![]() |
#1 |
![]() ![]() Çarşaf çıkışı ile gündeme oturan Deniz Baykal'ın kurmayları da, gittikleri her yerde çarşaf konusunu gündeme taşıyor. Prim yapmaya çalışan Baykal'ın oyununu yine bir CHP'li açık etti. Kemal Anadol, örtüye bakış açılarında değişiklik olmadığını bakın nasıl itiraf etti.CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol; "Partimize gelen çarşaflıya, 'sen çarşafını çıkar öyle gel' deme hakkımız var m? O kadın şunu diyor mu; 'Ben partiye üye oldum, milletvekili adayı olacağım, meclise de çarşafla gireceğim.' Biz de hay hay kabul ettik öyle mi dedik. Türban konusunda dünkü tavrımız neyse bugün de öyle" dedi. CHP Zonguldak Milletvekili Ali Koçal, Ali İhsan Köktürk ile partisinin Bolu İl Teşkilatı'nı ziyaret eden Anadol, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Anadol, Türkiye'de yoksulluk, dünyada ekonomik bunalım ve çeşitli sorunlar olduğunu hatırlattıktan sonra çarşaf konusunun magazinleştirildiğini söyledi. Anadol, 1977 yılında Taksim mitinginde CHP'de çarşaf ve türbanın var olduğunu da anımsattı. Anadol, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk kadının kıyafetleri var. Bir hanımefendi de (basın toplantısına katılan partili bir kadını işaret ederek) olduğu gibi batılı görünümde, Atatürk'ün devrimlerinden sonra ortaya çıkan bir kıyafet. Aşağı yukarı yüzde 30 bu şekilde bir kıyafetin içinde. Çoğumuzun ailesinde, bazen eşlerimiz, annemiz, ablalarımız kız kardeşlerimizin kullandığı örtüler var. Nedir onlar. Bazen türban biçiminde, bazı yerde başörtüsü eşarp biçiminde, bazen çeşitli renkleri vardır. Rize'de, Trabzon'da, İzmir'de başkadır. Çok az yüzde 3 olduğu söyleniyor. Bir de çarşaf var. Tabii çarşaf çağdaş bir şeyi yansıtıyor diye kimsenin iddiası yok. Başörtüsünü ikiye ayıralım. Bir tanesi yaşam biçim olarak başını örtüyor. Adı üstünde başörtüsü. Bunun ideolojik bir amacı, niyeti, takanın iddiası, mesajı falan yoktur. İlla AK Parti ya da Saadet Partili olduğu için yapmıyor. Üniversitelerde tartışma konusu. Kamu alanında ben avukatım, türban takacağım diyor. Ben hemşireyim türban takacağım diyor. Kadın doktor ben erkeği muayene etmeyeceğim diyor. İşte bu ideolojik oluyor." Bu tür girişimlerin çağ dışı, demokrasi dışı çabalar olduğunu ileri süren Anadol, "CHP bunlarla ilgili mücadelesini sürdürdü. Anasaya Mahkemesi'ne açtığı davadan sonuç aldı." diye konuştu. Geri kalmış bölgelerde yaşayan insanların büyük şehirlere göç ettiğini kaydeden Kemal Anadol, şunları kaydetti: "2 bin 3 bin kişi akraba grupları, bu insanlar kültürel bakımında muhafazakar. Yaşam biçimleri öyle elbette. Bunlar 3 bin kişiyle CHP'ye geldiler. Bunlara aşiret akraba topluğu diyebilirsiniz. İstanbul'un çevresi öyleler. Birbirlerinden ayrılmak istemiyorlar. Aynı yerlerde oturuyorlar. Bunlar CHP'ye geleceğiz, AK Parti'ye oy vermek kaderimiz değil, kaderimizi de oyumuzu da değiştireceğiz diyerek partiye üye oluyor. Bunların içinde de 4 tane kadın çarşaflı. Bu CHP için mutluluk kaynağı. Demek ki kültürel bakımdan o kadar muhafazakar olan birisi artık AK Parti'ye oy vermiyor. Siyasal kararını değiştirmiş. AK Parti'nin halka hizmet etmediğini bilincine varmış CHP'ye üye olmak istiyor." Dünkü tavırları neyse bugün de öyle olduğunu vurgulayan Anadol, sözlerine şöyle devam etti: "Hayır, sen çarşaflısın çıkar öyle gel partiye demek hakkımız var mı? Ha o kadın şunu iddia ediyor mu? Ben partiye üye oldum milletvekili adayı olacağım, Meclis'e de çarşafla gireceğim. Biz de hay hay kabul ettik öyle mi dedik. Bir şey mi söyledik. Veya o bize bir dayatma yapıyor mu? Partinizdeki bütün kadınlar da benim gibi her tarafını kapatsın, böyle bir şey mi söyledi. Hayır, çok masum. Ben artık AK Parti'ye oy vermeyeceğim, kocam, ağabeyim gibi CHP'ye üye olacağım diyor. Şimdi bu niye böyle Türkiye'de fırtınalara yol açıyor. Her türlü siyasal gündemin önüne geçerek gündemin birinci maddesi oluyor anlamak mümkün değil. Ama şunu anlıyoruz. Baykal'ın taktığı rozet isabet aldı, birilerini yaraladı. Telaş başladı. Oylarını cebinde gören anlayış tehlikeyi gördü. O çarşaflı kadın, AK Parti'ye oy vermeyecek." Kemal Anadol, Başbakan'ın, "Seçimlerde ikinci parti olursam, genel başkanlığı bırakırım." sözleriyle ilgili olarak şunları söyledi: "Başbakan takiye yapıyor. Bana söyler misiniz, 89 seçimleri hariç 50'den bu yana hangi parti iktidara geldi de sonraki yerel seçimlerde mağlubiyete uğradı. Başbakan şunu diyebilir mi, '22 Temmuz seçimlerinde yüzde 47 oy aldım, bu kez yüzde 46 alırsam bırakırım.' Desin de göreyim. 'Ben oy oranım düşerse genel başkanlıktan ayrılım.' Bunu de de bir anlam ifade etsin." Kemal Anadol, nüfus sayımında oy kullanacak 6 milyon kişinin nereden çıktığına bir anlam veremediğini belirterek, "Bu rakam anormal bir rakam. Altı milyon doğruysa 22 Temmuz seçimlerinin meşruiyeti tartışılır. Ben diyorum ki, hükümet, Yüksek Seçim Kurumu bunu hepimize anlatmalı ve rahatlatmalı." dedi. Anadol, ayrıca düzenlemeyle muhtarların elinden alınan nakil il mühaberini eleştirerek, "Muhtarlar çok büyük özveri ile çalışan çok önemli kurumların başında insanlar. Doğrudan demokrasinin temsilcileri. Bin bir sıkıntı çekiyorlar. Bu meşru ve önemli bir kazanç kaynağıdır Elinden alındı." diye konuştu. Anadol ve diğer milletvekilleri, soruları cevapladıktan sonra partililer ile bir süre özel görüştü.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Ne de güzel eriyorlar yahu..
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|