02-26-2009, 20:42 | #1 |
Büyük kayıp
Takdir-i ilâhi, kayıplar öyle ardı ardına geldi ki, üst üste rahmet dualarıyla biten yazılar kaleme almak zorunda kaldım. Zaman zaman yaşanıyor her günü başka bir kederle biten böyle hazan mevsimleri... Yine böyle bir hazan mevsimindeyiz anlaşılan ve Turgut Cansever'i de ebedî istirahatgâhına uğurladık içimize akıttığımız gözyaşlarıyla... Çok değerli bir büyüğümüzü, yerinin doldurulması en azından bugün itibariyle mümkün olmayan çok önemli bir insanımızı kaybettik. Turgut Cansever, milletimizin asırlar süren tarihi yolculuğu boyunca beraberinde taşıdığı medeniyet fikrinin, tasavvurunun, ilhamının bugünlerin hafızasına taşınmasına gönüllü olan "bilge" bir insandı. Her çevreden insanın onu "Bilge Mimar" diye anması asla tesadüf değil... Kaybettiğimiz bir şeyin, insanla hayatı bir bütün olarak gören, dünyayı kainatla, kainatı öte alemle anlamlandırabilen medeniyet bilgisini, tecrübesini, hikmetini zihninde ve kalbinde taşıyordu. Turgut Cansever mimarisi, insanın sadece dış dünyasını değil, iç dünyasını da bir bütünlük içinde imar etmeye yönelen bir mimariydi. Bir tekamül ve incelikler mimarisiydi. Mimaride bir Sinanî gelenekten söz edilebilirse, o zincirin son halkasıydı Turgut Cansever. Şehirlerimizde olmayan insanilik, yapılarımızda olmayan ruh ve estetik, onun mimari tasavvurunda özenle korunuyor, yaşatılıyordu. Şimdi mahrum kaldığımız şey budur, kaybımız bu kadar büyüktür. Hiç abartısı olmayan bir ifadeyle şunu söyleyebilirim; bu ağır kayıpla maalesef mimari tasavvurumuzda hafızamızı da önemli ölçüde yitirmiş bulunuyoruz! Kaybettiğimizde yokluklarıyla medeniyet şuurumuzda kapanmaz gedikler açabilecek çok önemli, çok kritik ve maalesef çok az sayıda gerçek anlamda münevver, kamil, bilge insanımız var. Ne yapsak, nasıl sahip çıksak, zihinlerindeki ve kalplerindeki birikimi nasıl edip de bugüne ve yarınlara damıtsak diye uzun zamandır kaygılanırım. Turgut Cansever hep o isimlerden biri oldu benim için... Varlığıyla bu kadar umut verebilen insanlar, yokluklarıyla da insanı endişeye sevkedebiliyorlar. Kendi sıcak gündeminden başını pek de alamayan bir ülkede, hayatımızı özünden eksilterek kayıp giden bu yıldızlar içimizi sızlatmalı. Çünkü hayatta iken yaptıklarının hakkını vermekte, yapabileceklerinin önünü açmakta son derece duyarsız oluyoruz. Turgut Cansever'in dolabında sayısız ödül var, dünyada Ağa Han mimari ödülünü üç kez alan tek mimardı o. Peki ama zihninde biriken o mimari dünyayı estetikten pek az nasibi olan bu kara-gri şehirlerden esirgemek için neden bu kadar sağır kaldık hepimiz. Turgut Cansever, mimari dehasını ve bilgeliğini yarınlara aktaracak çok değerli, çok nadide eserler bıraktı elbette geriye... Ama yine de yapabileceklerinin, yapmak istediklerinin, hayal ettiklerinin bundan çok daha fazlası olduğuna eminim. Bizim medeniyet perspektifimizin tepeden tırnağa sergileneceği dev bir mimari proje, Türkiye denince akla gelen bir modern zamanlar "Selimiye"si, "Topkapı"sı, "İshak Paşa"sı neden olmadı. Turgut Cansever mimarisi buna güç yetiremeyeceği, ilham yetiremeyeceği için değil, bunu biliyoruz. Eksik olan sanatçı değildi, o sanatçıya ilhamını projeye dönüştürecek gücü, desteği, talebi denkleştiremeyen toplumdu. Yani bizdik, hepimiz... İçimizde sızlamayı hatırlayan bir yer kaldıysa sızlamalı şimdi. Allah rahmetini esirgemesin, nûr içinde yatsın. Gökhan ÖZCAN
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|