09-13-2007, 01:43 | #1 |
ÇOCUK VE RAMAZAN
Çocuk meraklidir. Çocuk heveslidir. Çocuk saf, temiz, iyi niyetlidir. Davranislari, düsünceleri ön yargisizdir. Içinden geldigi gibi, düsündügü gibi yapar. Hayal dünyasi genistir. Olmazlarin içinde hayaliyle gezinir ve onlarin güzelligi ile hep güler. Çiçekler solmayinca, çocuklar aglamayinca güzeldirler. Onlari aglatmamak gerekir. Bombalarin, enkazlarin, yoksullugun, sadizmin, bencilligin altinda ezilmemeli çocuklar. Çocuk güzelin, iyinin, mutlulugun kahramani olmalidir.
Ramazan bir hos, bir güzel aydir, aylar içinde. Oruç da o ayin gülü. O gülden koklamak, o gülü seyretmek güzeldir. Ramazan gibi has bir ayin, has gülü orucu Mü’minler doya doya koklarlar, onu tâ cigerlerine kadar doldururlar. Mü’minlerin çocuklari da o aydan büyük zevk alirlar. Normal ibadetlerden biri olan oruçta, senede bir kere gelmesinden dolayi evlerde büyük bir degisim yasanir. Evlerde gece hayati baslar. Ramazan öncesi tatli bir heyecan ve telas kaplar evleri. Alinmayan müstesna yiyecekler o ayda borç harç alinir. O ayda, yemeklerin, tatlilarin sayisi ve çesidi çogalir. Hele iftar öncesi evin haniminin memnun, edali telasi ve ezan dakikasinda yemegin sofrada olusu... Aile fertleri uyuyor. Evin hanimi gece ikinci yarisinda kalkmis, mutfakta uykulu gözlerle, ama mutlu, yemek yapiyor. Sofra hazirliginda. Derken, sofra kurulmaya hazir hale gelince, oruç tutma yükümlülügü olanlar uyandirilir. Mahmur gözlerle, el yüz yikamaya gidenlerin sallanislari da pek hostur hani. Sofraya oturulur, besmele çekilir, mahmur bakislarla yemek fasli baslar. O da ne? Içerden bazi sesler gelir. Bu, evin küçük çocuklarinin sesleridir. Kasik seslerini ve yanan isigi merak ederler. Aksam demisti ya “Beni de sahura kaldirin, ben de oruç tutacagim.” Büyükler de “Sen küçüksün” demislerdi. Ama merak öldürülür mü, merak uyutur mu? “Acaba ne yiyorlar?” Yorganin altinda saga-sola dönerek, uyanik oldugunu belli etmeler. Acaba biri “gel” der mi? Hele bir “gel” dese çocuk nasil mutlu oturur sofraya. Böylece meraki gider, yorganin altinda kipir kipir eden gözlerin sahibinin. Oruç tutmak büyük zevk verir çocuklara. Açligin zorlugunu, ailesine kendisini ispat etmenin mutlulugu yeter. O gün oruç tutar. Sonra iftar saati yaklastikça heyecan artar. Dakikalar geçmek bilmez. Bir elinde bir meyve, diger elinde seker gibi kirintilar, aksam yemeginin hos kokulari arasinda beklenen ses: Top sesi. Ha atildi ha atilacak derken “gümm” sesiyle, mutlulugun doruguna ulasan çocuklar. Hangisini önce yiyecegini bilmeyen çocuklar. Sonra sofradaki, mutlulugun en küçük üyesi olmanin güzelligi. Çocugun orucu güzeldir. Seytanin belini kiran bir oruç, çocuk orucu. Yemek sonrasi, neler neler yemek ister. O gün büyümüstür. Öyleyse, babasinin gittigi yere gitmelidir. Camiye, teravih namazina... Arka saflardaki çocuklarin kikirdamalarini, ön saftaki çocuklar merak eder. Büyükler rükûya varinca hemen kosusmaya, etrafi kolaçan etmeye baslayan çocuklar. Teravihin uzunlugundan usanip yarida birakilmasi, büyüklerin sert uyarilari ve homurdanmalari sonucu gerçeklesebilir. “Bak sakin orada kosturma, gülme, yaramazlik yapma.” gibi tembihlerle camiye götürülen çocuklarin, tüm masumiyeti camiye yansirken, vakit geçtikçe, çocuklara galebe çalar ve verdigi sözleri unuturlar. Kikirdar, güler, oynar, kosar, elleri bagli yürür, gözleriyle her yeri kolaçan eder ama yine de camide oldugunu unutmazlar. Mevlid ve çocuk. Okutulan mevlidin arkasindan dagitilan simit, lokum, tatli, çocuk için o kadar degerlidir ki. Onun için mevlidi usanma pahasina dinlemeye çalisir. Mevlid öncesi dagitilirsa ne alâ, dinlemek, oturmak zorunda degil. Ama, sonra dagitilirsa, o zaman is kötü. Sahi, mevlid sekerlerini niçin önce büyüklere dagitirlar? Ondan çocuklar daha sevinçli olmaz mi? Hele yetmeyiverirse sekerler. Çocugun ümidi, hayal kirikligi ne olacak? Bu sebeple, sevindirme önce çocuklardan baslamalidir. Bir sekerlik mutlulugu çocuklardan esirgemeyelim. Mevlid maksadina ulassin. Iftari, sahuru, teravihi, mevlidi ile çocuklar ramazani severler. Onun, insanlari mutlu edici havasini doya doya solurlar. Iftar sofrasinda, önünde mis gibi kokan ve insana gülen yemekleri, tatlilari iftar saatinde beklemenin anlik tadini, hiçbir dis baski olmadan, açliga ragmen sabretmenin büyüklügünü, göremedigimiz ama bize her türlü güzellikleri bahseden Allah’i ögrenir, yasar çocuklar. Iftarla beraber yemenin zevkiyle, yiyemeyenlerin acisini da hatirlar. “Tekne orucu”yla baslayan ve ömrün sonuna kadar giden oruç yükselisi, ramazan maneviyati, çocuklar için çok önemli, büyükler için özlenesi günlerdir. Bu zevkten, bu mutluluktan çocuklari mahrum etmeyiniz. Onlarin oruç isteklerine karsi çikmayiniz. Tutulan oruçlardan, kilinan namazlardan dolayi çocuklari tebrik edelim, ödüllendirelim. Çünkü çocuk hafizasi unutmaz. Cami, teravih, mevlid, iftar, sahur... Hepsini büyükler su anda “Ahh eski ramazanlar!” diye hasretle aniyorsa, çocuklar da bu kavramlari ve bu kavramlarla yasamayi ögrenecek ve unutmayacaktir. Kaynak: Fehmi Reyhan, ilkadim dergisi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-13-2007, 01:45 | #2 |
ÇOCUK VE RAMAZAN
Allah razı olsun ne kadar faydalı bilgiler eline sağlık hayat |
|