AK Gençliğin Buluşma Noktası
Osmanlı Tarihi (AK Parti) Osmanlı Devleti ve Osmanlı kültürü.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 07-23-2011, 00:28   #1
Kullanıcı Adı
Seyyah
Exclamation Bursa Ulu Camii // OSMANLININ SİLİNMEYEN MÜHÜRLERİ
...


BURSA ULU CAMİ





.: BURSA ULU CAMİİ MİNBERİNDEKİ SIRLAR :.
602 yıllık bir minber.... Tarihi minber üzerinde güneş ve galaksi sistemleri var. İddiaya göre, gezegenlerin büyüklük oranları ve yörüngeleri gerçek oranlarla örtüşüyor....



1402 tarihinde (Hicri 804) inşa edilen Bursa’nın tarihi sembollerinden Ulu Caminin minberinin Doğu yakasında (mihraba bakan yüz) Güneş sistemi, Batı yakasında ise Galaksi Sistemi yer alırken evrenin kül olarak tasvir edildiği ileri sürüldü. 602 yıllık tarihi minberdeki şekillerin bu tespiti doğruladığı iddia ediliyor. Minberin her iki yüzünde de şaşırtıcı şekilde birer evren krokisi var. Bu sadece bir tesadüf mü, yoksa bu minberin banisi gerçekten bir astronomi hayranı mıydı?







İlginç şekillerle ilgili iddiayı ortaya atan Araştırmacı Fevzi Ülgü ALSANCAK. 1980 yılından bu yana minber üzerinde yaptığı çalışmalarla tarihin derinliklerinde kalan gerçeklere ışık tuttuğunu söyleyen Alsancak, “Alan süsleme motiflerinde simetri yoksa mutlaka bir mesaj vardır” ilkesinden yola çıkarak,minberdeki şekiller üzerine yapılan yorumların tutarsız olduğunu söylüyor. Bilim teknoloji ve uzay bilimleri araştırma tekniklerine kafa yoran bir öğretmen olduğunu belirten Ülgü, motifleri dikkatlice incelediğinde minberin mihraba bakan yüzünde güneş sistemini keşfettiğini söylüyor.

Bursa’da yayınlanmakta olan Apameia dergisinde yer alan bilgilere göre, minberin gizem ve sırlar içerdiğini ifade eden Ülgü, “minberin taşıdığı kıymet ve değerler, açısından şu noktalara dikkat etmek gerekir. Doğu yakası Güneş Sistemi, Batı yakası ise ise Galaksi sistemleri yerleştirilmek suretiyle bir kül halinde kainat sembolize edilmektedir” iddiasında.

Mihrapta yer alan Güneş Sisteminde 9 gezegen var. Ülgü'ye göre gezegenlerin güneşe göre konumlarının ve büyüklükleri gerçek ölçülerle örtüşür oranlarda. Güneş ve gezegenler arasındaki mesafe büyük olduğu için yıldız gezegenlerden farklı olarak 9 damlacıklı kurs olarak işaretlenmiş.


Ülgü, yine Kündekari sanatının bir özelliği olan parçaların birleşmesiyle oluşan çukur kanal çizgilerinin de gezegenlerin yörüngesini temsil ettiğini söylüyor. Bu yüzeyde yer alan bir başka gizem ise serpiştirilmiş halde yıldız motifleri yer alması ve buların içinda kuyruklu yıldızların da bulunması. Ülgü’nün dikkat çektiği en önemli detaylardan bir de Plüton gezegenin tek başına ayrı bir platformda ve bir açı farkı ile gösterilmiş olması. Bilindiği üzere güneş siteminin aynı düzlem üzerinde olan ilk 8 gezegeninin aksine Plüto ayrı düzlemde dolanmaktadır.







Minberin Batı Cephesinde ise 7 adet Galaksi formatı tespit ettiğini söyleyen Ülgü, galaksi platformlarının 5 ayrı renkte sedef kakma ile gösterildiğini söylüyor. Ancak ne yazık ki bugün hatalı boyama teknikleri ile bu önemli detay büyük ölçüde yok edilmiş durumda. Ama kayıtlardan bunu doğrulamak mümkün...

Ülgü’nin bir diğer iddiası ise minberin her iki yüzünde yer alan 3’lü ve 12’li dolap kapaklarının Türk boylarını temsil ettiği yönünde.

Sırlarla dolu minberin giriş kapısı üzerinde Murat Han oğlu Yıldırım Beyazıt Hanın emriyle Hicri 804 yılında minberin yapıldığı bilgisi yer alıyor. Ülgü, kayıtlarda minberin ustası ile ilgili çelişkili bilgiler bulunduğuna dikkat çekiyor. Ülgü’ye göre minberi yapan kişi adını tırabzan süsleme motifine göre tırabzanın sağ ikinci sülüsle yazan Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet. Devak Tebriz yakınlarında bir Türk köyü. O tarihte Mülki amir olan Kadızade Rumi efendi, beceri ve bilgi alış verişi için 300 kadar sanat erbabını Tebriz’e göndermiş ve bir o kadar ustayı da oradan Bursa’ya getirmiştir. Oradan gelen Kündekari sanatçılarının başı Abdülaziz oğlu Mehmet’tir. Bu minber de onun ve ustalarının camiye bir hediyesidir.

Kündekari sanat açısından eşsiz bir değere sahip olan minberin ilginç bir özelliği de 6666 adet abanoz ağacı parçasından vücuda gelmesi. Bu rakamda halk arasında yaygın inaçla Kuran’ı Kerimdeki ayet sayısına tekabül etmektedir....

O dönemdeki İslam ve Türk alimlerinin matematik ve gök bilimlerine yönelik ilminin Batıya nazaran hayli ilerde olduğu da göz önüne alınırsa Ülgü’nün tezleri doğru olabilir mi?. Ne dersiniz bütün bu benzerlikler sadece bir tesadüf olabilir mi?










Minber bütünüyle kainatı sembolize ediyor. Minberin giriş kapısının üzerindeki kitabede altın yaldızla Osmanlıca olarak, ‘Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1402) yılında yaptırılmıştır’ ibaresi yer alıyor. Sarmaşık motifleriyle süslü olan tırabzanların sağ çıkış ikinci kolonu üzerinde süsleme motifine uygun sülüs tarzda yazılmış, Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet işi ibaresi dikkat çekiyor. Sanatkarın bu imzası son yıllarda fark edildi. Minberin doğu cephesinde, biri dar dikdörtgen, diğeri alanı daha geniş üçgen biçiminde, bir diğeri en altta şerit halinde uzanan taşıyıcı dolap serisi banko olmak üzere birbirine bitişik üç kompozisyon alanı bulunuyor. Üçgen ve dikdörtgen yüze ikisi birlikte Güneş Sistemi’nin kabartma formlarla işlendiği bir alan var. Gezegenlerin her biri yörünge hareketleriyle birlikte küresel kabartma motifler halinde Güneş’e olan uzaklık ve aralarındaki büyüklük karşılaştırmaları da verilerek olması gereken yerlerde.
Gezegenler, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Pluto şeklinde olan Güneş’e uzaklık sıralaması da doğru. Büyüklük mukayesesi de baz alındığında Dünya’dan elli bin defa daha büyük olan Güneş, büyük bir ustalıkla mükemmel şekilde işlenmiş durumda.
Anlaşılacağı üzere dünyanın yuvarlak olup olmadığının bile tartışıldığı bir devirde bir ahşap işçisi bile o dönemde bilinen tüm gezegenleri rasgele bir yıldız olarak değil, güneş sistemimizdeki birer gezegen olarak işlemiş..
Peki o çağda bu bilginin sırrı nedir?
kündekâri nedir?
(Süsleme) Camilerde kapı, pencere gibi ağaçtan bölümlerin zamanla çalışarak bozulmaması için, bu bölümlerin küçük tahta parçalarını geometrik bezemeler meydana getirecek biçimde yan yana yapıştırarak yapılması tekniği; bu teknikle yapılmış iş.
Bu teknikte tahtalar çivi vs kullanılmadan birbirine bağlanmaktadır.









.: TÜRK TARİHİNİN EN BÜYÜK CAMİİ :.
Evet başlıkta doğru yazıyor. Ulucamii kapalı namaz kılma alanı bakımından Türk Tarihinde yapılan en büyük camidir. Hemen aklınıza Süleymaniye, Sultan Ahmet gelebilir. Fakat o camilerin büyüklüğü duvarlarla çevrili avlu alanlarıyla birliktedir. Ayrıca o camiler tek ve çok yüksek bir kubbe ile örtülü olduğundan çok geniş bir bir alanı varmış izlenimi verir. Bursa Ulucamii ise çok kubbeli ve alçak tavanlıdır. İçinde bulunan çok sayıdaki sütun yüzünden de daha ufakmış gibi hissetmemize neden olabilse de TÜRK TARİHİNİN EN BÜYÜK CAMİSİ halen Bursa Ulucamii'dir.

.: TARİHİ MİNBERİN ÖZELLİKLERİ :.
Minber bütünüyle kainatı sembolize ediyor.
Minberin giriş kapısının üzerindeki kitabede altın yaldızla Osmanlıca olarak, 'Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1402) yılında yaptırılmıştır' ibaresi yer alıyor. Sarmaşık motifleriyle süslü olan tırabzanların sağ çıkış ikinci kolonu üzerinde süsleme motifine uygun sülüs tarzda yazılmış, Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet işi ibaresi dikkat çekiyor. Sanatkarın bu imzası son yıllarda fark edildi.
Minberin doğu cephesinde, biri dar dikdörtgen, diğeri alanı daha geniş üçgen biçiminde, bir diğeri en altta şerit halinde uzanan taşıyıcı dolap serisi banko olmak üzere birbirine bitişik üç kompozisyon alanı bulunuyor. Üçgen ve dikdörtgen yüze ikisi birlikte Güneş Sistemi'nin kabartma formlarla işlendiği bir alan var. Gezegenlerin her biri yörünge hareketleriyle birlikte küresel kabartma motifler halinde Güneş'e olan uzaklık ve aralarındaki büyüklük karşılaştırmaları da verilerek olması gereken yerlerde.
Gezegenler, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Pluto şeklinde olan Güneş'e uzaklık sıralaması da doğru. Büyüklük mukayesesi de baz alındığında Dünya'dan elli bin defa daha büyük olan Güneş, büyük bir ustalıkla mükemmel şekilde işlenmiş durumda.
Anlaşılacağı üzere dünyanın yuvarlak olup olmadığının bile tartışıldığı bir devirde bir ahşap işçisi bile o dönemde bilinen tüm gezegenleri rasgele bir yıldız olarak değil, güneş sistemimizdeki birer gezegen olarak işlemiş..
Peki o çağda bu bilginin sırrı nedir?






























...


 


Konu Seyyah tarafından (07-23-2011 Saat 03:40 ) değiştirilmiştir..
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-23-2011, 01:44   #2
Kullanıcı Adı
Muhteşem
Standart
Bilgiler için teşekkürler. Gerçekten gidip görmek istediğim yerlerden biri.

Muhteşem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-23-2011, 01:47   #3
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
Burada Cuma namazı kılmak gerçekden bambaşka..
Çok yer gezdim ama böylesi ruh, böylesi müezzinler hiçbir camii de görmedim.
Namaz kılarken titriyosun, gözlerin doluyor hemen hemen...
Bursa'ya gelirsen uğramadan gitme.
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-23-2011, 11:45   #4
Kullanıcı Adı
serdary
Standart
Osmanlı Farkı

Ecdadımla gurur duyuyorum. Böyle bir geçmişe sahipken şu an böyle bir durumda olmak üzüntü verici.

Grup olarak gitmiştik harika bir yer...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-23-2011, 17:26   #5
Kullanıcı Adı
Muhteşem
Standart
Alıntı:
serdary Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Osmanlı Farkı

Ecdadımla gurur duyuyorum. Böyle bir geçmişe sahipken şu an böyle bir durumda olmak üzüntü verici.
.
Büyük haksızlık ediyorsunuz. Şuanda bulunduğumuz durum söylediğiniz kadar kötü değil. Halimize şükretmeyi bilmeliyiz. Ama tabi biz Türkler kabına sığamayan bir milletiz, tarih boyuncada pek çok yere sancaklarımızı taşıdık ve şimdide böyle olsun istiyoruz. Ve eminim ki bunu gerçekleştirecek güce, birikime, çalışkanlığa ve tecrübeye sahibiz. Umut ediyorum ki Türkiye, tıpkı ecdadının kurduğu devletler gibi bir süpergüç olacak ve dünyaya yön verecek, insanlığın gelişiminde çok büyük roller üstlenecektir.

Benim bu konudaki umudum sonsuz. Hele bu ülkeyi ve milleti gerçekten seven ve Türkiye için çalışan devlet adamları olduğu sürece.
Muhteşem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-23-2011, 17:43   #6
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Osmanlı İlmi farkı...!
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-23-2011, 18:13   #7
Kullanıcı Adı
serdary
Standart
Osmanlı ile Türkiye arasında çok fark var. Tabii ki gelecekten umutluyum ama çok fazla iyimser olamıyorum maalesef...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 07-24-2011, 01:55   #8
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
Serdar kardeşim'e kısmen katılıyorum aslında.
Osmanlı öyle bir medeniyettiki içinde bulunduğumuz konu olan Ulucamii'de bile bunu belli ediyordu, geç ilim irfanı, duvarlarını incelediğinizde kesik taşlardan kuşlar için yuva göreceksiniz, şu edep'e şevkat'e bakın.

Yıl 2011;
Ulucamii'de vakit namazlarını kılan toplasan 100 kişi ( Kapasite 8000 )
Dışarı cıkıyorsunuz hemen 10 metre ilerde hatta kapı önünde bir göz zinası fuarı açılmış sanki,
Elbiseler neredeyse hiç giyilmeyecek bir kültür devri,
50 metre ileride kafelerde, banklarda bırakın Osmanlıyı Avrupada bile hoş karsılanmayacak görüntüler, izah edemiyorum o kareleri anlayın siz.

Şimdi süper güç olacağız da; bi süper güç iken İslam'ı yayan, temsil eden Peygamber övgüsüne mazhar bir millettik, ya şimdi?

Şu saydığım görüntüleri Fâtih görse ne yapardı acep? ''Vurun ikisininde boynunu'' aşamasına varırmıydı acep?
Ya Süleyman Han ne derdi şu günümüze? Onu cinsi bir azgın gibi gösterenlere gıg çıkarmayısımıza?
Vel hasılı '' Muhteşem '' kardeşim;
Bizim Süper güç olacağımız yok, gerekde yok.
Biz olacaksak Süperİman Ülkesi olmaya gayret etmeliyiz, başka bir yol yok...

Serdar kardeşim'e katılıyorum, şimdi pek iyi değil durum çok tefekkür edip çok çalışmamız lazım çok...
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-24-2011, 23:35   #9
Kullanıcı Adı
Muhteşem
Standart
Alıntı:
serdary Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Osmanlı ile Türkiye arasında çok fark var. Tabii ki gelecekten umutluyum ama çok fazla iyimser olamıyorum maalesef...
Tabi ki var. Çağın ve değişimin getirdiği farklılıklar doğaldır. Bugün hangi ülke tarihindeki durumuna büyük bir benzerlik gösteriyor ki? Ama her şeyin özü aynıdır. Türkiye'de ve şimdiki devlet yapılanmamızda da bu potansiyel görülmektedir. Tarihe bakıp gururlanıp gelecekten umut kesmek pek mantıklı bir duruş olmayacaktır eminim. Tarihimizdeki başarılarımızla gurur duymamız, hatalarımızdan da ders çıkarmamız gerekmektedir ve yolumuzu buna göre çizmemiz lazımdır.

Mevlana'nın şöyle bir sözü var, bu konu üstüne vermek abes olmaz herhalde.

''Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini şaşırmayasın .''


Alıntı:
Seyyah Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Serdar kardeşim'e kısmen katılıyorum aslında.
Vel hasılı '' Muhteşem '' kardeşim;
Bizim Süper güç olacağımız yok, gerekde yok.
Biz olacaksak Süperİman Ülkesi olmaya gayret etmeliyiz, başka bir yol yok...

Serdar kardeşim'e katılıyorum, şimdi pek iyi değil durum çok tefekkür edip çok çalışmamız lazım çok...
Büyük bir güç haline geleceğimize, İslam dünyasının tekrar hamisi olacağımıza ve Avrupa' da etkili bir ülke olacağımız konusunda inancım sonsuzdur. Hatta bu inancı edinmemdeki en büyük etkenlerden biride AK Parti hükümetinin Türkiye'nin prestijini oldukça arttırması ve dünyaya yön veren bir ülke haline getirme vizyonudur.

Sizin endişeniz milletimizin İslam'dan kopmuş olmasıdır ki sözlerinizden bu anlaşılıyor. Fakat ben böyle düşünmüyorum. Toplumlar değişir bunun önüne geçemeyiz. Fatih gibi Kanuni gibi tarihi şahsiyetler bugün dünyaya gelse çok dindar bir ülke olsak bile ortaya çıkan değişime şaşırır ve öfkelenirdi. Aynı şey Fatih'ten önceki Müslümanlar içinde geçerlidir. Değişimin önüne geçilemez. Bir ulus herzaman her şeyi muhafaza edemez ve aynı kalamaz. Bu Avrupa içinde geçerliydi, bizim içinde geçerli.

Çalışmamız lazım evet, hemde çok. En azından ben üstüme düşeni yapmaya çalışıyorum ve yapacağım.

Konu Muhteşem tarafından (07-24-2011 Saat 23:58 ) değiştirilmiştir..
Muhteşem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-25-2011, 00:55   #10
Kullanıcı Adı
BeldeiTAYYIBe
Standart
Bunlar Osmanlinin maddeten mührü...
Osmanli cografyasinda ,
viyanadan kafkaslara,
eflak, macar, kirimdan atlas okyanusuna kadar müsahede edebilecegimiz manevi mührü de var...arnavutlarin ve bosnaklarin islam ile sereflenmelerine vesile oluslari gibi.
Maddeyi güzel yapan mana ikliminde yogrulmus olmasidir.
Maddedeki mühürler, maneviyattaki ile anlam kazanir.

Allah onlardan razi olsun,
kendilerine layik evlatlar olabilmeyi nasip etsin.
BeldeiTAYYIBe isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi