02-04-2008, 18:00 | #1 |
ÇANAKKALE BİZE SESLENİYOR
ÇANAKKALE BİZE SESLENİYOR
Allah’ın seçmiş olduğu bu millet, Kaldır kafanı, göklere yükselt… Göreceksin, senindir bu emanet! Biz kimiz, neyiz? Buralara nerelerden geldik? Millet olabilmek için ne acılar, ne sıkıntılar çektik, ne merhalelerden geçtik? Bu topraklar vatan olana dek, uğrunda ne yiğitler canlarını feda etti! Bayrağımız bayrak olana kadar kimlerin kanlarıyla sulandı, beslendi? Biliyor muyuz, farkında mıyız? Biz kimiz, kimleriz, kimlerin evlatları, torunlarıyız düşündük mü, düşünüyor muyuz? Daha yüz yıl bile olmadı Çanakkale’de yedi düvele kafa tuttuğumuz. Ne kadar da çabuk unuttuk! Ne oldu bize de şanlı tarihimize sırt çevirdik? O kadar kısa sürede ne değişti de birbirimize düştük, birbirimizi boğazlamaya koyulduk? Oysa ecdad hep birlikte, omuz omuza savaşmadı mı, şimdi mezarlarında koyun koyuna yatmıyorlar mı? O şehitlikler bize bir mesaj vermiyor mu? Dedelerimiz insanlık, kardeşlik destanlarının yazıldığı yerden bize bir şeyler anlatmıyor mu? Üç kıtaya adaletle hükmeden bir geçmişten gelip Çanakkale’de küllerimizden yeniden doğarak bu devleti beraber kurmadık mı? Bize neler oldu da binbir zorlukla kurduğumuz bu devleti beraberce yaşatmayı seçmedik? Biz diyorum, biz. O, bu, ya da şu değil; biz. Kürdü, Lazı, Çerkezi, Arnavutu, Alevisi, Sünnisi, dindarı, Atatürkçüsü, başörtülüsü, başı açığı, yani bizi biz yapan herkes. Neler oldu bize, nedir bu kavgalar, gürültüler, tahammülsüzlükler, can alıp, can vermeler? Yapmayın efendiler yapmayın Allah aşkınıza! Yazık oldu, yazık oluyor ve böyle devam edersek daha da çok yazık olacak bize. Peki ne mi yapalım bu durumdan kurtulmak için? Çözümü öyle orada burada aramaya gerek yok, cevabı bize zaten Çanakkale veriyor. Atalarımız Gelibolu’dan bize sesleniyor: “Evlatlarımız, bir olun, birlik olun. Zalimin topuna, tüfeğine ancak bu şekilde karşılık verebilirsiniz!” Bu vatanın her evladı en azından ömründe bir kez gelsin şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklara, gelen bir kez daha gelsin, yine olmadı bir daha… Ta ki o mezar taşlarının kulağına neler fısıldadığını duyana kadar. Şehitliklerimizi gezelim gezmesine ama ne olur turistik gezideymiş gibi değil. Ruhen gezelim, bedenen değil; kalben gezelim, şeklen değil. Duymaya, anlamaya çalışalım ne demek istediklerini. Türk’le Kürd’ü ayırmaya çalışanlar görsün İstanbullu Mehmet’le Diyarbekirli Ahmet’in yan yana yattığını… Papaz boğazlayan, sırf başka milletten diye gazeteci öldürenler dinlesin Yüzbaşı Dimitroyati’nin anlattıklarını… Sağ- sol kavgası yapanlar araştırsınlar bakalım cenk meydanında İttihatçı- Padişah yanlısı kavgası yapılmış mı veya Aleviyle Sünni farklı yerlerde farklı amaçlar için mi savaş vermiş araştıralım. Ey bu vatanın evlatları, vakit titreme vaktidir, titreyip kendine dönme vaktidir. Sancağı düştüğü yerden kaldırma vaktidir. Emaneti tekrar omuzlama vaktidir. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda, müştak olduğumuz kuvvet şanlı tarihimizde mevcuttur!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|