AK Gençliğin Buluşma Noktası
Tartışıyorum AK Partililerin, AK Parti Gençlerinin Seviyeli tartışma bölümü.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 12-10-2012, 17:50   #1
Kullanıcı Adı
q.klavye
Standart
Alıntı:
orhanyy Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ey Ahmakül Kebir-Ül cehalet-ül Kübra dairesinden çıkmış insan! at o at gözlüklerini ve çık ininden... Dünyada neler oluyor önyargısız bir bak... Sen belirleyemezsin zaten.. Dünya belirlemiş... Lakin mağaranda kaldıkça neyi görebilirsin.
arkadaşta baya komikmiş ya.anladığım kadarıylada ilk cümlesinde kendini tanıtmış.Meçhul sen takma kafaya kardeş.
En iyi müslüman benim diyen adamların halinin ne olduğunu herkes biliyor.bu durumda ahmak kim oluyor(!)??

 

q.klavye isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-03-2012, 04:47   #2
Kullanıcı Adı
rizzelli
Standart
Ilham mi keramet mi oluyor simdi bu.
rizzelli isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2012, 18:02   #3
Kullanıcı Adı
manifesto
Standart
Alıntı:
Neden vahiy gelmesin ki?Kur'an'da Hz. Meryem'e arıya vahyediliyor da Mahmut efendiye neden vahiy gelmesin

sayın seyirciler müritlikte son nokta

Doğru ya Hz.Meryem'e vahiy geldi sana niye gelmesin ki
manifesto isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2012, 18:06   #4
Kullanıcı Adı
EpiVaTeS
Standart
Yusuf El KARDAVİ'de mi İsmailağa'dan
EpiVaTeS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2012, 19:09   #5
Kullanıcı Adı
Katade
Standart
Vahiyle kerameti ayıramıcak kadar cahiliz Bu konuda Dalga geçiyorsunuz inanmadığınız nedir bu konuyu bukadar dalgaya alıcak komiğinize giden nedir? Peygamber efendimiz S.a.v bu yana nice alimlere Her zaman gizli açık kerametler gelmiştir Allah'cc Hepimize kafi değilmi bu hassas konularla yaptığımız davranışlar sadece imanımızı zedeler Askere gittim geldim Benhur Hala aynısın Tahrik konusunda üstüne yok
Katade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2012, 19:16   #6
Kullanıcı Adı
manifesto
Standart
Alıntı:
Katade Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Vahiyle kerameti ayıramıcak kadar cahiliz Bu konuda Dalga geçiyorsunuz inanmadığınız nedir bu konuyu bukadar dalgaya alıcak komiğinize giden nedir? Peygamber efendimiz S.a.v bu yana nice alimlere Her zaman gizli açık kerametler gelmiştir Allah'cc Hepimize kafi değilmi bu hassas konularla yaptığımız davranışlar sadece imanımızı zedeler Askere gittim geldim Benhur Hala aynısın Tahrik konusunda üstüne yok

Askerden döndün demek hayırlı olsun.
Tahrik değil
Vahiy nedir?
Allah'ın peygamberleri ile olan münasebetinin bir parçası
Hani ilham geldi
Keramet gösterdi falan demek neyse de
İslam inancıda KATEDE vahiy sadece Peygamberlre gelir ve o da Cebrail vasıtası ile olur
Gerisi boş kakafoni..
Hele de Ahmet hoca gibi medyanın eline düşmüş birisi ile ilgili VAHİY gelmesi
İnsanın bilmem neresi ile gülmesine eş değer
manifesto isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2012, 19:31   #7
Kullanıcı Adı
Katade
Standart
Alıntı:
BENHUR Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Askerden döndün demek hayırlı olsun.
Tahrik değil
Vahiy nedir?
Allah'ın peygamberleri ile olan münasebetinin bir parçası
Hani ilham geldi
Keramet gösterdi falan demek neyse de
İslam inancıda KATEDE vahiy sadece Peygamberlre gelir ve o da Cebrail vasıtası ile olur
Gerisi boş kakafoni..
Hele de Ahmet hoca gibi medyanın eline düşmüş birisi ile ilgili VAHİY gelmesi
İnsanın bilmem neresi ile gülmesine eş değer
Kardeşim Vİdeoda Vahiy sözü geçiyormu keramet haktır ilham haktır
Rota haber okadar çarpıtmışki konuyu manşeti vahiy olarak atmış yalaan sende manşeti okuyup paylaşmıssın burdan
Videoyu tamamen izlersen bütün açıklamasını yapıyor daha dikkatli olursan sevinirim


Cübbeli Hoca'dan 'Vahiy' haberlerine cevap!
Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, ile ilgili medyada yer alan 'vahiy' haberlerine ağır eleştirili bir cevap geldi.

03 Aralık 2012 Pazartesi - 00:35


Ahmet Mahmut Ünlü ile ilgili dün medyada yer alan "vahiy indi" tarzında yapılan haberle ilgili Marifet Dergisi Yayın Kurulundan cevap geldi.

"Bazı görsel medyada Mahmud Efendi hakkında yapılan yanlış ve saptırıcı yorumlar üzerine bu cevâbî yazıyı kaleme almayı uygun gördük" denilen açıklamada daha sonra şunlar dile getirildi:

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla,

Evvela konumuz olan “tecelli, ilham ve vahyin” ne olduğunu bilelim. “Tecelli”; ‘görünme, bilinme’ manalarına geldiği gibi tezahür manasına da gelmektedir. Tasavvuf terimi olarakda kullanılan tecelli; “gaybdan gelen ve kalpte zahir olan nurlar” manasınada gelir ve bunun nasıl meydana geldiğini Allah’tan başkası bilemez.

Tecelliye mazhar olan insan ise bunun Allah’tan olduğunu bilmekten başka bir açıklama yapamaz. Kimi zaman Allah’ın salih kulları bundan tat ve manevi zevk aldıklarını dile getirirler. Buda yine Rabbi ile kendisi arasındadır. İlham ise ‘Allah tarafından kalbe bir takım manaların akıtılması’ manasına gelir. Bu haktır ve sabittir. Birde herkesin malumu üzere “vahiy” vardır.

Şimdi bunları kısaca açıklayalım ve tecelli ve ilham ile vahyin arasını ayırmakta bir nebze olsun yardımcı olmuş olalım İnşaallah…

Bunların arasını ayırmak ve doğru bilgilere ulaşmak isteyenler her zaman ehl-i sünnet alimlerden ve yazdığı eserlerden istifade etmek suretiyle doğru yolu bulacaklardır.

Lakin bilmediği halde sormadan ve iş olsun diye hem yanlışa düşüp hemde insanları bu hususta dalalete sürükleyenlere ise Allah’tan hidayet temenni ederiz. İsteğimiz odur ki, Allah dostlarına yalan yanlış iftira atmak suretiyle helak olmadan doğru yolu öğrenip tevbe etsinler…


TECELLİ

Kur'ân'da Allah'ın dağa tecellisinden bahsedilmektedir. Musa Aleyhisselam Allah-u Teâlâ’yı görmek istemiş Mevla ise dağa tecelli etmiş bu tecelli esnasında dağ parçalanmış, Musa (Aleyhisselam) bayılmıştır. (A'râf 142) (Bundan da anlaşılmaktadır ki, dünya gözüyle Allah'ın görülmesi de mümkün değildir.)

Mevzu-u bahis olan tecelli ise tasavvuf ehlinin kullandığı “kalbe akıtılan manalar” dır. Yoksa ille de Allah’ı görmek ve ondan bu surette vahiy almak demek değildir.

Tecelli hakkında daha birçok teferruat vardır, fakat bunlara girmeye şu anlık lüzum görmemekteyiz. Meselenin anlaşılması bizim için kâfi olacaktır.

İLHAM

Birde “İlham” vardır. İlham da Kur’ân-ı Kerim’de şöylece zikrolunmuştur; “Nefse ve onu en güzel bir biçimde şekillendirip fücur(günahlar) ve takvasını ilham edene yemin ederim ki, nefsini arındıran muhakkak kurtulmuştur. Onu kirleten de, hüsrana uğramıştır.” (Şems 8-10)

Kul, günahlardan sakınmak suretiyle kalbini ve gönlünü temizleyerek doğrudan Allah’a yönelince Allah ona doğru yolu gösterir. Kişi böylece doğruyu bulur. Zira ayet-i kerimede Allah-u Teâlâ “Bizim uğrumuzda mücadele edenlere biz (hidayet)yollarımızı gösteririz.” buyurmaktadır. (Ankebut 49) Allah’a yönelerek Allah’tan yardım isteyenlere Allah yardım eder ve ona doğru olanı ilham eder.

Şunu da belirtmek isteriz ki İlham, herkes için bağlayıcı değildir, kişiye has bir durumdur. Şöyle ki; İlhama mazhariyetle elde edilen bilgi, çoğu kere o şahsı ilgilendiren cüzî şeyler içindir. Yani, ya sıkıntılı halinde gelen bir teselli veya içinden çıkamadığı bir müşkilin halli veya kendisi ve çevresiyle ilgili geleceğe yönelik bir müjde şeklinde olabilir.

Büyük Akaid alimi İmam-ı Taftazanî “Akaid” metninde geçen “İlham, ehl-i hak nezdinde bir şeyin sıhhatini bilme yollarından değildir” cümlesini şöyle açıklar: “Müellif bununla “İlham, bütün insanların kendisiyle ilim elde ettiği ve başkasını bağlayıcı bir sebep değildir” manasını murad etmiştir. Yoksa şüphesiz ilham yoluyla her hâl-ü karda bir ilim elde edilmektedir.” (Taftazanî S:13-14)

Kalbine ilham gelen kişi, bunun kitaba ve sünnete arz ederek doğruluğuna kanaat getirirse, kendisi onunla amel eder. Nitekim Hazreti Musa’nın annesi kalbine gelen ilhama göre hareket etmiş, henüz kundakta olan Musa Aleyhisselam’ı sandık içinde Nil’in sularına bırakmıştır.(Kasas 7)

VAHİY

"Vahiy" kelimesi (وحي) fiilinin mastarı olup lügatte, gizli konuşmak, emretmek, îma ve işaret etmek, acele etmek, seslenmek, fısıldamak, mektup yazmak ve ilham gibi anlamlara gelmektedir.

Vahiyle ilham arasındaki farkları bilmek, ilhamın keyfiyetini anlamamıza yardım edecektir. Şöyle ki:
İlham, mutasavvıflarca ve bazı kişilerce bir delil sayılabilir.

Ancak o, çoğunluğu bağlayan bir hüccet değildir. Nitekim İmam-ı Rabbani 272. Mektubunda bu hususta şöyle buyurmuştur:”
“Kıyas ve içtihat, dinin dört temelinden birisidir. Buna uymaya emrolunduk. Evliyanın keşif ve ilhamları böyle değildir. Bunlara uymaya emrolunmadık. İlham, yalnız sahibi için delildir, başkaları için senet değildir.”

Vahyin kaynağı kesin olarak ilâhî olmakla birlikte, ilhamın kaynağı her zaman ilâhî olmayabilir. Onun için, vahiy katî(kesin) olup, ilham zannîdir. Çünkü vahiy melek vasıtasıyla gelir. Melekte hata ihtimali yoktur. Fakat kalbin akıl ve nefisle alakası olduğundan, bunlardan etkilenir. Bundan dolayı, o meyanda yanılmalar olabilir.

Vahiydeki ahkam-ı şeri’yye bütün beşeriyete aittir. Halbuki ilham, yalnızca buna mazhar olan şahsa mahsustur.

Vahye mazhar olan peygamber, aldığı vahyi insanlara tebliğle mükelleftir. Hâlbuki bir veli, kalbine gelen ilhamı tebliğe memur değildir. Hatta çoğu kere gizlemesi daha efdal olmaktadır.

(Muhterem Mahmud Efendi Hazretleri’nin de bu olayı Hoca Efendiye anlatması onu teselli kabilindendir. Yoksa bilindiği üzere Mahmud Efendi Hazretleri hayatı boyunca gerek keramet gerekse ilham türü olayları ne kendisi anlatmış nede cemaatinin zikretmesini uygun görmüştür. Çok sıkıntılı zamanlarda ise dediğimiz gibi teselli kabilinden cemaati ile paylaştıkları olmuştur.) Allah kendilerine hayırlı uzun ömürler versin.

Bu kısa ve özlü açıklamadan sonra hala kalbinde şüphe olanlar veya anlamayanlara Ziya Paşa’nın şu beytini ithaf ediyor, tüm okurlarımızı Yüce Yaradana emanet ediyoruz.

İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez.
Zira bu terâzi o kadar sıkleti çekmez.
Katade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2012, 19:11   #8
Kullanıcı Adı
El Emin
Standart
Bu konuyu rüyamda cok uzun uza diye düsündüm ama sonucu hatırlamıyorum..
El Emin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2012, 20:53   #9
Kullanıcı Adı
manifesto
Standart

Allah c.c. Cübbeli Ahmet'in işleri ile bizzat ilgileniyormuş,onun işlerini Haşa Allah'a bırakacakmışız
Tamam bıraktık
Cübbeli ne yapıyor
Yani Allah'ın devreye girerek kayırdığı hoca ne yapıyor
Dün çıktığı hapishaneden bugün TELEGOL programına konuk olarak KALE arkasına idrar dökmek büyüyü bozar mı ? gibi sözlerle millete eğlence oluyor
Toplumda ki HOCA imajını erezyona uğratmak için böyle profesyonel çalışsan bu kadar başarılı olunamaz sanırım.
manifesto isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-10-2012, 23:18   #10
Kullanıcı Adı
Muhammed Esed
Standart
Soru: Keramet hak mıdır, değil midir? Sizin buna inancınız var mı?

Cevap:
Kerâmet sözlükte kerîm olmak, değerli ol*mak anlamına gelir[1.] Allah Teâlâ insanı değerli (kerametli) yarattığını ve birçok şeyi on*un em*rine verdiğini açıklamıştır.

“Âdemoğullarına gerçek*ten çok değer verdik (çok kerametli kıldık). Onları ka*rada ve denizde taşıdık ve güzel şeylerle rızık*landırdık. Ya*rattık*larımızın birçoğundan da üstün kıldık.” (İsra 17/70)

İnsanoğlunun dışında, gideceği yere başka*ları tarafından taşınan bir mahlûk yoktur. Bir in*sanın denizde ba*lık gibi yüzerek gitmesi mi kerâmettir, yoksa bir gemide oturarak ve yata*rak gitmesi mi?

Havada kuşlar uçar. İnsanın kuş gibi uçarak is*tediği yere git*mesi mi, yoksa bir uçağın içinde git*mesi mi kerâmettir? Bun*lara bakarak Allah’ın in*sana ne kadar değer verdiğini anlamak gere*kir.

Allah’ın insanoğluna en büyük ikrâmı, şüp*hesiz ki, şirkten uzak bir imandır.

“İnananlar ve imanlarını şirkle[2] bulandırma*yan*lar var ya işte güven onların hakkıdır; doğru yolu tutturan*lar da onlar*dır.” (En’am 6/82)

İnsanların en kerîminin, yani en kerâmetli ola*nının kim oldu*ğunu da Allah Teâlâ açıkla*mıştır:

“Ey insanlar, biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanı*şasınız diye sizi milletlere ve kabile*lere ayırdık. Allah katında en ke*rîm ola*nınız takvâsı en iyi olanınızdır.” (Hucurât 49/13)

Kerâmet deyince yu*karıda anlatılanlar değil, olağanüstü şeyler* kastedilir. Bunlar bir el*çide görü*lürse adına mucize, velide görülürse kerâmet denir. Veli, Allah’a karşı gelmekten sa*kınan her müslümandır.

“İyi bilin ki Allah’ın velilerine korku yoktur. Onlar üzüle*cek de de*ğil*lerdir.

Bunlar inanmış olan ve takvâ ehli bulunan kim*selerdir.

Onlara bu dünya hayatında da ahirette de müjde vardır.” (Yunus 10/62-64)

O müjde en sıkıntılı anda bile müminleri ra*hat*latır. Allah bu dostlarını yalnız bırakmaz.

“Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa Allah ona bir çıkış yolu gös*terir.

Onu, hiç ummadığı yerden rızık*landırır. Her kim Allah’a dayanırsa o ona yeter. Çünkü Allah işini tastamam yapar. Al*lah her şeye, muhak*kak bir ölçü koymuştur. “ (Talâk, 65/2-3)

Yardım eden Allah olduğuna göre yardımı ola*ğan yol*larla da yapar olağan dışı yollarla da. İşte Allah’ın olağan dışı yollarla yaptığı yardıma kerâ*met denir.

Kerâmet Allah’ın bir ni*metidir; bütün ni*metler gibi ona da şükretmek gerekir. Mal, mülk, mevki ve ma*kam gibi kerâmet de insanı saptırabilir. İn*san ke*râmeti değil, Allah’ın rıza*sını aramalıdır.

Allah Teâlâ sıkışık zaman*larda mü*‘min kul*la*rına, şu veya bu şekilde mutlaka ikramda bulu*nur. Yukarıdaki ayet bunu göstermektedir. İnsan bu ik*ramı ken*dinden değil, Allah’tan bilmelidir. Mal ve mülkle övünmek nasıl çirkinse kerâmetle övünmek de çirkindir.

Bedir Savaşı’nda sıkışan Müslü*manların yar*dımına Allah Teâlâ melekleri göndermiş ama zaferin me*leklerin yardımıyla değil Allah katından verildiğini de vurgulamıştır. Onu açıklayan âyet zihin*le*rimizde hep yankılan*malıdır.

“Hani siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da; “İşte ben size birbiri ardınca gelen bin melekle yardım gönderi*yorum” diyerek isteğinizi ka*bul et*mişti.

Allah bunu, sadece size müjde olsun ve gönlünüz bununla rahat*la*sın diye yapmıştı. Yoksa zafer (meleklerden değil) yalnız Allah ka*tındandır. Allah güçlüdür ve her şeyi yerli ye*rinde ya*par.“ (Enfal 8/9-10)

Kendisinde kerâmetler görülen kimse kurtuluşa erdiğini zannetmemelidir. Dünya hayatı en*ge*beli bir ko*şu*dur. Her an bir şeye takılıp düşebiliriz.

Ölünceye kadar kulluğa devam etmek gerekir. “Ölünceye kadar Rab*bine ibadet et.” (Hicr 15/99)

(Abdulaziz Bayındır, Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış, Süleymaniye Vakfı Yayınları, 6. Baskı, İstanbul, 2010, s: 116-119)
Muhammed Esed isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi