![]() |
#11 |
![]() EVET Evet hatırladım Küçük basit şeyler Yetiyor kederlenmeye Ya mutluluğa Konu İntifada tarafından (09-05-2010 Saat 04:23 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
#12 |
![]() Ben tesekkür ederim. Konu sabitlenmistir : )
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#13 |
![]() Savaştığımız Günler Kendimizle
Başın çok yükseklerde eğil selvi boylu Eğil bir kez nasıl bir şeysin göreyim Nasıl liman çocukları zalim Nağra atarlar gecenin koynuna Daha başkaları da var Tabiatlarını mayalarını açıklayan Ya sen selvi boylu nesisin Ya ben neyiyim körlüğün Eğil hakkımızla Birlikte bağıralım içine esirliğin Ben hırsız olayım kendi malıma ha! Ben yakalanayım eşkiyama Gardiyanların değişti de n'ooldu Haydi soyun bir kez daha kırbaçlan kendi dallarına Dağ özlemin sarı bir kanarya oldu Ötüşsüz uçtu uçamadı kondu konamadı Akıl ve hikmet emzirirdi mağara Yarasa doldu.Yüz çarpılır göz kayar Güneşin tozu yağmuru ateşleri taşları Gelse gelse elimin vuruşma özlemini alsa Selvi boylu eğil ikiye katlan Bak şairin yarım şiirin köle kaldı. Cahit Zarifoğlu Konu akgurbetci tarafından (09-05-2010 Saat 04:27 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#14 |
![]() Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme Seçkin bir kimse değilim ismimin baş harfleri acz tutuyor Bağışlamanı dilerim Sana zorsa bırak yanayım Kolaysa esirgeme Hayat bir boş rüyaymış Geçen ibadetler özürlü Eski günahlar dipdiri Seçkin bir kimse değilim İsmimin baş harflerinde kimliğim Bağışlanmamı dilerim Sana zorsa bırak yanayım Kolaysa esirgeme Hayat boş geçti Geri kalan korkulu Her adımım dolu olsa İşe yaramaz katında Biliyorum Bağışlanmamı diliyorum Cahit Zarifoğlu |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#15 |
![]() Yanma
Ve elbet Gözlerin sularımdan çekilince Ürkek bir ceylanla anlaşırım Yüzünün çok yakını olan bir limana Dilinin ve ağzının verdiği baş dönmesine Bahçeni tutan tavşanlara sığınırım Kanımdan geçilmiyor moraran ağzım Kovalanıyorum İkindi zaman karanlığı iç çarşılar Ey şafak bir askerle anlaş Çünkü namluya sürüldün İşte burada bir ordu yürüyen karnımda İzim sürülüyor köpeklerin sürünerek yaklaştığı Anlaşılıyor Hatırlarımıza dokunulmamış Fakat el konmuş aşkı yaşatırken kuğuların Geleceğimizin serin suları ve göllerine Ey kadın kokla beni Hayatım yasaksınız Gelinmiyor akşam zaman kaplanı Kaçmıştım yeni bir ırmak şeklinde Hayvanların ilkbahar sıcakları bölümünde Kıvrılıp yeniden yakalanıyorum Cam kesiyor göğüslerimi Boynuma zümrüt bir gerdanlık atmışım Hem şarklıyım ben Gövdem yara dolu Sevdiğim kolla beni Anlıyorum Fakat artık dayanılmaz sarmaşıklara Öpüşüyorlar Harbin bittiğini söyle ayrılsınlar Çünkü gece zamanın katranıdır Gelip geçecek gibi değil omurgamdaki didişme Çantamda sevişme askerleri Harbin bittiğini söyle Önce beni boğacaklar özgür ve sevecen olmak için Bir bıraksam Yakut bir kuşun içinde duran ellerimi Sevdiğim Önce kemir bu tel örgüleri gövdemden Geç derimin altındaki tehlikeleri Yürek kızgın bir kuma devrilmeden Yokla beni Anlıyorum kaçmaya zaman yok Şafak birden doğrulacak Cahit Zarifoğlu |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#16 |
![]() ÇIĞ:
Daralan Vakitler Yanakları, saçları, gözleri yanmış, Zehirli gaz bombaları Yılan gibi sokmuş, yalamış gövdelerini Ağızları, küçücük dilleri yanmış Bütün Beyrut sapsarı kalmış Sanki ağlamak imkansız Başları Paletlerle ezilmiş babaları, Yahudi doğramış analarını, Binlerce çocuk topların, betonların altında. Beyrut'un gözyaşları şimdi, Kudüs'ün yanıbaşında, Müslümanlarsa uzakta, Sanki başka, Gelinmez bir dünyada. Acın, bir vadi, Zehirli çiçekler, bir ova gibi karşımda. Gözüm baksın sadece, Ayrıntıları, Kıvrılıp kırılmış bilekleri, Kemikten yakılmış etleri, Kuma serilmiş cesetleri, Büyük ajansların yaydığı resimleri, Bir seyirci gibi görsün dursun, Bir kadın gibi ağlasın.. Beyrut yengeç kıskacında, Çoğu müslüman kafir yanında, Yaslanmış yastıklara sonunu beklerler filmin. Sen Filistin, hokkaları doldur kanla, Şairler eğer ahın varken Uzanırlarsa tomurcuklara güllere Herbiri kanlı bir ateş gibi korku Bir azar, bir şamar olsun. Filistin, sen işine bak, kar toprağını, Yoğur gazabını Yaradanın.. Bu ateş bulutu hangi kavmin üzerinde? Çam ormanlarının salınışında, Kuşların cıvıldayışında, Otların serin tenlerinde. Eğer varsan bakıp görmeye Şeffaf perdenin az ötesini, Bir ateş bulutu var en bildik yerde, En emin yerde. Ve bak, asıl ölen yaylalar, villalar, tok karınlar Hissiz dudaklar, gayretsiz kalpler, Asla değil kavruk çölde yatan kadavralar. Farzet körsün, olabilir, Elele tut, Taş al ve at, Kafiri bulur. Hani ceylanların, Hani cihat marşın? Bir yumruk harbinden nasıl kaçtın? En arka safta bile kalmadın, Cengi attın, dünyaya daldın, Tezeğe konan sinekler gibi. Dönüyor burgaç, Dünya üstten, yanlardan daralıyor. Ovalardan, Dar geçitlere sürülen sığırlar gibi, Bir gün ister istemez, Karşısında olacaksın kaçtıklarının. Dua et, O gün henüz mahşer olmasın... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#17 |
![]() AFGANİSTAN ÇAĞILTISI Bütün azalarını harbe çağır Sofran açılsın elin şehit ballarından alsın Saraylar damlar yeniden kurulsun Ağaçlar içinden akan nehre Dalçık günde bin kere ve gecelerde Omuzbaşlarını denetleyen defterlerden yalnız sağdaki kalsın Kalem yazsın yazsın Küheylan bir aşık ol Öyle yalvar ki ellerim zahmet balyalasın Kaslar şehit dalgaları ve haykıran kan Başlasın vuslat gününü toprağa Başlasın hatırlatmaya denize kumsalını Şimdi üzgünüz arkadaş Yolumuza çıkmayın üzgünüz... Hava çok hoş denizin tuttuğu yerler derin -Konuş şimdi zaman hiç geriledi mi Hava çok hoş kuşların tuttuğu yerler berrak -Konuş şimdi daveti duydun mu Bir gece uyandın ki ellerin başaklarda -Konuş şimdi açık ağzına o gül yaprağı konan şehidi gördün mü Çoktan hayretle dondu kaldı bağlar ovalar -Konuş şimdi bekliyor mu yalınayak çocukları ağacında buğday Hava çok hoş insanın tuttuğu yerler azar azar Kalbin zengin davetleriyle oynar Çocuklar o anda çok yakında bakarsın bir aşk sayhasında Yaslanırlar güzel anaların kollarına Hava çok hoş başın tuttuğu idrak yanımızda Adamlarımız yiğit Kadınlarımız hamarat Çocuklarımız dolu bilinç harmanı Köpeklerse