AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-23-2011, 01:15   #1
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart Bu Sevkleri Durdurun !- KCK'ya Ödül Müslümanlara Sürgün
KCK tutuklamalarının artması nedeniyle müslüman tutuklularını sürgün ederek KCKlılara yer eçılıyor.

Mahkûm Aileleri: Bu Sevkleri Durdurun

Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde kalan mahkûmların sevklerinin batı illerine çıkarıldığını söyleyen mahkûm aileleri çıkarılan sevkler ile kendilerinin cezalandırıldığını ifade ederek, sevklerin bir an evvel durdurulmasını istediler.

BATMAN- Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde kalan eşlerinin sevklerinin Sivas ve Giresun gibi uzak illere çıkarıldığını belirten mahkûm aileleri yetkililerden sevklerin durdurulmasını istediler. Şu an itibariyle 17 kişinin sevkinin çıkarıldığını ancak toplamda 100 kişiye yakın mahkûmun sevkinin çıkarıldığını kaydeden aileler, "Diyarbakır'a zor gidiyorduk. Maddi durumumuz zaten yok. Yaşlı ve hasta olan anne ve babalarımız var. Hangi imkânla ve nasıl görüşlerine gideceğiz. Bununla aileleri cezalandırıyorlar. Sevki çıkarılan illere Batman'dan gidip gelmek 3 günümüzü alacak. Belki görüşme yapma imkânımızda olmadan geri döneceğiz. Bakanlık acilen bu haksızlığı durdursun…" şeklinde konuştular.

"Bu Sevkleri Durdurun"
11 yıldır cezaevinde bulunan İsmet Ökmen'in Eşi Fatma Ökmen, "11 yılı aşkındır eşim cezaevinde. Zaten dört yıldır ellerinden gelen her türlü eziyetlere maruz bıraktılar. Türlü türlü sıkıntıları hem onlara hem bizlere yaşattılar. Başta Gaziantep Cezaevi olarak Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Adıyaman, Siirt ve Diyarbakır gibi şehirlerde dolaştık. Bu insanların her biri kendi memleketlerinde olması gerekirken ne hakla bu eziyeti hem onlara hem bizlere çektiriyorsunuz." Şeklinde konuştu. Adalet Bakanlığına seslenen Ökmen, "Bu zulme bir dur deyin artık. Eşim bu sevkleri çıkan 17 kişinin arasında değil ancak bugün onlara yarın bizlere olmayacağı ne malum ve hepsi bir hazırlık içinde gelecek haberi bekliyorlar. Neden bir paşa yakalandığında yer gök inliyor da neden bizde sessiz çığlık gibi kimse sesimizi duymuyor. Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanlığına sesleniyorum; bu sevkleri durdurun." Dedi.

Bölüm Sorumlusu
Link Koyarak Konu Açmak Yasaktır.Yazı uzun olursa parca parça aynı sayfada paylaşabilirsiniz.

 


Konu Yıldırım tarafından (07-23-2011 Saat 04:00 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Link Koyarak Konu Açmak Yasaktır.Yazı uzun olursa parca parça aynı sayfada paylaşabilirsiniz
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-23-2011, 01:58   #2
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Apo denen it öksürse şartları kötü diye ortalık ayağa kalkıyor ama hapiste işkence gören telegrama maruz kalan salih mirzabeyoğlu için kılını kıpırdatan yok...
Dağdan inen adam affediliyor ama suçu şehirdekini dağdakinden korumak olan adam hapislerde çürüyor...
Belediyelerden pkk bayrağı sallanıyor mitinglerinde bölücülük var apo bayrağı var dokunan yok ama hizbullahin yayını diye bazı dergileri bulunduranlari göz altına alıyorlar...
Anlamadığım müslümanların pkk kadardamı değeri yok bu ülkede...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-23-2011, 02:32   #3
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Alıntı:
AKıncı 34 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Apo denen it öksürse şartları kötü diye ortalık ayağa kalkıyor ama hapiste işkence gören telegrama maruz kalan salih mirzabeyoğlu için kılını kıpırdatan yok...
Dağdan inen adam affediliyor ama suçu şehirdekini dağdakinden korumak olan adam hapislerde çürüyor...
Belediyelerden pkk bayrağı sallanıyor mitinglerinde bölücülük var apo bayrağı var dokunan yok ama hizbullahin yayını diye bazı dergileri bulunduranlari göz altına alıyorlar...
Anlamadığım müslümanların pkk kadardamı değeri yok bu ülkede...
yok tabiki kardeşim hala anlamadın mı ? PKK yi dağdan indirmek için bin takla atıyorlar PKK silah bıraksın diye pkk elini uzatsa öpüp alınlarına koyacaklar. ama 11 yıldır tek eylemi olmayan her defasında silahların çözüm olmadığı silahi istem dışı zorlama sonucu PKK ya karşı nefsi mudafaa olarak kullandığını ve bir daha eline almak istemediğini söyleyen ve hızla siyasallaşan hizbullah'a her gün baskınlar yapılıyor. zülüm yapılıyor, sürgünler yapılıyor yasal yayınları suç unsuru kabul ediliyor. adeta cezalandırılıyor..
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-23-2011, 03:27   #4
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Cezaevi Sevklerini Çocuklara Kim İzah Edebilir?

Türkiye`de İslamî kesimler, uzun süre bürokrasi dışında tutuldu. Bu süreç içinde dindar insanların bürokrasiye yerleşen biri için `Kardeşimiz, yerini tutsun da varsın biz istifade etmeyelim` şeklindeki özverili tutumları, kimi bürokratların konumları uğruna, dindar insanlara haksızlık etmeyi meşru hatta &`;vacip” görmelerine yol açtı.

Özellikle 28 Şubat günlerinde başörtüsünden dolayı olmadık bir zamanda mağdur edilen pek çok kadın memur “Kaymakam Bey, İmam Hatipli, durumundan endişe ediyor; bunun için bir şikayet olmadan kendisi harekete geçmiş” dediğini duyabilirdiniz.

O gün bu durumlar bir istisnaydı oysa bugün devletin neredeyse her kurumuna hükmetme yolunda olan bir iktidardan söz ediyoruz ve ne yazık ki Ak Parti hükümetine de bürokrasisine de o sinmişlik günlerinin alışkanlığı hakim.

Sadece Adalet Bakanlığı’nın uygulamaları, bile bunun böyle olduğunu görmek için yeterli.

Hasta mahkûmlardan Cahit Durmaz, Yasin Demir ve Fikret Bayram… Cahit Durmaz, cezaevinde can verdi. Yasin Demir, sağlık kurullarının karşısına çıktığında hastalığı değil, suçu soruldu. “Hizbullah davası” cevabı alınınca kafa sallandı, “Mümkün değil” dendi ve koğuşuna geri gönderildi.

Fikret Bayram ise göğüsten aşağısı felç… Adli mahkum statüsündeyken affedildi ama suç kapsamı değiştirilince dosyanın Cumhurbaşkanına ulaşması engellendi, hâlâ içeride tutuluyor.

Cumhurbaşkanının durumdan haberi var. Ama desteğe muhtaç bir felçli, “malum endişeyle” içeride tutuluyor. İtiraz ve başvurulara karşı yetkili kurumlar sağır sultan kesiliyor.

Sevk sorunu… Adalet Bakanlığı, KCK davasından tutuklu sayısı arttıkça Bölge cezaevlerindeki Hizbullah mahkumlarını Trabzon, Giresun, Amasya gibi Bölge açısından ulaşımı en güç illere, otobüs seferlerinin dahi bulunmadığı yerlere sürüyor.

“Sevk” denen “mahkum sürgünü”, Ankara’daki bilgisayar tuşları gibi cansız değil. Bir yerden bir insan almak, vücuttan bir organ almak gibidir…

Sürgün edilenin gencecik eşi, küçücük çocukları, yaşlı anne babası var. Ekonomik koşullar belli. Aile, oradan buradan bulduğu üç dört kuruşu o ulaşılması güç sürgün illerine ziyarete gitmek için harcıyor.

