Ata'ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.
(12.5.1994, Hürriyet)

Eğer ortaokul veya lise okuduysan duymuşsundur her öğrencinin 'ulen ne bu ayakta duruyoruz sap gibi kaçalım hadi okuldan' demelerini.Kaldı ki okullarda öğretmen ve müdürler öğrencileri bu programlara katmaları için 'gelmezsen kanaat notun sıfır olur','karneyi alamazsın' gibi tehditler etmekte.Başbakanımız bu söylemiyle tüm ortaokul ve lise öğrencilerinin sesi olmuştur ;) Eeeeee zorlarsan 'sap gibi durmaya gerek yok' söylemleri çığ gibi çoğalır ;)

* Bütün okullar imam hatip yapılacak. Gün gelecek karma eğitim ortadan kalkacak.Avrupa ve abd'deki eğitimcilerin karma eğitimin öğrencilere zarar verdiğini tespit ederek bu eğitim sisteminden uzak durulması tavsiye edip kız ve erkeklerin ayrı ayrı ders gördüğü sınıflar oluşturdular.Ülkemizde özel okullarsa uygulanmakta,yakında milli eğitim bakanlığa bağlı okulalrda da görmek nasip olucak ;)

* Elhamdülillah şeriatçıyız. Elhamdülillah putperst değiliz,Elhamdülillah Kuran klavuzumuz,Elhamdülillah Peygamberimizin izinden gidiyoruz. ;)

* Laiklik elden gidiyor diyorlar, bu halk isterse tabi gidecek. Halk istediğinde herşeyin olması mümkün.Halk isterse kübadaki gibi devrim yaşanır kom olur çıkarız.Halk isterse bu Türküye İslam Cumhuriyeti oluruz,Halk isterse Moğıolistan gibi ateist ülke oluruz.Halk isterse laiklik doğmasını istediği vakit ortadan kaldırır.Bu bayrak direklerde sallanıyorsa halk sayesindedir,ordu bu kadar güçlüyse halk sayesindedir.Halkı küçük görenler 22 temmuzda avuçlarını yaladılar,bundan sonrada yalamaya devam edecekler.Ama halk halinden memenun şuan,sizin gibi safsatalarla uğraşanlar olmasa daha menun kalacaklar ;)

*egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyorlar, egemenlik milletin falan değildir yalnız Allah'ındır. Egemenlik kayıtsız şartsız mileltin ise peki neden 'Laiklik elden gidiyor diyorlar, bu halk isterse tabi gidecek.' sözünü duyunca kene ısırmış sivas kangalı gibi kaşınıyorsunuz ? Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değilmiydi hani ? Millet istediğini yapar,bu kadar basit ;) Ha hem milletin değil diyip hemde milletin dersen çelişirsin.
Başbakanımız gerekeni söylemiş ;)

Alevilik ise mezhep değildir.Benim gözümde tarikattır,tehlikeli bir tarikat.Tıpkı şuan ki israiloğulları gibi.

CHP'liden Kandil gecesi Sibel Can konseri


Antalya’nın Akseki ilçesi CHP’li Belediye Başkanı Osman Çelikel yeni bir skandala daha imza atmaya hazırlanıyor. Skandalın bir diğer aktörü de CHP Antalya milletvekili Tayfur Süner.


KANDİL GECESİ SİBEL CAN KONSERİ

Mübarek Beraat Kandili gecesi sayısal loto ve Sibel Can konseri düzenlemeye kalkışan belediyeye duyarlı vatandaşlar tepki gösteriyor. Mübarek Beraat Kandili gecesi, Sibel Can konseri düzenlenmesinin Türk örf, âdet ve gelenekleriyle uyuşmadığını kaydeden vatandaşlar, belediyenin duyarsızlığına isyan ediyor. Akseki Stadı’nda verilecek konser öncesi, sayısal loto çekilişi yapılacağını da kaydeden vatandaşlar, bu tür etkinliklerin kandil gecesi yapılmasını art niyetli buluyor. Mübarek gecede, bu tür organizasyonların kendilerini incittiğini belirten Aksekililer, konserin iptal edilmesini istiyor. Akseki Yaz Festivali etkinlikleri kapsamında düzenlenen konser ve etkinliklerin kandil gecesi 19.30’da başlayacağı üç gün süreceği bildirildi.


YOLSUZLUKTAN HAKKINDA DAVA AÇILMIŞTI

CHP’li Belediye Başkanı Osman Çelikel daha önce çeşitli iddialarla gündeme gelmişti. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesini hukuka uygun bir şekilde işletmeyen Çelikel’in belediye tarafından el koyulan araziye, mahkeme kararı olmasına rağmen inşaat izni verdiği ve mal varlığı beyanında da eksik bilgilendirmede bulunduğu iddia edilmiş, iddialar üzerine Çelikel hakkında soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmaların ardından Akseki Savcılığı, Osman Çelikel hakkında dava açmıştı. Organizasyonu düzenleyenler arasında CHP Antalya milletvekili Tayfur Süner’in de olduğu iddia ediliyor.


Vakit

[B]Hürriyetçilerin Hz. Ömer'e Saygısızlığı


Hürriyet Gazetesinin hafta sonu ilavelerini yapan otuz kişilik ekibin Bebek Ambassador'daki toplantısına katılan Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök büyük bir gafa imza attı.


Gazetenin ağırlıklı olarak cinsel konuları işleyen yazarı Ayşe Arman'ın "eşi Ömer'in adını sağ göğsüne dövme yaptırdığını" belirtmesi ve bu dövmeyi herkese göstermesi üzerine tartışmalar çıktı. "Ayrılırsanız ne olacak?" eleştirileri üzerine tartışma uzayıp giderken Özkök duruma el koyarak -güya- pratik bir çözüm yolu gösterdi;

"Ne var canım!. Ayrılırlarsa Ömer'in başına bir Hz. koyar olur biter... Benim inancım der, geçer gider..."

Bu olayı köşesine taşıyan Arman'ın yazdığına göre Özkök'ün bu esprisi (!) üzerine tartışma kahkahalarla bitmiş.

Adaletiyle nam salan halife Hazreti Ömer'i içki muhabbetine "meze" yapmaya çalışan Arman ve Özkök'ü kınıyor, cinsel bunalımlarına dinsel espri bulmaktan vazgeçmelerini ve Müslümanların inancına en azından saygılı olmalarını diliyoruz.

Rıfat Yörük-Yorum-habervaktim.com

Secdeye varması 'din düşmanı' kartelin kanına dokundu


Olimpiyatlarda dün altın madalya kazanarak, ülkemize büyük bir sevinç yaşatan Ramazan Şahin'in maçtan sonra secdeye varması, 'dinsiz' karteli kızdırdı.


Olimpiyatlarda Rus ve Çin asıllı birçok sporcunun yanısıra Çeçen asıllı sporcular da Türkiye'yi temsil ediyor. Devşirme asıllı Çinli ve diğer sporcularımız elenirken, Çeçen asıllı Ramazan Şahin dün güreşte altın madalya kazandı. Şahin'in altın madalya kazanması tüm Türkiye'yi sevince boğdu, çünkü Olimpiyatların başından beri bir türlü başarılı olamıyorduk.

Ancak Şahin'in madalya kazandığı maçtan sonra secdeye varması, İslam'a ve dindarlara karşı her türlü hakareti ve iftirayı eden bazı kesimleri kızdırdı. Bugünlerde Pamukbank'taki kirli ilişkilerde adı geçen Aydın Doğan'ın sahip olduğu Vatan gazetesi, Şahin'in sakalı ve secdeye varması üzerinden yine Müslümanlara saldırdı.

Vatan'da yazan Mustafa Mutlu isimli köşe yazarı, Şahin'in sakallı olmasını 'dinciliğinin sembolü' olarak nitelendirdi ve Şahin üzerinden dindarlara bakın nasıl saldırdı: http://www.akpartiforum.com/haberler...er-arsivi/210/ (#223)

29 Temmuz'da çıkan haber:

YARSAV Başkanı'ndan İslam'a hakaret

The Guardian gazetesine konuşan YARSAV Başkanı, İslamiyet'i İtalya'daki faşizm ve Almanya'daki Nazizm'e benzetti.



The Guardian gazetesine konuşan YARSAV Başkanı, İslamiyet'i İtalya'daki faşizm ve Almanya'daki Nazizm'e benzetti. Eminağaoğlu, "Türkiye'de küçük bir kıvılcımla olaylar çıkar." dedi

Yargıçlar ve Savcılar Birliği Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Avrupa'ya İslam'ı şikayet etti. Eleştirmenlerin İslam'ı bilmediğini savunan Eminağaoğlu, "İslam Hristiyanlık gibi değildir, din devleti düzenlemek ve yönetmek ister." dedi. The Guardian gazetesine konuşan YARSAV Başkanı, Ak Parti'nin de şeriat sistemini getirme niyetinde olduğunu öne sürdü. Örnek olarak da, gıda sektöründe helal stardardının getirilmeye çalışılması, Müslüman ülkeler ile yapılan ikili anlaşmalar ve başörtüsü yasağını kaldırma girişimlerini gösterdi. Avrupa Birliği tarafından yapılan eleştirilere de tepki gösteren Eminağaoğlu, AB'li siyasilerin Türkiye'yi tanımadığını iddia etti. Ak Parti'ye karşı açılan davanın temel noktasının 'müsamahasızlık' olduğunu öne süren Eminağaoğlu, şunları söyledi: "Şeriat sistemi tabiatı gereği diğer düşüncelere, inançlara ve adetlere müsamahasızdır. Aynen İtalya'daki faşizm ve Almanya'daki Nazizm gibi, şeriat Türkiye'nin hassas bir konusu. Küçük bir kıvılcımla sosyal bir harekete dönüşebilir. Osmanlı zamanında şeriat temelli bir sistemimiz vardı ve toplumumuz hâlâ onun izlerini taşıyor. "

Ak Parti'ye karşı açılan kapatma davasının AB kurallarına önem verdiğini ve Avrupalı eleştirmenlerin Türkiye'yi de, İslam'ı da anlamadığını öne süren Eminağaoğlu şöyle konuştu: "İslam Hıristiyanlık gibi değildir. Sadece inanç boyutunda uygulanmasını amaçlamıyor, aynı zamanda devleti düzenlemek ve yönetmek de ister. İslam ülkelerine bakarsanız türban sadece dinî inancın ifadesi değil aynı zamanda İslamî rejimin de sembolüdür. Türkiye İslamî bir ülke değil, demokratik bir ülke. Avrupa'nın bizi tanıması için sadece iktidarla değil diğer kurumlarla da görüşmesi gerekir."

Kamuran Samar - Zamanu

Türkiye üzerine korkunç oyunlar


Ergenekon delilleri arasından çıkan şok belgede Türk halkının nasıl parçalanacağını ve kültürünün nasıl değiştireleceğini anlatan şok ifadeler...

Ergenekon delilleri arasında yer alan ve İşçi Partisi Genel Merkezi'nde ele geçen 1997 tarihli bir belge Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik mezhebe dayalı kadrolaşma çabalarına dikkat çekiyor. Halen emekli konumda olan iki subayın yaptığı bir konuşmanın dökümünü içeren belgede "Türklerin üstün bir ulus olduğu safsatasını yıkın. İrtica yaygarası kopartın. Memleket bizim olana kadar kendinizi gizleyin" diyen kişiler, darbeye karşı çıkan zamanın komuta kademesine hakaretler yağdırıyor.



Ergenekon iddianamesi yakın tarihin karanlık yüzünü deşifre ediyor. 2455 sayfalık iddianamede yer alan bir belge 28 Şubat sürecinde şimdi emekli olan bazı subayların Ankara'da gizli toplantılar düzenlediğini ortaya koyuyor. Toplantıya başkanlık eden kişinin ise 28 Şubat sürecinin en önemli aktörlerinden biri olarak gösterilen dönemin Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Çetin Doğan olduğu kaydediliyor.

ORDUDA MEZHEBE DAYALI KADROLAŞMA

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'e ait belgeler arasında yer alan toplantı kayıtlarına göre emekli orgeneral Çetin Doğan beraberindeki bazı subayları PKK'ya karşı gerçekleşen operasyonlara göndermemek için planlar yapıyor, kararlar alıyor.

ÇETİN DOĞAN KONUŞUYOR

Güneydoğu'da bizimkiler postu deldirmesin, buna yönelik önlemler alın, tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye bizden olmayan o namussuzları sürün. Alevi olmayana hiçbir zaman tam olarak güvenmeyeceksin. Alevi olmayan herkesin anti laik olma ihtimali uzun vadede de olsa olabilir. Türklerin üstün bir ulus olduğu safsatasını yıkın.

İddianamede yer alan belgeye göre gizli toplantıda konuşan Orgeneral Çetin Doğan devleti ele geçirmekten söz ediyor.

ÇETİN DOĞAN KONUŞUYOR

<İ>Arkadaşlar çok çalışsın. Bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır, biz Türkiye'de İslam ile bağlantılı görülen ama bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız.

Doğan'dan sonra söz alan ve şimdi emekli konumda olan Tuğgeneral Volkan Kaplama'nın da Doğan'la aynı görüşte olduğu anlaşılıyor. Her iki komutan da darbeye karşı çıkan subaylara ağır hakaretlerde bulunuyor.

VOLKAN KAPLAMA KONUŞUYOR

Gerçek laiklik ancak alevi toplumda gerçekleşir. Aptal komutanlar, her gün gündeme gelerek ülkedeki şeriatçı birikimi azaltarak bir müdahalenin önünü kesiyorlar.

ÇETİN DOĞAN KONUŞUYOR

Çevik Paşa' nın yerine bizden akıllı biri olsaydı, Karadayı sünepesinin daha verimli olmasını sağlardık.

Söz konusu toplantıda alınan kararlar, 28 Şubat günlerinde 'değerlerine bağlı Türk milletinin' karşı karşıya kaldığı karalama kampanyasının perde arkasını göstermesi açısından büyük önem taşıyor.

GİZLİ TOPLANTI KARARLARI

- Ordunun müdahalesini sağlamak için, orduda ve sivil toplumda etnik ve irticai faaliyetleri seyredin, yer yer körükleyin.

- Her yerde irtica kampanyası başlatılsın.

- Sadece eşi kapalı olan, namaz kılan değil, sağcı, milliyetçi, yarın irticaya kaçması ve size engel olması muhtemel herkesi yazın. İlgili mercilere şikayet edin.

- Onların adına dinci dergiler, gazeteler gönderin, akrabalarının adını öğrenin, onların isimleriyle başlarını belaya sokacak mektuplar, kartlar gönderin.

- Alevi olan birlik komutanı yoksa laikleri sıkıştırın, çokça eğlence düzenleyin, dansöz ve içkiyi zorlayın.

- Atatürk' ün alevi kürt köylerini katletti gibi sözleri durdurun, Atatürk' ten başka kullanılacak neyimiz var.

Toplantıda din ve milliyetçilik duygusunun azaltılması gerektiğine dikkat çekiliyor ve dinin zararlı bir mefhum olduğu vurgulanıyor.

GİZLİ TOPLANTI KARARLARI

- PKK'ya karşı savaşanlara el altından şu mesajı gönderin, sakın ha ölmeyin, bırakın Atatürkçü olsa da Sünniler ölsün. Din ve milliyetçilik duygusunu zayıflatan yolların neler olduğu açık, bunları kullanın.

- Okullarda öğrencilerin kız arkadaşlıklarını teşvik edin, yapabiliyorsanız Osmanlı hayranlığını kırın, cinsel konularda sınırları zorlayın, çünkü bu konu insanın zaafının başında gelir.

- İrtica tehlikesi iyice büyüsün. Din bizim için zararlıdır.


Düzenlenen gizli toplantılarda uyulması zorunlu olan ve kendi aralarında aldıkları bazı prensip kararları ise akıllara durgunluk veriyor.

GİZLİ TOPLANTI KARARLARI

- Hanımlarınız dekolte giysin, diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin.

- Alevilik bu ülkede bir gurur kaynağı olana kadar, yani memleketi avucumuza alana kadar herkes kendisini gizleyecek.

- Deşifre olmuş aleviler, sevgi desinler, insanlık desinler, ama ülke için oynadığımızı belli etmesinler, hal hatır sorana "Allah'a şükür" densin, bizi dinci sansınlar.

Ve toplantıda alındığı öne sürülen çok ibretlik bir karar daha.

GİZLİ TOPLANTI KARARLARI

- Ordudan altı ayda bir adam atarak, yarın darbe yapma gerekçenizi ortadan kaldırmayın, bırakın, tehlikeyi müdahale boyutunda büyütün


VİDEO: http://www.samanyoluhaber.com/haber-113565.html

CHP’li Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün bir marifeti daha ortaya çıktı. Göztepe’ye cami yapımına engel olmasıyla halkın tepkisini üzerine çeken CHP’li Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, ‘bu kadarına da pes’ dedirtecek bir icraata daha imza attı.


Birkaç ay önce Kadıköy Belediyesi’nin yeniden tasarımlama ve restorasyon işlemlerini yapmak üzere etrafını iskele ile kapattırdığı III. Selim döneminde yapılan tarihi Halitağa Çeşmesi’nin Besmele-i Şerif ve tuğralarının restorasyon sırasında kazındığı ortaya çıktı. Bölge esnafının ihbarı üzerine ortaya çıkan skandal işlemle ilgili olarak Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk konuşmazken, Özel Kalemi pişkinlik ve umursamazlık örneği sergileyerek “Vatandaşlar kazımıştır” şeklinde konuştu.


İSKELE KURUP ETRAFINI BRANDAYLA KAPATTILAR

1794'te III. Selim tarafından inşa ettirilen, etrafı kaplamalar ve levhalarla süslenen tarihi Halitağa Çeşmesi’nin restorasyon sırasında dört levhasının kazındığı ve bu kazımanın iskeleyle gizlenerek yapıldığı ortaya çıktı. Tuğra düşmanlığına şiddetli tepki gösteren bölge esnafı ve semt sakinleri, restorasyon öncesinde kurulan dev iskele ve iskele etrafına çekilen branda ile tuğraların kazınma işleminin gizlendiğini iddia ettiler. Kamil Kocakaya isimli vatandaş, tarihi Halitağa Çeşmesi’nin karşısında oturduğunu ve tuğraların kazınma işlemine şahit olduğunu belirtti. Kocakaya, “Çeşmenin hemen karşısında oturuyorum. Çocukluğum burada geçti ve bu çeşmenin suyundan içtiğim dönemleri hatırlıyorum. Bence bu sistemli bir politikanın neticesi, çünkü tek partili dönemde de CHP aynı Osmanlı düşmanlığını yaptı. Halitağa Çeşmesi’nden Osmanlı’nın izlerini silmeye önce suyunu keserek başladılar, sonra ilgisizlik ve bakımsızlığa terk ettiler ve bir gün Belediye Başkanı Selami Öztürk ‘restore ediyoruz, onarıyoruz’ yaygaraları kopararak etrafını çevirttirdi. Yüksek bir iskele kurup etrafını kapattılar. Evim yüksekte olduğu için kurulan iskelenin üstünü görebiliyorum. Çeşme üzerinde bulunan 4 levhanın kazındığını gözlerimle gördüm. Çalışan kişi elinde bir keski ile tuğralar ve Besmele-i Şerif’le uğraştı, ama bu kadar ahlaksız olunabileceğini tahmin etmediğim için kimseye şikâyette bulunmadım” şeklinde konuştu.

Esnaf ise çeşmenin etrafı iskeleyle kapatıldığı için ne yapıldığını göremediklerini, ancak açılıştan sonra durumu fark ettiklerini anlattı.


BELEDİYE YETKİLİLERİ TELEFONA DAHİ ÇIKMADI

Esnafın “Osmanlı hazımsızlığı” olarak tanımladığı Halitağa Çeşmesi’nin tuğralarının tahrifatı ile ilgili aradığımız Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ise konuyla ilgili konuşmazken, Basın Danışmanı Arife Avcu ilk önce, bunun mutlaka bir yanlış anlaşılma olduğunu belirtip ilgileneceği sözünü verirken, daha sonra telefonlarımıza çıkmadı.


“SUÇLU VATANDAŞ KARDEŞİM, BAŞKANIMIZ MI GİDİP KAZIMIŞ?”

Rezaletin ikinci perdesine ise Kadıköy Belediyesi Özel Kalemi imza attı. Kadıköy Belediyesi Özel Kalemi’nde görevli Ahmet isimli belediye yetkilisi ise suçun kendilerinde olmadığını, suçlunun vatandaş olduğunu iddia etti. Özel kalem görevlisi “Restorasyonu yapan firma veya belediye zarar vermiş olamaz. Vatandaş zarar vermiştir. Suçlu vatandaştır kardeşim. Şimdi Başkanımız mı gidip orayı kazımış?” diye gülünç bir ifade kullanarak tarihi çeşmenin tahrifatı konusundaki duyarsızlıklarını ortaya koydu.

MURAT ALAN/İSTANBUL

CHP İlçe Başkanının şikayet ettiği Kur'an kursları hakkında İstanbul Müftülüğü inceleme başlattı.



İstanbul Müftülüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada, CHP'nin isminin telafuz edilmemesi dikkat çekti. “Bir siyasi partinin Gaziosmanpaşa ilçe başkanlığının, Gaziosmanpaşa, Sultangazi ve Arnavutköy ilçelerinde kaçak Kur'an kursları bulunduğu, bu kurslarda anaokulu adı altında 6 yaşlarındaki çocuklara kaçak dini eğitim verildiği yönünde iddiada bulunduğu” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada bunun üzerine ilgili kaymakamlıklardan bilgi istendiğine dikkat çekildi. Açıklamada şöyle denildi:

“Alınan cevaplarda, şikayetçi siyasi parti ilçe başkanlığının mezkur yazılarında ad ve adresleri verilen yerlerden Gaziosmanpaşa ve Sultangazi ilçelerinde müftülüğümüze ait Kur'an kursu bulunmadığı, Arnavutköy ilçesinde ise kurumumuza ait üç resmi Kur'an kursunun bulunduğu ancak, bu kurslarda yasadışı bir uygulamanın olmadığı, şikayete konu olan bir diğer kursun da Diyanet İşleri Başkanlığı'nca resmi açılışının uygun görüldüğü ve 2008-2009 eğitim-öğretim yılında faaliyete geçeceği bildirilmiştir.”

Açıklamada, Arnavutköy'deki konuyu incelemek, iddialar hakkında sağlıklı bilgi edinmek ve sonucuna göre işlem yapmak üzere, Kur'an kurslarından sorumlu il müftü yardımcısının görevlendirildiği kaydedildi. İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı Vakit'in sorusu üzerine CHP'nin isminin polemiğe girmemek için yazılı açıklamada kullanmadıklarını, müftülük tarafından şikayete konu kurslarda yapılan incelemede de herhangi bir yasadışı duruma rastlanmadığını söyledi.

Vakit