![]() |
#1 |
![]() CHP'nin Türkiye'ye attığı en büyük kazık“Atatürk’ü sevmiyorum” ifadesi 5816 sayılı kanun kapsamımda soruşturma gerekçesi sayıldı. Peki 5815 sayılı kanun nedir? Kaynağı nedir? Ne zaman ve hangi amaçla çıkarılmıştır? Dünyada başka örneği var mı? İşte bu soruların cevapları:
12 Eylül Cumhuriyet Savcısı Faik Tarımcıoğlu, 5816 Sayılı Kanun ve Türkiye’deki son uygulamaları ile ilgili sorularımıza çarpıcı cevaplar verdi. Tarımcıoğlu, 5816 sayılı kanunu şu sözlerle özetledi: “Dünyanın hiç bir ülkeside böyle bir kanun yoktur! Eşi emsali olmayan bu kanun, ancak Türkiye’ ye mahsustur... O da Türkiye’nin en yaman, en dehşetengiz ironisi ve mizahi çelişkisidir!” “Atatürk, hiç şüphesiz, Türk Tarihinin en mümtaz büyüklerinden biridir ve hem tarihte hem milletin gönlünde şerefli ve kalıcı yerini almış, tarihe malolmuştur” diyen Tarımcıoğlu, Atatürk ve 5816 sayılı kanunun getirilmesini şu sözlerle yorumladı: 5815’in izahını sadece mizahçılar yapabilir “Atatürk, hem ‘Bani’, hem de, ‘Halaskar Gazi’dir... Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur. Böylesi bir ‘önder’e, hem de ölümünden kısa bir zaman sonra, 5816 Sayılı bir garabetin getirilmesinin izahını sadece mizahçılar yapabilir! TCK’nunda yığınla madde varken, özel bir kanun çıkarmak, ancak ‘yasakçı kafa’nın bir dayatmasıdır!” 5815 sayılı kanunun mimarı Ticanilere ne oldu? Tarımcıoğlu, “Peki böyle bir kanun kimin fikriydi?” sorusuna da şu karşılığı verdi: O günler de, ‘Ticani’ denilen ve sonradan ne olduğu anlaşılamayan bir tarikatın(!) bir takım meczubane girişimlerinin sonucu olarak getirilen bu kanunun konjonktürel sebeplerini iyi irdelemek gerekmektedir. Acaba, ‘Arapça ezana’ bir denge midir? Ticani’ler, ne olmuştur? Kumpasa mı gelmişlerdir? 5815 Sayılı Kanun neyi amaçlamaktadır? Kanun, Atatürk’ ün ‘hatıra’sını korumakta, resim, heykel, eser ve bunun gibi şeyleri korumayı amaçlamaktadır.” Atatürk tüccarlarının yediği herzeler “Sonradan türeyen ‘Atatürk tüccarları’, Atatürk adına ne herzeler yemişlerdir, bir bilseniz küçük dilinizi yutardınız!” diyen Tarımcıoğlu, merak edenlerin, 1990 yılında basılan ‘250 Liralık Adalet’ isimli kitabının ‘Atatürk Heykelleri Neyi Kurtardı?’ başlığı ile verilen misallere bakmalarını önerdi. Kitapta anlattığı hazin ve yürek yakıcı anektotların, başlıbaşına, 5816’ya girdiğini belirten Tarımcıoğlu, “Atatürk’ü sevmiyorum” demek , bizatihi, suç mudur? Sorusunu da şöyle cevapladı: “Atatürk’ü sevmiyorum demek suç değil” “Hayır, değildir! Sevmek, sevmemek subjektif, indi, enfusi bir keyfiyettir. Şuç işlemek ‘özel kastı’ ile de hareket edilmemiştir. Spontane bir reflekstir... Manevi şahsiyete hakaret için özel kasıt aranmalıdır. Fikir özgürlüğü ile kabili telif midir? Hayır! Türkiye bir tabular, yasaklar ülkesidir. Alınacak mesafeler çoktur. Bu tabu ve yasaklardan uzaklaştığımız ölçüde gerçek demokrasi ve laikliğe ulaşırız, inşallah!” Ticanilere ne oldu? Tarımcıoğlu’nun bahsettiği Ticanilik ve Ticanilerle ilgili bilgiler ise, 5816 sayılı kanunun hangi süreçten geçerek kabul edildiğini ortaya çıkarıyor. 1940-50’li yıllarda ortaya çıkan Ticaniler’in, Kemal Pilavoğlu liderliğinde 1950 seçimleri öncesinde ve sonrasında CHP’nin dümenine girdiği ve onların aleti haline geldiği belirtiliyor. O tarihlerde yayınlanan haberlere göre, Pilavoğlu ve müritleri 10 Nisan 1950 günü CHP Ankara İl Başkanlığı binasında üye kayıtlarını yaptırdılar. Ardından da, ta köyler kadar gidip toplantılar düzenleyerek CHP propagandası için seferber oldular. DP’ye nurcuların destek vermesini örnek alan CHP’nin de kendisine destek veren dindar kisveli bir grubun varlığını kabul ettiği, ancak bu grubu belli bir mesafede tuttuğu ifade ediliyor. Ticanileri CHP’liler mi kullandı? Ancak seçimlerden önce DP aleyhinde çalışan Ticaniler’in, seçimin hemen ardından DP’nin başına bela olacak davranışlar sergilemesi akıllarda soru işareti olarak kalıyor. Tahripkar faaliyetlerde bulunan Ticaniler, zikri-duayı bir kenara bırakarak var güçleriyle Atatürk’e ait büst ve heykelleri kırmaya yöneldiler. Atatürk heykellerinin Ticanilerce kırılmasını fırsat bilen CHP’liler ise, dindarları ve iktidar partisini protesto eden mitingler düzenlediler. Gösterilen hedefine ulaştı ve 25 Temmuz 1951 yılında ‘Atatürk hakkında işlenen suçlar`a dair, zamanla çok kişinin canını yakan 5816 sayılı kanun maddesi çıkarıldı. Bir gecede 17 heykele saldıranlar o gün bugün ortada yoklar Kanunun mucidi Celal Bayar’ın, yıllar sonra yaptığı açıklama ise Ticanilerin sırf bu amaç için kullanıldığı yönündeki iddiaları doğrular nitelikte. İşte Bayar’ın o sözleri: “İktidarımızın ilk yıllarında, Kemal Pilavoğlu adında birinin yönettiği tarikat mensupları ellerine geçirdikleri çekiçlerle Atatürk heykellerine saldırıyor, huzursuzluk çıkartıyorlardı. Atatürk heykellerine ve Atatürk'e karşı harekete geçeceklere karşı da Atatürk'ü Koruma Kanunu çıkartmak gerekiyordu. (…) Kanun müzakeresi aylarca sürdü. Bir gecede 17 Atatürk heykeline birden saldıranlar, o gün bugün ortada yoktur." (Erkin Umsan, Yeni Asır, 10 Kasım 2003) Engin Kaşdaş-habervaktim.com
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Anıtkabir Tapınağı
Başlığı böyle attım ama kuşkuluyum: Şimdi birçok solcu ve de halkçı, “fariza ne demek” diye soracak, sinirimi bozacak. Hani hac mevsiminin “bu sene kurban bayramına” denk gelmesine şaşan gazeteci kızlar vardı ya, onlar gibi... Kimi hayvan da “Osmanlıca konuşuyorsun, demek ki hükümete yağ çekiyorsun” diyebilir. Deniz Baykal, partisinin kuruluş yıldönümünde, yanına binlerce adamını alıp Anıtkabir’e çıkmış. “İzdiham” yaşanmış, falan filan. Orada gelenektir, “şeref defteri” imzalanır ve daha önce iki satır da birşeyler yazılır. Atatürk kalkıp onları okuyamayacağına göre, arkada bekleyen muhabirlerin okumaları ve gazetelerine bildirmeleri için. Yazılanlar genellikle ya imza sahibinin “Atatürk’ün ne kadar izinde olduğunu” belirtmeye yöneliktir, ya da birşeyler ya da birileri bu yoldan “Atatürk’e şikâyet” edilirler. Elbette şikâyet edildikleri merci, aslında Cumhuriyet Gazetesi ve Genelkurmay falandır. Bu ziyaret yerli yersiz, vara yoğa yapılan bir ziyarettir. Milli bayramlarda da oraya gidilir, maç kazanıldığı zaman da, parti kuran da soluğu orada alır, ihracat rekoru kıran da. Bir örneği başka bir ülkede yoktur. Sovyet yöneticileri bile resmi törenlerde Lenin’in anıtkabirinin içine girmezler, damına çıkarlardı... Bir arkadaş, 10 Kasım günleri Ankara’ya gidemediği için Dolmabahçe Sarayı’na gidiyor, yani Atatürk’ün yattığı yere ulaşamayınca öldüğü yeri tavaf ediyor, bunu her sene yapıyor ve okuyucularına da hararetle tavsiye ediyordu... (Fariza, izdiham, hararet, şikâyet, tavaf, muhabir, sene... Sen iyice gerici oldun be Engin Ardıç!) Aynı arkadaşlar, halk kadınları bağlı başlarıyla türbe türbe gezip çaput bağlayınca çok kızarlar. Yapılan, temelde aynı şeydir. Eh, Nutuk’u kutsal kitap, Çankaya’yı Kâbe, Atatürk portrelerini ikona, ilkokul öğretmenlerini rahip, tayyör-etek giyen iri kalçalı memur hanımlarını da rahibe gibi algılarsan, Anıtkabir’i de elbette peygamber türbesi kabul edeceksin! ''Onlar çaput bağlayacaklar, sen şeref defterine yazı yazacaksın. Onlar dua edecekler, sen esas duruş göstereceksin. Orada ezan okunacak, burada Onuncu Yıl Marşı. Sonra da ya kızıp köpüreceksin, ya da kara kara soracaksın, “biz nerede yanlış yaptık”... Atatürk’ü sevdirmediniz, insanları ondan soğuttunuz, bıktırdınız, yanlışı orada yaptınız. Öğretmediniz, ezberlettiniz. Düşündürtmediniz, korkuttunuz. Özgür bırakmadınız, ezdiniz. Açıklamadınız, yasakladınız. Tartışmadınız, örtbas ettiniz. Atatürk size hedef olarak çağdaş yaşama biçimini, rehber olarak da bilimi gösterdi, siz tuttunuz bir “Kemalizm dini” icat ettiniz. Üstüne üstlük, faşizmi de solculuk diye satmaya kalktınız. Bir kısım basın yuttu ama halk yutmadı. Atatürk’ü anmak mı istiyorsun sevgili dostum? Andrew Mango’nun mükemmel Atatürk biyografisini oku... Lord Kinross’a da, Şevket Süreyya Aydemir’e de beş basar. Üstelik kırk sekiz Anıtkabir ve de yirmi altı Dolmabahçe ziyaretinden daha faydalıdır. Zihnin açılır. Engin ARDIÇ / AKŞAM 11.09.2007 |
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Güzel yazmış hepsine katılıyorum.Eline sağlık. :-*
Fakat anıtkabiri sadece böyle görmemek lazım.Gidip görülmesi gereken bir yer diye düşünüyorum. 8) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Gidip görülmesi mümkün değil,tekme sallama timi mevcut orada :-X
|
|
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Yok hocam başörtülüler için dedim :-*
Onlar için baş açmak farz ya o bakımdan,başı kapalıyı görünce tekme atma mekanizmaları herekete geçiyor birden ;) |
|
![]() |
![]() |
#7 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Yok öyle bişey merak etme.Bazı gelenler azınlık kesim size aval aval bakabilir ama öyle bişey yok yani.Onlarda dediğim gibi azınlık. :-* Biz çok girdik bi sorun olmuyor... 8)
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() Nöbet tutanlar varmış diye duydum :-X
Eee alışmış kudurmuştan beterdir,belli olmaz bi bakmışsın tekmesi havada birisi uçarak geliyor :D Gidilmez gidilmez,ama sırf gıcıkslık olsun diye gidilir ![]() Anca kalabalık olunca kendilerini erkek sanıyorlar. Timin adı belli: Tapınak Şovalyeleri ![]() |
|
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Tamam sen gitmek istemiyosan gitme. 8)
Ama tekrar söylüyorum öyle bişey yok. :-* Yalnız şunuda söyleyim.Orası sadece Atatürk'ün mezarı değil.Anladığım kadarıyla hiç gitmedin, o yüzden söylemek istedim. ;) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|