![]() |
#1 |
![]() ![]() ![]() Mason parmağı ortaya çıktı Camilere din dışı ibarelerin mahya olarak asılması girişiminin ardından masonik bir komplo çıktı. İşte masonların yan kuruluşu rotaryenler bünyesinde hazırlanan beş aşamalı sinsi plan... VİDEO-TIKLA-İZLE http://www.samanyoluhaber.com/h_322359_turkiyenin-hic-unutmadigi-fotograf---video.html ![]() MASONLARIN(ROTARY-LİONS) SİNSİ PLANI 1- Camilerin mahyalarında dindışı ve milli içerikli öğelere yer verdirmek! 2- 29 Ekimde camilere çapraz bayrak astırarak büyük bayraklarla camilere cemaat sevki sağlayıp buna karşı çıkanları bayrak düşmanı olarak mimletmek! 3- 10 Kasım'da camilere bayrakların yanı sıra Atatürk posterleri astırıp buna karşı çıkanları Atatürk düşmanı ilan etmek! 4- Camiler üzerinden rotaryenlerin “hayır faaliyetlerinde bulunduğu” görüşünü kamuoyuna yaymak! 5- Rotaryenlerin yaptıkları hayır faaliyetleri çerçevesinde sembolik birkaç camiden yardım toplanması ile önemli bir imaj kırılması sağlamak! Masonlar, provokasyon amaçlı bu sinsi planla hem toplumu kamplara ayırıp hem de ilk kez Müslümanların mabetlerini kullanarak halk nezdinde kendilerini legalleştirip amaçlarını gerçekleştirmiş olacaklar. Habervaktim'in rotaryen çevrelerden edindiği bilgilere göre, beş aşamalı bir plan hazırlandı. Buna göre; 29 Ekim'de Sultanahmet Camii'ne çapraz bayrak asılacak ve camilere ellerinde büyük bayraklar olan cemaat sevki yapılacak. 10 Kasım'da ise camilere bayrak yanında Atatürk posterleri de astırılarak provokasyonlar gerçekleştirilecek. Rotaryenler son olarak cami kürsülerinde değişik isimler altında kurdukları sözde yardım kuruluşlarının “kendilerinin hayır işlerinde bulunduklarına” dair vaaz verdirilmesi ile cami avlularında değişik isimler altında kurulmuş rotary kulüplerine para yardımı toplatılması için de girişimde bulunacaklar. BEŞ AŞAMALI SİNSİ PLAN 28 Şubat sürecinde karanlık odakların hayata geçirdikleri psikolojik taktikleri andırır biçimce gündeme gelen ve kamuoyunda büyük tepki toplayan mahyalara din dışı ibareler yazdırılması bir mason taktiği olarak uygulamaya konuldu. Toplam beş aşamadan oluşan girişimin önümüzdeki günlerde farklı yönleriyle devam edeceği belirtiliyor. Uygulama planına göre, Sultanahmet Camii'ne çapraz bayrak asılması, büyük bayraklarla camilere cemaat sevkinin sağlanması, bu uygulamaya yönelik olası itirazlar için de basındaki destekçiler aracılığıyla “Türk bayrağına karşı çıkıyorlar” şeklinde haber ve yorumlar yaptırılması öngörülüyor. 29 EKİM'DE “BAYRAK PROVOKASYONU” İlk aşama olan camilerin mahyalarında dindışı ve milli içerikli öğelere yer verdirmenin ardından, 29 Ekim'de de “bayrak provokasyonu” ile planın uygulamasına devam edilecek. Daha sonra ise 10 Kasım'da bir başka atraksiyon gerçekleştirilecek. Buna göre, 10 Kasım'da yine camilere bayrakların yanı sıra Atatürk posterleri de astırılacak. Tek parti döneminde zaman zaman görülen “Atatürk mahyası” uygulamasının bir benzeri böylece hayata yeniden geçirilecek. “ALLAH RIZASI İÇİN ROTARYENLERE YARDIM” Masonların yan kuruluşu rotaryenlerin planının son iki aşamasında ise yine camiler üzerinden kuruluşlarının “hayır faaliyetlerinde bulunduğu” görüşünü kamuoyuna yayma ve sonrasında da maddî yardım toplama yer alıyor. Bu çerçevede, rotaryenlerin “evrensel değerleri” ile “yaptıkları hayır faaliyetlerinin” cami kürsülerinden anlatılması için yetkililer nezdinde girişimlerde bulunulacak. Bu tür açıklamalara direnen yetkili bürokratlar ile din görevlileri için ise medya desteğiyle “toplumu bölme” suçlamasında bulunan yayınlar gerçekleştirilecek. Son aşamada ise sembolik birkaç camide “rotaryenlerin hayır işlerinde” kullanılmak üzere yardım toplaması planlanıyor. BÜROKRATİK DESTEK DE VAR Habervaktim'in ele geçirdiği bir belge de, masonik kuruluş rotaryenlerin, bürokratik kadrolardaki destekçilerinin çalışmalarını gözler önünde seriyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge Müdürü İbrahim Özekinci imsazıyla 24 Eylül 2009 tarihinde İstanbul Müftülüğü'ne gönderilen yazıda, İstanbul Valiliği'nin bir faks emrinden sözedilip, masonik plandaki taleplere kolaylık gösterilmesi isteniyor. Yazıda, şöyle deniliyor: “Valilikten gelen ilgili yazıda, 6 Ekim İstanbul'un Düşman İşgalinden Kurtuluşu'nun yıl dönümü ile ilgili olarak 5-6 Ekim 2009 tarihinde akşamları yanacak şekilde Sultan Ahmet Camiine ‘Ordumuza Şükran Borçluyuz', Süleymaniye Camii'ne ‘Ne Mutlu Türküm Diyene', Eminönü Yeni Camiye ‘Milli Birlik Esastır', Üsküdar Cedit Valide Camiine ‘Kurtuluşun Kutlu Olsun', Eyüp Sultan Camiine ‘Önce Vatan', vecizeleri ile Cumhuriyet'in 86. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde ise Sultan Ahmet Camine ‘Çapraz Bayrak', Süleymaniye Camine ‘Yaşasın Cumhuriyet', Eminönü Yeni Camiye ‘Türk, Öğün, Çalış, Güven', Üsküdar Cedit Valide Camiine ‘Cumhuriyet Fazilettir', Eyüp Sultan Camiine ‘Milli Birlik Esastır' vecizelerinin 28-29 Ekim 2009 tarihlerinde akşamları yanacak şekilde mahya olarak yazılması istenmektedir. Bu çalışmalar sırasında mahya ekibine gerekli kolaylığın gösterilmesi için ilgililerin talimatlandırılmasını arz ederim.” HABERVAKTİM
![]() Konu rıfat gökalp tarafından (10-17-2009 Saat 23:19 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Tamam masonlar tertiplemiş de, bunu yapanlara hükümetimiz, iktidarımız ne yapmış? bu işin sorumluları hakkında ne gibi bi işlem yapılmış acaba? bunu da duymak isteriz.
çünkü yapanın yanına kar kalmamalı. Valilik ise valilik, vakıflar genel müdürlüğü ise orası, diyanet ise orası her kim ise sorumlu bulunmalı ve cezalandırılmalıdır. Masonların oyununa gelmemek gerekir, hiç kimse ceza almaz, yaptığı yanına kar kalırsa masonlar zil takıp oynarlar. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Artık bu locaların kapanma vakitleri geldi de geçiyor...
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() ![]() [email protected] 2009-10-18 Provokatif mahyalar câmileri bir bölen yapamaz İstanbul'un kurtuluşunun 86. yıldönümü sebebiyle câmilere asılan 'ideolojik mahyalar’ bir boyutuyla câmilerin bütün etnik kimlikleri kucaklayan ve birleştiren mâneviyatına, bir diğer boyutuyla da hükümetin “demokrasi açılımı”na karşı bir kışkırtma girişimdir. Olayı hatırlayalım önce. İstanbul'un 6 Ekim'deki kurtuluş etkinlikleri çerçevesinde Sultanahmet, Süleymaniye, Eminönü, Üsküdar ve Eyüp camilerine 'Ne mutlu Türküm diyene', 'Önce vatan' gibi mahyalar asılmıştı. Mahyalar, cumhuriyet sonrası farklı ırkları inkârcı politikaları sembolize ettiğinden, tepki topladı. Câmi; toplayan, kuşatan anlamına gelmektedir. Yani bir birleştirendir, bir bölen değil. Câmiyi bile tek ulusun merkezi gören bölücü zihniyet, dünyanın değiştiğini görmeye direnmektedir. İşin en mânidar tarafı ise bu mahyaları belirleyen komitede lions, rotary ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) gibi ulusalcı derneklerin rol oynamasıdır. Kökü dışarıda derneklerin, Türklüğü kullanarak milleti birbirine karşı nasıl konuşlandırdığına az tanık olmadık biz. Bölmeden yönetemezler zaten. İş burada bitmemiş. Bunca tepkiye rağmen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 10 Kasım Atatürk'ü Anma Gününde de camilere benzer mahyalar asılacak. Basında çıkan haberler böyle. Aslında bugün İslâm medeniyetinin tarihte varettiği çok dilli zengin toplum yapısına değinmek istiyordum. Ama bu medeniyet tecrübesini dinamitleyen aynı ideolojik aklın hâlâ iş başında olduğunu görünce ve provokasyonların devam edeceğini okuyunca, zihnimde kurguladığım yazının formatı değişti. Bu tür provokasyonlara verilecek en iyi yanıt, daha çok “demokrasi açılımı”nı desteklemek ve tarih boyunca kader birliği etmiş olduğumuz kardeşlerimizin kültürüne ve diline saygı duyduğumuzu, bunun ilâhi bir hak olduğunu ortaya koymaktan geçer. Bazı basit adımlar atmak bile önemlidir. Kürtçe “Nasılsın” gibi bazı cümleler öğrenerek pratize etmek, inkârcı politikalara prim vermemek gibi. Bu basit teklif bile birilerini ürkütecektir, biliyorum. Dindar da olsa devletin inkârcı ulus devlet projesinden nasibine düşeni almış insanımız buna anlam vermekte zorlanacaktır. Hâlbuki “ulus devlet”in sınırlarını aşsa biraz, bunun ne kadar normal olduğunu görecektir. Birkaç örnek zikredeyim. İran’a defaatle gittim. Bir ucundan diğer ucuna geçtim. Bütün İran Azeri Türkleri Farsça konuşur. Farsça resmi dil olduğundan bunda şaşılacak bir durum yok elbette. Bizde de bütün Kürtler Türkçe konuşur zaten. Ama beni şaşırtan azımsanamayacak kadar Farslının da Azerice konuşabilmesini görmekti. Tahran’da birkaç gün geçiren bunu rahatlıkla görebilir. Devlet dairelerinde bile durum böyledir. İran’ın Pakistan ve Afganistan sınırında yaşayan Belucilerin bazıları bile Azeri Türkçesi konuşabiliyor. Bu, gâyet tabiî toplumsal bir olgudur orada. Afganistan’da Peştun ve Tacikler birbirlerinin dillerinden anlarlar. Pakistan’da da beraber yaşayan toplumlar çok dilli bir kültüre sahipler. Iraklı Arap dostlarım, hocalarım vardır. Onlar arasında da Kürtçe konuşan yahut Kürtçe, “Nasılsın, iyi misin” gibi basit cümleleri kurabilen Araplar az değildir. Birlikte yaşayan dili farklı toplumların birbirlerinin dilinden karşılıklı iltifat edecek kadar anlayabilmeleri, en azından Osmanlı kültürel mirası perspektifinden baktığımızda, medeniyetimizin güzelliğini ve birleştiren gücünü temsil eder. Bunun güzel bir örneğini de bugün Malezya’da görüyoruz. Sınıflarda küçük bir deney yapmıştım. Farklı sınıflardaki Malay öğrencilerime; “Çinli komşusuna Çince ‘Günaydın’, ‘Nasılsın’, ‘Teşekkür ederim’ gibi cümlelerle hitap edebilenler ellerini kaldırsın” demiştim. Neredeyse öğrencilerin tümü ellerini kaldırmıştı. Beraber yaşamanın doğal sonucu bunlar. Ama bizde ulus devletin inkârcı politikaları Kürt sorununu doğurdu. Kürt sorununun başat sebebi ise, yasaklanan Kürtçe’dir. Tarih tecrübemize, din algımıza aykırı olmasına rağmen yasaklanmıştır. Bugün biraz mürekkep yalamış her Türkiyeli İngilizce bazı iltifat cümleleri kurabilir. Bunu yadırgayan kimse de çıkmaz. Lâkin, kader birliği ettiğimiz ve aynı dünyaya açılan Kürtlerin dilinden onlara bir iltifat cümlesi kuramıyorsak, ortada yanlış bir durum vardır. Ancak Türkiye normalleştikçe, kültürel köklerimizle bağ kurdukça bu durum aşılacaktır. Provokatif mahyalar da câmileri bir bölen yapamayacaktır. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Tartışmalı mahyalar geri döndü
![]() İstanbul'un tarihi camilerine Cumhuriyet'in kuruluşunun 86. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde cumhuriyet fazilletir yazılı mahyalar asıldı Eminönü'ndeki Yeni Cami ve Üsküdar'daki Valide Camii'ne Cumhuriyet bayramı nedeniyle 'Cumhuriyet Fazilettir' yazılı mahyalar asıldı. Yeni Cami'deki mahyanın tam aydınlatıldığı görülürken, Valide Camii'ndeki mahyanın ışıklarının yakılmaması dikkat çekti. İstanbul'un kurtuluşunun yıldönümü nedeniyle asılan mahyalar tartışma konusu olmuştu. (CİHAN) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Cumhuriyet faziletmiy miş..?
Bir yaşıma daha girdim bak şimdi..! Gerekli tepki verilirse derhal kaldırılır o camiye yakışmayan mahya.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|