AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-16-2007, 11:56   #1
Kullanıcı Adı
Benide_Kapatın
Standart Çarpıcı gerçek: Latife kamusal alanda başını örttü!

Bugüne kadar yazmadım, çünkü bir temel insan hakkının, sistem açısından kutsanmış bir kişiliğin yakınları örnek gösterilerek meşrulaştırılmasını doğru bulmadım. İnsan hakkı ise insan hakkı olmalıydı.

Çankaya'ya gidecek şahsın eşinin başörtüsü meselesi...

Yazmadığım ne?

Latife Hanım'ın veya Zübeyde Hanım'ın başörtülü olması...

-Atatürk'ün annesi ve eşi de başörtülüydü. Öyleyse neden şimdi başörtüsüne karşı çıkıyorsunuz?

Bugüne kadar bu soruyu asla sormadım.

Aslında bu sorunun, Türkiye gerçekleri açısından bir anlamı yok değildi. Madem Atatürk çizgisi sistem için temel şablondu, başörtüsü için neden kriter olarak kullanılmasındı?

Ama temel bir insan hakkının, bir kadının kılık – kıyafetinin, eğitim hakkının Atatürk referansı olmadan meşrulaşamamasını kabul edemiyordum.

Bugün Çankaya tartışmasında da temel çıkış noktası olarak buna asla başvurmam.

Bir Cumhurbaşkanı eşi olarak Hayrünnisa Gül'ün başının kapalı olması, bana göre asla Zübeyde Hanım veya Latife Hanım'ın başı örtülü olduğu için kabul edilebilir değildir. Hayır, bana göre sadece kendisinin tercihi, ister inanç yönünden olsun, ister beğeni yönünden olsun sadece kendisinin tercihi önemlidir. Eğer genel ahlak açısından kabul edilemez bir durum söz konusu değilse, onun tercihine saygı duyulmalıdır.

Bugün burada bir Latife hanım – Hayrünnisa Hanım paraleli üzerinde duracağım.

O da sadece, bir çağdaş sapmayı ortaya koymak için...

Çağdaş sapma şu:

-Kamusal alanda başörtülü olunmaz. Çankaya da bir kamusal alandır. Oraya eşi başörtülü bir kişi çıkamaz.

Bunu “Atatürkçü” diye bildiğimiz insanlar söylüyor.

Bunu söyleyince referanslarının Atatürk olması gerekiyor. Oysa öyle bir şey yok Atatürk'ün Çankayasında...

Ne var?

İşte çarpıcı gerçek şu:

Latife Hanım başını Çankaya'ya çıkınca örttü!

Çarpıcı gerçek şu:

Latife Hanım'ın Mustafa Kemal ile evlenmeden önce başı açıktı. 1925'te boşandıktan sonra da başı açıktı. Üstelik ev içinde de başı açıktı.

Peki nerede kapalı?

-Kamusal alanda kapalı...

İşte, Latife Hanımı araştırarak kitap haline getiren İpek Çalışlar'ın bu konudaki sözleri:

"Latife Hanım evlendiğinde başörtülü değildi. O dönemin koşullarını göz önüne alarak, muhafazakâr tepkiyi üstüne çekmemek için, kendine özel bir örtünme biçimi yarattı. 1925 yılında boşandı. Boşandıktan sonra da başı açık yaşadı. Latife Hanım'ı başörtülü bir kadına örnek gösterirken; bu duruma dikkat etmek lazım. Onun durumu, Çankaya'da göz önünde olan bir cumhurbaşkanı eşi olarak taşıdığı sorumluluktan ileri geliyordu.

“Dönemin koşullarını yerine getirmek için, Türkiye'nin içindeki muhafazakâr cephenin kışkırtılmasına neden olmamak için kapalı geziyordu. Ama Latife Hanım, başı açık bir kadındı. Cumhurbaşkanlığı döneminde Mustafa Kemal ile birlikte gezilere giderken başı hep kapalı, ancak evin içinde ailesiyle olduğu durumlarda başı açıktı. Misafir ağırlarken başına bir örtü koyuyordu. Hatta, nikâh günü anlatılırken, 'oradan bir örtü aldı, geldi' diye anılarda tarif ediliyor.”

Evet, gerçek bu.

Şimdi burada ortaya çıkan ne, asıl onu anlamak lazım.

Evet, Cumhuriyet'in başından beri bir “kamusal alan” hassasiyeti var. Ama Mustafa Kemal Paşa için kamusal alan “muhafazakar” bir alan. İpek Çalışlar, “muhafazakar cephenin kışkırtması”ndan vs söz ediyor. Bunu, sayın Çalışlar'ın dünyasından böyle okumak mümkün. Ama bence ortada bir “Toplum gerçeği” olduğunu söylemek ve Mustafa Kemal Paşa'nın bu “Toplum gerçeği”ni önemsediğini dikkate almak daha doğru.

Musafa Kemal Paşa acaba evlenirken eşine “Çankaya'da başını örtmen lazım” mı demiştir, yoksa Latife Hanım, “Türkiye gerçeği”ne bakıp, “Benim bir Cumhurbaşkanı eşi olarak başımı örtmem lazım, başı açık bir cumhurbaşkanı eşi toplum nezdinde hoş karşılanmaz” mı demiştir?

Hangisi olmuşsa olmuş ve Latife Hanım Çankaya'ya gelin gidince başını örtmüştür.

Peki nereden çıktı bu “kamusal alanda başörtüsüzlük” takıntısı? Toplum mu, Cumhuriyet'in ilk yıllarına göre allak bullak oldu, yoksa bir başka dayatma ile karşı karşıya mıyız?

İşte bunu düşünmek gerekiyor.

Bence toplumda bir sorun yok. Anadolu'da başörtüsü hala kadın giysisi içinde en önlerde yer alıyor. Halkın yüzde 80'leri hala hayatın hiçbir alanında başörtüsü ile ilgili bir yasağı onaylamıyor. Kadın nüfusun dörtte üçü hala bir şekilde başörtüsü takıyor. Sorun toplumda değil.

Sorun, bu tür yorum sapmalarından kendilerine iktidar çıkaran ve bunun için de Atatürk'ü çıkar aracı haline getiren bir oligarşik ekipte...

Başörtüsüzlüğü kutsayıp, başörtüsünü suçlu sandalyesine oturtan ve insanları kıtır kıtır biçen bir uygulama... Atatürk döneminden bu yana akıl almaz bir dönüşüm...

Demek ki diyorum, onca radikal üslubuna rağmen Atatürk halkın hassasiyetine, bugünkülerden çok daha duyarlı imiş. Ya da bugünküler, Atatürk'ün radikalizmini bile sollayan bir üsluba sahipler...

Ahmet TAŞGETİREN-İnternethaber

 

Benide_Kapatın isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi