|
08-01-2009, 09:29 | #1 |
D.Mehmet Doğan "“Başıboş kız”ın mesajları!"
“Özgür kız”, cesedini mesaj yaparak gitti... Aslında o bir sene önce çıplak denize girerken de güçlü bir mesaj vermişti. Anlayan olmadı! Bütün basın hadiseye basit bir magazin mevzuu olarak baktı ve bir kaç günde tüketti. Haberlerin arkaplanında soyunmanın özgürlük olduğu fikrini görmek mümkündü. Kızlarımız, kadınlarımız habire özgürleşiyordu! Hatta özgürlükte sınır tanımıyorlardı! Cumhuriyet başarıya ulaşmıştı! Neslinin mesajını vermişti özgür kız... Önce yüksek öğretime, eğitim sistemine sonra bütün toplumaydı bu mesaj. “Öğrenmek zekânın, yapmak ahlâkın işi” diyen filozofu dinleyen olmamıştı. Bilginin herşeyi halledeceği sanılmıştı. Bozulmanın, kokuşmanın, tefessüh etmenin mesajıydı bu. “Sizin yüklediğiniz değerlerle buraya kadar!” diyordu. Bu mesaj iyi okunsaydı, “Özgür kız”, daha doğru söyleyişle “başıboş kız” belki yaşıyor olacaktı... Neydi bu mesaj? Sahte özgürlüğün doğurduğu esaretler, iptilalar, bağımlılıklar zincirini haykırıyordu bu kızcağız. Bugüne kadar kendisine yüklenilenleri kusarcasına verilen bir mesajdı bu. “Alın işte, özgürlüğünüzü sonuna kadar kullanıyorum; dahası var mı? Ruhumu aldınız, bedenimle buraya kadar!” Bu vak’a üzerine üniversiteler, Millî Eğitim çok ciddi olarak eğilmeli idi. “Biz nerede hata yaptık?” sorusunu defalarca sormalı idi. Bu kızcağız da müşahede altına alınmalı, topluma kazandırılmaya çalışılmalı idi. Onun farkında olarak veya olmayarak nasıl varoluş problemleri içinde yüzdüğü gözlemlenmeli idi. Modernizmin kadını nasıl “şey”leştirdiği gözler önüne serilmeli idi... Özgür kıza o güne kadar belletilen değerler ne olabilirdi? İşte onlar onun sonunu getirdi. Onu özgür değil, “başıboş” yaptı. O değerler ona bir gaye yüklemiyordu, hedef göstermiyordu. Varoluşuna anlam katmıyordu. Ye iç, eğlen, harca...sınırları aş. Özgürlük çıplaklıktır! Özgürlük çılgınlıktır! Her şeyi tüket... Kızcağız, çıplak denize girer ve bunu özgürlükle açıklarken, kavram dünyasında olmayan bir çok kelime toplumun hafızasında yaşıyordu. Muhtemelen bu kız bu kelimelerin bir çoğunu bilmiyordu. Bildikleri ise, sistem içinde ciddi biçimde hasara uğratılmıştı. Özgürlük ahlâktan üstün olmalıydı. Özgürlüğün yanında namusun esamisi okunmazdı... Neydi bu kelimeler? Ahlâk, ar, edep, haya, haysiyet, hicap, ırz, iffet, ismet, izzet, izzetinefis, namus, onur, şeref, utanma, vakar... Özgürlük ve ahlâk, özgürlük ve ırz, özgürlük ve namus, özgürlük ve edep, özgürlük ve iffet, özgürlük ve hicap, özgürlük ve utanma, özgürlük ve şeref, özgürlük ve izzet, özgürlük ve vakar, özgürlük ve onur, özgürlük ve haysiyet... Denklemin bir tarafında özgürlük varsa, diğerleri olmamalı mıydı? Daha doğrusu bunlarsız gerçek özgürlük olabilir miydi? Kayıtsızlık, denetimsizlik, kontrolsüzlük, başıboşluk... Özgürlükle aynı kefede bulunmaktadır. O zaman diğer kefede ahlâksızılık, edepsizlik, utanmazlık, namussuzluk, vakarsızlık, haysiyetsizlik, şerefsizlik... yerini almaktadır. İnsanı hayvandan ayırd etmeye yarayan nitelikler sistem içinde ya yok sayılmıştır, ya da önemsizleştirilmiştir. Aile terbiyesi almayan, okulda değer yüklenmeyen, iletişim araçlarında gayriahlâkilik telkin edilen kızlar “özgür” olmuştur. Eş olmak, anne olmak haysiyetinden, izzetinden, onurundan, şerefinden yoksun bırakılmıştır. Başıboş kız otuz yaşına yaklaşmış. Yüksek öğretimin son basamağında. Basamağı atlasa ne olacak? Anlamsızlık hayatının her tarafını sarmış. Yaşamakla yaşamamak arasında ince bir çizgi kalmış... Başıboş kız, özgür kız efsanesini çöp tenekesine attı! vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|