09-10-2007, 03:20 | #1 |
Bülbül
Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;
Nihâyet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım. Şehirden kaçmak isterken sular zâten kararmıştı; Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdîyi sarmıştı. Işık yok yolcu yok ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl... Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl. Muhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım; Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım! Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd, Zalâmın sînesinden fışkıran memdûd bir feryâd, O müstağrak o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu: Ki vâdîden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu. Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâ mevc demlerdi: Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûyâ Sûr-i Mahşerdi! -Eşin var, âşiyânın var, bahârın var, ki beklerdin; Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin? O zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun; Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun. Bugün bir yemyeşil vâdî, yarın bir kıpkızıl gülşen, Gezersin, hânümânın şen, için şen, kâinâtın şen. Hazansız bir zemîn isterse, şâyed ıûh-i ser-bâzın, Ufuklar, bu´d-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın. Değil bir kayda, sığmazsın - kanatlandım mı - eb´âda; Hayâtın en muhayyel gâyedir ahrâra dünyâda. Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır? Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır? Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım: Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım! Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda; Bugün bir hânümansız serserîyim öz diyârımda! Ne hüsrandır ki: Şark´ın ben vefâsız, kansız evlâdı, Serâpâ Garb´a çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı! Hayâlimden geçerken şimdi; fikrim herc ü merc oldu, Salâhaddîn-i Eyyûbî´lerin, Fâtih´lerin yurdu. Ne zillettir ki: Nâkûs inlesin beyninde Osmân´ın; Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ´nın! Ne hicrandır ki: En şevketli bir mâzî serâb olsun; O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun! Çökük bir kubbe kalsın ma´bedinden Yıldırım Hân´ın; Şenâ´atlerle çiğnensin muazzam Kabri Orhan´ın! Ne haybettir ki: Vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş, Sürünsün şimdi milyonlarca me´vâsız kalan dindaş! Yıkılmış hânümalar yerde işkenceyle kıvransın; Serilmiş gövdeler, binlerce, yüzbinlerce doğransın! Dolaşsın, sonra, İslâm´ın harem-gâhında nâ-mahrem... Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |