oy hakkını, Batı'daki bazı ülkelerden önce, kadınlara da yaygınlaştırmıştır.
Tamamen siyasi bir kavgaya dönüştürülen 'türban/başörtüsü' inatlaşmasıyla uç veren yeni durum, Cumhuriyet'in 85. yılında, 'Cumhuriyet' kavramına ters bir tablo ortaya çıkartıyor. Cumhuriyet'i bayram olarak kutlamak üzere davet veren yönetici şu iki şıktan biriyle karşı karşıya bırakılıyor: Ya bir kısım kadını başları örtülü olduğu için Cumhuriyet Bayramı'na davet etmemek, ya da bir kısım kadının davetli olduğu ortama devletin bazı unsurlarını çağırmamak...
Manisa'da olan üçüncü şık: Bir kısım kadının da davetli olduğunu gören kendileri de davetli devletin bazı unsurlarının bayram kutlamaktan vazgeçmesi...
Başörtülü kadınlara millî bayramları kutlamayı bütünüyle yasaklasak mı yoksa? Millî bayramlarda hepsini evlere mi kapatsak? Acaba taraflar, bu tablonun, 85. yılını kutladığımız Cumhuriyet'e hiç uymayan, olağanüstü yanlış bir tablo olduğunu görmüyorlar mı?
Yanlışı illâ sürdüreceksek, bu durumda ne yapacağız: Bazı çevrelerin pek sevdiği 10. Yıl Marşı'ndaki “İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz” mısraını, belli belirsiz, ağzımızda geveleyerek mi okuyalım sözgelimi? Ya da, başları örtülü kadınların farklı muameleye maruz kalmalarını mazur gösterecek görüşü yansıtan bir mısraı, müziğe uysa da uymasa da, marşın bir yerine monte mi etsek?
Tabii, aynı anlayışı, eşitlikçi ifadelere sahip anayasaya da geçirmemiz gerekiyor.
Herhalde anlıyorsunuz: Anayasa Mahkemesi'nin 'üniversitelerdeki türban yasağı'na muhatap gençkızlarımızdan söz etmiyorum. Coşkuyla kutlanması gereken bir millî bayramın, 'başörtüsü/türban' takan kadınlar üzerinden pek çok insana zehir edilmesi konusu burada dile getirdiğim... Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 2002 yılına kadar verdiği davetlere eşleri başörtülü de olsa insanları eşleriyle davet ederken, 2002 yılı 29 Ekim'inden itibaren tavır değiştirmişti; onun mirası bu uygulama...
Birlik ve beraberlik ruhuna en fazla sahip çıkılması gereken günümüz ortamında, 'başörtülü/türbanlı' anneler şehit yavrularını her gün toprağa verirken, böyle bir uygulamanın sürdürülmesi ne derece doğru sizce?
Bu yanlışlığı mutlaka ve derhal sona erdirmeli.
NOT: Dünkü yazım üzerine arayan Mehmet Ağar, değişik dönemlerde devlette farklı görevler üstlendiğini, bunlarla ilgili bilgisine her başvurulduğunda yetkili makamlara gereken açıklamaları yaptığını söyledi. “Benim yasadışı hiçbir olayda parmak izim bulunmaz” diyen Ağar'a göre, Mehmet Eymür ile arasındaki ihtilâf yargıya intikal etmiş kişisel bir sorun. Bilginize sunarım.


Fehmi KORU
YENİ ŞAFAK

 

Ak_Kelebek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-01-2008, 14:31   #2
Kullanıcı Adı
Beylerbeyi
Standart
Cumhuriyet Bayramı için Belediye Başkanı tarafından verilen davete birarada gelen 'askerî erkân', türbanlı bir kadın görünce, derhal salonu terk etmiş...


bunlar ne biçim insanlar? bu nefretleri neden? yav yahudiler, hıristiyanlar bile öyle değil. ateistler bile daha saygılı dindarların kılık kıyafetine. bu askeriyeyi, rütbeli askerleri anlayamıyorum. görüşleri ne hala çözemedim. tek bildiğim şey onlardan midemin bulandığıdır. türkiyenin en büyük talihsizliğidir askeriye. ne zaman ki onların egemenliğinden ülke olarak kurtuluruz o zaman huzura ereriz.
Beylerbeyi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-01-2008, 15:02   #3
Kullanıcı Adı
MehmetMert
Standart
Konu daha önce tarafımdan açılmıştı.
MehmetMert isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi