Çin Halk Cumhuriyeti'nin RTÜK'ü konumundaki Radyo, Film ve Televizyon İdaresi, "Zaman Yolculuğu" na dayalı yapımların gösterimini yasaklamış.
Haberi Milliyet'in internet sitesinde okuduktan sonra Google'a girdim.
Bu haberi milyonlarca kişi okumuş ve yorumlamış.
Örneğin Çin RTÜK'ünün bu kararını savunan bir The New York Times okuru, şöyle yazmış:
-Zamanda yolculuğa dayalı filmlerde batıl itikatlar körükleniyor, kadercilik teşvik ediliyor hatta ve hatta feodalizm övülüyor.

İnternette habere katkıda bulunan bazı bloggerler de yayınlanan bu kararın "Çeviri hatası"na kurban gittiğini, kararın asıl amacının tarihi öneme sahip şahsiyetlerin film ve TV programlarında yanlış yansıtılmasının engellenmesi olduğunu ileri sürmüşler.
Bir blogger de "Zaman yolculuğu ile tarihimiz çarpıtılıyor" demiş.

Biz meraklı değiliz
Bütün bu tartışmaların ötesinde bir gerçek var.
Demek ki Çin televizyonları artık "Back To The Future" benzeri filmleri oynatamayacaklar.
Bizim Türk sinemasında ve edebiyatımızda mesela HG Wells'in 1888'de yazdığı "Chronic Argonauts" veya 1895'te yazdığı "The Time Machine" benzeri yapıtlar pek yok.
Bunun gibi Mark Twain'in "A Connecticut Yankee in King Arthur's Court"undan esinlenip bir Cumhuriyet devri başbakanının Kanuni'nin Divanı'nda sadrazamların başlarına gelenleri hayretle izlemesini hayal eden bir deneme de yapılmamış.
Aslında şimdi yeni kuşaklar Başbakan Adnan Menderes'in "Yassıada Divanı" ndaki durumunu da tarih öncesi bir olay gibi algılamıyorlar mı?

Bazı denemeler
Gerçi eski ve özensiz tarih içerikli Yeşilçam filmlerinde Kanuni dönemi Türk akıncıları Macar kırlarında at koştururlarken arkada telgraf direkleri ve telleri de görülürdü.
Veya Yavuz Sultan Selim kol saati takmaz mıydı?
Bu da bir çeşit zaman yolculuğu denemesi olarak belki algılanabilirdi...
Batı'da zaman yolculuğu olayının edebiyata girmesi çok eskiye dayanmıyor.
Oysa Asya'da bu mitolojide de var.

Örneğin Hint mitolojisinin kaynağı olan "Mahabbarata"da Kral Reviata yaratıcı Brahma'ya ulaşmak için öbür dünyaya yolculuk yapar. Dünyaya döndüğünde de yolculuğunun yüzyıllar sürdüğünü görüp şaşırır.
1771 yılında Louis-Sébastien Mercier adında bir Fransız "2440 yılı" konulu bir roman yazıp, zamanda ileri doğru yolculuk yapmış ve geleceğin Paris'ini anlatmış.

Romansı makaleler
Bizde ise geleceğe dönük roman yazmak yerine siyasi içerikli romansı makaleler yazılıyor.
Bunlara göre istikbaldeki her seçimi de AK Parti kazanıyor ve Tayyip Erdoğan da Başkanlık Sistemi'ni getirip Başkan oluyor.

Bu romansı makalelerde Abdullah Gül'ün ne olacağına henüz karar verilemedi.
Geçmişe dönük romansı makaleler ise, yaşamın da tarihin de Cumhuriyet'le başladığını ve "Tek Parti" döneminin Türk budununun "Devr-i Saadet"i olduğu tezini işliyorlar.
Zavallı Çinliler.

Artık sadece bugünle yetinmek zorunda kalacaklar.
Bizim RTÜK'e şükredelim.
Bizim RTÜK zaman yolculuğuna takıntılı değil.
Bizim RTÜK sadece "Haber kanalları dizi kanalları karşısında reklam yasakları ile nasıl daha zor durumda bırakılır" benzeri konularla ilgileniyor.