08-01-2015, 10:21 | #1 |
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Bizim Tek Derdimiz Var: İslam, İslam, İslam
Erdoğan: Bizim Tek Derdimiz İslam, İslam, İslam
Endonezya'da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim tek derdimiz var: İslam, İslam, İslam... İslam'a gölge düşürülmesini kabul etmemiz mümkün değil." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uzakdoğu gezisinin ikinci ayağında Endonezya'da Millî Güvenlik Akademisi'nde konuştu. İşte konuşmasından satır başları: "IŞİD ELİYLE İSLAM VE MÜSLÜMAN ALGISINA ZARAR VERİLİYOR" "Bugün Suriye'deki durum sebebiyle hem ülkemizin hem de uluslararası toplumun güvenliği ciddi tehdit altındadır. Malesef rejim, kimyasal silahlar, balistik füzeler ve terör örgütleri olmak üzere her türlü kirli yola başvurmaktadır. IŞİD terör örgütü işte böyle bir anlayışın, böyle bir projenin ürünüdür. Bu örgütün yaptıklarının bizim dinimizde, vicdanımızda, kültürümüzde asla yeri yok. IŞİD eliyle dünyadaki İslam ve Müslüman algısına büyük zarar veriliyor. Bazı karanlık odaklar var ve bu karanlık odaklar Türkiye'yi böyle bir terör örgütüne destek vermekle kara propaganda yaparak zan altına sokmaya çalısıyor. Asla ve kat'a Türkiye böyle bir senaryonun içinde yer almamıştır, almaz. Ne batı ülkeleri ne dünya bu konuda göstermiş olduğumuz hassasiyeti göstermiştir. "BİZİM TEK DERDİMİZ VAR: İSLAM, İSLAM, İSLAM..." Bizim tek derdimiz var: İslam, İslam, İslam. İslam'a gölge düşürülmesini kabul etmemiz mümkün değil. Şu anda bütün bu yapılanlardan İslam yara almaktadır. Tüm Müslümanların bunu koruma noktasında görevi vardır. Terör, kaynağına ve kimliğine bakmaksızın, hiçbir sebeple meşrulaştırmadan kategorik olarak reddetme iradesini hep birlikte gösterme mecburiyetindeyiz. Terörün her çeşidine karşı kararlı bir tavır ortaya koyuyoruz. Sadece son günlerde ülkemizde gerçekleştirilen operasyonların dahi Türkiye'nin bu konudaki ilkeli duruşunu göstermeye yeterli olduğunu düşünüyorum. Suriye'de faaliyet gösteren yabancı savaşçılar konusunda Türkiye'ye yöneltilen suçlamalar tamamen haksızdır. Kendi vatandaşlarının terör örgütleriyle ilişkilerini takip eden, zamanında ve etkin müdahale gerçekleştirmeyen ülkelerin tüm sorumluluğu Türkiye'nin üzerine yıkmaya çalıştığını görüyoruz. Ülkemde mezhep farklılığından dolayı ateist terör örgütlerini destekleyenleri görüyoruz. 2 milyon mülteciyi ülkesinde barındıran bir Türkiye var. Fakat Avrupa'nın tamamına bakınız onlar 200 bin kişiyi bile ülkelerinde misafir edemiyor." Kaynak Haberler 31.07.2015
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-02-2015, 00:39 | #2 |
Elhamdülillah
|
|
09-02-2015, 02:03 | #3 | |
Alıntı:
HAKİKAT, BU ADAM SÖZÜNDE İSE EBEDİYYEN ARKASINDAYIM.LAKİN BU ADAMIN BÜTÜN SÖZLER BİRBİRİNE HEP TEZAT OLUŞTURUYOR. BUNLARIN HEPSİNİ BURADA SIRALASAM SAYFALAR SIĞMAZ... Fazla yazacak değilim.İbret-i alem olsun diye birkaç cümle ile geçiştireceğim. Siyonizme karşı çıkmayan,İslam Birliği yerine AB birliği bakanlığı kuran,AB kriterlerine göre yasalar çıkaran, içki, kumar, zina, faiz, eşcinselliğe resmen izin veren, domuz etini kasaplık et sınıfına sokan,," egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." diyen ve daha nice söylemleri birbirine tezatlar oluşturan, Hak ile bâtılı birbirine karıştıran bu adamın davası nasıl İslam olabilir?Yahu davası İslam olan bir lider dünyayı titretir. İftira yapanı Allah kahretsin.Biz hep hakikatleri konuşuruz.Hiçbir kimseye de asla kin beslemeyiz.Tayyip Bey'in güzel sözlerine katılıyoruz ama, bilhassa din hususunda söylediklerinin hepsi lafta kalmaktadır. Kusuruma bakmayın,bu adamın önceki konuşmalarla sonra ki konuşmalar arasında çok farklar var.Biz bu adamın; "tek davamız İslam" demesine gülüp geçiyoruz."Ah keşke hakikaten öyle olsaydı şu toplumun gençlerin her biri birer mücahid, mücahide olurdu. Ve son olarak diyoruz ki: ÂYİNESİ İŞTİR, KİŞİNİN LAFINA BAKILMAZ, ŞAHSIN GÖRÜNÜR RÜTBE-İ AKLI ESERİNDE!.. Konu MEÇHUL ADAM tarafından (09-02-2015 Saat 02:11 ) değiştirilmiştir.. |
||
09-16-2015, 00:22 | #4 |
Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir. (Bu cümle yeryüzünde halkın yönetimde tek belirleyici olacağı ve Milli İradenin tek yol olduğu manasında söylenmiştir. Bu söz artık Padişahlığın, sultanlığın, halka rağmen diktatörlüğün ve yöenten bir sınıfa karşı olarak söylenmiş bir sözdür.) Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından söylenmiştir.
Bu sözü tekrarlaması nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımıza yüklenilmesi akıl ve mantıkla açıklanamaz. Bu sözün İslam dini ile asla çelişkisi tezatı yoktur. En sonra Ziya Paşa'nın o güzel sözü güzel olmuş ama, hem Mustafa Kemal'in hem Recep Tayyip Erdoğan'ın zaten bu ülkeye kattıkları ve yaptıkları ortadadır. Lafa değil İcraata bak sen yinede ;) |
|
09-16-2015, 00:30 | #5 |
Yaşı ilerlerliyor, böyle bir adam kolay kolay gelmez bir daha çok ararız. Kendisinin de son dönemde hataları oldu, böyle 1 ay bir tatile çıkıp kafayı dinleyeceği seçimsiz huzurlu bir dönem olsa. Bence yaptığı hataları da görüp çok daha kucaklayıcı olacaktır.
|
|
09-16-2015, 22:22 | #6 |
Bizim tek derdimiz var: İslam, İslam, İslam. İslam'a gölge düşürülmesini kabul etmemiz mümkün değil. Şu anda bütün bu yapılanlardan İslam yara almaktadır. Tüm Müslümanların bunu koruma noktasında görevi vardır. Terör, kaynağına ve kimliğine bakmaksızın, hiçbir sebeple meşrulaştırmadan kategorik olarak reddetme iradesini hep birlikte gösterme mecburiyetindeyiz.
Terörün her çeşidine karşı kararlı bir tavır ortaya koyuyoruz. Sadece son günlerde ülkemizde gerçekleştirilen operasyonların dahi Türkiye'nin bu konudaki ilkeli duruşunu göstermeye yeterli olduğunu düşünüyorum. Suriye'de faaliyet gösteren yabancı savaşçılar konusunda Türkiye'ye yöneltilen suçlamalar tamamen haksızdır. Kendi vatandaşlarının terör örgütleriyle ilişkilerini takip eden, zamanında ve etkin müdahale gerçekleştirmeyen ülkelerin tüm sorumluluğu Türkiye'nin üzerine yıkmaya çalıştığını görüyoruz. Ülkemde mezhep farklılığından dolayı ateist terör örgütlerini destekleyenleri görüyoruz. 2 milyon mülteciyi ülkesinde barındıran bir Türkiye var. Fakat Avrupa'nın tamamına bakınız onlar 200 bin kişiyi bile ülkelerinde misafir edemiyor." kesinlikle bu yazıya katılıyorum |
|
09-16-2015, 23:42 | #7 | ||
Alıntı:
Alıntı:
Mustafa Kemal bunu kasıtlı söylemiştir.Yani "Allah'ın kanunları mecliste geçmez, kanunları biz koyarız.Millette bizi tasdik eder, onlardan güç alırız" demektir.Sizin İslam anlayışınız kıt, biraz Allah'ın hüküm ayetlerinin mahiyetini öğrenmelisin.. Hak ile bâtılı birbirinden ayırmak herkes için değil, ER kişi işidir.Bu da ilim ve basiret ile elde edilir.Düşmanın niyetini biliyorsan zafer senindir.İyi niyet her zaman geçerli olmayabilir.Ancak aklın yolu birdir. GÖZ; DAĞIN ARKASINI GÖRMELİ, AKIL BAŞA GELMELİDİR.MESELELERE BASİRET GÖZÜYLE BAKARSAN YANILMA PAYIN SIFIR OLUR. TECRÜBE EDİLMİŞTİR. Demokrasi İslam'a asla geçit vermez. Demokrasi yönetime talip olanlara emreder: "Falan'ın ilke ve inkılaplarına yemin edileceğine ve o ilke ve inkılaplara göre yönetim yapılacağına..." Sonra anıt ziyaretini emreder demokrasi yönetime talip olana: "Ey Büyüğüm! Huzurunda eğiliyorum yönetimde seni memnun edeceğim" şeklinde... Bunu İslam putçuluk ifade eder... Demokrasi ise bunu kendisi için farz kılar... İslam'da hak ve adalet olmasaydı, taa başladığı günde tarihe karışırdı.Demokrasiyi savunanlar bilsinler ki kendilerini oyalamaktan başka hiçbir şey elde edemezler.Bunun semeresini mutlaka ahirette göreceklerdir.Allah'ın hidayet yolu olan Kur'an nizamını ve ahkamını rafa kaldırıp da onun yerine demokrasiyi ilah edinenler yarın cehenneme sürülürken; "ahlar,vahlar, "keşkelerle boğuşup büyük bir nedamet içinde kıvranacaklardır. Huzur İslamdadır.Ondan başka yollar aramak ancak şeytanı sevindirir.Şeytan ise, insanları büsbütün cehenneme çağırır.Demokrasi eğer bir kurtuluş yolu olsaydı herkesten önce ben onu tercih ederdim..Lakin onda hiçbir hayır yoktur.Beşeri sistemler gelip geçici olup iktidarda olanlar diğer geçmiş hükümetleri eleştirirler.Niye?. Çünkü demokrasi bir menfaate, makama ve mevkiye göre şekil aldığından yap-boz oyunu gibi olmuştur.Güzel akibet, hakkıyla İslam'ı yaşayan ve yaşatanlarındır. |
|||
09-16-2015, 23:44 | #8 |
"TEVHİD AKİDESİ"NDE SIKINTISI VE SAPMASI OLAN BİR KİMSE DERHAL BU İLMİ ÖĞRENSİN, ONA GÖRE ALLAH'A İMAN ETSİN.AKSİ TAKDİRDE HER NE KADAR GÜZEL AMELLER İŞLESE BİLE NETİCEDE HEPSİ BOŞA GİDECEKTİR.
Gelen peygamberler, gönderildikleri kavimleri tevhid'e çağırdılar. Tapmaya devam edegeldikleri putlarının kendilerine ne bir fayda, ne de bir zarar veremeyeceklerini açıkladılar. Ancak pek azı müstesna olmak üzere, çoğunluğu peygamberleri yalanladılar, hatta öldürdüler. Allah Teâlâ'ya yönelecekleri yerde, atalarından devraldıklarını ileri sürdükleri tağuta yöneldiler. Allah Teâlâ bu inkârcı kavimler hakkında; "Onlara: «Allah'in indirdiğine uyun.» denildiğinde, «Hayır, atalarımızı neyin üzerinde bulduksa ona uyarız.» dediler. Ya ataları birseye akıl erdirememiş ve doğruyu seçememiş idiyseler? (Bakara 170)" buyurmakta ve nasıl bir çıkmazda olduklarını açıkça gözler önüne sermektedir. Tağutların devri kapanmış değildir. Peygamber bulunsun veya bulunmasın, her dönemde tağutlar varlıklarını korumuşlardır. Tağut, sadece eski kavimlerde ortaya çıkıp yaşama imkânı bulan bir güç değildir. Tağut, bugün de müslümanın en büyük düşmanıdır. Tağut, devlet sistemlerini, ahlâki değerleri ele geçirmiş ve onları müslümana zarar verecek bir hale dönüştürmüştür. Kısaca tağut, müslümanı dört yanından kuşatmış bulunmakta ve müslümana hayat hakkı tanımamaktadır. Müslüman bir kimse; Allah'ın hükümleri doğrultusunda yaşamak, O'nun koyduğu hükümler dışında konulan bütün hükümleri reddetmek, İlâhlık taslayan bütün güçleri yok etmek için çalışmakla mükelleftir. Şu bir gerçektir ki, Allah (C.C.)'a iman edenler, O'nun yolunda tağutla savaşmak zorundadırlar. Çünkü tağut bir mümin için her şey demek olan imanını çiğnemek, ona hayat hakkı vermemek ve Allah'ın hükümlerini iptal edip, kendi heva ve hevesleri doğrultusunda hükümler koymak amacındadır. Nitekim Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'de; "İman edenler Allah yolunda cihat ederler, küfredenler ise tağut yolunda savaşırlar" (en-Nisa /76) Bu ayet bir müminin tağuta karşı takınması gereken tavrı en anlaşılır şekilde ortaya koymaktadır. Bir mümin; camilerinin ibadete açık olmasına izin veren, insanları dini inançlarında özgür bıraktığını iddia eden rejimlere karşı çok dikkatli olmak zorundadır. Bugün bu rejimler, İslâm dünyası için büyük bir tehlike arzetmektedirler. Bu rejimlerin hepsi tağuttur. Çünkü apaçık ortadadır ki Allah'ın indirdikleriyle hükmetmemektedirler. İnsanları kendi heva ve hevesleri doğrultusunda çıkarmış oldukları hükümlerle idare etmektedirler. Allah'ın hükümlerini, ortaçağ insanına hitab edebilen, sınırlı, bugünün gelişen ve düşünen insanının gerisinde kalmış hükümler olarak kabul etmektedirler. Konu MEÇHUL ADAM tarafından (09-16-2015 Saat 23:47 ) değiştirilmiştir.. |
|
09-17-2015, 22:44 | #9 | |
Alıntı:
"Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir." sözünü 100 kişiye sorsan 99'u derki, Yöneten ve seçen Halktır. Monarşi de Egemenlik saltanata aittir. Cumhuriyette ise Egemenlik Halka Millete aittir. Bu olay bu kadar basittir. Saçma sapan bir mantığa bürünmüşsünüz. Allah ıslah etsin. |
||
09-18-2015, 03:04 | #10 | |
Alıntı:
Monarşi yönetimleri eğer demokratik rejimlerse sorun yok. Birleşik Krallık, İsveç, Danimarka gibi demokratik ülkeler monarşi yönetimleridir. Osmanlı saltanatı kalsaydı ve demokrasiye geçilseydi de olurdu. Önemli olan şey monarşi ya da cumhuriyet olmak değildir, demokrasi olmaktır demokrasi. Cumhuriyet tabii ki monarşiye göre daha iyi. Cumhuriyette kendi devlet başkanını kendin seçebiliyorsun. Millet olarak bizim 10 Ağustos 2014 tarihinde 12. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı halkımızın seçtiği ilk cumhurbaşkanımız olarak seçtiğimiz gibi... Ama başımızda Osmanlı saltanatı bulunsaydı ve demokrasi olsaydık pek bir şey değişmeyecekti ve ülkemizde yine halk iradesi hâkim olacaktı; Birleşik Krallık, İsveç, Danimarka, Hollanda, İspanya ve başka monarşi ama demokrasi olan rejimlerde olduğu gibi... Konu Cihannur tarafından (09-18-2015 Saat 03:15 ) değiştirilmiştir.. |
||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|