12-25-2012, 12:41 | #1 |
CHP Baasçılığı'nın kötü bir kopyası: PKK/BDP Baasçılığı / Mehmet METİNER - Yeni Şafak
Demokratlık bir iddia değil, bir duruştur. Demokratlık vadisinde ilkeli olanlar her türlü çifte standardı elinin tersiyle iterler.
Demokratlıkla şiddet yan yana olmaz. Bir insan hem demokrat, hem de şiddet/terör yanlısı olamaz. Bir insan ilkesel olarak şiddete/teröre karşı çıkmıyorsa zinhar demokrat olamaz. Bu ülkede BDP'lilerin demokratlık iddiası, traji-komik olmanın ötesinde ilkesel bir samimiyetsizliğin ifadesidir. BDP'liler şiddetin/terörün en âlâsını yapan bir örgütün siyasi taşeronluğunu yaparken ne hikmetse devletin şiddetini dillerine dolamayı demokratlık gibi sunmaya çalışıyorlar. Tam bir ilkesizlik abidesi… Tam bir iki yüzlü duruş… Demokratlık, PKK'nın şiddetini/terörünü meşru gösteren argümanlarla siyaset yapan BDP'li vekillerin ağzında giderek kirlenen bir iddiaya dönüşmüş bulunmaktadır. Devletten demokrasi talep eden BDP, devlet kadar demokrat değil. Devletten farklılıklarının kabulünü talep eden BDP, kendinden farklı Kürtlerin bırakınız farklılığını kabul etmeyi onların şiddeti hak ettiğine inanan anti-demokratik bir anlayışa sahip. Devlet kadar demokrat olamayanların devletten demokrasi talep etmeleri çelişkinin ve iki yüzlülüğün daniskasıdır. Devletin altına çektiği kırmızı plakalı araçla dolaşan bir BDP'li vekilin TBMM kürsüsünde devletin şiddetini rahatlıkla eleştirebilme hakkına sahip olduğunu herkes görüyor. Ama aynı milletvekilinin iktidar partisine mensup bir Kürt milletvekilinin PKK'nın şiddetine/terörüne yönelik sözleri karşısında nasıl bir şiddet pozisyonu takındığını da herkes gördü. Dahası ve en fenası, densiz ve aşağılık bir üslupla küfür ve hakaret yağdıran o vekilin seviyesizliği kadar AK Partili vekile sarfettiği şu sözler de manidardır: 'Sen şiddeti hak eden bir adamsın.' Bunu TBMM'de söylüyor. Düşününüz aynı meclis PKK/BDP canibinin hâkimiyetindeki bir meclis olsaydı, diyelim ki Diyarbakır'daki bir meclis olmuş olsaydı ne olurdu? Asla o mecliste bırakınız konuşmanıza temsil edilmenize dahi izin verilmezdi. Çıkıp o mecliste PKK şiddetini eleştirmeye kalkışsaydınız Topal Osmanlar ve Yakup Cemiller devreye girip imha edilirdiniz. BDP'nin 'demokratik özerklik' diye hepimize demokrasi kisvesiyle yutturmaya çalıştığı işte bu despotik, diktatoryal, faşist bir Baasçı rejimdir. TBMM'de bunu yapmaya cüret edenin kendisinin egemenliğindeki bir mecliste neler yapabileceğini varın siz düşününüz. Özellikle de PKK/BDP canibine ne yaparlarsa yapsınlar arka çıkan Cengiz Çandar vb. liberal sol aydınlar düşünsünler derim… PKK'da üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra örgütten ayrılan birinin bu olaydan sonra bana söylediği şu söz düşündürücüdür: 'Sizin yerinizde BDP'liler 326 milletvekiliyle TBMM'de olsaydı asla size konuşma hakkı tanımazlardı, hatta sizi genel kurula da sokmazlardı.' Şiddet, acizlerin işidir. Fikre fikirle karşılık vermek yerine şiddetin dilini esas alanlar siyaseten de fikren de aciz insanlardır. *** Öcalan'ın CHP zihniyeti tarafından temsil edilen Türk Baasçı paradigmasının kötü bir kopyası olarak karşımıza diktiği Kürt Baasçılığı'nın hiç kuşkusuz demokrasi vadisinde yeri yok. PKK'nın silah siyasetiyle siyasal sonuç devşirmeye yönelen tavrının da demokrasilerde kabul edilebilir bir yanı yok. CHP'nin devletçi elitinin Türklük adına yaptığının aynısını Kürtlük adına yapmaya çalışmanın ne Kürt halkının hakları ve özgürlüğüyle alakası var, ne de demokratlıkla… BDP, Kürtler içinden çıkan bir başka CHP'nin tâ kendisidir. PKK, 'Kürtlere rağmen ve Kürtler adına' despotik bir rejim kurmak istiyor. Tıpkı CHP Baasçılığı gibi BDP'de 'makbul Kürt' yaratmaya çalışıyor. BDP için söylediğim 'Bal gibi Ergenekoncusunuz!' lafını anlamaktan uzak o İslâmcı (!) geçinen kifayetsiz muhteris, PKK devşirmesi ve tetikçisi (bu sözleri benim için kullandığı için kendisine aynen iade etmek zorunda kaldığım için okurlardan özür dilerim.) BDP'li vekilin bilerek anlamazlıktan geldiği gerçek şu: Ergenekoncu zihniyet kendini devletin, ülkenin ve ulusun sahibi olarak gören bir zihniyetin adıdır. Ergenekoncu zihniyet, devlet eliyle 'Türk' inşa etmeye çalışan, yani kendisinin kafasında oluşturduğu 'Türk'ü yaratmaya çalışan Jakoben ve ırkçı bir zihniyetin adıdır. Aynı Ergenekoncu zihniyet PKK/BDP tarafından bütünüyle benimsenmiş durumdadır. PKK/BDP kendini muhayyel Kürdistan'ın sahibi ve efendisi olarak görmekte ve kendi kafasındaki 'Kürd'ü yaratmak gerektiğine inanmaktadır. Kendinden farklı Kürdü ise imha edilmesi gereken bir düşman olarak görmektedir. 'Türk Ergenekonu' ile 'Kürt Ergenekonu' veya 'Türk Baasçılığı' ile 'Kürt Baasçılığı' zihniyet olarak birbirinin aynıdır. 'Türklük' üzerinden ulus inşa etmeye karşı çıkanların 'Kürtlük' üzerinden ulus inşa etmeye kalkışmaları özde ırkçı bir çelişkinin ifadesidir. Ergenekoncu sistemin tasfiye edilmek istendiği bir dönemde PKK şiddetinin AK Parti hükümetine yöneltilmesi ve BDP'nin de Ergenekoncular gibi AK Parti düşmanlığı yapması tesadüfle izah edilemez. PKK'nın terör politikası, BDP'nin terörün siyasetini yapan ve siyaseti de terörize eden tavrı mevcut Ergenekoncu düzenin devamını arzulayanların değirmenine su taşıyorsa, hakikat ortada demektir. AK Parti'nin kendi muhaliflerini susturmak ve Kürt meselesinde de çözüm isteyenleri tasfiye etmek amacıyla Silivriler kurduğunu söyleyen Öcalan sizce kimin safında yer almış olmaktadır? Türk ırkçılığına da Kürt ırkçılığına da, Türk Baasçılığı'na da Kürt Baasçılığı'na da, her türlü şiddetin bizatihi kendisine de karşı çıkmadan demokrat olunmaz.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|