08-12-2009, 19:58 | #1 |
Çocuklarımızın Ruhsal Gelişiminde anne-baba tutumları
ÇOCUKLARIMIZIN RUHSAL GELİŞİMİNDE ANNE BABA TUTUMLARININ ETKİSİ
LÜTFEN BİRAZ ZAMAN AYIRIN MUTLAKA TAMAMINI OKUYUNUZ TEŞEKKÜR EDERİM En değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın yetiştirilmesi bilgi,sezgi,sevgi,akılcı ve tutarlı davranış gerektiren zor bir “sanat”tır. Bu sanatı yeterince gerçekleştirebilmek için hepimizin öğreneceği bir şeyler vardır. Ana –baba arasındaki anlayış birliği ve tutarlılık, çocuğun yetiştiği ortamın sağlıklı olması için çok önemlidir. Bundan yola çıkarak bir çocuğun ana-babasına olan seslenişine bir bakalım. DİNLE Sana, beni dinlemeni söylediğimde Bana öğüt vermeye başladın Söylediğimi de yapmadın Sana, beni dinlemeni söylediğimde Bana niye demeye başladın Duygularımı ayaklar altına alıp çiğnedin Sana, beni dinlemeni söylediğimde Kendini buna zorunlu duyumsadın, Sorunlarımı çözmeyi ister gibi davrandın Sonunda beni de başarısızlığa uğrattın. Öyleyse lütfen dinleyin ve beni işitin. Eğer konuşmak istiyorsanız Birkaç dakika sıranızı bekleyin O zaman ben de sizi dinleyeceğime söz vereyim...... Leo Buscaglia Farkında olmadan çocuklarımızı iyi yetiştirelim derken birçok yanlışlıklar yapıyoruz. Şiirden de anlaşıldığı gibi çocuklarımızı dinlemiyor, dinliyormuş gibi yapıyoruz. Duygularını anlamaya çalışmıyor, öğütler veriyor, 1-2 saat süren hayat dersleri veriyor,yeri geliyor kızıyor,bağırıyor hatta denetliyor ve tehdit ediyoruz. Ya da tam tersi aşırı ve abartılı bir sevgi seline kaptırıyoruz kendimizi, her şeylerine göz yumuyoruz. Bunları yapıyoruz derken bilinçli ve kasıtlı yaptığımızı kastedmiyorum. İyi yetiştirmek, güzel ve ahlaklı, kendine güvenen, mutlu, hayatta ne istediğini bilen kişiler olmaları için böyle davranıyoruz. Peki anne-baba olarak böyle yanlış davranışlar içinde olmamız neden kaynaklanıyor dersiniz? Elbetteki gördüklerimizi uygulamaktan. Kendimizi geliştirememekten. Kısacası anne-babalık mesleğinin öğrenilebilir bir meslek veya sanat olduğunu bilmemekten. Çoğumuz anne babamızdan ya da bizim gibi düşünen insanların davranışlarından yola çıkarak çocuk yetiştirmeye kalkıyoruz. Halbuki çocuk yetiştirmenin de bilimsel ilkeleri ve yöntemleri vardır. Anne-baba olmaya karar verdiğiniz anı şöyle bir düşünün........ İlk aklınıza gelenler neler? Nasıl bir anne-baba olacaktınız? Anne babanızdan çok istediğiniz bir şeyi hatırlıyor musunuz? Örneğin; bir ayakkabı, bir elbise ya da sevdiğiniz bir arkadaşınızda kalmak için istediğiniz izinler........... Hangilerini hatırlayabiliyorsunuz? İnsan geçmişine dönünce güzel ya da üzücü şeyler hatırlıyor değil mi? Bizim hiçbirini değiştirme şansımız yok. Ancak bir şansımız var, o da Çocuklarınızın 10-15 yıl sonra sizinle ilgili hangi anılarınızı hatırlamalarını isterdiniz? - “Ailemle çok güzel günler geçirdim, her zaman beni destekleyen, cesaretlendiren, kendim olmama izin veren, beni ben olduğum için seven bir aileydi demesini mi?” Yoksa - “Ailem de hiç huzur bulamamıştım. Sürekli tartışma ortamı, birbirini eleştirme, yasaklar, başkalarıyla kıyaslamalar,arkadaşlıklarıma karışmaların olduğu bir aileydi demesini mi?” Evet sevgili anne babalar; Çocuklarımızın hayatlarını mutlu, olumlu ve sevecen olarak yaşayabilmeleri için sizlere ihtiyacı var. Daha iyi bir ebeveyn olmak için, şimdi nasıl bir ebeveyn olduğunuzu anlamak yani kendinizi tanımanız gerekir. Çünkü anne babanın kişiliği ailenin kişiliği demektir. Ailenin kişiliği ise nedir biliyor musunuz? Çocuğunuz yani siz demektir. “Nasıl bir anne babaya sahip olduğumuz o kadar önemli değil,önemli olan nasıl bir anne baba olduğumuzdur.” Şimdi isterseniz nasıl bir aile olduğumuzu görmeye çalışalım. - Eğer ailede hoşgörü,güvenli,samimi,sıcak ilişkiler yerine otoriter ve baskıcı,katı kuralların koyulduğu, çocuktan kayıtsız şartsız itaatin beklendiği,sevginin şartlı olarak su nulduğu ve ceza anlayışının sevgiden mahrum etmek olduğunu kabullenen bir anlayış varsa OTORİTER VE BASKICI bir ailesiniz demektir. Bu tür ailelerde yetişen çocuklar kendilerini değersiz bulurlar. Çekingen,küskün,başkalarının etkisi altında kolayca kalabilen bir kişilik geliştirirler. Buna bir örnek verecek olursak; bazı anneler vardır ev telefonlarını dinler,kızının odasını karıştırır,tuttuğu günlüğü okur,mektup arar. Sanki bir dedektif edasıyla yapar tüm bunları. Kızının günlüğünü okumayı alışkanlık haline getiren bir anne bir gün sayfanın altında şu notu bulur; “Anneciğim ,bu hafta içinde yaşadığım macera bu kadar, gelecek hafta buluşmak üzere hoşça kal...” İlginçtir biz anne babalar çocuklarımıza karşı tutumları sergilerken kendi gençlik yıllarımızı nedense unutarak hareket ediyoruz. Sevgili anne babalar! lütfen çocuklarımızı kaybetmek yerine kazanalım...... - Eğer ailede çocuğun her türlü davranışları olumlu ya da olumsuz, bu saldırganlık da olabikir, kabul ediliyorsa, kurallara uyulmadığında yaptırım uygulanmıyorsa ,aşırı ve a bartılı bir sevgi anlayışı varsa İZİN VERİCİ, AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ bir ailesiniz demektir. Genelde bu tür tutum ve davranışlar orta yaş üzerinde çocuk sahibi olan kişilerde yada kalabalık yetişkinler içinde büyüyen tek çocuklu ailelerde sıkça görülür. Bu tür ailelerde yetişen çocuklar da vurucu ,kırıcı ve saldırgan davranışlar sergileyebilirler. Toplum kurallarını öğrenme de güçlük çekerle. Özdenetimden yoksun ,hep almaya alışmış,paylaşma ve işbirliği yönünden yoksun olarak büyürler. - Eğer ailede çocuklara yeteri kadar zaman ayrılmıyorsa, iletişim yok denecek kadar azsa,herkes kendi hayatını yaşıyormuşcasına bir durum söz konusu ise İLGİSİZ VE KAYITSIZ bir ailesiniz demektir. Bu tür ailelerde babalar çocuğuna ve ev yaşamına ilgi duymayan ve başka çocuk istemeyen kişilerdir. Anneler ise ev işlerinden hoşlanmayan, eğitime önem vermeyen, annelik görevlerini benimsemeyen,çocuğa karşı mesafeli ve uzak kişilerdir. Bu tür ailelerde çocuk istismarı bile söz konusu olabilir. - Eğer ailede anne babadan birisi aşırı merhametli,hoşgörülü, diğeri sert ve otoriterse , çocuğun bir davranışını anne onaylıyor baba onaylamıyorsa ve bu durum sık sık yaşanıyorsa DENDESİZ VE KARARSIZ bir ailesiniz demektir. Bu kararsızlık anne babanın görüş ayrılığından kaynaklanabileceği gibi anne ya da babanın kendi içindeki tutarsızlıktan da kaynaklanabilir. Buna bir örnek verecek olursak; çok keyifli ve neşeli olduğunuz bir zamanda çocuğunuzun ders çalışmamasını önemsemeyip, gergin ve kızgın olduğunuz bir gün “Oğlum-kızım ne gezinip duruyorsun,senin dersin,yazılın yok mu,karneyi alınca görüşürüz.” Gibi bir davranış gösteriyorsak çocuğumuzun çatışmalı,karasız,neyi yapıp neyi yapmıyacağı konusunda çelişkili kişiler olmasına neden oluruz. Ya da “Çocuk dediğin özgür olmalı. Ben çocuğun evde özgür olmasını isterim. Öyle misafir odası falan dinlemem. Ev yaşamak içindir. Çocuk her tarafta oynayabilmeli, koltukların kirlenmesi önemli değil” diyen bir anne bir süre sonra eve dağılan eşyaları toplamak,yerleri süpürüp silmek ve eve birileri geldiğinde mahcup olmamak için bıkınca avazı çıktığı kadar bağırıyorsa çocuğunuzun ne düşünebileceğini ve ne durumda olacağını lütfen sizler tahmin edin!.... -Eğer ailede çocuğa gereğinden fazla önem veriliyorsa,gereksinimleri anne ya da baba tarafından karşılanıyorsa Ör; özellikle ilkokul döneminde çocuğun yapması gereken ödevleri anne ya da baba yapıyorsa KORUYUCU AİLE’ siniz demektir. Bu tür ailelerde yeti şen çocuklar bağımlı,özgüven duygularından yoksun,kendi başına karar almaktan,k endi başına kalmaktan çekinen kişiler olurlar. Arkadaş guruplarına katılmazlar. Katılsalar bile grubun en pasif üyesi olurlar. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki bu tür bir koruyuculuğun altında annenin duygusal yalnızlığı olduğu ortaya çıkmıştır. Gelelim Sağlıklı Aile tipine! Eğer ailede uyulması gereken kurallar ve standartlar önceden belirlenip, çocuklara açıklama yapılmışsa, kesin sınırlamalar yerine çocuğa seçme şansı tanıyan seçenekler sunuluyorsa,karşılıksız sevgi varsa ve bu sevgi davranışlarda açık ve net olarak görülüyorsa cezalar ılımlı ve eğitici nitelik taşıyorsa DEMOKRATİK VE SAĞLIKLI ailesiniz demektir. Bu tür ailelerde yetişen çocuklar kendine güvenen, sosyal yönden gelişmiş, kendini seven, içinde bulunduğu toplum veya arkadaş gurupları tarafından istenilen arkadaş canlısı, sorumlu, dengeli biri olurlar. Ancak malumunuzdur ki çocukların saydığım bu tür özelliklere sahip olabilmeleri öncelikle sizlerin kendiniz hakkında ne hissettiğiniz yani nasıl bir anne –baba olduğunuz çok önemlidir. Annemin bir lafı vardı. Onu anımsarım hep.”Kızım sen kendini önemsemezsen kimse seni önemsemez” Önce bu söz bana çok sıradan ve alışık gelmişti. Ancak şimdi anlıyorum ki bütün güven duygularının ,sevginin altında yatan şey buymuş. Anne-babalar sizler kıymetlisiniz,kendiniz için zaman ayırın. Çocuklarınız kıymetli onlar için zaman ayırın. Eşiniz de kıymetli onlar içinde zaman ayırın.. Çocuklarınızın ruhsal,fiziksel ve sosyal yönden sağlıklı yetişmesini istiyorsanız, tek bir şey yapmanız yeterli olacaktır. Eşinizi ve kendinizi mutlu edin!.... Daha önce yapılanları yapmaya devam etmekle yani yeni bir şeylere ulaşmayı umut etmek asla doğru değildir. Bugün kim olduğunuz dünkü tercihlerinizin sonucudur. Yarın kim olacağınız ise bugünkü kararlarınızın sonucu olacaktır. Hiç kimse size güzel hayat veremez bunu sağlayacak olan ancak ve ancak sizlersiniz. Bu aşamadan sonra ne yapabilirim? Diye soracak olursanız eğer çok şeyler yapabilirsiniz. En azından size güç verebilecek, hep yanınızda olan, sizi anlamak isteyen bir aileye sahip olduğunuzu fark edin ve ne kadar şanslı olduğunuzu düşünün.... İsterseniz birlikte çocuklarınız için çok şeyler yapabilir ve değiştirebilirsiniz. Nasıl mı? Örneğin; bir yemek masasında otururken Bugün başına gelen en iyi şey neydi? Bugün neyi hiç yapmadığın kadar iyi yaptın? ugün sana ne kadar özel biri olduğunu hissettirecek bir şey oldu mu? Ailece yaptığımız işler içinde en çok hangisinden hoşlanıyorsunuz? gibi sorularla sıradan geçen bir yemeğe güzellik katabilirsiniz. Kısacası bir aile ol manın mutluluğunu yaşayın ve yaşatın!. Bizlerin çevrelerinde mutlu aileler görmeye ihtiyacı var. Allah her birimizi muhteşem bir güç donanımda yaratmıştır. Eğer bizler verici olmayı öğrenirsek bu değişimin olmaması için bir neden kalmayacaktır. Bu anlamda ailenizi nasıl gördüğünüz çok önemli! Ailenizi futbol maçı gibi m i görüyorsunuz, sürekli mücadele içinde geçen ve sonunda kazanan ve kaybedenin olduğu...... Yoksa Zevk alarak seyrettiğiniz bir film mi? Bir tiyatro mu? İşbirliği içinde ortak bir şeyler paylaşmanın tadına varıldığı.... Ve yahut tek başınıza yaptığınız bir yolculuk mu? Sizce hangisi? Sevgili Ebeveynler! -Çocuklarınızı zaman zaman yargıladığımız oluyor. Hiç düşündünüz mü? Bilmiyorum. Acaba çocuklarımız bizim anne –babalık becerilerimiz hakkında ne düşünüyorlar. Hep biz onları notla değerlendiriyoruz. -Onlar bizim anne-babalık becerilerimiz için not verseler kaç alırdık dersiniz? -Herhalde kimimiz sınıfta kalır kimimizde geçerdi ne dersiniz? Sizlere önerebileceğim bir şey var. Kendinizi çocuklarınızdan birinin yerine koyarak, onun gözüyle kendinize bir bakın.1-2 dakikalık gerçekten çocuğunuz olduğunuzu düşünün. Onun yaşantısını evdeki uyguladığınız kuralları ve disiplin anlayışınızı,davranışlarınızı, konuşmanızı onun gözleri ile kendinizi algılamaya çalışın. Acaba evinizde çocuğunuzun hayatı nası l? Siz kendi çocuğunuz olsaydınız ne düşünürdünüz? Bunu en azından haftada ya da hiç yapamıyorsanız ayda 1 kere deneyin. İnanın onu daha iyi anlayacaksınız. Son olarak şu sözü belirtmek istiyorum. “İnsanların farklı bir ortak özelliği vardır. Herkes birbirinden farklıdır. Ailenin ise mükemmel bir özelliği vardır. Farklı olan herkesi birbirine sevgiyle yaklaştırır.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|