Eş tek başına gidemiyor, dinen ve örfen doğru bulunmuyor; yanında birileri gerek. Anne-baba hem yaşlı hem de genellikle Türkçe bilmiyor. Birileri refakat etmeli. Yolun zahmeti bir yana bu maddi külfet, ziyaretleri imkansız halê getiriyor.

Kimi zaman el işi yapılarak bulunan üç dört kuruş, gidiş-gelişi 48 saati geçen, çoğu aktarmalı bir yolculuğa karşılık 45 dakikalık bir hasret giderme için tüketiliyor.

Cezaevlerinde bir isyan mı var, hayır…

Bir disiplin soruşturması mı, değil…

Gerekçe KCK tutuklularının artmasıysa neden ulaşımı kolay iller değil de ulaşılması en zor iller seçiliyor?

Muamma burada…

Sanki amaç yer değiştirmek değil, sıkıntı çektirmek; o mahkumlara, onların masum çocuklarına, hanımlarına, anne babalarına eziyet etmek... Neden mi?

Ya birilerine “Bakın, biz bunlara sıkıntı çektiriyoruz” iletisinde bulunmak, böylece uluslar arası güçlere karşı konumunu güçlendirmek ya da “başka bir duygunun etkisiyle”…Birincisi hükümetle ilgili, diğeri bürokrasiyle… Hükümetin “malum endişesiyle” bürokrasinin kadim duyguları bir araya gelince eziyet katlanıyor.

Toplum, daha çok “o başka duyguya” odaklanıyor. “Bize eziyet bir amel-i sabittir, biz dıştan olumsuz bir durum içinde bulunsak olumsuz bir durum içindeyiz diye, olumlu bir durum içindeysek biz Müslüman olduğumuz ve bu topraklarda doğduğumuz eziyete maruz kalıyoruz” diye düşünüyor.

Geçmişte sürgünler de eziyetler de oldu. Sadece Hikmet Sami Türk döneminde Bingöl Cezaevi’nde yaşananlar soruşturulsa 12 Eylül Diyarbakır Cezaevi neredeyse gölgede kalır.

Bugün idare farklı…

Yollarda uykusuzluktan, açlıktan bitkin çocuklar “Anne, babamı kim bu uzaklara sürdü?” diye soruyor. Anneler, “Baştakiler” diye cevaplıyor.

“İyi de anne Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan değil mi? Yoksa cezaevlerine onlar bakmıyor mu?” diye diretiyor çocuklar.

Cezaevlerinin başında da Adalet Bakanı Sadullah Ergin var.

Ne diyor merhum Necip Fazıl? Üç isim de okumuştur:

“Zindan iki hece Mehmed’im lafta! /Baba katiliyle baban bir safta!/Bir de geri adam, boynunda yafta…/Hâlimi düşünüp yanma Mehmed’im!/Kavuşmak mı?..Belki ..Daha ölmedim!/Çatık kaş…Hükümet dedikleri zat…/Beni Allah tutmuş kim eder azat?/Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem…/Anlamaz! Ruhuma geçti bilekçem!/İnsanlar zindanda birer kemmiyet;/Urbalarla kemik, mintanlarla et./Somurtuş gibi bıçak, nara gibi tokat;/Zift dolu gözlerde karanlık kat kat…/Yalnız seccademin yönünde şefkat…”

Gel de dün yazılan bu dizelerin bugün güncelliğini korumasını çocuklara izah et… İkna gücüne güvenen buyursun…

(Doğruhaber Gazetesi) A.Kadir Turan
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-23-2011, 03:27   #5
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart
Cezaevi Sevklerini Çocuklara Kim İzah Edebilir?

Türkiye`de İslamî kesimler, uzun süre bürokrasi dışında tutuldu. Bu süreç içinde dindar insanların bürokrasiye yerleşen biri için `Kardeşimiz, yerini tutsun da varsın biz istifade etmeyelim` şeklindeki özverili tutumları, kimi bürokratların konumları uğruna, dindar insanlara haksızlık etmeyi meşru hatta &`;vacip” görmelerine yol açtı.

Özellikle 28 Şubat günlerinde başörtüsünden dolayı olmadık bir zamanda mağdur edilen pek çok kadın memur “Kaymakam Bey, İmam Hatipli, durumundan endişe ediyor; bunun için bir şikayet olmadan kendisi harekete geçmiş” dediğini duyabilirdiniz.

O gün bu durumlar bir istisnaydı oysa bugün devletin neredeyse her kurumuna hükmetme yolunda olan bir iktidardan söz ediyoruz ve ne yazık ki Ak Parti hükümetine de bürokrasisine de o sinmişlik günlerinin alışkanlığı hakim.

Sadece Adalet Bakanlığı’nın uygulamaları, bile bunun böyle olduğunu görmek için yeterli.

Hasta mahkûmlardan Cahit Durmaz, Yasin Demir ve Fikret Bayram… Cahit Durmaz, cezaevinde can verdi. Yasin Demir, sağlık kurullarının karşısına çıktığında hastalığı değil, suçu soruldu. “Hizbullah davası” cevabı alınınca kafa sallandı, “Mümkün değil” dendi ve koğuşuna geri gönderildi.

Fikret Bayram ise göğüsten aşağısı felç… Adli mahkum statüsündeyken affedildi ama suç kapsamı değiştirilince dosyanın Cumhurbaşkanına ulaşması engellendi, hâlâ içeride tutuluyor.

Cumhurbaşkanının durumdan haberi var. Ama desteğe muhtaç bir felçli, “malum endişeyle” içeride tutuluyor. İtiraz ve başvurulara karşı yetkili kurumlar sağır sultan kesiliyor.

Sevk sorunu… Adalet Bakanlığı, KCK davasından tutuklu sayısı arttıkça Bölge cezaevlerindeki Hizbullah mahkumlarını Trabzon, Giresun, Amasya gibi Bölge açısından ulaşımı en güç illere, otobüs seferlerinin dahi bulunmadığı yerlere sürüyor.

“Sevk” denen “mahkum sürgünü”, Ankara’daki bilgisayar tuşları gibi cansız değil. Bir yerden bir insan almak, vücuttan bir organ almak gibidir…

Sürgün edilenin gencecik eşi, küçücük çocukları, yaşlı anne babası var. Ekonomik koşullar belli. Aile, oradan buradan bulduğu üç dört kuruşu o ulaşılması güç sürgün illerine ziyarete gitmek için harcıyor.

Eş tek başına gidemiyor, dinen ve örfen doğru bulunmuyor; yanında birileri gerek. Anne-baba hem yaşlı hem de genellikle Türkçe bilmiyor. Birileri refakat etmeli. Yolun zahmeti bir yana bu maddi külfet, ziyaretleri imkansız halê getiriyor.

Kimi zaman el işi yapılarak bulunan üç dört kuruş, gidiş-gelişi 48 saati geçen, çoğu aktarmalı bir yolculuğa karşılık 45 dakikalık bir hasret giderme için tüketiliyor.

Cezaevlerinde bir isyan mı var, hayır…

Bir disiplin soruşturması mı, değil…

Gerekçe KCK tutuklularının artmasıysa neden ulaşımı kolay iller değil de ulaşılması en zor iller seçiliyor?

Muamma burada…

Sanki amaç yer değiştirmek değil, sıkıntı çektirmek; o mahkumlara, onların masum çocuklarına, hanımlarına, anne babalarına eziyet etmek... Neden mi?

Ya birilerine “Bakın, biz bunlara sıkıntı çektiriyoruz” iletisinde bulunmak, böylece uluslar arası güçlere karşı konumunu güçlendirmek ya da “başka bir duygunun etkisiyle”…Birincisi hükümetle ilgili, diğeri bürokrasiyle… Hükümetin “malum endişesiyle” bürokrasinin kadim duyguları bir araya gelince eziyet katlanıyor.

Toplum, daha çok “o başka duyguya” odaklanıyor. “Bize eziyet bir amel-i sabittir, biz dıştan olumsuz bir durum içinde bulunsak olumsuz bir durum içindeyiz diye, olumlu bir durum içindeysek biz Müslüman olduğumuz ve bu topraklarda doğduğumuz eziyete maruz kalıyoruz” diye düşünüyor.

Geçmişte sürgünler de eziyetler de oldu. Sadece Hikmet Sami Türk döneminde Bingöl Cezaevi’nde yaşananlar soruşturulsa 12 Eylül Diyarbakır Cezaevi neredeyse gölgede kalır.

Bugün idare farklı…

Yollarda uykusuzluktan, açlıktan bitkin çocuklar “Anne, babamı kim bu uzaklara sürdü?” diye soruyor. Anneler, “Baştakiler” diye cevaplıyor.

“İyi de anne Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan değil mi? Yoksa cezaevlerine onlar bakmıyor mu?” diye diretiyor çocuklar.

Cezaevlerinin başında da Adalet Bakanı Sadullah Ergin var.

Ne diyor merhum Necip Fazıl? Üç isim de okumuştur:

“Zindan iki hece Mehmed’im lafta! /Baba katiliyle baban bir safta!/Bir de geri adam, boynunda yafta…/Hâlimi düşünüp yanma Mehmed’im!/Kavuşmak mı?..Belki ..Daha ölmedim!/Çatık kaş…Hükümet dedikleri zat…/Beni Allah tutmuş kim eder azat?/Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem…/Anlamaz! Ruhuma geçti bilekçem!/İnsanlar zindanda birer kemmiyet;/Urbalarla kemik, mintanlarla et./Somurtuş gibi bıçak, nara gibi tokat;/Zift dolu gözlerde karanlık kat kat…/Yalnız seccademin yönünde şefkat…”

Gel de dün yazılan bu dizelerin bugün güncelliğini korumasını çocuklara izah et… İkna gücüne güvenen buyursun…

(Doğruhaber Gazetesi) A.Kadir Turan
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-26-2011, 04:00   #6
Kullanıcı Adı
Ammar
Standart Ak Partiye Oy vermenin Ödülleri
alın işte oy vermemede ne kadar haklı olduğumu görün.

Flaş: 38 Kişilik Yeni Bir Sevk Zulmü Daha!

Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan 17 Hizbullah hükümlüsünün ardından 38 hükümlünün daha, ailelerinin oturduğu illerden yüzlerce kilometre uzaklıktaki cezaevlerine sevkleri çıkarıldı.

DİYARBAKIR - Mahkumlardan çok mahkum ailelerini cezalandırmaya yönelik olarak değerlendirilen sevk zulmü sürüyor.

Geçen hafta ailelerinin bulundukları illerdeki cezaevlerinden yüzlerce kilometre uzaklıkta bulunan Sivas ve Giresun'da bulunan cezaevlerine sevk edilen 17 Hizbullah hükümlüsünün ardından bugün yeni bir sevk dalgası geldi.

Hizbullah davasından Diyarbakır'da D Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan 38 mahkumun, Erzurum Gümüşhane ve Bayburt cezaevlerine sevki çıkarıldı.

Sevklere tepki gösteren mahkum aileleri, yetkililere seslenerek, kendileri ve yakınları olan mahkumlar için zulme dönüşen sevk furyasının durdurulmasını istedi.

Sevki Çıkan Mahkumlar
Erzurum: A.Ğafur Batmaz, M.Ali Geçer, Fahri Arcagök, Mustafa Ozan, Şahabettin Başaran, Şevket Aktaş, Sıddık Kurt, Mehmet Duman, Tamer Gezer, M.Ali Oğuzhan, M.Beşir Acar, M.Ğerib Özer ve Emin Akyüz.

Gümüşhane: Fırat Nart, Murat Nart, Rıfat Demir, Mustafa Bozkurt, Bilal Çetiner, İsmet Ökmen, Naşit Tutar, Suat Çetin, Yusuf Begiç, Metin Coşkun, Kasım Azarkan, Şahin Yapıcı ve İskender Tutar.

Bayburt: Selahattin…, Ömer Faruk Aydın, Muhammed Aksa, Hasan Süslü, Sadun Çiğdem, Mustafa Demir, Ramazan Kalkan, Murat Aslan, M.Tahir Ak, İhsan Baran, Bilal Soydaş ve Ekrem Kılavuz. (M. Salih Keskin - İLKHA)

Konu Ammar tarafından (07-26-2011 Saat 04:06 ) değiştirilmiştir..
Ammar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi