12-30-2007, 19:01 | #1 |
CHP'li Koç: Uyuşturucu satıcısı CHP'ye üye yapıldı (Bir çok daha belgeler burd
Arkadaşlar bunları bir belge gibi sır gibi saklayacağız ilerde bizim partiye saldııranlara bunları göstereceğiz başka yolu yok...
kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/sondakika...d=180&sz=61286 CHP'li Koç: Uyuşturucu satıcısı CHP'ye üye yapıldı CHP’de genel başkanlığa aday olacağını açıklayan Haluk Koç, parti yönetiminin CHP tüzüğünün 12 maddesine dayanarak 5-10 dakikada binlerce kişiyi CHP’ye üye yaptığını söyledi. Kahramanmaraş’ta üye yapılan bir kişinin “kasten yaralama” ve “uyuşturucu madde satıcılığı” suçlarından hüküm aldığı bilgisini veren Koç, “12’nci maddenin hangi fıkrasında bunun karşılığı var. Bu hale mi gelecekti CHP?” diye konuştu. CHP’de genel başkanlığa aday olacağını açıklayan Haluk Koç, parti yönetiminin CHP tüzüğünün 12 maddesine dayanarak 5-10 dakikada binlerce kişiyi CHP’ye üye yaptığını söyledi. Kahramanmaraş’ta üye yapılan bir kişinin “kasten yaralama” ve “uyuşturucu madde satıcılığı” suçlarından hüküm aldığı bilgisini veren Koç, “12’nci maddenin hangi fıkrasında bunun karşılığı var. Bu hale mi gelecekti CHP?” diye konuştu. Haluk Koç, iletişim ofisinde bir basın toplantısı düzenledi. CHP’nin önemli bir kurultay süreci yaşadığını anlatan Haluk Koç, CHP’de artık yönetimin değişmesi gerektiği yönünde kamuoyu baskısı olduğunu savundu. Koç, “Bu iradeyi ortaya koymak dahi CHP’de zaten anti demokratik olan tüzüğün iyice kısıtlanarak her türlü hukuksuzluğu meşru hale getirmeye çalışmasının yapıldığı bir süreç yaşıyoruz” dedi. CHP’deki hukuksuzlukları geçtiğimiz günlerde partideki görevlerinden istifa eden Ankara Milletvekili Eşref Erdem’in de ifade ettiğini kaydeden Haluk Koç, Erdem’in yapılan “hukuksuzlukları” sadece Çankaya ilçesiyle sınırlı tutmasından yakındı. Koç, “Türkiye’nin her yeri Çankaya. O açıklamaya Çankaya’nın yanında bütün Türkiye’de yapılan hukuksuzluklar denseydi çok daha anlamlı olacaktı. Çok daha farklı olacaktı” dedi. Kurultay sürecini 1 Ekim’de başlatan Genel Sekreterlik genelgesinin tüzüğe aykırı olduğunu savunan Koç, bununla ilgili yasal girişimlerde bulunduklarını ve sonuçlarını beklediklerini söyledi. Kimi zaman Merkez Yönetim Kurulu (MYK) kararı bile alınmadan il ve ilçelerin sürekli olarak görevden alındığını ifade eden Koç, bu durumun parti içinde artık “espiri” konusu haline gelmesinden yakındı. Kongre delegelerinin, evlerde ve kapalı kapılar arkasında yetkisiz kişiler tarafından saptandığını ileri süren Koç, “Kim nerede, ne şekilde delege olursa olsun CHP’deki değişim ve yenileşme talebinin önünde durmaları mümkün değildir” diye konuştu. UYUŞTURUCU SATICISI ÜYE YAPILDI Parti yönetiminin özel durumlar için kullanması gereken CHP tüzüğünün 12. maddesine dayanarak 5-10 dakikada binlerce kişinin CHP’ye üye yapıldığını söyledi. Koç, yönetimin bu yolu seçmesindeki amacın, yığma üye yaparak delege üstünlüğünü ele geçirerek kongre kazanmak olduğunu söyledi. Koç, Kahramanmaraş’ta 12’nci maddeye dayanılarak üye yapılan bir kişinin Adli Sicil kaydına ilişkin açıklama yaptı. Üye yapılan kişinin kaydında “kasten yaralama” ve “uyuşturucu madde satıcılığı” suçlarından hüküm aldığı bilgisini veren Koç, “12’nci maddenin hangi fıkrasında bunun karşılığı var. Bu hale mi gelecekti CHP?” değerlendirmesinde bulundu. MYK KAVGA ALANI HALİNE DÖNÜŞTÜ CHP MYK’nın bir kavga alanına dönüştüğünü savunan Koç, Eşref Erdem’in istifa açıklamasında dile getirilenlerin, kendisinin adaylığını açıkladığında anlattığı konularla bire bir örtüştüğünü söyledi. Arada bir zamanlama farkı bulunduğunu ifade eden Koç, Türkiye’nin CHP içindeki kavgalar yüzünden muhalefetsiz kaldığını belirtti. Koç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da Türkiye gündemine ilişkin birbiriyle çelişkili değerlendirmeler yapmakla suçladı. Koç, “Sık düşünce değişiklikleri toplumda liderlik anlayışını azaltmaktadır. Bu acı bir tespittir. Ama her gün yaşadığımız tespittir” dedi. 16 BİN 204 YENİ ÜYE Toplantıda konuşan CHP Parti Meclisi Üyesi Erbaşar Özsoy ise 20 Ekim 2007 ve 7 Kasım 2007 tarihlerinde yapılan MYK toplantılarında CHP tüzüğünün 12. maddesi uyarınca 16 bin 204 yeni üyenin yapıldığını söyledi. Yöntemi eleştiren Özsoy, “Sırf kurultay atlamak için bunu uyguluyorlar” diyerek CHP yönetimine tepki gösterdi. HERKESE AÇIĞIZ Koç, gazetecilerin sorularına da yanıtladı. CHP’de genel başkan adaylığı için öne çıkan isimlerle görüştüğünü ve onlardan yanıt beklediğini söyleyen Koç, harekete destek vermek isteyen herkese açık olduklarını belirtti. Eşref Erdem’i istifa ettikten sonra telefonla arayarak kutladığını ve tespitlerine katıldığını söylediğini anlatan Koç, “Yanlışları savunmasının kendisini rahatlatacağını ifade ettim” dedi.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
12-30-2007, 19:02 | #2 |
MHP'Lİ MEHMET GÜL'DEN ŞOK AÇIKLAMA: "DAĞDA ÖLEN PKK'LILAR DA ŞEHİDİMİZDİR"
kaynak: http://www.medyafaresi.com/index.php?hid=9024&cid=5
http://www.superpoligon.com/oku.asp?id=26191 MHP'Lİ MEHMET GÜL'DEN ŞOK AÇIKLAMA: "DAĞDA ÖLEN PKK'LILAR DA ŞEHİDİMİZDİR" MHP içinde bile en uçtaki milliyetçilerden olan Mehmet Gül, “Dağda ölen PKK’lılar da bizim şehidimizdir” dediğinde, yanlış duydum sanıyorum. O devam ediyor... MHP içinde bile en uçtaki milliyetçilerden olan Mehmet Gül, "Dağda ölen PKK'lılar da bizim şehidimizdir" dediğinde, yanlış duydum sanıyorum. O devam ediyor, Atatürk'ün Anzakların annelerine söylediklerini hatırlatarak; "Onlar artık bizim de evlatlarımız. Çünkü onların anne babaları bizim vatandaşımız. Çocukları kandırılmış, dağa çıkmış... Sonunda da bedelini canıyla ödemiş. Onlar artık bizim şehitlerimiz!" Kürt sorunu nasıl çözülür? Gazetenizdeki söyleşide DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş diyor ki, 'Bugün Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yeni bir Ortadoğu yaratılmak isteniyor. Bu yaşanan Ortadoğu krizidir. Aslında bizim sorunumuz yok. Bu emperyalizmin bir oyunu...‘ Çok doğru diyor. Bugüne kadar 29 Kürt isyanı oldu diyenler var. Hiçbiri Kürt isyanı değil ki! Birincisi Şeyh Bedirhan isyanı, merkezileşmeye karşı. Şeyh Ubeydullah isyanı, Batılıların tezgâhladığı bir isyan. Şeyh Sait bir Kürt isyanı deniyor. Ama Şeyh Sait kendisi Zaza. Üstelik İslam adına, şeriat adına isyan ettiğini söylüyor... Ben PKK'lıların ve DTP'lilerin bir kısmının Büyük Ortadoğu Projesi'nin ne anlama geldiğini, Ortadoğu ve İslam ülkeleri üzerinde Amerika'nın ve diğer emperyal güçlerin hangi tezgâhları kurmaya başladığını kavradıklarını görüyorum. Bu olumlu bir gelişme. Siz 2003'te ‘Amerika artık Türkiye'yi stratejik ortak değil stratejik hedef olarak görüyor' demiştiniz. Ya bugün? Bakın, Amerika 17 yıldır Kuzey Irak'ı kendi istediği gibi şekillendirmeye çalışıyor. Son savaşa da 500 milyar doların üzerinde para ayırdı. Bölgede güçlü Türkiye onların menfaatlerine aykırı. PKK ise ellerindeki bir koz. Niye bu kozu bıraksınlar ki! Ama anlaşmaya varıldı, Amerika PKK'yı bitirmek için yardım edecek deniyor... Amerika sana bu imkanı tanır mı? Soğuk savaş bitti, müttefiklik, NATO, hepsi yeniden değerlendirmeye alındı ve Türkiye gözden çıkartılır bir ülke oldu. Amerika stratejisini ortaya koydu, sana sormadı. Sen Amerika'nın koyduğu stratejiye ortak olayım diye debelenirken, o 'Hayır, seni ihtiyacım olduğu zaman part-time değerlendiririm' diyor. Şimdi bize ihtiyaç var, yarın yok. İran ve Suriye meselesi olmasa Türkiye'ye bu kadar da taviz vermezlerdi. Amerika'ya, ‘Kurduğun sistemi yık' diyoruz. Yıkmayacak. Tabii elinden gelirse... Nasıl? Ülkemizdeki bu direnç ve birlik süper güçleri de geride bırakır. Şırnak'ta, Hakkari'de, her tarafta, bunun ipuçlarını görüyoruz. Türk milleti, Gürcüsü, Türkü, Kürdü, tümüyle artık şuna inandı; ‘Bizi bölmek istiyorlar. Bizi birbirimizden ayıracaklar.' Bunu DTP'lilerin içinde de bazılarının anladıklarını düşünüyorum. Selahattin Demirtaş onlardan biri... Aysel Tuğluk onlardan biri... Bazıları ise anlamak istemiyor. Kürt komşularımıza sahip çıkalım! DTP kapatılmamalı o zaman? O ayrı. Demokrasi açışından farklı bir bakış getirebilirsiniz. Ama hukukun üstünlüğü açısından kimse mazur görülemez. DTP, kapatılmasını istemiyorsa kapatılmayacak gibi davranacak. DTP'nin kapatılması tam da barış derken sorunu derinleştirmez mi? Hukuki açıdan bu şart. Peki ne yapılmalı? Kendi insanımıza daha çok sahip çıkacağız. Sevindirici olan bir şey var. Hiçbir yerde PKK'dan dolayı Türk ve Kürt çatışması olmadı. Zaten 700 bin Kürt ve Türk evliliği var. Herkes bütünleşmiş. Ben bu yaşananların geçeceğini düşünüyorum. Direnmemiz lazım. Kürdü, Türkü, Lazı, Hakkari'den Edirne'ye bütün millet ayağa kalktıysa bunu durdurmaya da gerek yok. Başbakan'ın açıklamaları aftan yana... Sonra tam öyle söylemediğini izah etti. Bakın, eve dönüş yasası bile sadece 25 kişinin teslim olmasını sağladı. İçeriden çıkan PKK'lıların büyük bölümü de Kandil'e gitti. Yani ‘af' diyorsunuz, ‘Meclis'e gelin' diyorsunuz. Ama Meclis'e gelmenin belli kuralları var. Siz suçluyu, terörün elebaşlığını yapmış insanı Meclis'e getiriyorsunuz. Mahkemelere giderler, cezalarını çekerler. Tabii ki hafifletici cezalar söz konusu olabilir, zaten teslim olana pişmanlık yasası uygulanıyor. Ama bebekleri bile şehit edenler, toplumu acılara boğanlar cezalarını çekmezse bütünleşme olmaz. ‘Ben artık iyi düşünüyorum, affedin!' olmaz. Yani seni şahsi olarak benim affetmem mümkün olabilir. Ama o şehitlerin yakınları seni nasıl affedecek? Affedilmezse barış mümkün olabilir mi? Herkes yaptığına katlanacak. ‘Ben bunu yaptım, pişmanım, cezamı çekeceğim' diyecek. Yani sen bütün topluma zulmetmişsin. Kürt ve Türk'ün birbiriyle bağını çözmeye çalışmışsın. Ama Allah'a çok şükür ki, bugün Hakkari'de de insanlar ellerine bayraklarını alıp sokağa çıkıyorlar... İdil'de geçen gün 250 genç, 10'u Hristiyan, tıpkı Yozgat'taki gibi halaylarla uğurlandı askere. Şehit olan askerlerimize bakarsanız yarıya yakın Doğulu. Yani Kürt, Türk demeden, Çanakkale Savaşı'nda savaşır gibi teröre karşı bir mücadele var... Üstelik de 30 bin insan ölmüş bu uğurda. 30 bin insan içinde sadece asker yok ama. Büyük bölümü de PKK'lı... Dağda ölen PKK'lılar da öldükleri andan itibaren bizim şehidimiz. Atatürk nasıl ki Çanakkale'de savaşırken ölen Anzaklar'ın anneleri geldiği zaman, 'Artık onlar bizim de evlatlarımızdır' diyor. Onun gibi PKK'lıların anne babaları da bizim vatandaşımız. Çocukları kandırılmış, dağa çıkmış. Sonunda da bedelini canlarıyla ödemiş. Onlar artık bizim şehitlerimiz. Biz toplum olarak Hakkari ve Edirne'yi farklı tutamayız! Onların hepsi bizim vatandaşımız. Herkes bunu yüksek sesle söylemeye başlamalı. Ve eğer komşusu Kürtse onu daha çok sahiplenmeli. Çünkü bizim gücümüz şehit verebilmekten geliyor. Amerika'da, 30 asker tabutta gidiyor diye ülkelerine millet ayağa kalkıyor. Biz hâlâ İdil'de bile davul zurnayla yolluyoruz çocuklarımızı askere. Nazım'a fazla yüklenmişim Nazım Hikmet'i eleştiren bir kitap yazdınız. 'Nazım Memleket mi?' diye... Peki sizi etkileyen dizeleri oldu mu? Ben Nazım Hikmet'in şair yönüyle ilgili bir şey söyleyecek durumda değilim. O farklı bir konu. Onun, 'Dört nala gelip Uzak Asya'dan... Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan... Bu memleket bizim' diye başlayan meşhur bir şiiri var. Bir de ağaçlar, kardeşler dediği... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür... Ve bir orman gibi kardeşçesine... Evet, o... Hatta onun Kuvvayi Milliye Destanı çok güzel ama maddi hatalar var içinde. Bunları kitabımda da yazdım. Beni Nazım'dan çok millilik ve gayrimillilik ilgilendiriyor. Ben milli komünistleri, Mustafa Suphi de dahil olumsuz bulmuyorum. Onlar bir alternatiftir. Ama enternasyonele, yani Sovyetler'e çok fazla biat eden, Türkiye'yi ikinci, üçüncü sınıfa atan yapıya karşı olduğum için eleştirdim Nazım'ı. Yoksa ona, NATO'ya girişimiz hakkında söylediklerinden ötürü fazla yüklendiğimi düşünüyorum. Nazım Hikmet'in o dönemde bunu Sovyet ağzıyla söylemesini kabullenemiyorum. Ne diyor NATO'yla ilgili? Kore'ye niye gittin? Ey Mehmet, dön evine dön diye şiirleri var... Haklı mıymış? Şu anda haklı ama haksızlığı şurada; o dönemde Amerika bizim için tehdit değil, ama Sovyetler tehdit. Boğazları istiyorlar falan... Türkiye de mecbur kalıyor Amerika'ya. Yani ehven-i şer kabul ediliyor Amerika. Onun için de fedakarlık yapması gerekiyor Türkiye'nin; Kore'ye gidiyor. Türkiye açısından bir zaruret gibi bu... Nazım'ın Amerika'ya çatmalarının, eleştirilerinin doğru olduğunu biliyordum da bugün daha iyi anlıyorum. Askerlerin hatası Evren mantığından kaynaklanıyor... Artık askerler bile Kürt sorunu konusunda hata yaptık, onları yok saydık diyorlar... Hayır, askerlerin hatası ondan kaynaklanmıyor. Askerlerin hatası Kenan Evren mantığından kaynaklanıyor. Amerika'nın eski Başkanı Carter diyor ya, 'Bizim çocuklar, iktidarı ele aldı, işe el koydu!' Evren de öyle düşündü. Bu Amerikan mantığı... Büyük Ortadoğu Projesi'nin ön hazırlıkları bunlar. Düşünün federasyon benzeri şeyleri bugün bile savunabiliyor Kenan Evren. Ne badireler atlatmışız? Diyarbakır'da pek çok işkence yapıldı. O dönemde Kürtçeyi yasaklamanın bir anlamı var mıydı? Diyarbakır cezaevindeki insanlar kendilerini ziyarete gelen ve tek kelime Türkçe bilmeyen anne babalarıyla bu yüzden yıllarca konuşamadılar... Öyle. İnsanlar konuşacak. Bu bir lehçedir. Türk milletinin ona bir tepkisi yok ki! Türkiye'nin resmi dili Türkçedir. Onun dışında tabii ki herkes istediği dili konuşabilir. Ama DTP'lilerin istediği gibi Kürtçeyi eğitim dili haline getirmek, dil farklılığını kurumlaştırmak anlamına gelir. İki dilli olduğunuz zaman otomatikman iki milletli olmaya başlarsınız... Ama o dönemin basiretsiz yöneticileri adeta bugünkü zemini hazırladı. Peki siz o dönemde de böyle mi düşünüyordunuz? Biz de aynı işkencelerden geçtiğimiz için doğru yapılmadığını görüyorduk. ‘Onlar hain, siz vatanperversiniz', böyle bir mantık olmaz. Yani orada devlet teröre bir ivme kazandırdı. Onlara bir koz verdi. Zaten sorun vardı, Kürtler birden kitlenme imkanı buldular. Bilinçsiz yöneticiler tarafından zulümler yapıldı. Oysa ben daha çocuk yaşta Genç Ülkücüler Teşkilatı'na girdiğimde, 'Türklerle Kürtler aynı milletin evladıdır' diyordum. Şimdi de bu fikrimi geliştirerek sürdürüyorum... Doğrusu aynı milletin değil, aynı ülkenin evladıdır demek olmaz mı? Hayır. Çünkü milletleşme farklı bir olgudur. İşte Selahattin Demirtaş'ın dediği gibi, Amerika 250 yılda millet oluyor da, biz nasıl olamıyoruz? Bırakın daha önceki etnik süreçleri, Kürt-Türk ayniliğini, bin yıldır İslam inancıyla yoğrulmuşuz. Üç devlet kurmuşuz; Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti... Üç devlette bir arada olmuşuz. Aynı savaşları, aynı mücadeleleri vermişiz. Bugün hâlâ aynı değiliz diyoruz. Demek ki, bir yanlışlık var. Herkes hata yaptı ‘Din kardeşliği bir çimentoydu ama artık o da zayıflıyor' demişti Abdülmelik Fırat... Zayıflatılmak isteniyor olabilir. Ama hiç de zayıflamadığı anlaşılıyor. Hakkari'de eline Türk bayrağı almış vatandaşımız, 'Aynı Kuran'a, aynı dine, aynı Allah'a inanıyoruz. Biz ayrı değiliz!' diyor. Demek ki yapacağımız şey, buluştuğumuz ortak noktaları geliştirmek ve bu konuda eksiklerimiz varsa gidermek olmalı. Askerlere dönersek... Ben de hata yaptıklarını kabul ediyorum. Ama sadece onlar değil herkes hata yaptı. Mesela Türk devleti 1990'dan itibaren Kuzey Irak'taki oluşuma katkıda bulunmadı mı? 5 bin peşmergeyi biz eğitmedik mi? PKK'yla mücadele edecek diye... Pasaportlarını biz vermedik mi? Hatta birbirleriyle kanlı bıçaklı olan Talabani ve Barzani'yi biz barıştırmadık mı? Onların milli birlik ve bütünlüğüne hizmet etmedik mi? Onlara günde 1 milyon dolarlık bir sınır ticaretiyle imkan tanımadık mı? Bu hata değil mi? Amerika'nın etkisinde kalan insanlar kanalıyla oldu bu. İçinde askerler de olabilir. Ama bütün bu gerçeklerden sonra ordumuz çok tecrübelendi. 23 yıllık bir hata var ama sonuçta o hatalardan ciddi ders almış bir Türk ordusu var. Bugün orduya Kuzey Irak'a girme müsaadesi verildi aslında. Girmeyip, hazırlık yapıyorlarsa eğer, bu hata yapma endişesinden ve işin sonucunu çok iyi hesaplamalarından kaynaklanıyor. -BİTTİ- Röportaj: Mine Şenocaklı/Vatan |
|
12-30-2007, 19:04 | #3 |
CHP'li Sevigen AK Partili vekillerin Cuma namazına gitmesine kızdı
kaynak: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=622319
CHP'li Sevigen AK Partili vekillerin Cuma namazına gitmesine kızdı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'li Mehmet Sevigen'in "Başbakan muhasebecilik yapıyordu, nasıl zengin oldu" şeklindeki sözleri gerilime neden oldu. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün 2008 yılı bütçesi üzerinde CHP'nin görüşlerini ifade eden Mehmet Sevigen, önce AK Partililerin Cuma namazına gitmiş olmasını eleştirdi. Genel Kurul'da AK Parti sıralarının boş olduğunu gören Mehmet Sevigen, "Cuma namazına gitmişlerdir" dedi. AK Parti sıralarından tepki gören Mehmet Sevigen, Genel Kurul'daki çalışmalarının da ibadet olduğunu söyledi. AK Parti'nin dini şu ana kadar çok iyi kullandığını, ancak bundan sonra kullanamayacağını savunan Sevigen, "Kim daha iyi Müslüman Allah biliyor. Milli bayramları olmayanların dini bayramları olmaz. O milli bayramlar da kuvayi milliyeden gelen CHP'lilerin içinde bulunduğu emek vermiş, Çanakkale'de şehit olanlar tarafından sağlanmıştır. Onlar sayesinde Cuma'lara gidiyoruz, ezanlar okunuyor, bayrağımız dalgalanıyor" şeklinde konuştu, Başbakan Erdoğan'a sözü getiren Mehmet Sevigen, "Allah aşkına şu Tayyip Erdoğan nasıl zengin oldu. Ben çok iyi tanırım. Beraber il başkanlığı yaptık. O Refah Partisi il başkanıydı, ben DSP'nin il başkanıydım. Kendisi muhasebecilik yapardı. Peki nasıl zengin oldu?" diye sordu. Sakıp Sabancı'nın sözlerine atıfta bununan Mehmet Sevigen, "Bir işadamı çıktı, 'bir milyar doları var' dedi. Tek cevap verebildi mi? Belediye başkanlığı döneminde bir tek çivi mi çaktı. Nasıl oldu? Bir anlat bana" şeklinde konuştu. Mehmet Sevigen'in sözlerini AK Partililerin tepkisine neden oldu. Konuşma süresi sona eren Sevigen'ın oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu'nun yanına gidip geldikten sonra konuşmaya devam etmesi, AK Partililerin tepkisini arttırdı. AK Partililer, sıra kapaklarına vurarak Sevigen'in konuşmasını bitirmesini istediler. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Sevigen'in Genel Başkanları hakkında çok çirkin iddialarda bulunduğunu belirterek, cevap için söz istedi. Başkanvekili Mumcu'nun söz vermemesi üzerine Elitaş kürsünün önüne gelerek itirazlarını sürdürdü. Başkanvekili Mumcu'nun, tutanakları getirip inceledikten sonra söz vereceğini söylemesi üzerine Elitaş, "Sayın Başkan lütfen adil olun" diye bağırdı. AK Partililer de sıra kapaklarına vurarak Güldal Mumcu'nun tavrına tepki gösterdiler. Gerginliğin artması üzerine Güldal Mumcu oturuma ara vermek zorunda kaldı. Ara verilmesinden hemen sonra AK Partili Altan Karapaşaoğlu ve bazı AK Partili milletvekilleri, CHP'lilerin bulunduğu sıralara giderek Sevigen'e tepki gösterdiler. Bu sırada CHP ve AK Partili milletvekilleri arasında itişmeler yaşandığı görüldü. |
|
12-30-2007, 19:07 | #4 |
CHP'li vekil Roj TV'de
haberin kaynağı: HABERTÜRK
RESİM: http://img99.imageshack.us/img99/458...lroj5wtcp6.jpg CHP'li vekil Roj TV'de CHP Hakkári Milletvekili Esat Canan, hükümetin kapatılması için çalıştığı PKK’nın yayın organı Roj TV’ye demeç verip, Şemdinli olaylarını değerlendirdi. Canan, ‘Sonuçta Roj TV de Güneydoğu halkına hitap eden, oranın kültürünü tanıtan, müziğini çalan bir televizyon’ dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Danimarka’daki basın toplantısını Roj TV muhabirinin alınması nedeniyle terk etmesine karşılık, CHP Hakkári Milletvekili Esat Canan, bu televizyona demeç verdi. Canan, PKK organı olduğu belirtilen ve hükümetin kapatılması için girişimlerini sürdürdüğü televizyonun muhabirlerine Şemdinli olaylarını değerlendirdi. Esat Canan, ‘Neden Roj TV’ye çıktınız?’ sorusunu şöyle yanıtladı: SONUÇTA BİR TELEVİZYON ‘Roj TV, yeni değil, eskiden beri yayın yapan bir televizyon. Orada benden önce de bazı milletvekili arkadaşımızın açıklamaları, demeçleri yayımlanıyordu. Benim, Roj TV’de ilk kez açıklamam yayımlandı. Canlı yayınlarına katılan milletvekilleri de oldu. Örneğin Saadet Partisi’nin eski Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu da çok kez bu televizyonun yayınlarına katıldı. Sonuçta Roj TV de bir televizyon. Güneydoğu halkına hitap eden, oranın kültürünü tanıtan, müziğini çalan bir televizyon. Bu televizyona açıklama yapmam ya da yaptığım açıklamanın orada yayımlanması, o televizyonu, açıklamalarını, programlarını tasvip ettiğim anlamına gelmez, gelmemelidir. Hepimizin amacı, bu ülkede birlik ve beraberliği pekiştirmektir. Bu ülkede Kürtlerle, Kürt kimliğini inkar etmeden, birlikte yaşayabileceğimiz ortamın sağlanması konusunda hepimize düşen görev ve sorumluluk var.’ ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- DİYARBAKIR/ANKARA- Türkiye, Roj TV'nin kapatılması için diplomatik girişimini sürdürürken, 5 Temmuz'da bu kanalın yayınına Diyarbakır'dan telefon bağlantısıyla katılan İHD Şube Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Cumhuriyet savcılığınca soruşturma başlatıldı. CHP, Hakkâri Milletvekili Esat Canan hakkında Roj TV'ye telefonla bağlanması nedeniyle inceleme başlatırken, , CHP'li Algan Hacaloğlu, Kamer Genç, Hüsamettin Cindoruk, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, SHP'li Fikri Sağlar da Roj TV'ye konuşan siyasetçiler arasında. KAYNAK: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=171527 (Radikal, anka) ------------------------------------------------- Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarlarından Erdoğan Aydın, dün akşam kanlı terör örgütünün televizyonunda canlı yayınına katıldı. Hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri terör örgütü PKK’nın yayın organı televizyonun kapatılması için, televizyonun yayın yaptığı Danimarka’ya ilgili bilgi ve belgeleri vermişler ve kapatılması için girişimlerde bulunmuşlardı. Genelkurmay Başkanı Orgenaral Yaşar Büyükanıt daha önce yaptığı bir açıklamada, ilgili yayın organının kapatılması ile ilgili çağrıda bulunmuştu: "Danimarka NATO üyesi. Orada birlikteyiz. AB'ye girersek orada da birlikte olacağız. PKK'nın TV'sine nasıl yayın yaptırıyor? Ben şikayet etmiyorum bir tespit yapıyorum. Dünya teröre karşı tavır alırken topraklarından terörü destekleyen yayın nasıl yaptırıyor? PKK'ya karşı müttefiklerimiz neden tavır almıyor? Bunu anlamak mümkün değil. Hazmedemiyorum." Kaynak:Sabah Gazetesi Hain pusularda onlarca vatan evladımızı kaybettiğimiz şu günlerde, Cumhuriyet Gazetesi’nden yazar Erdoğan Aydın’ın terör örgütü PKK’nın yayın organında programa katılması dikkat çekti. Üstelik söz konusu terör örgütünün yayın organı televizyon, hain saldırıların ardından Türk-Kürt provokasyonuna girmiş iken. Terör örgütü PKK’nın yayın organı televizyonda programa katılan Erdoğan Aydın’ın 6 kitabı, Cumhuriyet Gazetesi tarafından yayınlandı. Aydın’ın kitapları, ‘Cumhuriyet Kitapları’ arasında yer alıyor. Erdoğan Aydın Cumhuriyet Gazetesi’nin hafta sonu ekinde “Tarihçe” köşesinin yazar olarak görev yapıyor. kaynak: http://www.samanyoluhaber.com/haber-76769.html görüntüler: http://img220.imageshack.us/img220/6...gazete1wk3.jpg http://img220.imageshack.us/img220/6...gazete2li4.jpg http://img138.imageshack.us/img138/9...gazete3vt9.jpg -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Cumhuriyet yazarı, Roj TV'de 'ayrımcılık' yaptı Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Erdoğan Aydın ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Kazım Genç, önceki akşam bölücü terör örgütü PKK'nın yayın organı Roj TV'ye konuk olarak katıldı. Programda sürekli olarak Silahlı Kuvvetler aleyhine propaganda yapılması dikkat çekti. Aydın, Türkiye'de sadece Kürt ve Alevi sorununun değil, Sünni ve Türk sorununun da olduğunu öne sürerken programda sık sık Türkiye'de linç kültürünün geliştiği, sokaklarda faşizan sürecin yaşandığı dile getirildi. Roj TV son olarak PKK terör örgütü tarafından kaçırılan Türk askerlerinin ailelerini arayarak görüştürmüştü. Cumhuriyet Kitapları arasında birçok kitabı yayımlanan Erdoğan Aydın, Cumhuriyet Gazetesi'nin ekinde de yazıyor. Erkan Acar, İstanbul görüntü: http://img84.imageshack.us/img84/6703/cumhuriyetra2.jpg |
|
12-30-2007, 19:08 | #5 |
Polis, '1 numaralı vatansever'in peşinde
haberin kaynağı: http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/ha...haberno=559580
Polis, '1 numaralı vatansever'in peşinde Kamuoyunda 'Vatanseverler' olarak bilinen derneğe yönelik operasyonda ilginç bilgilere ulaşıldı. Suç örgütü kurdukları gerekçesiyle dün tutuklanan 12 zanlının, talimatları, '1 numara' kod adlı yerden aldığı tespit edildi. Polis, esrarengiz şahsı ararken, suçlamalar arasında 'şehit yüzbaşının eşinin dolandırılması' da dikkat çekiyor. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği'ne (VKGB) yönelik, 9 ilde yapılan 'Girdap' operasyonunda yargı süreci başladı. Araların- da derneğin genel başkanı Taner Ünal'ın da bulunduğu gözaltındaki 18 kişi, Emniyet'teki sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. Ünal'la birlikte 12'si tutuklandı. Zanlıların 40 ayrı suçtan yargılanmaları istenirken, bunlardan bazıları şöyle sıralandı: "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yağma, ihaleye fesat karıştırmak, zimmet, dolandırıcılık, tarihî eser kaçakçılığı, kaynağı belli olmayan gelirlerle suç örgütünü finanse etmek, devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya yönelik eylemlerde bulunmak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini engellemeye yönelik provokatif eylemler düzenlemek." Zanlılar hakkında en ilginç suçlamalardan birini ise şehit eşinin dolandırılması oluşturdu. Bir dönem derneğin genel başkan yardımcılığını ve Konya il başkanlığını yürüten Vehbi Şanlı, şehit yüzbaşının eşini, ev almak vaadiyle 70 bin YTL dolandırmakla suçlandı. Telefon kayıtlarında, söz konusu şahsın şehit eşini, "Beni şikayet edersen adın çıkar. Bana mı inanırlar, sana mı?" diyerek tehdit ettiği belirlendi. Alınan bilgilere göre, 14 ay boyunca Vatanseverler'in her hareketini takip eden polis, ilginç bir kod adını çözmeye çalışıyor. Derneğin başkanı Taner Ünal olmasına rağmen talimatların 'bir numara' olarak adlandırılan bir kişiden geldiği tespit edildi. Ancak Emniyet, gözaltına alınan şahıslarla 'bir numara' arasında bir buçuk yıl içinde herhangi bir telefon görüşmesi saptayamadı. -------------------------------------------------------------------------------- Vatanseverler, şehit eşini de dolandırmış Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi tarafından gerçekleştirilen 'Girdap' operasyonuyla gözaltına alınan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (VKGB) Başkanı Taner Ünal'ın da aralarında bulunduğu VKGB mensubu 18 kişi, emniyetteki sorgulamalarının ardından dün mahkemeye sevk edildi. Ankara, Mersin, Antalya, İstanbul, Konya, Giresun, Muğla, İzmir ve Diyarbakır'da yapılan eşzamanlı operasyonda gözaltına alınan kişilerle ilgili, 'suç örgütü kurmaktan, hükümeti ortadan kaldırmaya' kadar bir çok suçlamaya yer verildi. Zanlıların Diyarbakır'da bayrak, Konya'da '10 Kasım Atatürk'e saygı mitingi' tertipledikleri anlaşıldı. Tandoğan ve Çağlayan'daki 'Cumhuriyet mitingleri'; Ordu, Bilecik, Mersin, Diyarbakır ve İzmir'deki şehit cenazeleri mercek altına alındı. Operasyonda gözaltına alınan derneğin eski genel başkan yardımcısı ve Konya İl Başkanı Vehbi Şanlı'nın şehit Yüzbaşı Abdulkadir Özaydın'ın eşi Mehtap Özaydın'ı dolandırdığı bilgisi de dava dosyasında yer aldı. Dosyaya göre, şehit yüzbaşının eşi Mehtap Özaydın'a OYAK'tan 100 bin YTL tazminat ödendi. Şanlı, şehit yüzbaşının eşinden ev almak vaadi ile 70 bin YTL para aldı. Ancak Şanlı ev almadığı gibi parayı da iade etmedi. Telefon kayıtlarına geçen konuşmada ise Şanlı, parasını isteyen Mehtap Özaydın'ı şöyle tehdit etti: "Beni şikâyet etmeye çalışma. Benimle adın çıkar. Beni buralarda herkes tanır. Sana mı inanırlar bana mı inanırlar?" -------------------------------------------------------------------------------- Talimat '1 numaradan' 14 ay boyunca Vatanseverler'in her hareketini takip eden polis, dernek başkanı Taner Ünal olmasına rağmen talimatların "bir numara" olarak adlandırılan bir kişiden geldiğini gördü. Ancak bir buçuk yıl boyunca bir numara ile herhangi bir telefon görüşmesi saptanamadı. Zanlıların sadece kendi aralarında birbirlerini korkutmak amacıyla, "Bir numaranın talimatı var", "Bir numaraya söylerim", "bir numara bu konuyu duyarsa..." gibi ifadeler kullanması dikkat çekti. Polis, zanlıların tamamına telefonda bahsettikleri "Bir numara"nın kimliğini sordu. Ancak 4 gün boyunca emniyette devam eden sorguda Taner Ünal'ın da aralarında bulunduğu 18 zanlının hiçbiri "bir numara"nın kimliğini vermedi. Bu arada, örgüte mensup olduğu bildirilen Fatih K. ve Veli B. adlı kişilerin bir süre önce 'zorla adam kaçırma ve çek senet tahsilatı' suçlarından gözaltına alınarak, Mersin'de tutuklandıkları da kaydedildi. Öte yandan, örgüte mensup olduğu bildirilen Selçuk C. adlı kişinin de 'bir süre önce bir mitingde, AK Parti milletvekili Saffet Benli'ye küfür ve hakaretten tutuklu olduğu' da bildirildi. Şehit eşini dolandırmak ve tehditle suçlanan Vehbi Şanlı ise mahkemede verdiği ifadede iddiaları yalanladı. Vehbi Şanlı, Mehtap Özaydın'ı dolandırdığı iddialarını kabul etmedi. -------------------------------------------------------------------------------- Zanlılardan 12'si tutuklandı 'Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturdukları' iddiasıyla adliyeye sevk edilen Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (VKGB) Başkanı Taner Ünal'ın da aralarında bulunduğu VKGB mensubu 18 kişiden 12'si tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince sabah saatlerinde Ankara Adalet Sarayı'na getirilen bu kişiler, Adli Tıp Kurumu'nda sağlık kontrolünden geçirildi. Daha sonra Cumhuriyet Savcısı Alp Arslan tarafından sorgulanan bu kişilerden, VKGB Başkanı Taner Ünal, dernek yöneticileri Ahmet C., Vehbi Ş., Salih Zeki B., Yasin A., Levent B., Mesut S., Halit B. Savaş K., İlhami D., Mehmet Doğan B. ve Hüseyin T. adlı kişiler üzerlerine atılı, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, suç örgütüne üye olmak, yağma, ihaleye fesat karıştırma, zimmet, dolandırıcılık, tarihî eser kaçakçılığı, yasadışı yardım toplama, kaynağı belli olmayan gelirlerle suç örgütünü finanse etme, devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozma, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engelleme" suçlarından tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Ahmet K, Ahmet Y., Mehmet D., Osman A., Mehmet Ali D. ve Mehmet E. isimli zanlılar ise savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. VKGB Başkanı Taner Ünal ve diğer zanlıların, ifadelerinde, üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri ve yasal olmayan hiçbir işle meşgul olmadıklarını belirttikleri öğrenildi. Ankara Nöbetçi 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkan 12 kişi, üzerlerine atılı suçlardan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu arada, emniyet yetkililerince, VKGB üyesi olduğu ve bir mitingde AK Parti Milletvekili Saffet Benli'ye küfür ettiği gerekçesiyle tuttuklu bulunan Selçuk C., "Adı geçen örgütün ne üyesi oldum ne de faaliyetlerinde bulundum. Milletvekili Saffet Benli'ye hakaret iddiasına ilişkin olarak da beraat ettim." açıklamasında bulundu. -------------------------------------------------------------------------------- Genelkurmay'a suç duyurusu Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklananlar arasında Dernek Başkanı Taner Ünal da (önde, eli kelepçeli) yer aldı. Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Emniyet yetkilileri, zanlıların bazı üst rütbeli askerî personelle ilişkileri olduğuna dair bulgulara rastlandığını açıkladı. Söz konusu personel hakkında Genelkurmay Başkanlığı'na suç duyurusunda bulunulacağı belirtildi. -------------------------------------------------------------------------------- Taner Ünal'la birlikte 18 kişi 'çete'den mahkemede 'Suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturdukları' iddia edilen VKGB Başkanı Taner Ünal'ın da aralarında bulunduğu 18 kişi, emniyetteki sorgulamalarının ardından dün mahkemeye sevk edildi. Zanlılar, 'suç işlemek amacıyla örgüt kurdukları, yönettikleri, suç örgütüne üye oldukları, yağma, ihaleye fesat karıştırma, zimmet, dolandırıcılık, devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya yönelik provokatif eylemler düzenledikleri' iddiasıyla yargılanacak. -------------------------------------------------------------------------------- Şehit cenazelerinde 'paralı' provokasyon Girdap soruşturmasına polis, zanlıların tehdit, dolandırıcılık ve yağmalama gibi çete suçlarının yanı sıra para karşılığında eylemleri ve mitingleri de provoke ettiğini ortaya çıkardı. Derneğin, şehit cenazelerini 'coşku içinde kutlanacak bir eylem' olarak gördükleri tespit edildi. Zanlıların Ankara'da Tandoğan Meydanı'nda gerçekleştirilen Cumhuriyet Mitingi'nde de boy gösterdiği belirlendi. 'Girdap' operasyonu kapsamında gözaltına alınan zanlıların telefon takibinde şehit cenazelerine bakış açılarıyla ilgili ilginç bulgulara da ulaşıldı. Buna göre, bir görüşmede zanlılar kendi aralarında 'şehit cenazeleri coşku içinde geçirilecek bir eylem' ifadelerini kullandı. Son dönemde şehit cenazelerinde yaşanan provokatif eylemlerin arkasından da Vatansever Kuvvetler Birliği Derneği üyeleri çıktı. Yaklaşık 1 yıldır takibe alınan dernek üyelerinin şehit cenazelerini 'coşku içinde kutlanacak eylem zamanları' olarak gördüğü ve provoke ettikleri belirlendi. VKGB Mersin İl Başkanı Mesut Sezer'in Mersin'deki bir şehit cenazesinde AK Partili bir milletvekiline hakaret ettiği de yine telefon takibine takıldı. Gözaltındaki Ahmet Cinali ile grubunun ise, olaylı Ordu fındık mitingine katıldığı saptandı. Zanlılar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın korumalığını yapan yeğeni Ali Erdoğan'ın Söğüt şenliklerinde dövülmesi olayının yaşandığı etkinliklerde de boy gösterdiği, bu şenliğe eski Genel Başkan Yardımcısı Vehbi Şanlı ve grubunun katıldığı anlaşıldı. Zanlıların mitinglere 200-250 metre boyunda yaptırdıkları Türk bayrağı ile katıldıkları da dosyada yer aldı. Zanlıların Tandoğan mitinginde boy gösterdiği soruşturma boyunca belirlendi. Tandoğan'daki mitingin ardından Anıtkabir'e yürümek isterken polisin müdahale ettiği grubun da Vatanseverler olduğu saptandı. Zanlıların kendi aralarında yaptıkları telefon konuşmalarında Vehbi Şanlı'dan "komutan" diye bahsettikleri, Halit Bozdağ Güngör'ün de "Ben generalim" diye kendisini tanıttığı bildirildi. -------------------------------------------------------------------------------- Çete, arama kararı bile çıkarmış Ele geçirilen sahte belgeler arasında çıkan ev ve işyeri arama kararı, operasyonu yürüten polisleri bile hayrete düşürdü. Ev ve işyeri aramaları için polis ve jandarmanın mahkemeden özel izinle aldığı kararın, çeteden çıkması büyük şaşkınlık uyandırdı. Çete bu karara dayanarak istediği her yerde arama yapabilir. 'Girdap' operasyonuyla gözaltına alınan zanlılarla birlikte 1 el bombası, 5 değişik çap ve markada tabanca ve bunlara ait şarjörler, 4 av tüfeği, 3 kurusıkı tabanca, 370 mermi, 274 av tüfeği mermisi, 1 çelik yelek, 3 kelepçe, 1 cop, 2 adet gaz maskesi de bulunuyor. -------------------------------------------------------------------------------- Bombalar hediyeymiş! VKGB Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Cinali'nin mahkemeye verdiği ifadede, aramalarda ele geçirilen el bombasıyla ilgili, "Bombayı bir polis arkadaş Mahmutpaşa'dan işportacıdan alıp hediye getirdi. Arkadaş çekmeceye koymuş." dediği belirtildi. İddialara göre, Cinali, silahlar için de 'dedemden kalmış' ifadesini verdi. Cezaevine konulan dernek başkanı Taner Ünal ise yasadışı para toplama iddialarını kabul etmeyerek, "Biz bu hareketi vatan için başlattık." dedi. Bu arada, Taner Ünal, mahkemeye verdiği ifadede dernek merkezinde internet bağlantılarının bulunmadığını belirterek, çocuk istismarı içeren görüntülerle ilgili suçlamalarını kabul etmedi. Yazarlık yaptığını, kitaplar bastırdığını söyleyen Ünal, "Bilgisayardaki görüntüler değişik kişiler tarafından girilmiş olabilir." dedi. Salih Zeki Balaban ise, dernekten 2006 Mart itibarıyla istifa ettiğini, Volkan isimli kişiye askerlikten kaçmak için çürük raporu aldırmadığını iddia etti. Metin Arslan, Ankara -------------------------------------------------------------------------------- Sahte belgeler emekli subaydan VKGB'ye yönelik yapılan operasyon kapsamında ele geçirilenler sadece silah ve mühimmatla sınırlı değil. 'Girdap'ın ardından yapılan aramalarda ev ve işyerlerinde zanlılara ait olduğu ileri sürülen çok sayıda sahte belge ve kimlikler de ele geçirildi. Örgüte sahte belgeleri ve kimlikleri, gözaltındaki zanlılar arasında bulunan ordudan atılan Jandarma Astsubay Savaş Karabali'nin düzenlediği öne sürülüyor. VKGBH Konya İl Başkanı Vehbi Şanlı adına düzenlenmiş sahte Özel Kuvvetler Komutanlığı kimlik kartı, Jandarma giriş kartı ile JAN-DER kartı da ele geçirildi. Şanlı'nın üzerinde ayrıca Jeriko marka bir tabanca yakalandı. -------------------------------------------------------------------------------- Askerî ihalelerde yolsuzluk iddiası Telefon takibinde gözaltına alınan zanlıların halen görevde olan askerler ile emekli paşalarla da sık sık görüşme yaptığı saptandı. Adına çok sayıda sahte askerî kimlik çıkan Vehbi Şanlı'nın emekli Korgeneral Hasan Kundakçı ile yaptığı görüşmeler dosyada yer buldu. Halen görevde olan askerlerle yapılan görüşmelerin ise askerî ihalelerle ilgili olduğu belirtiliyor. Zanlıların askerî ihalelerde yolsuzluk yaptığı öne sürülüyor. Ev ve işyerlerinde yapılan aramada askerî ihalelere ilişkin çok sayıda evrak ele geçirilmişti. Soruşturmayı yürüten savcılığın ele geçirilen belgeleri askerî savcılığa göndereceği öğrenildi. -------------------------------------------------------------------------------- 'CHP'li ağabey'den mitingler için 600 YTL VKGB Derneği üyelerinin bazı eylemlere katılmak amacıyla yol masraflarının da karşılandığı soruşturma dosyasına girdi. Zanlıların yaptıkları bir görüşmede, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) teşkilatında yönetici konumunda olan bir kişinin mitinge gideceklerin ulaşımı için 600 YTL gönderdiği belirlendi. Zanlıların kendi aralarında, "CHP'li abi, masraflar için 600 YTL gönderdi. Mitinge gidelim mi?" diye konuştukları görüldü. Zanlıların Cağlayan mitingine gitmek amacıyla bir otobüsle anlaştığı; ancak otobüs şoförüne de ücret ödemediği saptandı. Parasını alamayan otobüs şoförü de polise şikâyetçi oldu. |
|
12-30-2007, 19:11 | #6 |
belge 1: CHP'li Koç: Uyuşturucu satıcısı CHP'ye üye yapıldı
|
|
12-30-2007, 19:40 | #7 |
CHP'li Koç: Uyuşturucu satıcısı CHP'ye üye yapıldı (Bir çok daha belgeler burd
çok uzun haber sadece başlıklara bakmakla yetindim
ama doğrudur beklerim chpden ;) |
|
12-30-2007, 19:42 | #8 | |
CHP'li Koç: Uyuşturucu satıcısı CHP'ye üye yapıldı (Bir çok daha belgeler burd
Alıntı:
cidden haber uzunmuş bakalım ne olacak bu koçun hali ;) |
||
12-30-2007, 19:47 | #9 | |
CHP'li Koç: Uyuşturucu satıcısı CHP'ye üye yapıldı (Bir çok daha belgeler burd
Alıntı:
|
||
12-30-2007, 19:47 | #10 | ||
CHP'li Koç: Uyuşturucu satıcısı CHP'ye üye yapıldı (Bir çok daha belgeler burd
Alıntı:
yada yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar : : ikisinden biri işte ;) |
|||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|