![]() |
#1 |
![]() azeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda vahşi biçimde öldürülmesi, dünya genelinde örneğine çok az rastlanan bir barbarlıktır. Bir DEAŞ zihniyetidir, bir Ebu Gureyb yöntemidir.
Öldürülme şekli açıklandığı gibiyse, bir devletin, bir yönetimin nasıl çete gibi hareket ettiğine, bir terör örgütü gibi hareket ettiğine dair ürpertici bir gerçekle karşı karşıyayız. Bu katliam, S. Arabistan yönetimine, daha çok Veliaht Muhammed bin Selman’a muhalif olanların nasıl susturulduğunun, yok edildiğinin, işadamlarının ve din adamlarının nasıl rehin alınıp şantaja maruz bırakıldığının, bundan sonra daha neler yapılabileceğinin açık örneğidir. İstanbul’daki cinayet kimlere ne anlatıyor? Kaşıkçı’nın Türkiye’de, İstanbul’un göbeğinde bu şekilde öldürülmesi, ülkemizin onuruna vurulmuş çok ağır bir darbedir. İstanbul’un bir istihbarat operasyon merkezine dönüştürülmesi, bir terör operasyonuyla lekelenmesi, güvenilir şehir olma, özgürlük alanı olma haline saldırıdır. Çünkü İstanbul, Arap düşünürler için, Müslüman düşünürler için güvenli bir limandır, bir sığınaktır, bir özgürlük alanıdır. Bu cinayet Türkiye’nin, İstanbul’un bu özelliğine de saldırıdır. Belki bu da amaçlanmıştır. Kaşıkçı olayı, bundan sonra Arap düşünürlere, muhaliflere Türkiye’de yeni operasyonlar yapılacağının işaretidir. Bu bir İsrail yöntemi: O uçakla kaç ülkeden suikastçılar getirildi? Onları bu ülkede barınamayacak, bu ülkeye sığınamayacak hale getirmek istiyorlar. Bu dikkate alınmalı, önlemler geliştirilmelidir. Örtülü operasyonları açığa çıkarılacak bir nevi istihbarat avı yürütülmelidir. Uçakla suikastçılar yollayıp adam kaçırma, öldürme, Türkiye’nin hazmedebileceği bir durum değildir. Rehin alma, kaçırma ya da cinayet, açık biçimde İsrail istihbaratı yöntemidir. Muhammed Bin Selman ve BAE Veliahtı Muhammed Bin Zaid, zaten her yerde İsrail istihbaratı ile, ABD ve İngiliz istihbaratı ile ortak çalışıyor. O gün uçakla İstanbul’a gelenlerin tamamı Suudlu muydu? Yoksa İsrailli, BAE’liler, Mısırlılar da var mıydı, açığa kavuşturulmalıdır. Bu bir ortak operasyon muydu, öğrenilmelidir. Çünkü bu ülkeler, istihbarat aygıtları bütün bölgede ortak hareket ediyorlar. Bütün bölgede ABD-İsrail çıkarlarına göre bir dizayn yapmaya çalışıyorlar. Bütün bölgede terör örgütlerini, iç savaşları, örtülü operasyonları birlikte yürütüyorlar. Bütün bölgede Türkiye karşıtı acımasız bir saldırganlıkla hareket ediyorlar, bir nevi Türk-Arap savaşının psikolojik temellerini oluşturmaya, Türkiye karşıtı bir dalga inşa etmeye çalışıyorlar. BAE-İsrail sabotajı: Bu da Rus uçağı senaryosu mu? ABD-İsrail istihbaratı hem Suud, hem BAE, hem Mısır istihbaratını yönetiyor. Burada istihbaratın da ötesinde bir kaba cinayet vardır. Bu cinayetle: Birileri sanki Türkiye ile S. Arabistan ilişkilerini bir daha onarılamaz bir noktaya sürüklemek istiyor. Bu BAE-İsrail düşüncesidir. Selman’ın bütün kontrolsüzlüklerine rağmen Ankara, dikkatle hareket ederek şimdiye kadar bir krizi önledi. Sabretti, ağırbaşlı davrandı, ilişkilerin düzelebileceği, güçlenebileceği umudunu hep taşıdı. Özellikle S. Arabistan vatandaşlarının hassasiyetlerini hep üstte tuttu. Şimdi bu cinayetin zamanlaması, “Acaba böyle bir yakınlaşma ihtimali mi vardı da sabote edildi” düşüncesini ortaya koyuyor. Birileri bir şeyleri mi sabote ediyor? Cemal Kaşıkçıolayı bu amaçla mı planlandı? Çok fazla soru var. ABD, İsrail ve FETÖ’cülerin Rus uçağını düşürmesi gibi bir senaryo ile mi karşı karşıyayız? Bugünlerde Türkiye’de ne haltlar karıştırıyorlar? Zaid ve Selman, bütün varlıklarını “Türkiye düşmanlığı”na adamış iki lider. Bölgedeki her türlü terör örgütünü Türkiye’ye karşı besliyor, para ve silah veriyor. Arap dünyasında Türkiye düşmanlığı üzerine bir dalga oluşturmaya çalışıyorlar. Bu anlayış 15 Temmuz saldırısını destekledi. PKK’yı destekledi, destekliyor. Suriye’nin kuzeyindeki terör koridoruna en büyük desteği bunlar veriyor. Erdoğan’ı devirmeye yönelik çokuluslu komploların tamamının içinde yer aldılar. FETÖ ile Dubai toplantılarının sırrı henüz çözülmüş değil. Şimdilerde Erdoğan’a karşı yeni bir “muhalefet ve müdahale” yapılanmasını alttan alta destekliyorlar, finanse ediyorlar. Uzun zamandır dikkat çekmeye çalıştığım “Muhafazakâr Muhalefet” ve “Muhafazakâr Müdahale” planlarına işte buradan bakmak lazımdır. Bu prenslere “Arap-Türk savaşı” dayatanlar kim? Selman’ın, 4 milyar dolar vererek Amerikan askerlerinin Suriye’de kalmasını istemesinin arkasında “İran tehdidi” yoktur, Türkiye düşmanlığı vardır. Çünkü ABD ve İsrail, BAE, S. Arabistan, Mısır üzerinden yeni bir Türkiye karşıtı eksen kurmuştur. Rakka’daki PKK-ABD varlığı için ödenen 100 milyon dolar bunun parçasıdır. Açık biçimde Türkiye’yi hedef alacak bir Arap bloku oluşturmaya dönük ciddi bir uluslararası planlama söz konusudur. Afrin’de başarısız olmamız için çalışanlar arasında bu iki lider de vardır. Zaid, bu kötülüklerin bedelini ödeyecektir.. Özellikle Zaid’in DEAŞ’ı silahlandırması, PKK’yı silahlandırıp Türkiye’ye saldırı için teşvik etmesi, Suriye’nin kuzeyindeki terör koridorunu beslemesi, hem Türkiye hem de coğrafyaya çok büyük ihanettir. Bu kişi, gün olacak bu ihanetin, bu kötülüğün bedelini ağır bir şekilde ödeyecektir. Bu kötülük abidesinin Türkiye içinde operasyon planları çok yakından izlenmektedir. Türkiye’ye güçlerinin yetmeyeceğini, bir kaç yıl içinde Basra Körfezi’nde başlayacak çok cepheli savaş ülkelerini sardığında göreceklerdir. İşte onlar, coğrafyanın büyük düşmanlarının içerideki Truva atlarıdır. Bir İsrail, Suud, BAE kurgusudur Kaşıkçı’nın öldürülmesi, bir İsrail, Suud, BAE kurgusudur. Bu kötü bir geleceğin başlangıcıdır. Devamı gelecektir. Bugün Suudi vatandaşlarına yarın başka ülkelerin vatandaşlarına ya da siyasilerine. Arafat’ı zehirleyip öldüren ekip ve zihniyet Kaşıkçı suikastının de arkasındadır. Muhammed Dahlan gibi caniler bu işin arkasındadır. Çünkü Dahlan ekibi, 15 Temmuz’dan bir yıl önce de Türkiye’yi çalışıyordu! Her ne kadar Selman’a muhalif bir gazeteci öldürülse de, imza Muhammed Bin Zaid’e aittir. Selman’ın patronu odur. İkisinin patronu da ABD-İsrail istihbaratıdır. İBRAHİM KARAGÜL
![]() Konu akses tarafından (10-10-2018 Saat 09:56 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() evet aynen her pisliğin içinden israil çıkmaktadır.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Cemal Kaşıkçı kaçırıldı mı/öldürüldü mü? Sorusu hala netlik kazanmış değil. Ama Arap Medya Derneği başkanı @turankislakci ya göre öldürüldü.
Öldürülme nedenleri ve sebep olabileceği olaylar üzerine birlikte analiz yapalım. Cemal Kaşıkçı Türk mü? Bunu anlamak için dayısı Adnan Kaşıkçı'yı bilmek gerek. Adnan Kaşıkçı'nın babası Kayseri kökenli müezzin yetiştiren Türk bir aileden geliyor. Yani Adnan Kaşıkçı'nın babası Türk Annesi Suudi Arabistanlı. Cemal Kaşıkçı, S.Arabistan'ın eski İstihbarat başkanı Prens Turki Bin Faysal’a danışmanlık yapmış. Prens Türki Bin Faysal ise Kral Faysal’ın Adapazarı doğumlu olan İffet Hanımdan olma çocuğu. Cemal Kaşıkçı aynı zamanda S.Arabistan'daki Türk kökenli lobinin içinde biri. Cemal Kaşıkçı'nın son bir yıldır Washington Post için yazdığı yazıların tamamını okudum. Yazdıkları sadece S.Arabistan'ı değil aynı zamanda ABD ve İsrail'in Körfez planlarını ifşa eder nitelikte. Türk Medyasında Cemal Kaşıkçı olayı, Muhabirlik, Gazetecilik, Dedektiflik üzerinden okunuyor. Olayın;Uluslararası Siyaset, İstihbarat, askeri hesaplar, Körfez'deki olaylar, Yemen, Arap Nato'su gibi boyutlarına değinen henüz yok. Cemal Kaşıkçı olayı sadece S.Arabistan'ın muhalifi gazeteciyi susturması üzerinden okunmaz. Cemal'in ortadan kaldırılması olayının oluş şekline bakılır ise, yani Türkiye'nin seçilmesi oldukça manidar. Türkiye ile S.Arabistan arasında "Diplomatik Kriz" planlanmış. Peki neden? ABD içindeki Küreselci/Trump Hükümeti kavgası,dünyanın farklı ülkelerinde de devam ediyor. S.Arabistan bu kavganın en şiddetli yaşandığı ülke. Geçen yıl 300 işadamı ve 11 Prens bir otele kapatılıp günlerce sorgulanmış ve işbirliği ve para verme şartı ile serbest bırakılmıştı. Kaşıkçı S.Arabistan'da iki ay tutuklu kalan Suudi Prens Velid bin Tellal'a yakın biri. Prens Tellal, Twitter'in yatırımcısı, Hillary Clinton'un bağışçısı ve ABD'nin küreselci tarafının adamı idi. ABD Dolarının dünyanın rezerv para olarak devam etmesindeki en önemli unsur petrolün ABD doları ile satılması. Trump ekibi Dünyanın en büyük petrol şirketi Suudi Aramco'yu ABD'de borsaya açmak isterken Prens Tellal Çin/Şangay Enerji Borsasında açmak istiyordu. Çin'de kurulan Şangay Enerji Borsası'nda petrol Yuan ile satın alınacak ve sonrasında isteyen Yuan karşılığı Çin'de altın alabilecek. Yani Suudi petrollerinin hangi para birimi ile işlem göreceği önemli. Prens Tellal bilmeden ABD dolarının rezerv para statüsüne hücum etti 21.yy dünya dizaynında gelecekte ABD dolarına yer yok. Dijital dünya, 4.sanayi devriminin parası "Kripto para" olacak. Bu nedenle Ortadoğu ve özellikle de Suudi petrollerini kimin kontrol edeceği çok önemli. Prens Tellal/Cemal Kaşıkçı ekibi ile Kralın adamları karşı cephede ABD/Avrupa'da ülkelerin sırlarını ifşa eden, istihbarat projelerine zarar veren gazeteciler yargılanmaz genelde ölü bulunur. Örneğin Batılı gazetecilerin CIA tarafından kontrol edildiğini söyleyen, Satılmış Gazeteciler kitabının yazarı Udo Ulfkotte, Almanya'da ölü bulundu. Cemal Kaşıkçı, Washington Post gazetesindeki bazı yazı başlıkları: -Suudi Arabistan'ın tacı Prensi Putin gibi davranıyor -Suudi Arabistan, Lübnan’da bir karmaşa yaratıyor -Suudi Arabis'tan Yemende çocuk ölümlerine vesile oluyor Cemal Kaşıkçı S.Arabistan'ın Yemen'de çocukları taşıyan bir otobüsü vurduğunu yazıyor ve cenaze töreninin fotoğrafını Washington Post gazetesinde yayınlıyor. Husilerin füzelerine karşı Suudların 3 Milyon dolarlık ABD'nin Patriot füzeleri attığını yazıyor. Cemal Kaşıkçı Suudi Krallığının İran/Şia "Müslüman Değildir" fetvasını çıkartığını ve Lübnan Başbakanı Hariri'nin neden S. Arabistan'da "alıkonduğunu" vs yazıyor. Yani sadece Suudları değil ABD/İsrail projelerinin bölge için tehlikesini de yazmış. Trump'un S.Arabistan'ı ziyareti sonrası Körfez ülkeleri Katar'a nota verdi ve ambargo uyguladı. Eğer Türkiye olmasa idi Katar'ı işgal edeceklerdi. El Cezire TV'si yayını durdursun vs dediler. C.Kaşıkçı Katar olayında yanlış yapıldığını yazmış. Cemal Kaşıkçı olayının Türkiye'de tezgahlanmasındaki "akıl" Suudi aklını aşar. Trump/Pentagon ve İsrail Afro-Avrasya'da İslam dünyasında kullanmak üzere bir "Arap NATO"su peşinde. Tam bu süreçte S.Arabistan ile Türkiye'nin diplomatik ilişkisini tamamen kesme niyetindeler. S.Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman "Vahhabi/Selefi görüşü yaymamızı bizden batılı müttefiklerimiz istedi" demişti. İran'lı yetkililer de "Biz yardım etmeseydik ABD Afganistan'ı ve Irak'ı işgal edemezdi" demişlerdi. Batıda birileri Şia/Selefilik üzerinden vekalet terör örgütleri kurup İslam dünyasında savaştırıyor. Burada önemli bir neden de "Kuzey İslamı" dedikleri Türklerin "Ehl-i Sünnet" anlayışını Şia/Vahhabilik savaşında gölgede bırakmak ve Mezhep savaşı çıkartmak. İsrail, 2012 yılında İran'a karşı bir "Arap ordusu" kurma fikrini Suud istihbaratı ile görüşüyordu. Obama Hükümeti İran'a yeşil ışık yakınca S.Arabistan Türkiye'ye yanaştı ve İran'a karşı "İslam Ordusu" gündeme geldi. Trump Hükümeti İran'a savaş açtı S.Arabistan yön değiştirdi. Kurmak istedikleri "Arap NATO"SU askerlerini Suriye'de önce İran'a karşı sonra da Türkiye'ye karşı savaştırma peşindeler. Bunun için Türkiye ile S.Arabistan arasında bir gerginlik lazımdı. Cemal Kaşıkçı üzerinden bunu gerçekleştirmek istiyorlar. Birkaç ay önce Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır Türkiye'ye karşı savaşırız açıklamasını yapmıştı. Bu açıklamayı yaptıran "akıl" ile Cemal Kaşıkçı'nın ortadan kaldırılmasına karar veren akıl aynı akıl. Eğer, Cemal Kaşıkçı öldürülmüş ise Türkiye ile S.Arabistan arasında "diplomatik kriz" planlayanlar bunu videoya kaydetmiştir ve ifşa edecektir. İfşa sonrası ise Suudi diplomatlara karşı "Personal Non Grata" (İstenmeyen Kişi/ler" gündeme gelecektir. BM, Cemal Kaşıkçı olayının araştırılması için soruşturma açar. BM'de ciddi tartışmalar gündeme gelir. Bu süreçte ABD ve İsrail istihbaratları da suçlanabilir. Bu olayı tezgahlayanlar bu olayın altında 27 Eylül tarihinde Kral Selman ilginç bir açıklama yapmıştı. Aşağıdaki tweete açıklamayı ve yorumumu görüyorsunuz. Cemal Kaşıkçı olayı ile Kral Selman'ın açıklamasını birlikte okuyunca manidar bir sonuç çıkıyor. Cemal Kaşıkçı, Ortadoğu petrolleri/doğalgazı Akdeni Doğalgazı Suriye Petrolün hangi para birimi ile satılacağı Çin üzerinden Yeni İpek Yolu Projesş İran/Katar Doğalgazı Siyonistlerin Büyük İsrail Evanjeliklerin Dini projeleri savaşının/hesaplaşmasının kurbanı Trump'un ABD'de seçimi kaybetmesi sonrasında, gelecekte S.Arabistan Kralı ve oğlunun BM kararı ile; "Yemen'de Savaş Suçu" Cemal Kaşıkçı olayında da "Cinayet işlemekten" yargılanması gündeme gelir. ABD'de Trump'un Başkanlığı sonrasında S.Arabistan'da iktidar değişir. (Muhtemelen Darbe olur) Bu değişimden sonra da Kral ve oğlu Cemal Kaşıkçı (Öldürüldü ise) cinayetten yargılanır. Cemal Kaşıkçı olayında Türkiye temkinli davranacak ve direk Suudi Krallığını suçlamayacaktır ama bu iş Suudi Krallığının üzerinde kalır. Olayı batı kaynaklı bir istihbarat kurumu/ları direk kendileri de tezgahlamış olabilir. Cemal Kaşıkçı Suudi Konsolosluğu'nda iken kameraların bozuk olması, bozuk denmesi bildik hikayedir. S.Arabistan'dan aynı gün gelen iki uçak, birinin Mısır'a gitmesi diğerinin Birleşik Arap Emirliklerine gitmesi de olukça manidar. BAE/Mısır üzerinden Türkiye'yi tehdit edenler!! Cemal Kaşıkçı olayı derinleşir. S.Arabistan'ın arkasında ABD ve İsrail var. Kaşıkçı ABD halkının gözünde Suudilerin ipliğini pazar çıkartıyordu. Bu aynı zamanda Trump Hükümetini oldukça zor durumda bırakacak bir durumdu ve yazmaya devam etmesine müsaade etmediler. Cemal Kaşıkçı'nın yazdıklarını okuyan ABD halkı, İnsan hakları, Medya özgürlüğü ve hukuktan bahseden ABD'nin, "Diktatör S.Arabistan'ı neden desteklediği" sorusunu gündeme getiriyordu. Yani ABD halkını uyandırıyordu ve susturdular. C.Kaşıkçı İnşaallah öldürülmemiştir. Sofistik bir istihbarat aklı ile karşı karşıyayız. Başkan Erdoğan olayın ciddiyetinin farkında ve üzerine gideceğini söyledi. Abdullah ÇİFTÇİ Konu akses tarafından (10-10-2018 Saat 09:54 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Suudi konsolosluğunun kapısında beliren temizlikçilerin fotoğrafı dün dünya medyasının da gündemindeydi. Olay yeri inceleme ekibi konsolosluğa gelmeden evvel içeriye temizlik elemanlarını aldılar. Sanki olay yeri inceleme ekipleri, konsolosluğa akşam beş çayına oturmaya gidiyormuş gibi! Cemal Kaşıkçı cinayetini ellerine yüzlerine bulaştırmaları yetmiyormuş gibi bir de bu trajikomik görüntülerle kendilerini dünyaya iyice rezil kepaze ettiler. Tabii, bu kabalıklarının sebebi sahip oldukları petrol zenginliği. Dünyayı eninde sonunda paralarıyla susturacaklarını düşünüyorlar. Özgüvenlerini tamamen bu dünyanın ahlaksız düzenine borçlular. Bu yüzden olsa gerek ABD Başkanı Trump, Kaşıkçı cinayetinde Kral Selman ve Veliaht Prens’in dahlinin olduğuna inanmadığını açıkladı. Trump, cinayetin bir “serseri işi” olabileceğini belirterek Suudi yönetimine açık kapı bıraktı. Trump bir yandan “Bu cinayet gerçekse Suudi yönetimini cezalandırabiliriz” diyerek sopa gösterirken, diğer yandan da “ama” diyerek aklanmalarının Suudi yönetiminin “cömertliği”ne bağlı olduğunun da mesajını veriyor. Trump’ın, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu alelacele Riyad’a göndermesinin sebebi ne olabilir? Pompeo, herhalde Suudi konsolosluğunda işlenen bu korkunç cinayeti aydınlatmaya gitmedi Riyad’a, değil mi? Trump’ın, Suudileri soymaktan başka aklında bir şey olduğunu sanmıyorum. Pompeo, Kral Selman ile sağlam bir anlaşma yapmak için Riyad’a uçtu. ABD, Suudilerden koparacağı haraca bakıyor, bu olayda! Suçüstü yakalanan Suudi yönetimi kesenin ağzını sonuna kadar açmak zorunda, yoksa Trump’ın daha önce ifade ettiği gibi “ABD desteği olmadan Kral’ın o koltukta iki hafta oturması” mümkün değil. Bunu için de “Sağlam bir ödeme yapmak” zorundalar. Suudi yönetimi bataklığa batmış durumda. İstanbul’a avlanmaya gelirken dünyanın bütün avcılarına av oldular düpedüz. Kibirlerinin, kabalıklarının, hukuk tanımazlıklarının başlarına açtığı bu belayı kolay kolay savuşturmaları da mümkün değil. İstanbul konsolosluğunda gündüz gözüyle cinayet işleyerek, kendilerince Ankara’yı küçümsemeye, aşağılamaya kalktılar. İstedikleri yerde istedikleri operasyonu yapacaklarına inanıyorlardı. Ancak kapana kısıldılar ve şimdi Ankara’nın insafını bekliyorlar. Kral Selman’ın, ABD Başkanı Trump ve Başkan Erdoğan’ı aramak zorunda kalması da ne kadar zor durumda olduklarını açıkça gösteriyor. Ne var ki Suudiler, dünyanın gözü önünde işledikleri bu cinayeti örtbas edecek güce ve şansa sahip değil. Riyad, Kaşıkçı cinayetini birkaç memurun üzerine yıkarak kendisini kolay kolay temize çekemez. Görüntüler, resimler iki özel jetle İstanbul’a gelen “ölüm timi”nin Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın adamlarını olduğunu kanıtlıyor. Paralarının gücü bir yere kadar geçerli, Suudi yönetimi İslam dünyasının vicdanında şimdiden suçlu bulundu ve mahkum edildi. Bunu cezasını, karşılığını mutlaka görecek, bundan kaçamayacaklar. KURTULUŞ TAYİZ |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Suudi sarayında deprem yaşanıyor. Oğul Selman'ın işi bitebilir. Yeni Veliaht gelebilir. Hapistekiler bırakılabilir. Oğul Selman ve patronu BAE'li Bin Zaid Türkiye'ye ve Erdoğan'a çok kötülük etti. Şimdi ikisinin de çöküşü Türkiye imzasıyla olabilir.
Bir iki gün içinde bütün bölgede denklem yeniden kurulacak. Suudiler üzerinden 'Ilımlı İslam' adı altinda servis edilen bölgesel savaş planı çöktü. Türkiye karşıtı yeni eksen cöktü. Oğul Selman altında kaldı. Rüzgar Türkiye'den yana esiyor. Cemal Kaşıkçı'yı çok vahşi biçimde öldürmüşler. Canavarca! Bu vahşeti oğul Selman ve Bin Zaid'in katilleri işledi. Bizzat onların talimatıyla.. "Bir kaç serseri" diyemezler. Ömür boyu bundan kurtulamazlar. Şimdi diğer cinayetleri de ardı ardına ortaya saçılır. İbrahim Kargül |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() MASKE ( Kod adı,OPERASYON )
Kaşıkçıyı ölüme götüren sebep Prens Velidin,Prens Selman tarafından servetine el konulma sebebini deşifre etmesiydi. Prens Velid,Suudların medya patronuydu. Servetine el koydular ve O servetle,ABD ile silah anlaşması yaptılar. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Prens SELMAN ARAP NATOSU ve ARAMCO olayında ABD'nin istediği gibi davranmadı. İNGİLTERE ile birlikte Rothschildler'e yakın durdu.
Pozisyonunu böyle aldı. Cemal Kaşıkçı çok derinlerdeki kavganın ardından sahneye konan bir oyundu. Ölmüş de olabilir, yaşıyor da... Bilmiyoruz. Ama hedef VELİAHTSELMAN'ı kontrole almak. Bakalım daha neler göreceğiz. Kavga çok büyük ve çok derin... Saf değiştirenler ve saf dışı kalanların kabaran listesini göreceğiz. Her geçen gün bu yönde adım atılmakta. Bakalım filmin sonu nasıl bitecek! ERGÜN DİLER |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() CEMAL Kaşıkçı, modern bir 11 Eylül kurgusudur... 11 Eylül 2001'de dünya yeni bir güne uyanmıştı. 2 Ekim 2018'de de aynı şey oldu. Aynı metot, aynı akıl devreye girdi! Hatırlayın! 11 Eylül saldırılarında fail ilan edilen 19 kişiden 15'inin Suudi Arabistan vatandaşı olması tesadüf müydü? Elbette hayır!
Trilyon dolarlık operasyonun işaretiydi. Çünkü Arabistan, ülke petrolünün yönünün Amerika tarafından belirlenmemesi için bazı kararlar almıştı. KONU BUYDU! Saldırıdan yaklaşık 6 ay sonra ABD Başkanı George W. Bush, o gün Veliaht Prens olan Abdullah bin Abdülaziz el-Suud'u, Teksas'ta ağırladı. Petrolün patronu, yine petrolün ev sahipliğini yapan Teksas'a çağrıldı. Bush, Abdullah bin Abdülaziz el-Suud'a, "Amerikan tahvillerini almanızı istiyorum. 15 Suud vatandaşının bu saldırısı halkımızı derinden yaraladı. Ardından Suud petrolünün dağıtım hakkının yüzde 50'sini istiyorum" dedi. 2002 Nisan ayındaki bu görüşmeden sonra Suudi Arabistan 169 milyar dolarlık Amerikan tahvili aldı, ardından 10 yıl içinde 400 milyar dolarlık silah anlaşmasına imza attı. Amerikan şirketlerinin Suudi petrollerinden kazancı 10 yılda 242 milyar dolar civarındaydı. 11 Eylül öyle büyük bir silahtı ki, Obama başkanlığı bırakmasına birkaç ay kala, saldırılardan dolayı Suudi Arabistan'ı suçladı. 750 milyar dolarlar konuşulmaya başlandı... Ülkedeki 750 milyar dolarlık Suud parasının 11 Eylül mağdurları arasında paylaştırılacağını söyledi. Amerikan yasalarına göre, 11 Eylül mağdurlarına zaten tazminat ödenmişti. Suudi Arabistan'dan gizlice alınan tazminat rakamı 2.9 milyar dolardı. 11 Eylül'de hayatını kaybedenlerin 2 bin 871 yakınına ödeme yapıldı. 750 milyar dolardan 2.9 milyar dolar çıkartıldığında, geriye 747.1 milyar dolar kalıyordu. Dolayısıyla bu para tazminat için değildi. Amerikan hazinesine kaldı. 11 Eylül sonrası 169 milyar dolarlık Amerikan tahvili, 400 milyar dolarlık silah satışı (Silahların büyük bir bölümü, Amerikan Ordusu'nda kullanım tarihi sona ermiş silahlar) yapıldı! 242 milyar dolarlık petrol gelirinin büyük bölümüne de el konuldu! Hazineye kaldı yani! 2018'de yeni bir düzen kurulurken, elbette Arabistan çok önemliydi. 11 Eylül döneminde Veliaht Prens olan Abdullah bin Abdülaziz el-Suud'un yeni versiyonu, Veliaht Prens Selman'dı. Saray içi operasyonla Veliaht ilan edilen Prens Selman döneminde, 500 milyar dolarlık yeni bir şehir ve ticaret bölgesi NEOM gibi 19 proje anlaşması ABD ile yapıldı. 19 projenin toplam değerinin 3.2 trilyon dolar olduğunu da unutmamak gerekiyor. Ardından sıra ARAMCO'ya geldi. Selman ARAMCO'yu da Washington'a teslim etmek zorunda bırakıldı. Ardından aynı imzayı Rothschild ailesi için attı. Şimdi Washington da haklı, Rothschild ailesi de. Çünkü ikisinde de Veliaht Prens Selman'ın imzaları var. Washington ile Rothschild ailesi, ARAMCO'nun yarı yarıya ortakları olabilir mi? Bugün için zaten belgeler onu gösteriyor. Ancak iki taraf da ARAMCO'nun tek sahibi olmak istiyor. Bugün Amerika Birleşik Devletleri, Prens Selman'ı etkisiz ve yetkisiz hale getirmek için Cemal Kaşıkçı olayını organize etti. Ancak son derece tecrübesiz Prens Selman'a garanti vererek bu olayı organize eden ABD, şu anda ARAMCO'da petrolün vanasına elini sürdü. Tam yetkiyi almak için birkaç operasyon daha gerekli. Kaşıkçı olayından sonra ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Arabistan'a gitti. Ardından ABD Hazine Bakanı Mnuchin de Arabistan'a geçti. Trilyon dolarlık anlaşmaların imzası için adımlar çok hızlı atıldı. Kaşıkçı bu kadar değerli olduğunu biliyor muydu? Sanmıyorum. Çünkü 1 Ekim günü Cemal Kaşıkçı'yı dünyada tanıyanların sayısı belki de 10 bindi. Bugün ise Cemal Kaşıkçı'yı birkaç milyar kişi tanıyor. Kaşıkçı operasyonunda da aynı 11 Eylül saldırılarında olduğu gibi 17-18 kişinin Arabistan vatandaşı olması da kurgunun ne kadar benzerlik içinde yapıldığını kanıtlıyor. Prens Turki bin Bandar, Suud bin Saif al-Nasr, Prens Halid bin Farhan gibi 20'ye yakın isim Paris gibi kentlerden kaçırıldı. Kaşıkçı da bu şekilde kaçırılabilirdi. Ancak böyle olması halinde Prens Selman zor durumda kalmazdı. Tarihin en skandal operasyonu yapıldı ve şimdi bunun karşılığında Amerikan hazinesine girecek paranın hesaplamaları yapılıyor. Ankara da bütün olanları biliyor ve izliyor. Hamlesi olacak elbette! Bekleyin bakalım... ERGÜN DİLER |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() BELLİ ki pazarlıklar hala sonuçlanmadı. CESET ORTADA YOK!
Belki şu an için ceset de yok! Bilmiyoruz... Bildiğimiz tek şey muazzam bir senaryo ile herkesin uyutulmak istenmesi. Tipik bir HOLLYWOOD tarzı yapım ile karşı karşıyayız... Olaydan önce TRUMP konuştu. "Biz olmasak 15 gün o koltuklarda oturamazsınız..." ABD BAŞKANI kimi kimden koruyordu bilmiyoruz ama söyledikleri yenir yutulur sözler değildi... ABD olmazsa SUUDLAR'ı kim taciz ederdi? Koltuklardan kim indirirdi? Bunları da bilmiyoruz... Neyse... Biz konuya başından beri büyük istihbarat operasyonu diye baktık. Yazdık da... Kahramanları bir hatırlayalım... Polis köpeği MELO, Suudi Arabistan'dan gelen iki uçak dolusu KATİL ADAYI, içlerinde polis de var istihbaratçı da var asker de var... İnip kalkan özel ve güzel uçaklar, İstanbul'un sokaklarında boy gösteren ve "ARADIĞINIZ KİŞİ BENİM! YAŞIYORUM. ÖLMEDİM" diyerek poz veren Cemal Kaşıkçı'nın dublörü, operasyona katıldıklarını kanıtlamak için bilerek kameralara yakalanan bir çuval insan, KONSOLOSLUK girişinde ve çıkışında "KAŞIKÇI PARÇALANDI" diyenler, birbirinden lüks siyah renkli araçlar, içinde ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz dipsiz bir kuyu, sağda solda bulunan terk edilmiş otomobiller, kaçan konsolos, var olduğu ileri sürülen ses kayıtları ve görüntüler, Londra'dan gelen gizemli biri, tutulan ev, yapılacak düğün, yazı bekleyen Washington Post... Daha neler neler. Bir de isimler var! Trump'la birlikte sahne alan POMPEO, Gina Haspel ve Steven Mnuchin...Bir de kontrolü kaçırmayan TÜRKİYE... Kaşıkçı yaşarken de önemli biri isimdi. Ancak sanırım ailesi ve yakın çevresi dışında tanıyan yoktu. İyi ilişkileri vardı. Sanıldığı gibi keskin bir muhalif değildi. ABD'den SUUDLAR'ı rahatsız etmek için kullanılan bir isimdi. Gazeteci miydi? Bilemem. Amerikalı dostum "11 EYLÜLhakkında çok şeyi bilen biriydi"demişti. Demek ki başka ilişkileri devardı. Olabilir de. Normaldir! Ancak KAŞIKÇI'nın hedef alınması ve oyunun üzerine kurulması ilginç... Sonuçta SUUDLAR'ın parasına çökülecek. Operasyon bu! Herkes ETİLER'DEKİ SUUD KONSOLOSLUĞU'NA BAKARKEN BEN ABD'YE GİDECEK MİLYAR DOLARLARA BAKIYORUM... Böyle de olacak. Açalım biraz... Açalım ki anlayalım... ARAMCO'yu çok yazdım. Halka açılacağından çok kez söz ettim. ARAMCO dünyanın en büyük şirketi. Kimine göre 2 kimine göre 5 trilyon dolar... Günde 10.5 milyar varil petrol çıkarıyor... Şaka değil! ARAMCO'nun halka açılması, hangi borsayı tercih edeceğinin kararlaştırılması, SAVAŞIN ANA NEDENİ! Halkla buluşacağı nokta, New York mu, Londra mı, Hong Kong mu olacak? Mücadele bu! Burada tam olarak netlik kazanmayan noktalar var! ARAMCO'nun halka arz işini kim yürütüyor? MOELİS&CO... Blackstone Group, Hilton, Microsoft, Yahoo, InBev, AMR Corp, Oracle, Publicis Groupe, Dell gibi şirketlerle zaman zaman çalışan bir oluşum. Dünyanın en büyük ve etkili şirketi değil. Ama önemli işler yaptığı kesin. ARAMCO konusunda görev verildi. Bünyede iki isim öne çıktı. Biri ROGER WOOD diğeri ise BASSAM LATİF! Wood 30 yıldır bu sektörde önemli oyuncu. Latif de 16 yıl kadar. Latif Columbia'dan... Yatırım danışmanlıkları şirket evlilikleri boşanmaları, planlamalar, halka arzlar gibi önemli hadiseler bu ekibin işi ama bir Goldman Sachs ya da Jp Morgan değil. Fakat iş bu şirkete verildi. Dünyanın en önemli halka arzını MOELIS& CO yapacaktı... Daha doğrusu tarihin en önemli halka arzını... İşin önünde yer alanlara bakıldığında tek bir ortak noktaları vardı! İKİSİ DE hatta diğer görev alanlar da hepsi AİLEYİ yani ROTHSCHILDLER'i temsil ediyordu. Hepsi oradan yetişmeydi. Merdivenleri kimin nasıl çıkarttığı ortadaydı. Demek ki AİLE ARAMCO'ya yapışmıştı. Ancak KAŞIKÇI olayı nedeniyle Veliaht Selman'ın başının derde girmesi, ABD DERİN DEVLETİ'NİN operasyonuydu. Korkutarak ellerindekini alacaklardı. Plan buydu. Kenarda da İstanbul'daki SUUD KONSOLOSLUĞU'NU yapan ve dinleme işinde kusursuz olan MI6, yani İngiliz İstihbaratı vardı. Üç güç yan yana ve karşı karşıyaydı! ARAMCO üzerinden petrol üzerinden DOLAR ve REZERV para üzerinden büyük mücadele vardı. Selman daha öncekiler gibi titretilecek ve cebindeki alınacaktı. İlk hamlede ABD ile AİLEYE yanaştı. Her iki güce birden "TAMAM" dedi. Biat etti! Ancak İngilizler kenardaydı ve bekliyordu. Onlarsız da kolay değildi. Ancak halka arz görevi Moelis'e verilmişti. AİLE böyle istemişti. Moelis'in, Japonya'nın Sumitomo Mitsui Banking Corporation ile de stratejik bir ittifakı vardı. Aslında KAŞIKÇI üzerinden olan SUUD KRALLIĞI'NIN PAYLAŞIMIYDI! Ya da ele geçirilmesi... Yakında İngiltere merkezli adımları göreceğiz gibi... İsimlere şimdilik girmiyorum ama LONDRA'da çok önemli görüşmeler yapan önemli insanların olduğunu biliyorum. Bunlar bilinen isimler. İçeride siyaset de biraz makas değiştirdi. Hem de Gina Haspel'in geldiği gün... Suudlar ve ARAMCO çok önemli. Yeni Dünya Düzeni için olmazsa olmaz. Türkiye de böyle. ARAMCO DOLAR'ı koruyacak ya da KRİPTO PARALARDAN HANGİSİNİN ÖNE ÇIKACAĞINA KARAR VERECEK. Çin petrol sopasıyla kontrol edilecek. Avrupa'nın ABD'ye rakip olmasının önüne geçilecek... Herkes, ARAMCO'yu yöneten gücün emrine girecek. Para da enerji de onlarda olacak. OYUN BU! Seçilen figüran Cemal Kaşıkçı... Kendi halinde yaşayan bir insandan büyük bir PAYLAŞIM KAVGASI çıkardılar. Hollywood tarzı iş yani... Maç bitmedi. ABD bir adım önde. İngiltere ve AİLE de peşinde karşısında... Türkiye ortada... NOT: Bana gelen fısıltılara göre, KAŞIKÇI olayında MİT'in efsane isimleri devrede... Bu demektir ki biz de kazanan taraf olacağız... Kaşıkçı'nın kaybolması, SOROS'un posta kutusuna patlayıcı bırakılması, Clintonlar ile Obama'ya bombalı paket gönderilmesi aynı hesabın sonucu... ERGÜN DİLER |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() YENİ DÜNYA DÜZENİtam olarak oturmadanbelli ki çok can yanacak. Artıkbunun işaretleri bir yığın olarakkarşımızda durmakta. Küreselsavaş bizim de yanı başımızda!
Cemal Kaşıkçı olayı bu... Kimin ne dediği, ne yaptığı önemli değil. Asıl oyun kurucular ve onların adamları ne yapıyor? Bakılması gereken bu... Çok ciddi türbülansın beklendiği bir iklimdeyiz. Herkes için bu geçerli. Türkiye için de... Eğer olan biteni doğru okursak kavganın boyutlarını ve adımları fark etme şansını yakalarız. Dün yazının not kısmına koyduğum noktadan ilerleyelim. Çok önemliydi çünkü! Hiç olmayacak işler olmaya başladı. Akıl alır gibi değil. Kaşıkçı'nın Suudlar'ın İstanbul Konsolosluğu'nda kaybolması, kimselerin üzerinde durmadığı önemli birkaç gazetecinin ölümü tansiyonu tırmandırdı. Ancak gelinen yer hayal bile edilemeyecek nokta... Açalım... Fırsat bulup yazamadım. George SOROS... Rothschildler'in ASOYUNCUSUYDU. Parasihirbazı olarak dünyayatanıttılar. Büyük işler yaptı,kazandı, kazandırdı... Sondönemde PENTAGON ileçalışıp AİLEYE karşı cephe aldı. Bizdeki son bilgi buydu. Kaşıkçı olayının yoğunluğu nedeniyle giremediğim konu SOROS'tu! Ancak daha Soros'u yazamadan ABD BAŞKANLARI çerçeveye girdi. Neler oluyordu! Çok tehlikeli tırmanış vardı... Soros'un ardından ABD eski BAŞKANLARI BARACK OBAMA ve BILL CLINTON'a bombalı paket gönderildi...Bu paketlerin BAŞKANLARI ÖLDÜRMEK amacıyla yollanmadığı açık net ortada! Ancak mesaj büyük! Dünyada hiçbir güç, ABD'deBAŞKANLIK yapan biriniortadan kaldırmak için adımatmaz. Attırmazlar. Kendileriyaparsa yapar! O ayrı! Pekigönderilen bombalı paketlerinanlamı ne? Nasıl okuyacağız? Soros'un PENTAGON ile çalıştığını düşünürsek AİLE, Bill Clinton ve Obama'nın AİLE için çalıştığını düşünürsek PENTAGON yapmış diyebiliriz. Ya da PENTAGON SOROS'un ailenin işine yarayacak eksik adımlarını gördü, hepsine birden BOMBAYI yolladı! Mümkün mü? Elbette! İKİ BAŞKAN DA AİLEYE YAKINDIR. BU BİLİNEN SIR'dır! NET! Hemen akla ilk gelen soruyu soralım! "NEDEN DİĞER BAŞKAN BUSH'A BOMBALI PAKET YOLLANMADI?" Doğru soru bu! Çünkü cevabı belli... Bush ailesi, Rothschild ile hep karşı karşıyaydı. Bushlar, ROTHSCHILDile Washington'un ortaklığınısavunan BAŞKANLARDI! Aileye yakın değillerdi. Karşıydılar. Ama ortak bir yol da bulmak isterlerdi... Hatta eski SOROS "Bush gitsin de isterse tek kuruş param kalmasın" derdi! BOMBALI PAKETLER, SİLAH ŞİRKETLERİNİNartık AİLE ile resmen savaşabaşladığının ilanıdır! Olansavaş iyice zirve yaptı yani. Rothschild ailesi yaklaşık 20 yıl önce DÜNYAYI GENÇ ZENGİNLERLE yönetmek için karar aldı. Bunun genç insanlarla daha rahat olacağını düşündüler. Larry Page, Sergey Brin (Google), Mark Zuckerberg (Facebook), Yeung Kwok Keung (Garden Holdings), John Arnold (Centaurus Advisors), Ana Lucia De Mattos (Banca ITAU), Sean Parker (Slikon Vadisi), Jack Dorsey, Noah Glass, Evan Williams (Twitter)… Hepsi için harika bir hikaye hazırlandı. Çünkü gelecekte hepsinin hayatının film olması, dünyayı yönetmek için çok önemli detaylardan biriydi. Aile, bu isimlerle dünyanın her noktasında neler yaşandığını izlemeye başladı. NSA dünyayı izliyordu, doğru, ancak aile NSA'den daha güçlü bir sistemi kurdu. Kurmak istedi! Şimdi olay başka bir seyir kazanacak! Şimdi evlerine bombalı paketler gönderilme sırası Larry Page, Sergey Brin, Mark Zuckerberg, Yeung Kwok Keung, John Arnold, Ana Lucia De Mattos, Sean Parker, Jack Dorsey, Noah Glass ve Evan Williams'da... Bunu ben değil AMERİKALILAR söylüyor... Zaten ara ara DAVALARLA bu isimler köşeye sıkıştırılmıştı. Şimdi TEMPO yükselecek! AİLEYE kendi inandığı isimlerin üzerinden gidilecek... Mesaj verilecek... Birçok önemli senatöre de gönderilen bombalı paketlerin ortak mesajı 'ailenizi terk edin'di... Eski CIA Başkanı Brennan'a da paket gönderildi. Paket CNN'e gitti ama olsun! Bütün bu gelişmeler yakında belki 2019'un hemen başlarında bazı gerçeklerin YALAN olduğunu ortaya çıkarma hazırlığıydı. Çünkü PATRON görünenler, patron değildi. Mal sahibi görünenler de sahip değildi! PENTAGON bunu bildiği için bu yola saptı. Silah şirketleri, artık elindeki gücü tamamen kullanma niyetinde. Çünkü yeni bir dünya kurulurken en az kayıp yaşayacak taraf, dünyaya yön verecek. O nedenle Pentagon'a burada büyük iş düşüyor. Dünyanın birçok noktasında güçlü adımları atan Pentagon, aileyi bitirmek için artık daha da asılacak. Çünkü savaşın etkileri her geçen gün artarken, burada ağır yara almamak çok önemli. Şimdi Pentagon, bombalı mesajlarla ailenin hedefte olduğunu söylemekten çekinmeyeceğini de ifşa etti. Bu hiç gelinmeyen bir sınırdı! Peki AİLE bunlara karşı adımlar atar mı? Önlem alabilir mi? Mümkün! Ancak olayın KİŞİSELLEŞMESİ sıkıntılı. Peki AİLE ile SİLAH ŞİRKETLERİ arasında MOLA olabilir mi? Bu en doğru yol gibi dursa da o eşik geçildi... Kavga büyüyecek. Kaşıkçı dünyaya ilan edilen ilk adımdı! SONRA BOMBALI PAKETLER GELDİ. BURADA DURMAYACAK. Her yerde bu kavga görülecek. Hissedilecek. Yaşanacak. Türkiye'de de... Kaşıkçı başka yerde de ortadan kaybolabilirdi! Ama Türkiye'yi seçtiler. İstanbul'da karar kıldılar. İşler şimdilik bizim istediğimiz gibi gitse de başka yollarla geleceklerdir. Kavga çok büyük çünkü... Türkiye olmadan olmaz. Bilirler. Bizi de çekmeye çalışacaklardır. Pompeo da Gina Haspel da boşuna gelmedi. Diğerleri gibi... Biz çok değerliyiz. Herkes bizi yanında görmek istiyor. Ankara dengesini kuruyor! Oyunun 100 yıllık olduğu SIR değil... ERGÜN DİLER |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|