![]() |
#1 |
![]() AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu, son günlerde tartışılan 'irticayla eylem planını', Dünya Bülteni'ne yorumladı. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, yaklaşık bir hafta önce gündeme düşen "İrticayla mücadele planı" belgesi ve Ergenekon davası sürecinin gidişatını değerlendirdi. Arkadaşımız Furkan Torlak'ın ''Burhan Kuzu irticayla mücadele planı ve planın yakın bir tarihte, Nisan ayında hazırlanmış olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna Kuzu, ''tarihinin yakın ilginç olması ilginç. Yani 29 Mart seçimleri gerçekleşmiş, AK Partinin oylarında belli oranda bir kaybolma olmuş. Buna rağmen böyle bir kaygı sürüyor. Bu da gösteriyor ki yüzdem kırklık oylar bile belli kesimleri ürkütmüş gözüküyor. Son belgeler de Ergenekon sürecine benziyor Şimdi tabi içerideki bilgiler muhtevaya baktığınız zaman çok kötü. Belli yerler hedef alınıyor ve belli birtakım projeler var. Bir nevi işleniş biçimi Ergenekon sürecindeki dosyalara benziyor. Yani çok yakın, iddianameye göre söylüyorum bunu. Onunla ne kadar bağı var, onu çok bilemiyorum. Türkiye'de bunlar çok oluyor Ama bu durumun ortaya çıkması vahim dedim, fakat beni çok da yani, nasıl söyleyeceğim, aman aman nerden çıktı gibi bir noktaya da getirmedi. Çünkü Türkiye'de bunlar çok oluyor. Yani Tanzimat döneminden bu yana, Atatürk döneminde, Abdulhamid han döneminde, Abdulaziz döneminde, İsmet paşa döneminde birçok durumlarda yer altı şeyleri hep olmuş. Bu tür yapılanmalar ilk etapta 1947'lerden 1991'e kadar olan NATO, Gladyo türü yapılanmalardı. Esasen kuruluş amaçları, o ülkede komünist bir model bir şekilde oldu-bittiye getirilmek istenirse devleti nizami, askeri gücü işe el koyana kadar oyalama amacıyla kurulmuştu. Bu anlamda iyi niyetli denilebilir, kendi manzarasından, kendi çapından, kendi zaviyesinden, kendi penceresinden baktığınız zaman. Fakat 90'lardan sonra 89'lardan sonra Komünist model çökünce haliyle bu tür yapılanmalar içeride farklı amaçlarla kullanılmaya başlandı. İtalya'nın bu noktada başı epey bir belaya girdi. 7600 kişi bu konuda yargılandı. 4000 küsur mahkûm çıktı. Benzer davalar İspanya'da ve Yunanistan'da görüldü. Dolayısıyla bununla ciddi yol aldılar. Rusya bu işe girişir gibi oldu, 19 bin kişi hakkında bu dava açıldı ve en yakınları, çok büyük insanlar bu işin içinde olduğu ortaya çıktı. Savcı da kayboldu gitti, çünkü ipin ucu Brejnev'e dokundu. Dolayısıyla bu nereye dokunur, bilmiyorum. Ama bu tür hareketlerin siyasi boyutu, askeri boyutu, ticaret ve tüccar boyutu ve basın boyutu mutlak suretle bir şekilde oluyor. Çok ayaklı ve çok yönlü oluyor.O bakımdan bu tür bir yapılanmanın bir versiyonu mudur? Bunu bilmiyorum. Tabi bunu zamanla, davanın sonunda anlamış olacağız. '' cevabını verdi. Bu bir kamu davası sürecidir Daha önce hakkında kapatma davası açılmış bir partinin üyesi olarak bu süreci nasıl takip edeceksiniz? sorusuna Burhan Kuzu şöyle cevap verdi: ''Şimdi tabi bu dava aslında bizim şahsi davamız değil. Bu dava sonuç itibariyle kamu davasıdır. Biz davamızı çeksek de bu dava devam eder. Bizim bu işin içinde olmamızın nedeni davada bir nevi bir müdahil olma gibi değil, o biraz daha farklı teknik ceza bakımından, yani işin takipçisiyiz, işin yanındayız, anlamı belki çıkabilir belki bundan. Biraz da kamuoyu haliyle böylesine bir konuda bizim duyarsız kalmamızı siyaseten tabi uygun bulmazdı. Bir de olayın siyasi bir boyutu var. Biz bunu yapmak durumundaydık. Ama bunun içine girmiş olmamız, yani bu davanın seyrine herhangi bir etki edeceğini zannetmiyorum. Savcılıklar zaten bunu takip edecektir. Bu dava sivil mahkemenin bakacağı bir iş! Bir taraftan askeri alanda bu iş yürüyor, bir taraftan sivil alanda bu iş yürüyor. Burada bir yetki çatışması yok. Aslında bu sivil bir mahkemenin bakacağı bir iş! Fakat askeri alanda da kendi iç bünyesinde bildiğim kadarıyla böyle bir soruşturma başlatılmış durumda. Belgelerin sağlıklı olup olmadığı şu an tartışılıyor. Çünkü kopyası var ve henüz aslı var mı yok mu bilmiyoruz. Mutlaka vardır ama nerede olduğu henüz görülmüş değil. Yani burada sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. Türkiye çok ciddi bir sürece girmiştir. Bir açıdan bakarsak keşke böyle bir süreç yaşamasaydık, diyebiliriz. Ama iyi ki de yaşıyor, diyebiliriz, çünkü mademki böyle bir realite olarak bu var… AK Parti'nin bence bu bir anlamda bir hükümet olarak dik durmasının bir başarısıdır bu. Sonuç olarak bu sürecin biz arkasındayız. Süreci biz başlatmadık, biz destekledik! Ama bu süreci hiçbir zaman biz başlatmadık bu anlamda. Savcılık ve hâkim başlattı, biz hükümet olarak araçtı, gereçti, savcı açığıydı, vesaire, salon sorunuydu… Bütün bunları tedarikle yükümlüyüz. Ve siyaseten de bunun sonuna kadar gitmesinden yanayız. Bu meselenin aydınlığa kavuşmasından yanayız. Bazı kesimler bu süreci sulandırmak istiyor Fakat bazı kesimler nedense bu davayı çok sulandırıyorlar. Hem bu son davayı hem de bundan önce açılan Ergenekon sürecini. İşte efendim, Atatürkçü kesime karşı bir öç almadır, bu Cumhuriyetçilerden hesap sormadır, laiklerden hesap sormadır, 28 Şubat sürecinin bir rövanşıdır. Vesaire gibi ipe sapa gelmez bir takım iddialarda bulunuyorlar. Davaya böyle bakarsak sonuç almakta zorlanırız. Hükümet koalisyona gerilerse dava tehlikeye düşer Bir başka endişem de böylesine güçlü bir Ak Parti hükümetinin daha sonraki dönemlerde eğer bir koalisyon tablosu Türkiye'de çıkarsa o zaman bu dava tamamen sıkıntılı bir sürece girer ve Türkiye yakalamış olduğu şu temizleme operasyonunu Susurluk gibi bir yarıda kalmakla da bitebilir. Böyle bir endişeyi de maalesef taşıyorum. O açıdan bu istikrarın devam etmesi gerekiyor. Dava sürecini geleceğimiz için herkes desteklemeli Başka ülkeler bu işi dediğim gibi belli bir noktaya getirdi. Hatta İtalya en son 2004-2005'te temiz ayaklar operasyonu da yaptı. Futbolla alakalı olarak… Onda da ciddi bir yol aldı. Yani açık sistem, şeffaf, berrak bir Türkiye ve gençlere önümüzdeki dönemlerde hakikaten çok temiz bir Türkiye bırakmak istiyorsak, demokrasi sağlam ayaklar üzerine oturmuş, siyasetin yeri belli, askerin yeri belli oturmuş bir tablo istiyorsak bu süreci hepimizin desteklemesi lazım. Genelkurmay dava sürecinde işin içinde Ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Genelkurmayın bu konudaki tutumunu beğeniyorum. Çünkü çok net bu konuda… Ve varsa bu tür şeyler ortaya çıkması konusunda hazır olduklarını ve bunun bir temizlik hareketi noktasında da işin içinde olduklarını söylüyorlar. Süreci askeriyeyi yıpratmadan götürmek lazım Tabi burada önemli bir nokta, Genel Kurmay'ın, İlker Paşa'nın da hep dikkat çektiği, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmadan bu işi yapmak lazım. Çünkü kurumun kendi bir önemli bir konumu var. Türk toplumunda bir kutsallığı var askerin, bir yeri konumu var. Bunu da yıpratmadan yapmak lazım. Bunu da bir tavsiye olarak söylüyorum.'' diye yorumladı. Furkan Torlak / Dünya Bülteni- Haber Merkezi
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|