![]() |
#1 |
![]() Cengiz Özdemir
![]() Cüppeyle olmaz! 3 Kasım 2002'den beri aynı filmi defalarca seyrettik. Hoş, öncesinde de çok farklı değildi. Sadece, "siyasi aktörler" farklıydı. Sekiz seçim geride kaldı. 9. ve final seçim için gözlerimiz sahada. Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne sadece 100 gün kaldı. Muhalefet ittifakı, geçtiğimiz 8 seçimde de bir varlık gösteremedi. Herhangi bir seçimde lehlerine en ufak bir gelişme yaşanmadı. Nerede eksik yaptıklarının sağlam ve elbette tarafsız bir analizini yapmak onlara düşer. Ama kesin olarak çıkarılması gereken bir ders var ki... Oyunun kuralları ile her oynadıklarında büyük bir hüsranla karşılaşıyorlar. Ne demek istiyorum? Örneğin geçen haftanın siyasi gündemini Haşim Kılıç işgal etti. Yazımın başında saha demiştim ya... Futbol maçı örneğiyle devam edelim. Üzerinizde "Hakem" kıyafeti varken, "Muhalefet Birliği" tarafında, hem de "Kaptan" olarak sahaya çıkmak için "ısınma hareketleri" yapılmaz! Ve ısınma amacıyla yaptıklarınız, hiçbir zaman konuklarınıza hakaret etmek olamaz. Devletin en üst makamlarına seçimle gelen isimler, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan sizden ders dinlemeye, hakaret duymaya gelmediler. Böyle bir hakka sahip değilsiniz. Anayasa Mahkemesi, ülkemize 1960 Askeri Darbesi'nin hediyesidir. Kendini var eden zihniyete selam çakmışlığına çok tanık olduk. Neler ya da kimler geldi geçti? Sabih Kanadoğlu, Vural Savaş gibi savcılar gördük. Ahmet Necdet Sezer gibi de hâkimler! Lojmanınızdan sokağa bir çıkıp, bir taksici vatandaşımıza sorsanıza, bu isimler için ne diyecek? Bir de, rahmetli Adnan Menderes'i, sizi oraya 24 yıl önce yollayan rahmetli Turgut Özal'ı ya da o çizginin halk nezdindeki bugünkü temsilcisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı sorun. O zaman, nereden nereye savrulduğunuzun ayırdına varacaksınız . Hadi bunları geçelim. Nezaket kurallarının en asgarisi bile, kendi konuğunuza işinizle hiçbir ilgisi olmayan "gömlek değiştirme" gibi herkesin çok iyi anladığı bir konuda, üstelik doğru da olmayan bir biçimde hakaret etme hakkını vermez. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kendi sözlerini tevil etmeye kalkan yakınındaki siyasileri bile her seferinde ters köşeye yatıran, içi dışı bir açık sözlü bir adamdır. Düşünsenize Ertuğrul Günay'ı! Hani, "Heykele ucube demedi" diye tevil etmeye kalkmıştı. Ya da diğerleri, bir sürü örneğe beraber tanık olmadık mı? Nedir o karakter göndermesi? Siz bu milleti hiç tanımamışsınız. Sizi oraya rahmetli Turgut Özal'ın göndermiş olmasının halk için bir anlamı olacağını sanıyorsanız bile yolunuz bu olmamalıdır. Farklı isimlerle kahvaltılarda buluşup nabız yokluyor olmanız en doğal hakkınızdır. Elbette orada sizi bu yarışa itenler çıkacaktır. Nereden mi biliyorum? Kendimden! Böyle bir tezgâhın çok daha küçüğünden ucuz kurtulmuş biri olarak diyorum ki... Aman aklınızı başınıza toplayın. Kırgın olabilirsiniz. Anayasa Mahkemesi Vakfı kurmaya kalktınız, kurdurmadılar. Anlıyorum, şunun şurasında 10 ay kalmışken, emeklilik günleri için iyi bir meşgale olurdu, diyorsunuz. Eskiden olsa, olurdu. Ama göreceksiniz, sadece siz değil, Yeni Türkiye'de hiçbir makam böylesi imtiyazlara heveslenemeyecek! Keşke böylesi "ufak" adımlara tevessül etmeseydiniz... Sözün özü, bana göre yol yakınken, vazgeçin. Özür dileyin, yanlış anlaşıldım deyin. Yok zaten ben itilmeye hazır bekliyorum diyorsanız: O zaman şunu unutmayın ki, önce cüppeyi çıkaracaksınız. Kaynak Akşam 27.04.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|