AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dini Konular Dinimiz hakkında öğrenmek ve paylaşmak istediğiniz herşey.


Konu Kapatılmıştır
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-30-2009, 20:56   #121
Kullanıcı Adı
Özgür Çağrı
Standart
Mustafa İslamoğlu benim bildiğim güçlü bir alim ve bilgili bir deha

Onun vakıflarından ilminden derneklerindende yararlanıyorum . Gerçekten çok iyi insanlar

Onun kitaplarını azıcık okusanız

örneğin

Yürek Devletini
İslami Hareket Anadolu 3 cilt

onun ne kadar büyük bir bilge oldugunu anlarsınız. Tatlı sohbetiyle ve büyük ustalığı ile insanların gönlünde taht kurmuş birisinin böyle çirkin iftiralara uğraması çok acı bir durumdur

Hele hele cübbeli ahmetin sohbetlerinde Atatürk ve Kemalizmi yerden yere vurup Tv karşısında Atatürk ve Kemalizme iltifatlar övgüler yağdıran birisi ?

İkiyüzlülük kötü bir şey !

Mustafa İslamoğlunu bu gibi şahsiyetler karalayamaz. Mustafa İslamoğluna laf söyleyecek kişi İslama mustafa İslamoğlundan fazla ne vermiş ona ilk önce baksın ..

Selam ile..

 
Alt 04-30-2009, 21:01   #122
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
Hooooop ağır ol kardeşim iftira öyle kolayına atılmaz çok büyük vebal altına giriyorsun haberin olsun
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 04-30-2009, 21:12   #123
Kullanıcı Adı
Jurnal
Standart
Alıntı:
K@RFeZ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Mustafa İslamoğlu benim bildiğim güçlü bir alim ve bilgili bir deha

Onun vakıflarından ilminden derneklerindende yararlanıyorum . Gerçekten çok iyi insanlar

Onun kitaplarını azıcık okusanız

örneğin

Yürek Devletini
İslami Hareket Anadolu 3 cilt

onun ne kadar büyük bir bilge oldugunu anlarsınız. Tatlı sohbetiyle ve büyük ustalığı ile insanların gönlünde taht kurmuş birisinin böyle çirkin iftiralara uğraması çok acı bir durumdur

Hele hele cübbeli ahmetin sohbetlerinde Atatürk ve Kemalizmi yerden yere vurup Tv karşısında Atatürk ve Kemalizme iltifatlar övgüler yağdıran birisi ?

İkiyüzlülük kötü bir şey !

Mustafa İslamoğlunu bu gibi şahsiyetler karalayamaz. Mustafa İslamoğluna laf söyleyecek kişi İslama mustafa İslamoğlundan fazla ne vermiş ona ilk önce baksın ..

Selam ile..

Öncelikle; Cübbeli hoca, hiçbir sohbetinde Atatürk'e karşı kötü bir ibare kullanmamıştır. Bu iftiradan öteye gitmez.

Gelelim Mustafa İslamoğlu konusuna, Bu zat ile ilgili burada daha öncede konu paylaşmıştım. Onlarda da inkar ettiği ayetler ve Yecuc ve Mecuc ile ilgili paylaşımlar vardır. Mustafa İslamoğlu'nun Ehl-i Sünnet dışı fetvası çoktur. İbni Teymiyye gibi Ehl-i Bidatı referasn olarak sohbetlerinde konu alan bir kişiden İslam ile alakalı çok fazla birşey beklenemez.

Mustafa İslamoğlu'nun Cübbeli hocaya verdiği cevabı izledim. Hiç de tatmin edici cevaplar değildi. Videoda Mezhepsizliği savunarak olayı ayrı bir boyuta çevirmiştir. Unutmamalı ki Mezhepsizlik dinsizliğin köprüsüdür.

Yecuc ve Mecuc konusu ; İslamoğlu’nun Ye’cûc ve Me’cûc mevzuundaki bâtıl fikirleri Kur’ân-ı Kerîm meâline dahil etmiştir.
Şöyle ki: İslamoğlu, “Hayat Kitabı Kur’an-Gerekçeli Meal-Tefsir” namındaki kitabının birinci cildinin 575. sayfasına denk gelen Kehf Sûresinin 94. âyet-i kerîmesinin notunda şu ifadelere yer vermiştir:
“Ye’cûc ve Me’cûc’e helâki hak eden tüm toplumlardan söz edilen bir pasajda daha değinilir (21:95-96). İkisi birlikte düşünüldüğünde, Ye’cuc ve Me’cuc’un belli bir zaman ve mekana has mahdut ve belirli bir topluluk olmadığı, her zaman ve mekânda ortaya çıkan yıkıcı ve tahripkar güçleri temsil ettiği anlaşılır. Ye’cûc ve me’cûc isimlerinin manaları ve ayrıntılı bir tahlil için 21:96’nın notuna bkz.”
Kendisinin bu konudaki görüşlerini imla hatalarına ve yazım çelişkilerine dahi riayet ederek hiçbir noktasını bile değiştirmeden buraya aktardım.

Gelelim Yecuc ve Mecuc ile ilgili Efendimiz (s.a.v.) in hadislerine;

*Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) sed hakkında şöyle buyurmuştur:
“Ye’cûc ve Me’cûc her gün onu kazarlar, tam delmeye yaklaştıklarında başlarındaki yetkili: ‘Dönün, yarın onu delersiniz’ der. Ama Allâh-u Te‘âlâ onu eskisi gibi sağlam şekle döndürür. Nihayet müddetlerinin sonuna ulaşıp Allâh onları insanlara musallat etmek istediğinde görevlileri: ‘Dönün, yarın inşâallâh onu delersiniz’ der. Döndüklerinde onu, bıraktıkları hâli üzere bulurlar ve onu delerek insanlara saldırırlar, bütün suları içerler, insanlar onlardan kaçmaya başlar. Bunun üzerine oklarını göğe doğru atarlar, onlar kana bulanmış halde kendilerine geri dönünce kibir ve kasvetlerinden dolayı: ‘Yer ehline galip geldik, göktekileri de mağlup ettik’ derler. O zaman Allâh-u Te‘âlâ onların üzerine, enselerine yapışan bir kurt musallat eder de böylece onları helâk eder.” (Ebû Ya‘lâ, no:6436; Hâkim, el-Müstedrek: 4/488; Abdürrezzâk, el-Musannef, 2/28,29; Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:10632, 16/369; Tirmizî, no:3153; İbni Mâce, no:4080; İbni Hibbân, no:6829)

*Ebu’z-Zâhiriyye (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Müslümanların kıyamete yakın çıkacak fitnelerden sığınağı Dimeşk’tir, Deccal’dan sığınakları Beyt-i Makdis’dir, Ye’cûc ve Me’cûc’den sığınakları ise Tûr Mescidi’dir.” (İbni Ebî Şeybe, el-Musannef, 5/324, 325, 12/191)

*Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu Anhâ) şöyle anlatmıştır: Bir gün Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) yüzü kızarmış vaziyette uykusundan uyandı.
Bir yandan da şöyle diyordu: “Allâh’tan başka hiçbir ilâh yoktur, çok yaklaşan bir şerden dolayı vay Arapların başına gelecek olanlara! Bu gün Ye’cûc ve Me’cûc’ün seddinden şu kadar (az bir miktar) açılmıştır.” (Buhârî, no:3346, 3598, 7059, 7135; Müslim, no:2880)

*Ebû Sa‘îd el-Hudrî (Radıyallâhu Anh) dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Ye’cûc ve Me’cûc açılacak, onlar Allâh-u Te‘âlâ’nın: ‘Her yüksek yerden boşalıyorlar’ buyurduğu gibi, insanlara musallat olacaklar, Müslümanlar onlardan kaçarak şehirlerine ve kalelerine çekilecekler, hayvanlarını bile yanlarına toplayacaklar. Ye’cûc ve Me’cûc yeryüzünün sularını içecekler, bir nehre uğradıklarında onu kupkuru bırakacaklar, arkalarından gelenler: ‘Bir zamanlar burada su vardı’ diyecekler. İnsanlardan özel sığınaklara girmeyen kimse kalmayınca onların sözcüsü: ‘İşte yer halkından kurtulduk, şimdi gök ehli kaldı’ diyecek…” (Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:11731, 18/256; İbni Mâce, 4079; Ebû Ya‘lâ, 1144, 1351; Taberî, 15/399; İbni Hibbân, no:6830; Hâkim, el-Müstedrek: 2/245, 4/489)
Jurnal isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 04-30-2009, 21:28   #124
Kullanıcı Adı
Özgür Çağrı
Standart
Mustafa İslamoğlu Derki ;

MEZHEPLERİ YOK SAYIP İMAMLARINI KÜÇÜMSEDİ Mİ?
Mezhepleri tahfif, tahkir ve tezyif etmem. Etmeyi de uygun bulmam. Çünkü mezhepler ve onların imamları bu ümmetin yıldızlarıdır. O mezhepler o mektepler olmasaydı milyonlarca Mü’min nasıl ibadet edeceğini bilmez nasıl davranacağını bilmezdi. Fıkıh hukuktur. Fıkıhsızlık hukuksuzluktur. İmam Şafi’ye, İmam Ahmet Bin Hambel’e, İmam-ı Azam Ebu Hanefi’ye, İmam Malik’e, İmam Cafer’e, İmam Zeyd’e, İmam İbni Hazm’a ve daha burada isimlerini sayamadığım imamlar haklarını helal etsinler. Diğer imamlara nasıl küçümseyici bakarım? Ben bu kadar edepsiz miyim? Hiç benim ağzımdan bunlar için tahkir cümlesi duyduğunuz oldu mu? Aranızda 10 senedir 15 senedir derslerimi devam eden onlarca kardeşimi görüyorum. Bir tek kelime sarf ettim mi? Böyle bir edepsizlik caiz midir? Doğru olur mu? Biz kıymet bilmezsek bizimde kıymetimizi bilmezler. Kaldı ki bu imamlar bizim semasızın yıldızlarıdır ve bu imamların mektepleri yani mezhepler bu ümmetin gerçekten yollarıdır.
Mezhepler bu ümmetin yollarıdır Ana cadde üzerindeki şeritlerdir. Kimisi o şeritten gider kimi bu şeritten… Fakat benim yaptığım bir tek şey oldu o da kendimi bir mezheple tanımlamadım. Kendimi Müslüman olarak tanımlamakla iktifa ettim. Niye çünkü, Rabbim bizi Müslümanlar olarak tanımladı. Ben Müslümanların kendilerini mezhepleriyle tanımlamak yerine Müslüman olarak tanımlamalarını Rabbimizin bir arzusu olduğunu Kuran‘dan yola çıkarak bildim ve inandım. Onun için de kendimi mezhebimle tanımlamadım yoksa bende Hanefi mezhebindenim. Ama taklit etmem tahdit ederim, delillere uyarım. Çünkü bana böyle emrediliyor. Mezhebi imamı da emrediyor işin galibi. Ve dahası İmamı Azam Ebu Hanefi hakkında ilk yazdığım eserlerden biri “İmamlar ve sultanlar” isimli İmamı Azam’ın hayatını ele alan bir eserdir. Dolayısıyla mezhepleri ve onların mübarek imamlarını, tahfif, tahkir ve tezyif etmek hiç birimize yakışmaz. Yakışık kalmaz bizlere böyle düşüklük yakışmaz.
Buna rağmen bunları söylediğimi iddia eden iftira etmiş olur. Ben sadece “Allah’tan korkmasını” söylerim. “Ahiret var” derim. Ne kadar cesur olduğunu söylerim. Ne kadar cesursun derim böyle söyleyene. “Sizinle huzuru ilahiye çıkmayacak mıyız?”derim. Çıkarsak ne olacak orada dolayısıyla ölüm zor hesap zor. Hesabını veremeyeceğimiz şeyleri söylemeyelim
“SAHABAYE KARŞI ÇİRKİN İFADELER KULLANMADIM”
Yazmayan, söylemeyen, gizli kapaklı hiç kimsenin önüne çıkmayan biri değilim. Aksine kırkı aşkın eseri olan, binlerce makale veren, onlarca yıldır gazetelerde köşe yazmış, bugün yüz binlere televizyondan uzanan, 15 yıldır da derslerle herkesin huzurunda olan bir kişiyim. Allah’ın bir kulu, Kuran’ın bir talebesiyim. Dolayısıyla benim ağzımdan sahabeye dahil yakışmayacak ifadeler söylediğimi duyan bu ifadelerimi getirirse huzurlarında yakışmayan ifadeden dolayı sahabenin ruhundan özür dileyeceğim huzurunuzda da tövbe istiğfar edeceğim. Bir daha öyle bir hata işlemeyeceğim. Eğer sahabeye hakaret ettiysem kötü söylemişsem. Ama yapmamışsam bunu söyleyenlerin yakasına yapışacağım. Ne kadar cesaretliler. Hak ve hukuk bu kadar mı kayboldu?

KADINLARLA TERSTEN İLİŞKİYİ ONAYLIYOR MU?
Bu meselede bana sorulan soru aynen sitemde de var. Verdiğim cevap da aynen site de var. Oradan nasıl bu çıkıyor Allah aşkına insafa çağırıyorum. Vicdana davet ediyorum. Ben orada bu konuda İslam tarihinde iki ayrı görüş olduğunu fakat ehlisünnetin bu konuda ki fetvası ayeti kerim ye uygun olan fetvasıdır. “Kadınlarınız tarlanızdır. Ona nasıl yaklaşırsınız.”ayeti kerimesinde ehlisünnetin görüşünün ehli beytin görüşüne göre dosdoğru görüş olduğunu çünkü harfin tarla olduğunu tarlanın da çocuk elde edilen yani ürün elde edilen yer olduğunu diğer görüşün doğru olmadığını orada izah ettim. Kaldı ki burada soru sahibi bu ihtilaftan dolayı karşı tarafta olanları tahkir etmiş, küfretmiş, tahfif etmiş hatta tekfir etmiş. Ben orada tahkir, tahfif, tezyif edilmesinin yanlış olduğunu söyledim. Bu meselede gelen soruyu da verdiğim cevabı da orada tuttum. Fakat bu mesele de bu fakire yapılan iftiradır. Allah’ta görüyor, ümmet de görüyor insanlar da görüyor. Bunu yapanlara nasıl yaptıklarını içlerine nasıl sindiğini sormak istiyorum. Hakikaten kardeşinize bunu nasıl reva görüyorsunuz. Nasıl bu kadar yapıyorsunuz. Ölmeyecek misiniz? Allah’ın huzuruna çıkmayacak mısınız? Hesap sorulmayacak mı? Birbirimizden hakkımızı almayacak mıyız?

“ORUÇ TUTABİLİR, NAMAZ KILAMAZ” DEDİM
Namaz kılacağına dahil hiçbir fetva vermediğim gibi aksine namaz kılamaz diye kaç kere söyledim. Bu konuda dalga dalga iftira yayanları bir kez daha uyarıyorum. Allah’tan korkun. İnsan eti zehirlidir yemeyin. Oruç tutacağını da açıklıkla söyledim. Daha doğrusu oruç tutabileceğini ve bu konuda delil olarak Kur’an yeterlidir. Çünkü namaz için abdest gerekli oruç için abdest şart değil. Zaten hadiste de namaz kılmayana kaza gerekmez özel halde oruç tutmayana ise kaza gerekir. Dolayısıyla namaz ile orucun arasını ayırmak lazım. Ama kendini iyi hissediyorsa tutabilir, iyi hissetmiyorsa tutamaz. Onun için oruç meselesini namaz meselesinden ayırmışımdır. Oruç tutabilir istiyorsa. Bunu da Bakara Süresinin 175.ayetini delil göstererek hayızlının durumunu Kuran eza olarak almıştır.”Sana hayızdan soruyorlar de ki o bir ezadır.” ‘Eza’ kelimesi hastalığın bir küçüğü olarak geçiyor lügatlerde. Dolayısıyla hastanın oruca bahsine dâhil Kuran’da ayet var mı? Var. 185. ayetinde “Eğer ramazan da hasta iseniz ya da yolcu iseniz diğer günlerde gününe gün tutarsın. Dolayısıyla hastanın hükmüdür” dedim oruçta. “Ama namazdan muaf kılınmıştır” dedim. “Erkekler bir kere şehit olur kadınlar her ay şehit olur. Onları o hallerinde namazdaymış gibi görüyor” dedim. Bunu söyledim. Ne olur bana söylediğimi yakıştırın. Deyin ki “oruç istiyorsa tutabilir dedi” diyin. Bu iftira olmaz bu hakikattir. Ama namaz da kılar derseniz iftira olur. Ben böyle bir şey söylemedim.

ŞİA’YI ŞİRİN GÖSTERMEK Mİ İSTİYOR?
Ehli Beyt veya Şia ya sevimli göstermekte ne demek. Nefret ettirmekle ben çok mu sevinecek birileri? Yani Şia’dan ne kadar nefret ederseniz takvanız o kadar artar diye bir şey var mı? Ben böyle bir şeye inanmıyorum. Ehl-i Beyt mektebin inde bu ümmetin bir parçası olduğuna inanıyorum. Bu ümmetin vahdetine inanıyorum. Ümmetimizin bir tek ümmet olduğuna inanıyorum. Bu vahdeti sağlayamadan bizim başarının rüyasını göremeyeceğimize inanıyorum. Mezhep savaşlarıyla bu ümmetin harcadığı değerlerin tarih boyunca başımıza bela olduğuna inanıyorum. Onun için mezhep ihtilafına mezhep holiganlığına mezhep savaşına hayır diyorum. Dolayısıyla Ehlisünnetiyle Şia’sıyla bu ümmetin İslam ümmeti olduğunu kıblesinin Rabbi’nin Peygamberinin ve Kitabının bir olduğunu ihtilafınsa teferruatında olduğunu düşünüyorum bende böyle düşünüyorum. Bunu böyle bilirsiniz. Bunu böyle söyleseniz iftira olmaz. Ama bundan öte bir şey iftira olur.

EHLÜSNNET DIŞI FETVALAR MI VERİYOR?
Ehlisünnet dışı fetva ifadesini ben anlayamadım. Ehlisünnet içi fetva ehlisünnet dışı fetva nasıl oluyor. Mesela İmam Taberi ehlisünnet midir? Ehli biat midir? Ehli Şia mıdır? Nedir? Ehlisünnetin büyük imamlarından biridir. Fakat “ayak yıkamayı sünnet ayağı mesh etmeyi farz” olarak yazmış tefsirinde. Şimdi ne diyeceğiz, İmam Taberi’ye? Kısaca böyle.
 
Alt 04-30-2009, 21:38   #125
Kullanıcı Adı
Jurnal
Standart
Alıntı:
K@RFeZ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Mustafa İslamoğlu Derki ;

MEZHEPLERİ YOK SAYIP İMAMLARINI KÜÇÜMSEDİ Mİ?
Mezhepleri tahfif, tahkir ve tezyif etmem. Etmeyi de uygun bulmam. Çünkü mezhepler ve onların imamları bu ümmetin yıldızlarıdır. O mezhepler o mektepler olmasaydı milyonlarca Mü’min nasıl ibadet edeceğini bilmez nasıl davranacağını bilmezdi. Fıkıh hukuktur. Fıkıhsızlık hukuksuzluktur. İmam Şafi’ye, İmam Ahmet Bin Hambel’e, İmam-ı Azam Ebu Hanefi’ye, İmam Malik’e, İmam Cafer’e, İmam Zeyd’e, İmam İbni Hazm’a ve daha burada isimlerini sayamadığım imamlar haklarını helal etsinler. Diğer imamlara nasıl küçümseyici bakarım? Ben bu kadar edepsiz miyim? Hiç benim ağzımdan bunlar için tahkir cümlesi duyduğunuz oldu mu? Aranızda 10 senedir 15 senedir derslerimi devam eden onlarca kardeşimi görüyorum. Bir tek kelime sarf ettim mi? Böyle bir edepsizlik caiz midir? Doğru olur mu? Biz kıymet bilmezsek bizimde kıymetimizi bilmezler. Kaldı ki bu imamlar bizim semasızın yıldızlarıdır ve bu imamların mektepleri yani mezhepler bu ümmetin gerçekten yollarıdır.
Mezhepler bu ümmetin yollarıdır Ana cadde üzerindeki şeritlerdir. Kimisi o şeritten gider kimi bu şeritten… Fakat benim yaptığım bir tek şey oldu o da kendimi bir mezheple tanımlamadım. Kendimi Müslüman olarak tanımlamakla iktifa ettim. Niye çünkü, Rabbim bizi Müslümanlar olarak tanımladı. Ben Müslümanların kendilerini mezhepleriyle tanımlamak yerine Müslüman olarak tanımlamalarını Rabbimizin bir arzusu olduğunu Kuran‘dan yola çıkarak bildim ve inandım. Onun için de kendimi mezhebimle tanımlamadım yoksa bende Hanefi mezhebindenim. Ama taklit etmem tahdit ederim, delillere uyarım. Çünkü bana böyle emrediliyor. Mezhebi imamı da emrediyor işin galibi. Ve dahası İmamı Azam Ebu Hanefi hakkında ilk yazdığım eserlerden biri “İmamlar ve sultanlar” isimli İmamı Azam’ın hayatını ele alan bir eserdir. Dolayısıyla mezhepleri ve onların mübarek imamlarını, tahfif, tahkir ve tezyif etmek hiç birimize yakışmaz. Yakışık kalmaz bizlere böyle düşüklük yakışmaz.
Buna rağmen bunları söylediğimi iddia eden iftira etmiş olur. Ben sadece “Allah’tan korkmasını” söylerim. “Ahiret var” derim. Ne kadar cesur olduğunu söylerim. Ne kadar cesursun derim böyle söyleyene. “Sizinle huzuru ilahiye çıkmayacak mıyız?”derim. Çıkarsak ne olacak orada dolayısıyla ölüm zor hesap zor. Hesabını veremeyeceğimiz şeyleri söylemeyelim
“SAHABAYE KARŞI ÇİRKİN İFADELER KULLANMADIM”
Yazmayan, söylemeyen, gizli kapaklı hiç kimsenin önüne çıkmayan biri değilim. Aksine kırkı aşkın eseri olan, binlerce makale veren, onlarca yıldır gazetelerde köşe yazmış, bugün yüz binlere televizyondan uzanan, 15 yıldır da derslerle herkesin huzurunda olan bir kişiyim. Allah’ın bir kulu, Kuran’ın bir talebesiyim. Dolayısıyla benim ağzımdan sahabeye dahil yakışmayacak ifadeler söylediğimi duyan bu ifadelerimi getirirse huzurlarında yakışmayan ifadeden dolayı sahabenin ruhundan özür dileyeceğim huzurunuzda da tövbe istiğfar edeceğim. Bir daha öyle bir hata işlemeyeceğim. Eğer sahabeye hakaret ettiysem kötü söylemişsem. Ama yapmamışsam bunu söyleyenlerin yakasına yapışacağım. Ne kadar cesaretliler. Hak ve hukuk bu kadar mı kayboldu?

KADINLARLA TERSTEN İLİŞKİYİ ONAYLIYOR MU?
Bu meselede bana sorulan soru aynen sitemde de var. Verdiğim cevap da aynen site de var. Oradan nasıl bu çıkıyor Allah aşkına insafa çağırıyorum. Vicdana davet ediyorum. Ben orada bu konuda İslam tarihinde iki ayrı görüş olduğunu fakat ehlisünnetin bu konuda ki fetvası ayeti kerim ye uygun olan fetvasıdır. “Kadınlarınız tarlanızdır. Ona nasıl yaklaşırsınız.”ayeti kerimesinde ehlisünnetin görüşünün ehli beytin görüşüne göre dosdoğru görüş olduğunu çünkü harfin tarla olduğunu tarlanın da çocuk elde edilen yani ürün elde edilen yer olduğunu diğer görüşün doğru olmadığını orada izah ettim. Kaldı ki burada soru sahibi bu ihtilaftan dolayı karşı tarafta olanları tahkir etmiş, küfretmiş, tahfif etmiş hatta tekfir etmiş. Ben orada tahkir, tahfif, tezyif edilmesinin yanlış olduğunu söyledim. Bu meselede gelen soruyu da verdiğim cevabı da orada tuttum. Fakat bu mesele de bu fakire yapılan iftiradır. Allah’ta görüyor, ümmet de görüyor insanlar da görüyor. Bunu yapanlara nasıl yaptıklarını içlerine nasıl sindiğini sormak istiyorum. Hakikaten kardeşinize bunu nasıl reva görüyorsunuz. Nasıl bu kadar yapıyorsunuz. Ölmeyecek misiniz? Allah’ın huzuruna çıkmayacak mısınız? Hesap sorulmayacak mı? Birbirimizden hakkımızı almayacak mıyız?

“ORUÇ TUTABİLİR, NAMAZ KILAMAZ” DEDİM
Namaz kılacağına dahil hiçbir fetva vermediğim gibi aksine namaz kılamaz diye kaç kere söyledim. Bu konuda dalga dalga iftira yayanları bir kez daha uyarıyorum. Allah’tan korkun. İnsan eti zehirlidir yemeyin. Oruç tutacağını da açıklıkla söyledim. Daha doğrusu oruç tutabileceğini ve bu konuda delil olarak Kur’an yeterlidir. Çünkü namaz için abdest gerekli oruç için abdest şart değil. Zaten hadiste de namaz kılmayana kaza gerekmez özel halde oruç tutmayana ise kaza gerekir. Dolayısıyla namaz ile orucun arasını ayırmak lazım. Ama kendini iyi hissediyorsa tutabilir, iyi hissetmiyorsa tutamaz. Onun için oruç meselesini namaz meselesinden ayırmışımdır. Oruç tutabilir istiyorsa. Bunu da Bakara Süresinin 175.ayetini delil göstererek hayızlının durumunu Kuran eza olarak almıştır.”Sana hayızdan soruyorlar de ki o bir ezadır.” ‘Eza’ kelimesi hastalığın bir küçüğü olarak geçiyor lügatlerde. Dolayısıyla hastanın oruca bahsine dâhil Kuran’da ayet var mı? Var. 185. ayetinde “Eğer ramazan da hasta iseniz ya da yolcu iseniz diğer günlerde gününe gün tutarsın. Dolayısıyla hastanın hükmüdür” dedim oruçta. “Ama namazdan muaf kılınmıştır” dedim. “Erkekler bir kere şehit olur kadınlar her ay şehit olur. Onları o hallerinde namazdaymış gibi görüyor” dedim. Bunu söyledim. Ne olur bana söylediğimi yakıştırın. Deyin ki “oruç istiyorsa tutabilir dedi” diyin. Bu iftira olmaz bu hakikattir. Ama namaz da kılar derseniz iftira olur. Ben böyle bir şey söylemedim.

ŞİA’YI ŞİRİN GÖSTERMEK Mİ İSTİYOR?
Ehli Beyt veya Şia ya sevimli göstermekte ne demek. Nefret ettirmekle ben çok mu sevinecek birileri? Yani Şia’dan ne kadar nefret ederseniz takvanız o kadar artar diye bir şey var mı? Ben böyle bir şeye inanmıyorum. Ehl-i Beyt mektebin inde bu ümmetin bir parçası olduğuna inanıyorum. Bu ümmetin vahdetine inanıyorum. Ümmetimizin bir tek ümmet olduğuna inanıyorum. Bu vahdeti sağlayamadan bizim başarının rüyasını göremeyeceğimize inanıyorum. Mezhep savaşlarıyla bu ümmetin harcadığı değerlerin tarih boyunca başımıza bela olduğuna inanıyorum. Onun için mezhep ihtilafına mezhep holiganlığına mezhep savaşına hayır diyorum. Dolayısıyla Ehlisünnetiyle Şia’sıyla bu ümmetin İslam ümmeti olduğunu kıblesinin Rabbi’nin Peygamberinin ve Kitabının bir olduğunu ihtilafınsa teferruatında olduğunu düşünüyorum bende böyle düşünüyorum. Bunu böyle bilirsiniz. Bunu böyle söyleseniz iftira olmaz. Ama bundan öte bir şey iftira olur.

EHLÜSNNET DIŞI FETVALAR MI VERİYOR?
Ehlisünnet dışı fetva ifadesini ben anlayamadım. Ehlisünnet içi fetva ehlisünnet dışı fetva nasıl oluyor. Mesela İmam Taberi ehlisünnet midir? Ehli biat midir? Ehli Şia mıdır? Nedir? Ehlisünnetin büyük imamlarından biridir. Fakat “ayak yıkamayı sünnet ayağı mesh etmeyi farz” olarak yazmış tefsirinde. Şimdi ne diyeceğiz, İmam Taberi’ye? Kısaca böyle.

Bu konuşmanın videosunu izlemiştim...
Ama bizim bahsettiğimiz konu, inkar ettiği ayetler. Ben bunların cevabını arıyorum. Mustafa İslamoğlu önce onların cevabını versin....
Jurnal isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 04-30-2009, 21:42   #126
Kullanıcı Adı
Jurnal
Standart
Bir diğer konu ise; Sayın İslamoğlu fetva vermeyi kolay bir iş sanıyor. Oysa ki Efendimiz (s.a.v.) 'Fetvaya en yakın olanınız, ateşe en yakın olanınızdır.' buyurmuştur.
Jurnal isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 04-30-2009, 21:44   #127
Kullanıcı Adı
-musa-
Standart
ensartopcu tebliğe devam Rabbim ecrini kat kat verecektir inşaAllah... Sabret Allah resulu bizimle ehli sünneti müdafa edenlerle inşaAllah tez zamanda ehli bidat köpük gibi dağılacak o zaman nolacak bakalım ne gibi CİDDİ yanlışlar olduklarını anlayacaklar.

Kolay sanıyorlar çıkıpta konuşmayı şu şöyle bu böyle yok şu hadisin yarısı alıyorlar yok şu sahabi böyle yaptı ehli beyt böyle yaparmış pislik şia inancını aşılıyorlar.
-musa- isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alt 05-01-2009, 00:49   #128
Kullanıcı Adı
Jurnal
Standart
*Bu videoda Mustafa İslamoğlu, Ehl-i bidatdan ibni teymiyye'yi övüyor, Kitabını da tavsiye ediyor;

http://www.youtube.com/watch?v=IzmCj...eature=related

*Bu videoda ise İslamoğlu'nın Kur-an tefsirinde, Peygamber efendimiz (s.a.v)'in olağanüstü birisi olmadığını savunurken kaynak olarak gösterdiği Muhammed Esad'ın nasıl birisi olduğundan bahsediyor Hocaefendi.

Kimmiş bu Muhammed Esad; Aslen yahudi, Rusya'da yetişmiş bir misyoner ve Osmanlı aleyhine çalışmış bir zevattır. Böyle bir adamı kaynak olarak göstermiş;

http://www.youtube.com/watch?v=L2e8p...eature=related

Konu Jurnal tarafından (05-01-2009 Saat 01:37 ) değiştirilmiştir..
Jurnal isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Konu Kapatılmıştır


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım