AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 07-08-2008, 10:42   #1
Kullanıcı Adı
Ak_Kelebek
Standart Bu karmaşayı ancak erken seçim çözer.(M.Ali Birand)

Tam anlamıyla bir karmaşa yaşıyoruz. Başlangıçta sadece, AKP davasının yarattığı bir karmaşa vardı. Ancak Ergenekon soruşturması ve gelinen bu nokta, gerilimi daha da arttırdı. Toplum, önünü göremiyor. Tren raydan çıkmış durumda. Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek karara bağlı olarak , 2009’da kendimizi yine oy verirken bulabiliriz.
Kriz giderek derinleşiyor.


Herşeyden önemlisi, önümüzü göremiyoruz. Çıkmazdan nasıl kurtulacağımızı da bilemiyoruz.


Gelin birlikte düşünelim.


Önce AK Parti kapatma davasını ele alalım.


Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi kapatmaması ve uyarı anlamına gelecek bir karar vermesinin mucize olacağı tahmin ediliyor. Ergenekon soruşturmasının son gözaltılar süreci öncesinde yapılan tahminlerin yüzde 30’u kapatılmayabileceği şeklindeydi. İki haftadan beri Ergenekon’un geldiği nokta, yani özellikle de Eruygur-Tolon paşaların tutuklanmaları, AKP’nin kapatılacağını tahmin edenlerin oranını yüzde 25’lere kadar yükseltti.


Eğer bu tahmin doğru çıkar ve AKP kapatılıp, Başbakana siyaset yasağı getirilirse ne olacak?


Bir süre öncesine kadar, AKP’nin mecliste hükümet edecek yeterli sayıda “bağımsız” milletvekili kalacağı, dolayısıyla yeni bir Başbakan (örneğin Babacan) ile yola devam edileceği ve Erdoğan’ın, 2009’da yeniden bağımsız milletvekili seçilip, AKP’nin isim değiştirerek yoluna devam edeceği ve iktidarını sürdüreceği hesaplanıyordu.


Doğrusu, yine 2-3 hafta öncesine kadar bu senaryonun gerçekleşebileceği tahmin ediliyordu.


Ancak artık değil.


Ergenekon soruşturması ve son gözaltılar, bambaşka gerginlikler yarattı ve dengeleri daha da değiştirdi.


Tam bir hesaplaşma havası doğdu.


Öyle bir kaos ortamı var ki, kimse işin nereye gittiğini göremiyor. Daha da önemlisi, AKP’nin kapanma sonrası senaryosunun yürümeyeceği giderek kabul ediliyor. Kılıçlar öylesine çekildi ve hesaplaşma öyle noktalara uzanıyor ki, Babacan veya bir başkasının geçici Başbakanlığı, Erdoğan’ın bağımsız seçilip tekrar Meclise sokulması ve AKP’nin adını değiştirip ülkeyi yönetmeyi sürdürmesi artık son derece güç. Üstelik, Erdoğan’ın bir daha seçilmemesi için gereken herşeyin yapılacağı da anlaşılıyor.


Bu düğümü çözecek bir formül veya güç yok.


Tek çözüm, düğümü bıçakla kesmek. Yani geriye, AKP kapatıldığı taktirde derhal erken seçime gitmek, güven tazelemek ve halka sormak seçeneği kalıyor.


Başka türlü bu karmaşadan çıkılamaz.


Erken bir seçim, AKP’nin daha da güçlenmesiyle sonuçlanır mı, henüz bilinemez. Ancak ne olursa olsun, bu krizin bizi götürdüğü yer sandıktır.

* * *


ATTAN DÜŞENİN HALİNDEN EN İYİ KİM ANLAR?


Ergenekon olayı, Adalet mekanizmamızın, daha açıkçası polis ve savcılarımızın soruşturma yöntemlerinin ne kadar hoyratça, ne kadar gaddarca olduğunu ortaya çıkarması açısından çok hayırlı oldu.


Şimdiye kadar, bu uygulamaları sadece attan düşenler bilirdi. Onlar da ya seslerini çıkaramadıklarından veya kimselere dinletemediklerinden dolayı, gerçek durumu anlatamazlardı.


Paşalar ve tanınmış isimler gözaltına alınınca, hepimiz dikkat kesildik. Kapalı kapıların ardında nelerin yaşandığını ilk defa tüm açıklığı ile öğrendik.


Sanki normal saatlerde davet edilseler kaçacaklarmış gibi, sabaha karşı yapılan baskınlar...


Sağlık muayenesine gece yarısından sonra götürülmeler...


7-8 saatlik sorgulamalar...


İnsanları 4-5 saat süreyle, tahta bir bank üzerinde oturttuktan, yani iyice perişan ve yorgun duruma soktuktan sonra savcı karşısına çıkartmalar...


Bütün vücudunu kanser sardığı bilinen bir zanlıyı, bırakın evine yollamayı, en basit tedavisini dahi yaptırtmamak...


Neyle suçlandığını dahi öğrenemeden devletin gözetiminde ölmesine göz yummak.


Yani yargısız infaz.


Bu uygulama, Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok’un dediği gibi, insanlık dışıdır. İnsan Haklarına ve Avrupa sözleşmesine aykırıdır.


Tek kelimeyle ayıptır, hoyratlıktır.


Bu uygulamalar yıllardır sürüyor.


Ancak hiçbirimiz oralı olmadık.


PKK’lı oldukları, Kürtçülük yaptıkları veya cinayet işledikleri için bu muameleye tabi tutulanları görmezden geldik. “Oh olsun” dedik. “Ne yani, lüks otelde mi tutulacaklardı?” diye sorduk.


Ancak, bakın dün gözümüzü kapadığımız bu uygulama bugün, her kesime dokunur oldu.


Bu yaklaşım, “Ne yapalım, asmayalım da besleyelim mi?” mantığının bir devamıdır.


Şimdi neden “polis ve adalet mekanizmasına AB kriterlerini getirmek ve reforma oradan başlamak şarttır” dediğimi anlıyor musunuz?



M.Ali BİRAND
Posta

 

Ak_Kelebek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi