|
![]() |
#1 |
![]() Cennetü’l-Me’vâ, Kürsî ve Arş Sidretülmüntehâ’nın yanında bulunan Cennetü’l-Me’va; Arş’ın sağında olup, şehidlerin ruhlarının durağıdır. Yedi kat gökler ve yerler; Kürsî karşısında çöl ortasında atılmış bir halka gibi kalmaktan fazla bir şey değildir. Kürsî de, Arş karşısında çöl ortasına atılmış bir halka gibi kalmaktan fazla birşey değildir. Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz dünya semâsında, kendisini güler yüzle karşılayan Melekler arasında yüzü hiç gülmeyen Cehennem’in bekçisi Mâlik adındaki bir Melek ile de karşılaşmıştı. Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz O’nun kim olduğunu, Cebrâil (A.S)dan sorup öğrenince, Cebrâil (A.S)a: - Cehennemi bana göstermesini ona emretmez misin? diye sordu. Cebrâil (A.S): - Olur! dedi ve Cehennemin Bekçisi Mâlik’e: - Ey Mâlik! Muhammed’e, Cehennem’i göster! dedi. Mâlik, Cehennem’in üzerinden örtüsünü açınca, Cehennem öyle kaynamaya ve yükselmeye başladı ki, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz gördüğü her şeyi, O’nun yakalayıp yakıvereceğini sandı! Hemen, Cebrâil (A.S.)a: - Ey Cebrâil! Mâlik’e emret de, onu yerine geri çevirsin! buyurdu. Cebrâil (A.S.) da, Cehennemi yerine çevirmesi için Mâlik’e emretti. O da Cehennem’e: - Sâkin ol! dedi. Cehennem çıkmış olduğu eski yerine girince, Mâlik O’nun üzerine örtüsünü tekrar örttü. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cehennemdeki azap susuzluklarını, azap zincirlerini, azap yılan ve akreplerini ve oradaki azaplardan daha bazılarını da gördü. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bir gün Cebrâil (A.S.)a: - Ben ne için Mikâil’i hiç güler görmüyorum? diye sormuştu. Cebrâil (A.S.): - Cehennem yaratılalıdan beri, Mikâil hiç gülmemiştir! dedi. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: - Vallâhi! Ey Ümmet-i Muhammed! Benim bildiğimi, sizler de bilseydiniz, muhakkak ki, çok ağlar, pek az gülerdiniz! Canım, kudret elinde bulunan yüce ALLAH’a yemin ederim ki; benim gördüğüm şeyi, sizler de görmüş olsaydınız, muhakkak ki, pek az güler ve çok ağlardınız! buyurmuştu. - Yâ Resûlellâh! Sen ne gördün? diye sordular. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: - Cenneti ve Cehennemi gördüm! buyurdu. Mîrac gecesinde Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin diğer müşahedeleri: Enes (R.A)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu: “Mîrac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı. - Ey Cebrâil! Bunlar da kim?” diye sordum. - Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını, şereflerini payimal edenlerdir.” Ebû Hureyre (R.A.)den rivayete göre, Mîrac gecesinde Resûlullah (S.A.V.) efendimizin: Eken ve hasad yapan bir kavme rastladığı, hasadı tamamlar tamamlamaz, olduğu gibi ekinin yerine geldiği, Hz. Cebrail (A.S.)ın: “Bunlar mücahidlerdir” haberini verdiği; Sonra: Başlarını taşla ezen bir kavme rastladığını, başı ezildikçe eski haline döndüğünü, Hz. Cebrail (A.S.)ın: “Bunlar başları namaza gitmeyen kimselerdir” dediğini; Sonra: Avret yerlerinde bir yama ile hayvanlar gibi otlayan bir kavme rastladığı, Hz. Cebrail (A.S.)ın: “Bunlar zekâtlarını vermeyenler” dediğini; Sonra: Pis bir eti çiğ çiğ yiyen fakat pişmiş temiz et isteyen bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail (A.S.)ın: “Bunlar zina yapanlardır” dediğini; Sonra: Bir demet odun toplayan fakat taşıyamayan bir adama rastladığını, adamın bu demete yeni ilaveler yaptığını, Hz.Cebrail (A.S.)ın: “Bu, nezdinde emânet olup, emaneti eda etmeyen, başka emanet talep eden kimsedir” dediğini; Sonra: Dil ve dudakları kesilen ve her kesilişte tekrar eski haline dönen bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail (A.S.)ın: “Bunlar insanları fitneye çağıran kimselerdir” dediği; sonra: Küçük bir delikten çıkan büyük bir öküze rastladığı, bu öküzün o delikten tekrar geri gitmek isteyip muktedir olamadığı, Hz. Cebrail (A.S.)ın: “Bu, söz söyleyip pişman olan fakat, istediği halde sözünü geri alamayan kimse olduğu” kaydedilir. Ebû Said el-Hudri (R.A.)den rivayete göre, Mîrac gecesinde Resûlullah (S.A.V.) efendimiz: - Ey Cebrail! Kimdir, bu? Diye sordu. Cebrail (A.S.) da: - Bu, baban Hz. Adem (A.S.)dır, dedi. Hz. Adem (A.S.), bana selâm verdi, merhaba dedi, hayır duada bulundu. Bana: - Merhaba, ey salih peygamber, ey salih oğul! Dedi. Daha sonra baktım, bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, bu taşlar mak’adlarından çıkıyordu. - Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.): - Onlar, yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir, dedi. Sonra baktım bir toplum vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor. Mehmet TALÛ
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|