sayılı Elimizde cahiliye dönemi sonrası bir pala (Kavmiyetçilik etme dedik ucu kırılır) Kırıldı da Şimdi severiz türkmeni peştunu Onarılmış gerilmiş bileylenmiş ve doğramakta Isın gökyüzü ısın Çocukları kavrulmuş kadınlar yeniden hamarat yeniden gebe Bunlar gübre insan değil Gömlekler çelik zırh Öyle bir çalgı çaldılar ki Seslerin çağırıp koyunlara bile Koyduğu zehirli gaz rüyaları Analara şaşkın çocukların Üç beş yaştakilerin Yüzleri harp yarası Harp yanığı Ama öpülmekte okşanmakta yanakları Hangisi hangisine mübadil (Dünya bu olamazdı) Hangisi özne hangisi edilmiş gelinmiş bilinmemiş Yağmur peyderpey kar tane Gamzem oyuyor düşüncemi Kime eşitim nasıl nerdeyim Gamlanmaktayım Hayır bir tereddüttü geçti Füsun bu karadağmağdeni İsyan muannit Mösyö sevinçli mister memnun ağa yarı tok köylü sarı yaprak Millet üzgün Hani dengeler kuracaktık batının kızıl ulusları bindokuzyüz seksen kölelik yapmak istemiyorum bu kahveniz yıldızlarınız şapkanız buyrun unutmuş olmalısınız dehanız şerefiniz buyrun cep feneriniz Buyrun boynumuzdaki halkayı tutunun Ve semirin Hani dengeler kuracaktık Hani çağdaş uygarlıklardan tutunacaktık Hayır batının ulusları kızıllarla karışık Bin dokuz yüz seksen bay batıya buna şuna Cennetlik yapmak istemiyorum Çevir tarihi çevir BindörtyüzBİR Bu kafa ne zaman köreldi Çalınanlar siren besteleri İmdatlarla düşün Bu anne asla merhamet dışında Gözleri nemli olmamıştı Hayır batının ulusları yıl bindokuzyüz seksen değil Bindörtyüz bir Fakat beşyüz yetmiş dokuz yıl geçmiş değil Ne bir karışıklık var Ne bir dev rüya görmüş Değil Kıraç bir yamacı bir ekspres kıymıklıyor gibi Tünellere ses basılmış değil Elbette bunlar değil Yazmaktan çektiğim yalnızlık da değil Bahsi kapatalım ve yatalım için de değil Hiçbir şey değil hiç biri değil Anlatabildik mi arkadaş. Acaba Körebe bitti duvarı kaldır at Haydi zemini düzledik alt yapısını kurduk savaşın Dikil yanıma Ellerimizde birer çakıl taşı Onlarla dikilelim karşı karşıya Yüzlerimizin kefen örtülerini yırtalım baştan başa Görürsün berrak içi Derisi yüzülmüş kan gibi yüzlerimizin Bu harp başka Kim diyorsa ki batılılarla başımız bir taşta Cellatlarla aynı kaptan yiyoruz Aynı kirli hava Aynı kafa ayağımızın bodrumunda Hayır arkadaş bu hesap bambaşka Ne son aylardayız ne bu son gün Sanki dünya bir tek kaldırıp vuracağım gürze gebe Gözleri yumuşak yüzü yorgun bileği sert toprak Sanma ki harp derdinden geçtim Düşünme ki dökeceğin kanlar hunhar Derimin altında ne belalar baygın Bir devlet taşıyorum başımda Bu ev bana dayanmaz Çöker kızıllar kuduran inleri dünyanın Arkadaş Şimdi yalnız savaş |
|
![]() |
![]() |
#18 |
![]() Cihan ve Akinci katkilarinizdan dolayi tesekkür ederim eksik olmayin
![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#19 |
![]() "üzüntüden sokaklarda avazım çıktığı kadar
bağırmaya başlamadan dön." ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#20 |
![]() ![]() Allαh'ım , Yol boyuncα Bırαkmα elimi; Düşerim sonrα ... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
cahit, zarifoğlu, şiirleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|