09-14-2010, 16:09 | #1 |
Çeviriyorum Gecenin Sayfasını
Tensel uzaklaşmalarla tinsel yakınlaşma seanslarındayım. Zifiri bir geceyi okuyorum. Sağ yanımda dolunay, sol yanımda özlemin ve önümde kıvrılan beyaz şeritler.
Karanlık artıyor uyku azaldıkça. Çeviriyorum sayfasını gecenin, dolunay solumda kalıyor özlemin sessizliğimde.beyaz şeritler bulanıklaşıyor ve şehirden düşüyorum. Düş oluyorum………. Gecenin sonu geliyor, kapatıyorum kapağını basıyorum göğsüme..Kendi masalımı hayal ediyorum. Göz bebeklerimden harfler damlıyor saçılmış saçlarıma.. açıp camı rüzgara satıyorum tel tel.. Dolunay toplayacak hepsini. Kelimeler, cümleler yapıp,sana getirecek bu sabah Aç koynunu… Savruk ve kanadı kırık bir kelebek güç bela kendini atmış kucağıma .. Kırık kanadının üstünde olgunlaşmaya yetenekli çocuksu bir aşk, çırpınıp duruyor dost elinde. Saramıyorum tanıdık yaraları, acıyorum dokundukça. Yakın geçmişe çomak sokuyor zihnim yediği azarlardan uslanmayan haylaz bir çocuk gibi. Üstüme başıma bulaşıyor anılar.Yapış yapış bir sabaha sarılmışım, neden tutunacak başka kimse yok ? Uyanıyorum…………… Yine yoksun………… Sesler çekiliyor odalarına merdivenlerden yukarı. Kimsesiz, sessiz kalıyorum.Açılıyor kapı güneş yüzümü yokluyor. Cismimi uğurlayıp, gölge oyunlarına kalıyorum, çocuklaşıyorum, küçülüp avuçlarında yitiyorum …Bu ne büyük bir mutluluk canımın yarısı keşke hissedebilsen. Kaç tur döndü saniyeler bilmiyorum. Dinlemedeyim. Duyuyorum. Merdivenden iniyor sesler topuklu ayakkabılarıyla. Koca bir kara deliğin ortasına çekiliyorum. Postallarıyla biri yürüyor şimdi, kimseye benzetemiyorum. Geometrik şekiller uçuşuyor zihnimde. Hiçbirine bir açı olamıyorum, kapsayamıyorum bile kendimi. Hangi açı? Kesişmişim çoktan sensizlikle.. Ne acı !!! Mantığım irtifa kaybediyor çakılıyorum gerçeğe yüzüstü.Yüzsüzleşiyorum, şımarıyorum. Her an senle dolmalı. Tutturuyorum sen diye. Hayal gücüm bir kez daha galip geliyor;işte buradasın. Gülümsüyorum………….. Hayalinle öyle doldurmuşum ki boşluğunu o boşluğa düşüp seni görünce karşımda; kavramlar karışıyor, hayalle gerçek inatlaşıyor. Alıkoyamıyorum dudaklarımı, kulaklarıma varıyor. Kollarım iki yana açılmışken aklıma kırık kanatlı kelebek geliyor konuveriyorum göğsüne. Ben yorgunum sarmalamaktan yaraları, sen sar iyileştir beni. Parmak uçlarından aşka yollanayım. Çardaktayım…… Konduğum yer hayalini kurduğum yerden çok daha soğuk.Ellerinin sıcaklığı yok rüzgarlarında. Denizi görüyorum. Balık olasım geliyor.Bir istavrit sürüsünde mesela, yalnızlığımı unutabileceğim. Hatırlıyorum; kanadım kırık benim…. yüzemem….. Tütün…… Sarıyorum adını itinayla ince uzun…dudak tiryakiliği benim ki. Sayıklıyorum… Olanaklar yaratmaya çabaladıkça tüm imkanlar olumsuzluk eklerinin ardına saklanıyor.Elim çenemde düşünüyorum mavi mavi.. O zaman her şeyi oldurabiliyorum. Bir umut yumağı olup yuvarlana yuvarlana gündüzden yeni bir geceye geçiyorum. Sana yakın bir yıldıza çarpıp dururum belki, sen dilek tutarken bana dokunursun,kayarım yeryüzüne tam da kelimelerimin cümlelerimin son adresine…kimsesizliğim de sessizliğimde son bulur indiğim yerde. Özlüyorum… Dizginleyemediğim boyutta .Boyumu aşan isyanlarım ve keşkelerim… korkup siniyorum karakaplı defterimin beyaz sayfalarına, gece mavisi boyuyor odamı. Gözlerin güneşim oluyor yemyeşil bir düzlük açılıveriyor duvarımda. koca bir çınar var önümde.gecenin bir sayfasında yaslandığım, altında sen, kollarında ben. Rüya gibi değil mi? tıpkı senin rüyan…. Sığınaktayım Bekliyorum. Beklerken bırak saatleri dakikaları saliselere çemkiriyorum. Gözlerim yolda, senin döneceğin köşede. Yüreğim havalanıyor. Ellerin ceplerinde, yüzünde bir gülümseme köşeler bitiyor. Kollarındayım… Melodiler asılı salınıp duruyor tam tepemizde. Saatlere çemkiriyorum şimdi tezat sebepten. Zaman doluyor. Bak yine bir köprü altındayız, gidiyorsun… ardından koşuyorum yetişemeyeceğimi bile bile kısa kalıyorum kavuşmalara. Tünel… Koşuyorum… Uğultular büyüyerek yayılırken bedenimde yankılanıp içimde kocaman bir çığlık oluyor. “DÖÖÖÖÖNNN”!!!!!! Sesim araba egzostlarında boğuluyor. Bir sokak çocuğu dayılığıyla ama burnumu çekerek yollanıyorum diyarsızlığıma yoksun çünkü. Yine kimsesizim, sessiz…. Sıkılıyorum…. Gördüğüm her boşluğu karalayarak dolduruyorum ki içim boşalsın, gel karala beni senle hayatımın tüm boşlukları dolup taşsın.. Ağlarsam üzülürsün biliyorum.onlar gözyaşı değil sevgili. gözlerimin isyan sözcükleri, akıp dudaklarımda sakinleyen. Paranoyalarım içimdeki deli kızın oyuncağı. alınma sakın. Üzülürsen isyan olur susarım. Konuşacak daha çok şey var. Susma… Bekle… Sen gelmiyorsun madem ben geliyorum. Bir Japon şemsiyesi gibi gönlünün bahçesinde kök salıp yeşilleniyorum. Hatırladıkça gel konuş benimle arada bir su ver yeter. ben dallanıp budaklanırım aşkınla arsızca… Şimdi neresindesin şehrin bilmiyorum? Meşaleler yanıyor avuç içlerimde neye dokunsam alev alıyor. Gözlerin gerek yosun yosun….. Kaçışların var benim yakaladığım, masum yalanların inanmakta hiç tereddüt etmediğim, korkmadığım.Unutma ben bir cinim bu masalda sense Alaaddin, dile benden ne dilersen emrine amade bu deli Deliriyorum mutluluktan Toz şeker kıvamında şimdi saçılmışlığım toplamak istesen ellerine yapışır kalırım o yüzden bırak kalayım olduğum yerde, saçılmışlığımda seni topluyorum. mutluyum. Saçlarım sen kokuyor, gözlerim ellerimde seni izliyor. Ruhum, boş odamda seni özlüyor. Sayfaları bitmiyor gecenin, çevirdikçe paragraf başı sen. Uyku… Kapatıyorum gecenin kapağını basıyorum göğsüme…. Artık hep ordasın. elimi uzatsam ve kalbime dokunsam sen olurum….Masalım senle başladı ama henüz bitmedi. Başa dönüyorum. Çeviriyorum sayfasını gecenin, dolunay solumda kalıyor, özlemin sessizliğimde.Resimler bulanıklaşıyor ve şehirden düşüyorum. Düş oluyorum uykuna. Sonunda gelebildim işte….. Aç zihnini… Esra Soytürk
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|