02-16-2009, 17:32 | #1 |
Bu Tayyip ne kadar ballı
Bu Tayyip ne kadar ballı Şamil TAYYAR - STAR Geçen Cuma akşamı bir lokantadayım. Kasanın yanında, göbekli ve gür sesle konuştuğu için patron olduğu havasına kapıldığım bir şahıs televizyondan haberleri izlerken söyleniyordu: ‘Yahu bu Tayyip de ne kadar ballı...’ Merak edip göz ucuyla ekrana baktım. Başbakanın Davos çıkışıyla ilgili değerlendirmeler yapılıyor, seçime etkisi konuşuluyor. Yanılsama da olsa bu ifadenin toplumda ne kadar yaygın bir kanaate dönüştüğüne tanık olanlardanım. Çok kişinin ‘Vesselam çok şanslı bir adam bu Tayyip’, ‘Anası onu Kadir Gecesi’nde doğurmuş’ türünden benzer cümleler kurduğunu hepgördüm. ‘Neden şanslı?’ diye sorduğunuzda tek tek sıralanır: -Abi görmedin mi, adam belediye başkanı oldu, İstanbul’u sel bastı. -28 Şubat oldu, Refah Partisi kapatıldı, önü açıldı. -En büyük şansı Deniz Baykal ile Devlet Bahçeli. -Tam seçime doğru asker 27 Nisan’da bildiri yayınladı, düşen oyları yüzde 47’ye fırladı. -Yine seçim var 29 Mart’ta, Davos çıktı ortaya. Samimi olmak gerekirse, kimi zaman benzeri yanılsamalara kapıldığım olmuştur. Daha geniş bir perspektiften ve derinlemesine olayları irdelediğinizde, onun da ötesinde hayatın basit tesadüfler halkasının birbirine eklemlenmesiyle örülmediği gerçeğini hatırladığınızda, ‘şans’ iddiasının başı kuma gömmekle eş anlamlı olduğunu görürsünüz. Zaten bir siyasetçiyi ‘lider’ yapan da olağanüstü anlarda verdiği ‘kritik’ kararlardır. Önemli olan doğru yerde, doğru zamanda, doğru adımı atmaktır. Sözgelimi, Turgut Özal’ı Çankaya’ya taşıyan kritik karar, 1987’de siyasi yasaklarlailgili referandum sandıklarının açılmasına 5 dakika kala erken seçim kararını açıklamasıdır. O kararla, yeniden tek başına iktidara geldiği gibi cumhurbaşkanı seçilebilecek çoğunluğa kavuştu. Tarihi başa sarsaydık Gelin yakın tarihi geriye sarıp şu sorulara birlikte cevap bulalım: -Erbakan, 28 Şubat’taki oyunu iyi okuyup Milli Güvenlik Kurulu’nu terk ederek sine-imillete dönse, Susurluk için (hangi saiklerle olursa olsun) ‘fasa fiso’ demedendaha kararlı şekilde üzerine gitseydi, tarih nasıl yazılırdı? -Erbakan, sadece etrafındaki ak saçlılara güvenmese, toplumsal dinamikleri iyi analiz etse ve çağa uygun bir halefle yola devam etseydi bugünkü manzara nasılolurdu? -Ecevit, başbakanlıkta jübile yapsa, DSP, daha geniş anlamda sol siyaset, bugünyelpazenin ne kadarını kaplardı? -İstanbul Üniversitesi’ndeki o meşhur çıkışıyla karizma yapan Erkan Mumcu, siyasete AK Parti’de devam etmeyip ANAP’ta kalarak mücadelesini sürdürse ya da367 sürecinde paşa talimatıyla geri adım atmasa, bugün siyasi hayatımızınneresinde olurdu? -Turgut Özal’ın yüzde 45’den yüzde 21.75’e indirdiği ortamda ANAP’ı alıp üç ay sonragirdiği ilk seçimde oyları yüzde 24’e çıkartarak büyük sükse yapan Mesut Yılmaz, iktidar oyununu devlet yerine milletle kursaydı bugün tek başına kalır mıydı? -Tansu Çiller, siyasetteki en büyük baş ağrısı Özer Çiller’i bir şekilde tasfiye etse vesiyasette yeni bir sayfa açsaydı bugün ABD’ye gitmek zorunda kalır mıydı? -Deniz Baykal, yağmura göre tarlasını değiştirmese ve hizip lideri gibi olmasa, şimdiye çoktan başbakanlık koltuğuyla halvet olmaz mıydı? O halde şans mı? Günümüze dönecek olursak... AK Parti’ye yüzde 47’yi getirten rüzgar 27 Nisan bildirisi değil, o bildiriye ‘kıt’a dur’denilen 28 Nisan direncidir. Davos rüzgarına yol açan, Perez ve Ermeni kökenli gazeteci İgnatius’un küstahlığı değil, bu küstahlığa indirilen tokattır. Yani, pası gole çevirmektir asıl maharet... O gollük paslar, diğer siyasetçilerin ayağına da çok geldi. Çoğu kez ya topa vuramadılar, ya kale direğini nişan aldılar, ya dışarıya attılar, ya da ceza sahası içinde düşerek yanıltmaya çalıştıkları hakemden (millet) penaltı kararı beklediler.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
02-16-2009, 17:34 | #2 |
insan vatan için çırpınıca Allah balını gönderiri kardeşler
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|