![]() |
#1 |
![]() ![]() AK Parti milletvekili Bülent Arınç kendisine tepki gösteren Genelkurmay'a sert cevap verdi: "Ben kimsenin emir eri değilim" Sayın Gürak Paşa'ya yanlış bir açıklama yaptığını ifade etmek istiyorum. Benim herkesin önünde yaptığım konuşmaların karşılığı bu değildi. Bu suçlamayı kabul etmediğimi belirtmek isterim . Ben bir asker çocuğuyum. TSK'yı sevmek kimsenin tekelinde değil. Bana kimse hukuku öğretmeye kalkmasın. Türkiye bir anayasal devlettir. Bu anayasa içinde her kurumun görevleri bellidir. Biz sivil bir yönetim içindeyiz. Bİz askeri vesayet rejimi altında demokrat bir ülke değiliz. Askeri kendi görevleriyle başbaşadır. Sivilleri azarlamak demokraside görülmez. Ben masumiyet ilkesinin hukukun temel ilkesi olduğuna inanıyoprum. Bu güne kadar haklarında iddianame olmadığına rağmen insanların mahkum etmenin kimlerin ellerinde olduğunu da biliyorum. Benim söylediğim ortaya çıkan kasetlerin eleştirilmesidir. Bu kasletlerde Cumhuriyetin savcılarına lan diye hitap ettiklerini cumhuriyet mitinglerini düznelediklerii, siyasi parti başkanlarına pez... ile başlayan kelimeler sarfettikilerini izliyorusunuz. Bunlardan hesap sorulmaması TSK'yı zedeler. Ben bir siyasetçiyim. Ben paspas değilim. Ben siyasetçinin hukukunu muhafaza etmekle yükümlüyüm. Siyaset ciddiye alınacak bir durumdur. Ben hiçkimsenin emir eri değilim. Biz kendi içerimizdeki yanlışlıkları düzelteyeceğiz ama bu yüksek kurum da kend içerisindeki yanlışlıkları düzeltmesi gerekir. Bugün kendi içersinde olan askeri bir savcının mal varlığı ve Karargah Evleri soruşturmasına işçi partili bir kimsyi gözlemci olarak atamıştır. Manisa'da bir piyade tugay komutanı yemin törenine başı örtülü olan anneleri almamıştır. Bütün bunları söylemekten kastım şudur. Geçmişten buyana bazı güçlerle yanlışık yapmış insanların yargılanması, takip edimesi soruşturulması gerekmektedir. Ben sayın Tuğgeneralden şunu açıklamasını beklerdim: Biz sivil iktidarın emrindeyiz, yanlışlık yapanları bu kurumda barındırmayacağız demesi gerekliydi. Kurum kendi kendinin itibarını yükseltmek mecburiyetindeyiz. Bizim başka bir ordumuz yok. Bu kurumun siyasetten uzak tutulması gerekir. TSK'nın kendi kanunu siyasi yorum yapmayı yasaklar. Bunun cazası vardır. Siz bunları konuşmaz yanlış yapanların yanlışılığını ortaya çıkarmazsanız bu kuruma zarar verir.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Sayın Arınc'ı kutluyorum.Diklenmeden dik durmak AK Partimizin en önemli prensiplerindendir!
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Genlkurmay Başkanlığı'nın bu Cuma açıklamaları hiç hoş olmuyor. Gündemi değerlendirmek adı altına ülke gidişatına şekil verilmeye çalışılmasına devam edilmesi, TSK'nın geçmişteki "vesayet" zihniyetinden kurtulamadığını gösteriyor. Bülent Arınç gibi ülkemizin en saygın politikacılarından birine Genelkurmay Sözcüsünün bu denli pervasızca bir cevap vermesi kabul edilemez bir tutumdur. Bülent Arınç çok manidar bir cevap vermiştir ve "askeri vesayet rüyasına" Sivil İnisiyatif gerçeğini göstermiştir. Kendisini tebrik ederiz.
Bu Genelkurmay Sözcüsü Gürak Bey 2 hafta önce de GATA'ya sevklerde herhangi bir usulsüzlük olmadığı iddia etmişti. Genelkurmay Sözcüsünün 71.5 milyon vatandaşın gözünün içine baka baka söylediği bu "yalan" bugün Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin Levent Ersöz'ün GATA'ya sevkinin usulsüz olduğunu tespit etmesiyle tescillenmiştir. Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsünün bu kadar kolay yalan konuşma lüksü olmamalıdır ve Siyasetçilere cevap verirken hele de Bülent Arınç'a cevap verirken 2 değil 3 sefer düşünmelidirler. Konu Üç mevsim tarafından (03-13-2009 Saat 19:37 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Herkes haddini bilsin Herkes görevini yapsın ..
|
|
![]() |
![]() |
#6 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Vay koçum benim...
Ciğerim benim ciğerim... Arınç'ı tek geçerim. Helal olsun. BEN KİMSENİN EMİR ERİ DEĞİLİM... Helal.... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, TSK'nın kendisi hakkında yaptığı açıklamalara bakın nasıl cevap verdi. İzleyin...
Eski TBMM Başkanı, AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç, ''Bütün Türkiye'nin şunu bilmesini arzu ediyorum: Bu haksız suçlamayı kabul etmiyorum, ben sözünü bilen, sözünün arkasında duran, nerede ne konuşması gerektiğini bilen bir kişiyim. Ben bir asker çocuğuyum, şerefli ordumuzun yıpratılmasının hiçbir zaman içinde olmadım'' dedi. Bülent Arınç, Adana'da Seyhan Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenlediği toplantıda, Genelkurmay Başkanlığının kendisiyle ilgili yaptığı açıklama ile gazetelerde yer alan, ''Emekli orgenerallere ait ses kayıtları ortaya çıktı. Allah'a çok şükür ediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş...'' şeklindeki sözlerini değerlendirdi. Genelkurmay Başkanlığının açıklamasını ''talihsiz bir açıklama'' olarak değerlendirdiğini belirten Arınç, ''Bütün Türkiye'nin şunu bilmesini arzu ediyorum: Bu haksız suçlamayı kabul etmiyorum, ben sözünü bilen, sözünün arkasında duran, nerede ne konuşması gerektiğini bilen bir kişiyim. Ben bir asker çocuğuyum, şerefli ordumuzun yıpratılmasının hiçbir zaman içinde olmadım'' dedi. Eski TBMM Başkanı, AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç, Türk Silahlı Kuvvetlerini sevmenin, kimsenin tekelinde olmadığını belirterek, ''Bir iki konuşma ve açıklama vesilesiyle birilerini Türk Silahlı Kuvvetleri karşıtı olarak göstermek aslında Türk silahlı kuvvetlerini yıpratmanın tam karşılığıdır'' dedi. Arınç, Adana'da Seyhan Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, yaptığı bir konuşmayla ilgili olarak bugün Genelkurmayda görevli bir Tuğgeneralin bu konuşmaya atfen söylediklerini ajanslardan okuduğunu ifade etti. Bülent Arınç, ''Sayın paşa şunu söylüyor, birincisi benim Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili düşüncelerim esasen biliniyormuş, ikincisi ben hukuku bilmiyormuşum, üçüncüsü de bu silahlı kuvvetleri yıpratacak bir konuşmaymış. Özellikle sayın Gürak paşaya yanlış bir açıklama yaptığını ifade etmek istiyorum'' dedi. Bu sözlerin, muhatabının kendisinin olamayacağını vurgulayan Arınç, şunları söyledi: ''Kendisine bugüne kadar sorulan pek çok soruya direkt kendileriyle ilgili olmasına rağmen cevap vermediğini de biliyorum, ama benim herkesin önünde yaptığım ve kısmen de basında yer alan konuşmalarımın karşılığı bu açıklama değildir. Ben sayın paşanın ve siz medya aracılığıyla bütün Türkiye'nin şunu bilmesini arzu ediyorum: Bir defa bu haksız suçlamayı hiçbir şekilde kabul etmediğimi bir siyasetçi olarak ifade etmeliyim. Ben sözünü bilen, sözünün arkasında duran, nerede ne konuşulması gerektiğini bilen bir insanım. Ben bir asker çocuğuyum. Türk Silahlı Kuvvetlerini ve şerefli ordumuzu yıpratmak benim için hiçbir zaman düşünülmemiştir. Ben de öyle bir olayın içinde hiç olmam. İkincisi Türk Silahlı Kuvvetlerini ve orduyu sevmek kimsenin tekelinde değil. Türk milletinin tamamı, Türk ordusunu sever, onun başarılarıyla gurur duyar. Ulusumuzun egemenliğini ve bağımsızlığını, Türk ordusunun temin ettiğine inanır. Dolayısıyla bir iki konuşma ve açıklama vesilesiyle birilerini Türk Silahlı Kuvvetleri karşıtı olarak göstermek aslında Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmanın tam karşılığıdır. Üçüncüsü, böyle bir açıklamanın hukukla ne bağlantısı var onu anlayamadım. Ben hukuku bilirim, avukatlık da yaptım, ben gerçek demokrasi ve gerçek hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz koşullarını da bilirim, ama ben hukuk namusunu ve hukuk devleti olmanın gereklerini günlük çıkarlar açısından satacak bir insan değilim.'' ''BEN BAŞKALARINA BENZEMEM'' Eski TBMM Başkanı Arınç, ''Ben başkalarına benzemem'' diye sürdürdüğü konuşmasında, şunları kaydetti: ''Benim anladığım, hukukun içerisinde onun ilkelerine tamamen sahip çıkmak vardır. Yani ben bir zamanlar 27 Mayıs darbesinden sonra bu darbeyi lanetleyerek orada savunduğu insanların sırtında Meclise girmiş siyasetçilerin, bugün darbe şakşakçılığı anlamına gelebilecek cümleler söylemesi karşısında böyle bir hukukçu olmadığımı ifade etmeliyim. Ben, herkesin (A) dediğine (B) diyerek, 367 safsatasını Türk milletinin ve Türk yargısının önüne getirip, sonra bunun arkasına saklanarak Cumhurbaşkanlığı sürecini kitlemeye çalışan hukukçulardan da değilim. Ben hukukun haklar anlamına geldiğini, hukukun adalet anlamına geldiğini hukukun belli kavramlar ve kurallar ifade ettiğini biliyorum. Dolayısıyla bana hukuku öğretmeye kimse kalkmasın.'' ''ASKERİ VESAYET REJİMİ ALTINDA DEMOKRAT BİR ÜLKE DEĞİLİZ'' Bugün pek çok insanın eleştirdiği konularda hukukçu kimliğini kullanan insanlara göre çok daha iyi bir hukukçu olduğunu savunan Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Benim söylediğim şudur: Türkiye bir anayasal devlettir, Anayasa'mız vardır, bu Anayasa'mız içerisinde, kurumların görevleri ve yetkileri de bellidir. Silahlı Kuvvetlerimizin görevleri sayılmıştır, kime karşı sorumlu oldukları da gösterilmiştir. Başbakanlığa karşı nasıl sorumlu olacakları, hükümetin de meclise karşı ne kadar sorumlu olacakları Anayasa'da yazılmaktadır. Sivil kurumların görev ve yetkileri bellidir, Türk Silahlı Kuvvetleri de bir askeri kurum olarak görev ve yetkilere sahiptir. Biz sivil bir yönetim içindeyiz. Sivil yönetim, demokratik şartlar içerisinde halkın seçtiklerinin iktidara gelmesi, ülkeyi onların yönetmesi ve halka karşı sorumlu olmasıdır. Biz askeri vesayet rejimi altında demokrat bir ülke değiliz. Biz demokratik bir hukuk devletiyiz, dolayısıyla asker kendi zor işleri içerisinde, kendi kuralları ve görevleriyle baş başadır, sivilleri yönetmek, sivilleri azarlamak, siviller üzerinde 'Demokles'in kılıcı' gibi sallanmak hesabını kendisine istemek hiçbir sivil demokrasilerde bugüne kadar görülmemiştir.'' ''TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK GÜCÜ'' Bülent Arınç, Türk silahlı Kuvvetlerinin, bir bütün, en yüksek rütbelisinden en alt kademedeki askerine kadar bir milyona yakın Türkiye'nin en büyük gücü olduğunu vurguladı. Silahlı kuvvetlerin personelinin memleketin tertemiz çocuklarından oluştuğunu ifade eden Arınç, ''Dolayısıyla hiçbirimizin Silahlı Kuvvetlere karşı çıkması ve onunla ilgili eleştirilerde bulunması doğru değildir, mümkün de değildir'' dedi. Arınç, konuşmasında şunları ifade etti: ''Ancak, bu kurumda bulunan bazı kişilerin, dün , evvelsi gün ve bugün hala iç siyasete girmesi, iç politika üzerinde tartışmalar açması ve geçtiğimiz yıllarda bu yaptıklarının bir şekilde ister kasetlerle isterse bazı davaların iddianamesinde konuşuluyor olması, eleştirilecek bir konudur. Ben, masumiyet ilkesinin, hukukun temel ilkesi olduğuna inanıyorum ve bunu bana laf söyleyen insanlara da tavsiye ediyorum. Benim söylediğim, sadece bugün kasetlerde yer alan bazı ifadelerin eleştirilmesidir. Ben onların sahiplerini eleştiriyorum. Düşünüyor musunuz eski Genel Kurmay Başkanlarından birisinin bugün yayınlanan kasetlerinde, bugünü kastetmiyorum, ama Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, içeriye girerek oy kullanmak isteyen bir siyasi partinin genel başkanınını üzülerek söylüyorum 'pez' diye başlayan hakaret cümlesinin yer aldığını görüyorsunuz. Kimilerine 'Girin', Kimilerine 'girmeyin' talimatı verildiğini görüyorsunuz. Daha sonra bir başkasının konuşmalarında, bu memleketin Cumhuriyetin savcılarına 'lan' diye hitap edildiğini görüyorsunuz. İddianameye yansıyan ve konuşulan bazı belgelerde, darbe teşebbüslerine girdiklerini, bazı mitingleri bunun için organize ettiklerini, bazı güçlerle birlikte hareket ettiklerini söyleyen insanlara rastlıyorsunuz. Bu kasetlerden bazılarında da şu anda içerde tutuklu bulunan veya tahliye edilmiş olan bir paşanın hanımının yine bir askeri kurumdaki doktorla konuşmasını izliyorsunuz. Buralarda da mahkemelerin hangilerinin kendilerinden yana oldukları, hangilerinin olmadıkları şeklinde bir tasnifçilik yapıldığını görüyorsunuz. Bütün bunlar aslında Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratıyor. Bir milyonluk kitlede memleket evlatlarının içinde bulunduğu şerefli bir kurumda yanlış yapan insanların yanlışlıklarının konuşulmaması ve bunlardan hesap sorulmaması, bu asil kurumu aslında zedeliyor. Benim şikayetim bunlaradır. Ben bir siyasetçiyim, siyasetçi paspas değildir. Siyasetçi şamar oğlanı da değildir.'' ''KABUL EDEMEM'' AK Parti Manisa Milletvekili Arınç, ''O başbakana ayrıl dedim, o da korkusundan ayrıldı'' sözlerini kabul etmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, şöyle dedi: ''Ben, siyasetçinin hukukunu muhafaza etmekle yükümlüyüm. Dolayısıyla kim yanlış yaparsa bunların hesabı sorulmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri yapmış, kuvvet komutanılığı yapmış, Deniz Komutanlığı yapmış... Bir insanı daha sonra yargılayan mahkum eden ve cezasını çektikten sonra dışarı çıkartan bir kurumun temsilcisidir. Dolayısıyla bugün kendi içerisinde, daha dün gazetelerde bir askeri savcı yüzbaşının mal varlığındaki artış hem de 'karargah evleri' gibi bir operasyonun içerisinde, bir işçi partiliyi bilir kişi olarak tayin etmesinin yanlışlığı yazılıp söylenmektedir. Bütün bunların yanlışlığı araştırılmayacak mıdır? Ve bu yanlış, yapanlardan sorulmayacak mıdır? Ben bunları sorgulamak mecburiyetindeyim. Dolayısıyla siyaset ciddiye alınması gereken bir kurumdur. Ben hiç kimsenin emir eri değilim. Türk siyasetçisi cesur, inançlı ve kararlı olmalıdır. Biz yanlışımızı kendi içimizde düzeltmeliyiz. Bu yüksek kurum da kendi içerisinde yanlış yapanlara elbette cezalarını vermelidir, yargıya intikal etmesi gerekenler de mutlaka yargıya intikal etmelidir.'' 13.Mart.2009 15:57:51 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Helal olsun bülent arınça
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
arınç, bülent |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|