03-10-2009, 21:08 | #1 |
CHP istedi AKP'ye gitti şimdi meydan okuyor
Türkiye onu yıllarca Anavatanlı Sibel Çarmıklı olarak biliyordu ancak o 29 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerde AK Parti saflarında Beşiktaş belediye başkanlığı için yarışacak.
Çarmıklı'nın neden AK Parti'ye geçtiğini, Beşiktaş belediyesi başkanlığı gibi zor bir görev için neden yarıştığını konuştuk. Cafesiyaset'in sorularını samimi bir şekilde cevaplayan yerel seçim döneminin en gözde isimlerinden olan Çarmıklı, vizyonuyla hem AK Parti hem de CHP'lilerin takdirini kazanmış bir kadın siyasetçi. Çünkü Çarmıklı, AK Parti'nin bu teklifinden önce CHP'den de teklif almış ancak Çarmıklı, CHP'nin bu teklifini büyük bir nezaketle reddetmiş. Peki, Sibel Çarmıklı kimdir? (Bununla ilgili daha detaylı bilgileri www.sibelcarmikli.com sitesinde elde edebilirsiniz.) Çarmıklı'nın siyaset hayatı 1992’de Anavatan Partisi’ne (ANAP) katılımıyla başladı. 1993’te ilçe kongrelerinde İstanbul’un Beşiktaş ilçesinin Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilen Çarmıklı, aynı yıl Temmuz ayında İstanbul İl Kongresi’nde İl Yönetim Kuruluna seçildi. AK Parti'nin Beşiktaş adayı Sibel Çarmıklı, 1993-1998 arasında İl Yönetim Kurulu Üyeliği, medya ve gençlik alanlarından sorumlu İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. ANAVATAN'DA BİR İLKE İMZA ATTI 1995 Genel Seçimleri’nde İstanbul I. Bölge’den milletvekili adayı oldu. 1996’da ANAVATAN 5. Olağan Büyük Kongresi’nde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’na (MKYK) seçildi. 1998’deki 6. Olağan Büyük Kongre’de MKYK adaylığını koyarak bu organın tek kadın üyesi sıfatını kazandı. 18 Nisan 1999 Genel Seçimleri’nde milletvekili aday adayı oldu. 2004’te ANAVATAN İstanbul İl Başkanlığına getirildi, 2005-2007 arasında Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. 2009’da AK Parti’ye katılan Çarmıklı, İstanbul’da Beşiktaş İlçesi Belediye Başkan Adayı oldu. Çarmıklı, işadamı Ali Çarmıklı ile evli ve ikisi erkek, biri kız 3 çocuk annesi. Fransızca ve İngilizce biliyor. Sibel Çarmıklı, cafesiyaset'e verdiği röportajında bir kadın gözüyle hedef ve projelerini anlattı: Uzun yıllar Anavatan’da çeşitli görevlerde bulundunuz. AK Parti çatısı altında seçimlere girme kararınızda kimler etkili oldu? Bu kararınızı verdikten sonra ailenizin tepkisi ne oldu? AK Parti ile siyaset yapma teklifi sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aracılığı ile Devlet Bakanı Nimet Çubukçu`dan geldi. AK Parti benimle siyaset yapmak istedi. Gelen bu teklif karşısında tabi ki çok heyecanlandım ve iki gün düşündüm. Beşiktaş için faydalı olacağıma karar verdim ve Başbakan Erdoğan’la yaptığımız bir buçuk saatlik bir görüşmeden sonra buna karar verdim. Bu kararı verdikten sonra ailem bana büyük destek verdi ve Beşiktaş için çok faydalı işler yapacağımı söylediler… Neden AK Parti? -Büyük hedefleri olduğunu bildiğim için AK Parti… Aynı zamanda AK Parti’nin belediyecilik hizmet anlayışını çok beğenen bir kişiyim. Çok iyi ve güzel şeylerin yapıldığı ortada… Beşiktaş'ta seçimi kazanmamla, aynı zamanda merkezi idarenin ve Büyükşehir Belediyesi'nin de desteğini düşünürsek, hizmeti Beşiktaş’a çok daha çabuk getireceğim. Aynı zamanda Beşiktaş’ın da bir an evvel Avrupa ve Dünya markası haline dönebilme fırsatını yakalama şansını yakalayacağı fikrindeyim. Öte yandan Anavatan kökenliyim, merkez sağ bir partiden geliyorum. Dolayısıyla AK Parti ile bir alışverişimde ve dünya görüşümde çok büyük farklılıklar yok, ikisi de sonuç olarak merkez sağda partiler. Aslında AK Parti’yi seçmenin en büyük nedenlerinden biri de ‘belediye başkanlığı’ görevini hizmet yeri olarak görmemden kaynaklanıyor. AK Parti’de siyaset yapmanın avantajları neler olabilir? Uzlaşma içerisinde olabilmek, iyi bir avantaj aslında… Beşiktaş Belediye Başkanı olduktan sonra bunun çok daha belirgin bir şekilde kendini hissettireceğini düşünüyorum. Hükümetin desteğini, gücünü arkanızda hissetmek insana güven veriyor. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak; Mesela Beşiktaş’ın bir devlet hastanesine ihtiyacı var, bu konuyla ilgili uzlaşarak, diyalog içerisinde olursak, bunun buraya hizmet olarak geri dönmesi çok daha kolay ve hızlı olacaktır. Nitekim bununla ilgili çalışmalara başladım bile. Beşiktaşlıların hayali devlet hastanesi için yeri belirledik. Hastanemiz inşa edilirken, Sait Çiftçi Kamu Sağlığı Merkezi rehabilite edilecek, sağlık ocaklarının sayısı artırılacak. Sonuç olarak hizmet halkın memnuniyeti için yapılan bir şeydir. AK Parti ile Anavatan Partisi arasında ne gibi farklılık var? AK Parti’ye transfer olduğunuz şu 1,5 aylık dönemde bunu nasıl değerlendireceksiniz? İkisi de sağda partiler… Anavatan, daha merkez sağdaydı ama AK Parti gittikçe merkez sağa oturan bir parti. Onun için çok fazla bir ayrı nokta görmüyorum aslında. Zaten 1,5 aydır bir AK Partiliyim ve içeride çok fazla Anavatanlı arkadaşımız var, Doğru Yol Partisi’nden de var. Peki, Başbakan Erdoğan ile Mesut Yılmaz arasında bir kıyaslama yapma şansınız olsa bunu hangi cümlelerle dile getirirsiniz? Şu anda bu soruya net olarak cevap veremem çünkü AK Parti’ye transfer olduktan sonra Başbakan Erdoğan’la görüşme fırsatını pek yakalayamadım. Bu konuyla ilgili fikirlerimi belirtmem çok yanlış olur. Ancak ikisi de çok farklı insanlar. Açık söylemek gerekirse yorum yapacak kadar Tayyip Bey’i tanımıyorum. Sonuç olarak 1992 ile 1999 yılları arasında 7 sene Mesut Bey’in döneminde aktif olarak görev aldım. Oysa AK Parti ile olan serüvenim daha çok taze. Sayın Başbakan’la da iki kez görüştüm. Biri bu adaylık konusundaydı diğeri de bu ayın başında gerçekleştirilen ‘metrobüs’ açılışındaydı. Tayyip Bey’in ciddi bir lider olduğunu gözlemledim. İnsanlara karşı davranışları çok sıcak ve insana güven veren bir kişiliği var. Halkı yakından tanıyan bir başbakan profili çizmekle beraber kendini halka vakfetmiş bir kişi. Halkla olan bu ilişkisini de göstermelik yapmıyor, gerçekten samimi bir şekilde yaptığını herkes görüyor. Bu davranışlarıyla da vatandaşla örtüşüyor. Bana sorarsınız başarısının nedeni de burada yatıyor çoğunlukla. Çünkü Türk halkı kendi içinde, onunla temas eden liderlere yer vermek ister. Bu, gerek belediye başkanlıklarından olsun gerek milletvekilliği seçimlerinde olsun gerekse başbakanlık düzeyinde olsun, bence bu iş böyle. Türk toplumu bundan hoşlanıyor: Dokunulmaktan ve yanında olduğunu hissetmekten… Tayyip Bey’de bunu görüyorum açıkçası. Yani benimle yaptığı görüşmede de, son derece güven verici, karşısındaki insana değer veren, insan düşüncelerine saygı gösteren ve destek veren bir duruşu var. Mesut Bey de başbakanlık yapmış biri olarak çok değerli bilgi birikimine sahip bir kişi… Aslında karakterleri birbirinden farklı iki kişi. Kıyaslama yapmanın çok doğru olmayacağını düşünüyorum. Daha önce milletvekilliği için iki kez aday adayı olmuştunuz. 2002 veya 2007’de yapılan genel seçimlerinde seçilmiş bir milletvekili mi olmak isterdiniz yoksa 30 Mart sabahı Beşiktaşlılar’a hizmet için seçilen bir belediye başkanı mı olmak isterdiniz? 2007 seçimlerinde böyle bir şey düşünmedim zaten. Ancak o zaman Anavatan Partisi ile Demokrat Parti arasında bir birleşme olsaydı büyük ihtimal milletvekili adayı olacaktım Ancak bu birleşme olmayınca adaylığımı geri çektim. Beşiktaş Belediye Başkanlığı çok dinamik, heyecan verici bir olay ve milletvekilliğinden de çok zor… Burada, her şeyden sorumlusunuz, birebir her şeyi oluşturmak zorundasınız. Partinin aldığı oyla değil, vatandaşla direk yüz yüze oluyorsunuz. Her türlü sorunla, çözüm önerisiyle karşı karşıya kalıyorsunuz ve ikna ediciliği siz yapmak zorundasınız. Ve bu da benim karakterime uygun bir şey. Zoru başarmayı seven biriyim ve onun için de çok mutluyum şu anda. Partiler, her dönemde kadının siyasette yer almasına dair çeşitli söylemlerde bulunurlar. Teoride bununla ilgili çalışmalar yapılır ama iş uygulamaya geldiğinde kadınlar genellikle arka plana itilmiştir. Bir kadın siyasetçi olarak bu konudaki düşünceleriniz ne? Bununla ilgili bir kotanın konması gerektiğini düşünüyorum. Kadının siyasette yer alması oldukça zor oluyor. Her şey erkeklerin dünyasına göre tasarlanıyor. Basit bir örnek verecek olursak, mesela akşam saatlerinde toplantı oluyor. Oysa ki, kadın akşam saatlerinde çocuklarının ve eşinin yanında olması gerekiyor. AK Parti bunu şu anda değiştirmeye çalışıyor. Akşam toplantılarını kaldırıp hafta sonu gündüz toplantıları yapmaya çalışıyor. Bu, kadınların siyaset yapmaları için önemli gelişme. Şu anda AK Parti’de gençler ve kadınlar için belediye meclis üyeliklerinde bir kota uygulaması var: Üç üyeden biri genç biri de kadın olacak. Önümüzdeki seçimlerde ne olursa olsun, gizli de olsa ama geçerli bir kota uygulaması gerekiyor. Beşiktaş’ta CHP güçlü bir parti. Daha önce vermiş olduğunuz demeçte “Allah`ın hakkı üçtür, bu kez seçileceğim” yönünde bir açıklamanız olmuştu… Beşiktaş’ta kazanma şansınız ne? Mesela bununla ilgili bir anket çalışması yaptınız mı? Aslında “Allah’ın hakkı üçtür, bu kez seçileceğim” sözünü şaka mahiyetinde söylemiştim. Onu bu şekilde yazmışlar. İki sefer milletvekilliği adaylığım oldu, ikisinde de seçilememiştim. Biz de “Allah’ın hakkı üçtür” dedim, basına da sizin dediğiniz şekilde yansıdı. Ama her şeyden önce bu tür şeyler kısmet meselesi, neyse hayırlısı o olmalıdır. Doğru, Beşiktaş’ta CHP güçlü bir parti ancak bu sefer Beşiktaş’ın bunu değiştirebileceğini ve AK Parti’nin de burada kazanacağını düşünüyorum. Belediye başkanlığı görevi bir hizmet yeridir. Ama görünen o ki, Beşiktaş halkı bu hizmetten faydalanamamış. Özellikle son beş yıldır, Beşiktaş’ta elle tutulur tek bir proje yoktur. Bunu Sibel olarak söylemiyorum, 1,5 aylık çalışmamda her kesimden vatandaşın bana iletmiş olduklarından çıkarıyorum. Ama burada ne var, dikkat ederseniz, şu andaki sloganlarda da ‘Cumhuriyet, demokrasi… Sonuna kadar’… Cumhuriyet’i, demokrasiyi veya laikliği kullanmaya çalışarak, kimilerin ya da bir şeyin şemsiyesi altına girmeye çalışarak, belediye başkanı adaylığı yapmanın çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Belediye bir ideoloji yeri değildir, bir hizmet yeridir. Ne yazık ki bu hizmet Beşiktaş’ta verilmemiş. Diyorum ki, ben hizmetimle varım. Eğer iş cumhuriyet, demokratik ve laiklik konusunda geçerliyse benden daha laiklikten yana, daha Atatürkçü, daha cumhuriyetçi ve daha demokrat olan ikinci bir aday olduğunu da düşünmüyorum. Ben de kendimi böyle yorumluyorum. Ama sonuçta, Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir bireyin ne cumhuriyetle ne demokrasiyle ne de laiklikle bir sorunu var. Gerek benim belediye başkan adaylığımla veyahut başkasın belediye başkanlığı adaylığı ile bu ideolojilerin hiçbir bağlantısının olmaması gerekiyor. Bunun bir hizmet yarışı olması gerekiyor. Önemli olan, ‘hangisi daha iyi hizmet edecek, hangisi daha ikna edici, hangisi daha fazla başarabilir?’ olabilmelidir. Onun için diyorum ki, Beşiktaş şu ana kadar almadığı hizmetleri, fazlasıyla hak ettiğini savunduğumdan dolayı Ak Parti’nin Sibel Çarmıklı adayı olarak buradayım. Hem büyükşehir hem hükümet hem üniversiteler hem de sivil toplum kuruluşlarıyla beraber götüreceğimiz ilişkiler sonucu yapacağımız hizmetlerle var olmak istiyorum. Ve hiçbir şemsiyenin de altına sığınmıyorum. Beşiktaş belediye başkanlığı için de çok iddialıyım ve bu seçimi kazanacağımı biliyorum. Anket konusuna değinecek olursak da, çok gizli bir sessiz çoğunluk var. Vatandaşların çoğunluğundan olumlu tepkiler alıyorum. Kadın aday oluşum, projelerim, çalışkanlığım, geçmişteki duruşumdan çok sıcak bir ilgi görüyorum. Halk artık burada bir değişimin yaşanması gerektiğini konusunda hem fikir. İnsanlar yolsuzluktan, kaldırımların sürekli yapılmasında artık bıktılar. Beşiktaş’ın sorunları nelerdir? Siz çözüm için neler öneriyorsunuz? Projelerinizden biraz bahsedebilir misiniz? Emekli ve öğrencilerimizle ilgili, belki de dünyada bir ilk olacak, bir proje tasarladık. Bunun teknik yapısın konusunda çalışmalara başladık bile. İnsanlar yaşlandıkça, emekli olduktan sonra kendini toplumun dışına itilmiş, sanki işe yaramıyormuş hissiyatına kapılıyorlar. Halbuki, emekli olan insanların mutlu olması gerekiyor. Ne yazık ki, bu böyle olmuyor! Beşiktaş bir öğrenci şehri, aynı zamanda emeklilerin kenti. Amacımız bu iki kesimi bir araya getirmek. Örneğin, çok iyi bir marangoz, bir emekli albay, emekli matematik veya Almanca öğretmeni, vs… Bunlarla öğrencileri karşılıklı bilgi alışverişine sokmak istiyoruz. Böylelikle emekliler hem hala kendilerinin bir işe yaradıklarını, hem de emekli maaşlarının dışında bir gelirleri olduğunu görecekler. Avrupa Birliği Proje Merkezi kurmak istiyorum. AB’nin fonlarından yararlanmak için projeler üretip, öğrencilerin çalışacağı bir ofis açacağız. Öğrencilere projelerini üretebilecekleri imkanları sağlamak ve bu yoldan para kazanmalarını istiyorum. Çarmıklı’nın projelerinden bazıları: -Her mahalleye en az bir otopark yapılacak. Yerleri belli olan dört mahalleden başlayarak, üstü yeşil alan olacak otoparklar inşa edilecek. -İlçemizin önündeki en büyük tehdit deprem için, dönüşüm projesi hızla başlatılacak. Büyükşehir Belediyesi ve üniversitelerle işbirliği halinde deprem taramaları yapılacak. -Çağdaş Sanatlar Müzesi açılacak. Uluslararası kültür-sanat festivali yapılacak. Parklar, sokaklar, metro istasyonlarında “sanatın sesi” duyulacak. -Beşiktaşlılar bilgiye “ücretsiz” ulaşma şansı elde edecek. Parklardan başlayarak internete her yerden bedava ulaşılacak. - Bağlantı ve kavşak yolları, yeni metro ve metrobüs hatları ile trafik rahatlatılacak. Metro çıkışlarından ring seferler düzenlenecek. -Büyükşehir işbirliği ile Beşiktaş Meydanı trafikten arındırılacak, Ortaköy Vadi Projesi hayata geçirilecek. Park ve ağaç sayısı artırılacak, pencere ve balkonların güzelleştirilmesi için ücretsiz çiçek dağıtılacak. - Kadınların hukuk, iş, eğitim, aile, çocuk konularında danışmanlık alacağı bir merkez kurulacak. Şiddet gören kadınlar için sığınma evi açılacak. -Sokak hayvanları sorunu sağlıklı bir yapıya kavuşturulacak. Yeni barınaklar açılarak hayvanlara geniş alanda, yüksek standartlarda bakım ve kontrol sağlanacak. Bu projeleri nasıl hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz? Bunların çoğunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte yapmayı düşünüyoruz. Büyükşehir’inde bunları rahatlıkla yapabilmesi için belediye başkanı ile uzlaşı içerisinde çalışıyor olması lazım. Bugüne kadar ne yazık ki, Beşiktaş Belediyesi uzlaşmacı bir yapı ile yaklaşmamış. Örneğin Şişli Belediyesi gayet uzlaşmacı olduğu için ve Şişli halkı ile Büyükşehir’le beraber bütün bu projeleri üreterek hizmetlerini sunabilmiştir. Ama Beşiktaş Belediyesi Başkanı İsmail Ünal çıktığı bir televizyon kanalında, kendi ağzından, böyle bir iletişim içerisinde olmadığını itiraf etmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yarışında Kadir Topbaş mı Kemal Kılıçdaroğlu mu ipi göğüsleyecek? Hangi aday daha önde sizce? Kadir Bey’in çok başarılı bir belediye başkanı olduğunu ve yüzde 50’nin üzerinde oy alarak bu seçimlerden çıkacağını düşünüyorum. Metrobüsee hayatımda ilk defa bindim, sırf bunun için dahi, siyasetçi olayım olmayayım önemli değil, sadece ve sadece bunun için de olsa oy verirdim. İstanbul gerçekten artık çok büyük bir şehir, megapol oldu. Megapolü yönetmek çok zor ve zahmetli bir iş olmakla beraber bunun için de ayrı bir yeteneğe sahip olmak gerekir. Kadir Bey de bu özellikler var. Onun için vatandaşın yeni bir deneme riskine girebileceğini düşünmüyorum. Kadir Topbaş bu yarışı açık ara önde kazanacaktır. Farklı görüşler mutlaka olmalıdır, bu demokrasinin bir gereğidir. Kemal Kılıçdaroğlu ise milletvekilliğinde başarılı bir isim. Özellikle son çıkışlarını yakından takip ettim. Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir’i yönetecek gücü kendisinde görmüyorum. Seçimlerden sonra Kılıçdaroğlu milletvekilliği görevine geri dönecek. Aslında Kılıçdaroğlu, eğer Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için aday olsaydı şansının daha fazla olduğunu söyleyebilirdim. Kimse benim Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine karşı bir önyargımın olduğunu düşünmesin, kaldı ki Kılıçdaroğlu’nun duruşunu takdir eden bir insanım. Peki, Beşiktaş için kendinizi ne kadar şanslı görüyorsunuz? Bununla ilgili bir oy tahmini yapabilecek misiniz? Şu anda mevcut belediyenin yeteri kadar hizmet getirmediğini, halkın da bu durumdan memnun olmadığını görüyorum. Bu doğrultuda da bir değişim olacak. Yeter ki, bunun genel seçim mantığı ile değil, yapılacak olan yerel seçimlerin yerel yönetimlerin bir hizmet yarışı olduğu görülsün. Buna da aklı selim vatandaş karar verecek. Vatandaş, hem hükümetin hem de büyükşehirin desteğinin arkasında olmasının kendi menfaatine olacağını düşünmelidir. Şu anda oy tahmini ile ilgili bir şey söylemek istemiyorum çünkü bunun için çok erken. Ancak elimizde bazı araştırmalar var ve bunlar bize büyük umut veriyor. Bir boyutta, aranın kapandığını gösteren ve hatta başa baş gittiğini gösteren araştırmalarımız var. Ama araştırmalarımı birebir vatandaşla yapan bir kişiyim. Ama kesin bir şey söylemek için çok erken olacağını düşünüyorum. Zaten propaganda çalışmaları da resmi olarak 9 Mart’ta başladı. 10 ya da 15 gün sonra her şey daha net olur. Son olarak, cafesiyaset aracılığıyla seçmeninize mesajınız ne olacak? Öncelikle seçmenimin sandık başına gitmesini rica ediyorum çünkü Beşiktaş’ta oy kullanma oranı çok düşük: Yüzde 63… Bu seçimlere ideolojik değil hizmet anlamında bakmalarını istiyorum. En iyi hizmeti kim verecek diye düşünsünler. Yoğun çalışmalarınız arasında cafesiyaset'e vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz... cafesiyaset.com
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-10-2009, 21:30 | #2 |
paylaşım için tşkLer...
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|