|
03-17-2014, 01:48 | #1 |
Cem Küçük - AK Parti Niçin Kazanacak?
Cem Küçük
AK Parti niçin kazanacak? Hemen herkes 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerden AK Parti'nin birinci parti çıkacağı konusunda hemfikir. Sadece alınacak oy konusunda farklı görüş ve analizler var. AK Parti'nin aklını yitirmiş bir kesim dışında en kötü ihtimalle % 42, en iyi ihtimalle % 50 oy alacağı artık genel kabul. İşte bu durum bazılarının vücut kimyasını bozuyor. 'AK Parti niçin kazanacak' sorusu üzerinde en çok tartışılması gereken konu. Bir kere katı laikçi, Kemalist kesim ve onların medyadaki uzantıları artık toplumda bir aktör değiller. Elbette CHP'nin belli bir oyu var ama bu oy ne yardan ne serden geçme durumunu yansıtıyor. Türkiye'nin siyasetten ekonomiye, toplumsal hayattan eğitime kadar her konu AK Parti ve muhafazakârlar tarafından belirleniyor. Son 12 yılda gerçekleşen 4 kat büyüme bu kadroların eseri. Belki de bu yüzden laikçi-Kemalist kesim kendisini dışlanmış hissediyor. Hâlbuki bu cenahın bu ülke için yaptığı pek hizmet de yok. Eskiden muhazakâr-dindar insanlar Şerif Mardin'in deyimiyle çevrede yaşarlardı. Yavaş yavaş merkeze taşındılar. Menderes, Özal ama daha ziyade Erdoğan'la birlikte iyice güçlendiler. Devlet kadrolarında varlar. İş dünyasında varlar. Sosyal hayatta –başörtülü kadınların da büyük katkılarıyla– çok daha belirleyici ve etkinler. Haa, bu insanları Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş gibi semtlerde pek göremezsiniz. Ve fakat bir zamanlar varoş olan ilçeler artık kendi içlerinde dönüşüyor. Bağcılar'da, Esenler'de, Başakşehir'de yapılan site ve konutlar trilyonla ifade edilen fiyatlarla satılıyor. Alıcıları da hayli fazla. Bu tür semtlerde ağırlıklı AK Partili seçmenler oturuyor. Hasan Bülent Kahraman'ın vakt-i zamanında dediği gibi AK Partili belediyeler bu ilçeleri ciddi biçimde yaşanabilir ve alternatif olarak öne çıkardılar. Metro, metrobüs, Marmaray, tramvay gibi ulaşımı kolaylaştıran araçlarla insanlar için şehir içi seyahat daha kolay oldu. İstanbul'un en ücra semti bile ulaşım araçlarıyla merkeze rahatlıkla bağlanabiliyor. Burada laikçi-Kemalistlerin kaçırdığı nokta kendi mekânlarında görmediği bu insanların alım gücünün arttığını ve zenginleştiğini algılayamaması oldu. Sokakta, gösterilerde, barlarda, kulüplerde olmayan insanların akşam olunca sitelerdeki evinde ya da kendi mekânlarına takıldığını hiç düşünemedi. Sürekli yokluklarla boğuşan Türkiye, 1 trilyon dolara yaklaşana millî hasılasıyla 17. büyük ekonomi durumunda. 2002'de 18 milyon olan fakir insan sayısı, nüfusun artmasına rağmen 2012 sonu itibariyle 12 milyona kadar düştü. Ciddi bir rakamda orta sınıfa dâhil oldu. İzmir gibi önemli bir kentimiz tabiri caizse fiziki anlamda resmen dökülür ve belediye hizmeti anlamında sınıfta kalırken, Kayseri, Konya, Gaziantep, Kocaeli, Bursa, Erzurum, Şanlıurfa vb. gibi şehirler hızla sınıf atladılar ve cazibe merkezi hâline geldiler. Şunu da hatırlatalım: Ne olursa olsun belediyelerin çalışmalarını takdir edecek olan halktır. İzmir ya da başka şehirde çıkacak her sonuç millî iradenin tezahürüdür. Evet, laikçi-Kemalist cenah da para kazandı, ama Anadolu insanı daha çok üreterek kazandı. 5 yıl içinde bugün AK Parti'nin tabanını oluşturan kitle, ekonomide şimdi olduğundan çok daha fazla etkin olacak. Hem sayıca çok olduğu için, hem hazıra konmadığı için, hem daha çok çalıştığı için laikçi kesimin bu yarışta belirleyici olma şansı hiç yok. Türkiye eskisi gibi yokluklar ülkesi değil. Halk, para kazanmayı ve harcamayı öğreniyor. Düşe kalka bu yolda ilerliyor. Kapitalizmin tadı alındı mı, o yoldan kolay dönüş olmaz. İnsanlara para kazandıran, onları rahat ettiren –sağlık, eğitim, seyahat vb.– son 12 yılda Erdoğan ve AK Parti iktidarı oldu. Bu kesim, ortalama Türkiye'nin % 60-65'i. 2002'de 500 bin kişi uçağa binerken bu sayısı 2013'de 28 milyon olmuş. Sırf bu rakamdan bile nereden nereye geldiğimiz kolayca görülebilir. Elbette din faktörünü, CHP ve katı laikçi Kemalistlerin dine olan olumsuz bakışlarını, hükümete olan yasa dışı faaliyetleri es geçmiyorum. Milletin AK Parti'den vazgeçmesi için esas faktör ekonominin kötü gitmesi. Oysa AK Parti'nin en başarılı olduğu alan ekonomi. Üçüncü köprü, havaalanı, Kanal İstanbul, sürekli açılan hastaneler, üniversiteler, yollar, yapılan altyapı yatırımları AK Parti kitlesini dinç tutuyor. CHP ya da diğer partilerin ekonomik anlamda halkı ikna edecek projeler sunması gerekiyor. Millet, 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinde kısmen rüşvet olduğuna inansa da, Erdoğan'ı hedef aldığını da iyi biliyor. Geçmişte Menderes, Özal ve Erbakan'a yapılan unutmuyor. Vesayeti tercih etmiyor. Gezi kalkışması gibi provokatif eylemler, illegal ses kayıtları millete zerre etki etmiyor. Hatta halk hiç umursamıyor. AK Partililer son 12 yılda kazandıklarını asla çöpe atma heveslisi değil. Bireysel değil grupsal hareket eden cemaati de Erdoğan'a yaptıklarını kendisine yaptığını düşündüğü için Erdoğan'ın yanında saf tutuyor. Ne yazık ki en olmadık temennilerini tespit diye yazan aydın, yazar takımı halkı hiç okuyamıyor. Erdoğan'ın kalıcı olduğunu, son 12 yılda kimlerin sahneden silindiğini göremiyor. Belki daha çok sebep sayılabilir. Neticede 30 Mart seçimlerini AK Parti kazanacak ve iş dünyası, medya, siyaset vb. yeniden dizayn edilecektir. Bu dediğim bir dayatma değil saptamadır. Çünkü tarihin doğal akışı böyledir. O yüzden gene AK Parti kazanırsa ülkeyi terk edeceğim diyenler şimdiden hazırlıklarına başlayabilirler. Kaynak Yeni Şafak 16.03.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|