|
![]() |
#1 |
![]() Vahiy ile ilham arasında fark var mıdır? Herkese vahiy gelebilir mi?
Soru: Hocam vahiy ile ilham arasındaki fark nedir? Bir ayette Allah Teâlâ Meryem validemize vahyettiğini söylüyor. O zaman vahyedilen kim olursa olsun peygamber mi kabul edilir? Durumun mahiyeti nedir? Cevap: Vahiy ile ilham aynı anlamda kullanılır. Kendisine vahyedilen herkesin Peygamber olması gerekmez. Allah Teâlâ bal arısına da vahyettiğini söylemektedir. “Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: «Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!» Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda alacak ibret vardır.” (Nahl, 16/68-69) Allah Teâlâ şeytanların da dostlarına vahiyde bulunduklarını, yani içlerine bir şeyler fısıldadıklarını bildirmektedir. (Bkz: En’am, 6/112, 121) Allah’ın Elçilerine vahyin gelişi, onların gelen vahiyden şüphe etmelerine imkân vermeyen bir yöntemle olur. İlgili âyetler şöyledir: “Allah bütün gaybı bilir, gaybını kimseye açıklamaz. Dile*diği elçi bunun dışın*dadır. Onun da önüne ve arkasına gözcüler diker. Böylece o (elçi) bilsin ki, onlar Allah’ın gönderdiklerini tastamam ulaştırmış, (kendisi de) onların yanında olanı anlamış ve her şeyi bir bir kavramıştır.” (Cin 72/26-28) Bazı tefsirlerde En’âm suresinin inişi ile ilgili Enes b. Malik’ten gelen şöyle bir rivayetten söz edilir: “Allah’ın Elçisi şöyle dedi: Kur’ân’dan En’âm suresinin dışında bir sure bana toptan in*medi. Şeytanlar bu sure için toplandıkları ka*dar hiçbir sure için toplanmamışlardı. Bu sure bana, Cebrail ile birlikte elli bin melekle gön*derildi. Bunu kuşat*mışlar, bir düğün debdebesiyle getirdiler.” (Elmalılı Muhammed Hamdi YAZIR, Hak Dini Kur’an Dili, İst. 1936, c: 2, s. 1861-1862.) Elçinin, ken*dine gelenin me*lek olduğuna ve söylediği söze şeytan vesvesesi karış*madı*ğına güvenmesi gerekir. Cenab-ı Hakk’ın va*hiy esna*sında elçisinin etrafına melekler dizmesi bundandır. Bir de Allah’ın insanlarla konuşması meselesi vardır. Allah’ın insanla konuşması kalbine gelen ilhamla olabilir. Ya da ona bazı şeyleri rüyada gösterebilir. Ancak bunlar, yalnızca o kişiyi ilgilendiren şeylerdir. Bunlara pek güven de olmaz. İnsan, şeytan vesvesesini ilham sayabilir. Şeytani rüyayı rahmani rüya sayabilir. Bizim emin olabileceğimiz tek yol, Peygamberlere gelen vahiylerdir. Onların dışındakiler zaten görev doğurmazlar.
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Tayy-i mekân var mı? Şeyhler insanın içinden geçenleri bilirler mi?
Soru: Özellikle tarikat çevresinde çokça konuşulan, velinin kerameti olarak lanse ettirilmeye çalışılan tayy-i mekân konusunu sormak istiyorum. Şeyh efendi hem hacda hem de memleketindeki bir kişinin cenazesinde bulunabiliyor! Bulunduğum yerde yemin ederek bunu anlatıyorlar ve görenleri şahit gösteriyorlar. Bir başka konu da bu şeyhlerin insanların içinden geçenleri bilmesi… Arkadaşım, “şeyh benim içimden geçeni bildi” diye iddia ediyor. Ben bunun şeytanın bir oyunu olduğunu anlatsam da inandıramadım. Gerçekten şeytan bunları yapabilir mi? Onların kılığına girip saptırabilir mi? Cevap: “İçinde bulunulan mekânla birlikte aynı anda başka yerlerde de görünmek” manasına gelen tayy-i mekân diye bir şey olamaz. Şahit dedikleri adamlarla görüşmek istediğinizi söyleyin, hiç biri bunu gördüğünü ifade etmeyecektir. Eden olursa yemin teklif edin. Çünkü bu tür şeyler organize yalanlardır. Bir şeyin olmadığı değil, olduğu ispat edilir. Bu sebeple ispat bize değil, iddia sahiplerine düşer. Siz onlardan bunu ayet ve hadislerle ispat etmelerini isteyin. Şeyhlerin insanların içinden geçen şeyleri bilmesine gelince: Allah Teâlâ üzerimizde görevlendirdiği meleklerle ilgili olarak şöyle buyuruyor: “Üzerinizde koruma görevlileri vardır; onlar değerli yazıcılardır. Ne yapsanız bilirler.” (İnfitâr, 82/10–12) “Şurası bir gerçek ki, insanı yaratan biziz. Ona şahdamarından da yakın olduğumuzdan biz, içinin ona ne fısıldadığını biliriz. Sağında ve solunda oturmuş iki kayıt memuru bulunur. Bu sebeple ağzından çıkan her sözü kayıt için hazır bekleyen bir gözcü mutlaka vardır”. (Kaf 50/16–18) Dikkat ederseniz bu melekler sadece “yaptıklarımızı” bilirler; içimizde olanları değil. Demek ki, Allah kişinin içini bildiği halde melekler ancak ağızdan çıkan sözü bilebilirler. İnsanların içinden geçenler gaybtır ve gaybı ne insan, ne melek, ne cin, ne de Allah’ın Elçileri bilebilirler. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “De ki, göklerde ve yerde, hiç kimse gaybı bilmez, onu sadece Allah bilir.” (Neml 27/65) Birçok ayette “insanların kalplerinde/içlerinde olanı sadece Allah’ın bildiği” özellikle vurgulanmaktadır. Diğerleri ise sadece tahmin edebilirler; tahminleri bazen tutar, bazen tutmaz. Zaten böyleleri öyle genel şeyler söylerler ki, biri tutmazsa diğeri tutar ve bağlılarını kandırmayı başarırlar. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() behnurmusun benhurmusun nesin
işin gücün yokmu senin ? |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Eğer Said Nursi'ye ''vahiy'' geldiyse; Cübbeli Ahmet'e neden gelmesin?! Cübbeli AHmet'in Said'den neyi eksik?! ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Cübbeli Hocanın itibarı mı
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Ali Efendi veli Efendi Hacı Hz.leri Bucu Hzlerini bırakalım Vahiy Peygambere iner, Mahmut Efendi değerli bir hocadır alimdir neyse ama ona vahiy inmez, Biz Cübbeli şöyle dedi böyle yapalım Mahmut efendi böyle dedi böyle yapalım diyebilecek kişiler değiliz. biz eğer müslümansak, Kitap buradadır diridir, sünnet buradadır diridir, bunları kendimize örnek alarak yolumuza bakalım. İskender Evrenesoğlunada vahiy inmişti zamanında.. bunlar hakikaten yanlış işlerdir. İnsanlara tapma derecesinde değer verirseniz şirke girersiniz benden söylemesi.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|