![]() |
#1 |
![]() Musa Anter "Hatıralar"ında (Yön Y. 1991) 1930’ların sonunda Mardin’deki dil yasağını anlatır.
Şehirde Türkçeden başka dil konuşmak yasaktır. Konuşanlara kelime başına 1 lira ceza kesilir. Uzunca bir cümle kursan, haniyse bir maaş eder. "Bu yüzden, Mardin bir dilsizler kampına dönmüştü" der Anter... Şehre gelen köylüler el işaretleriyle anlaşmaya çalışırlar. Lakin odun yükledikleri eşeği sürerken "Ço" dediklerinde jandarma çevirir; köylü kendini savunurken büsbütün hesapsız "suç işler".Eşeği, odun yüküyle müsadere edilir. Dayak, cabası... * * * Anter’in çocukluğunun üstünden 70 yıl geçti. Mardin’deki yasak, yurt sathına yayıldı. O kadar ki, insanlık yeni bin yıla girerken, İstanbul’da bir ozan, "Ana dilimde türkü söyleyeceğim" dedi diye neredeyse linç edildi. Kürtçe'ye kesilen ceza, sözcük başına 1 liradan, müebbeten sürgüne çıkmıştı. Ahmet Kaya, o sürgünde öldü. Ve tekmil vatan, bir "dilsizler kampı"na döndü. * * * Geçen hafta postadan iki CD’lik bir albüm çıktı. Kapağını açtım. Solda Ahmet Kaya... sağda bir ayna... Kaya’nın altında "Bu şarkılar hepimizin" yazıyor. Ve üstüne adım kazılı aynadan suretim yansıyor. Dostları, ölümünün 2. yılında bir araya gelip onun 20 şarkısını seslendirmiş. Albümün girişinde, ülkesini sevmemekle suçlanan adamın, Paris sürgününde kendi teybine kaydettiği bir hasret türküsü var: "Edirne kapısı zordur geçilmez / Uzaktır memleket kolay gidilmez / Dağda açan çiçek şehirde büyümez / Koyma beni buralarda gözünü seveyim / Zincir vurma yüreğime bırak döneyim". * * * "Yorgun Demokrat" belgeseli için söyleşirken ilk albümünü parasızlıktan, "Aç kalacağıma hapse gireyim" diye yaptığını söylemişti. Hazırladığı son albüm ise ülkesine girmek için bir yakarıştı adeta... Duyan olmadı. Ne var ki, o gideli beri dillendi Türkiye... Anadil yasağı kalktı, piyasayı Ahmet Kaya taklitleri sardı, eski albümleri yeniden dillere düştü. Medya şarkılarına ambargo koysa da, anısına hazırlanan son albüm, 10 günde 200 bin sattı. Önceki gece albümün tanıtım kokteylinde herkes aynı şeyi soruyordu: "Ahmet Kaya boşuna mı öldü?" * * * Böyledir işte...! Zifiri karanlıkta sabırsız, asi bir horoz çıkar, daha şafak sökmeden haber verir yaklaşan sabahı... Gecenin efendilerince başı vurulur. Sabah, ışıl ışıl çıkageldiğinde kümes asi horozun türküsüne eşlik eder hep bir ağızdan; bu hürriyeti onun kellesine borçlu olduklarını fark etmeden... Başı kesik horozun mezar taşında "O türküleri henüz yasakken ve biz uykudayken söyledi" diye yazar. Boşuna ölmemiştir: "Dilsizler" biraz da onun sayesinde dile gelmiştir. Tarih kitapları onu yazmaz; ama o, yarının tarih kitaplarını yazmıştır. * * * Zamansız ötmüş pek çok horozun, boynu vurulmuş pek çok fidanın, sürgünde ölmüş pek çok ozanın emeği var nazenin sabahımızda... Onları anarak taktım Ahmet’in albümünü... "Öncel"ikle kapağın solundaki adam söyledi, "aynadaki" dinledi: "Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı / Güneşten ışık yontarlardı, sert adamlardı / hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı / gittiler akşam olmadan, ortalık karardı". O mahur beste çaldı, Müjgan’la ben ağlaştık. * * * Yayın Tarihi: 12.01.2003
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Okunması gereken bir yazı ...
Bende yazıcımdan çıkartıp arşivime sakladım ... ![]() |
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() BİZDE YEDİKKK .
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Afiyet olsun
![]() |
|
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Bu toprağın bütün değerleri ,kültürleri birbirine nasıl düşman edilmiş yazık . Ortak değerleri tek noktada buluşturma gayretleri diğerini asimile etme refleksleri çok canlara mâl oldu . Yazı çok manidar ötekine karşı empati yapmak için fırsat.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|