07-16-2010, 10:49 | #1 |
D.Mehmet Doğan "Hocasız Saadet olur mu?"
Bu soruya “olmaz!” cevabı verenlerin bir hayli olduğu muhakkak... Türkiye’nin en doğurgan partisi CHP’dir. Neredeyse bütün partiler, MSP ve türevleri hariç ondan çıkmıştır. 1980 sonrasında kurulan ANAP da CHP geleneğine bağlanamaz. CHP geleneği 1980’den sonra tesirini kaybetti, çünkü bölündü. Ecevit, yeni bir parti ile siyaset sahnesinde rol arayışına girdi ve 28 Şubat sonrasında kendisine verilen rolü oynadı! Bu dönem CHP barajın altında kaldığı için Meclis’te yoktu. Ecevit’in 28 Şubat siyaseti partisini bitirdi. Bu sefer CHP yükseldi. Ecevit’in ölümü de CHP’nin elini güçlendirdi. Son olarak Rahşan hanımın iltihakı, uzun sürmüş ayrılığı tamamen ortadan kaldırdı. CHP şimdi son barutunu kullanmak için hazır! CHP cephesi birliğe doğru giderken, hatta DP’yi ve hatta MHP’yi bile kendi çizgisine çekerken, Sarıgül takıntısından da kurtulmuşken, iktidar partisi, Saadet’in tehdidi altına düşecek gibi idi. Saadet’in önümüzdeki seçimde artıracağı her yüzde, AK Parti’nin hanesinde eksilme anlamına gelecek. Saadet’in bu potansiyelinin bilinmemesi mümkün değil. Son aylarda AK-Parti karşıtı basın yayın kuruluşlarının Saadete, Numan Bey’e gösterdikleri aşırı ilgi boşuna değildi. Genel kurul, şimdiki görünümüyle Saadet Partisi’nin geleceğini etkileyecek şekilde cereyan etti. Partinin kurucuları ile, yeni yürütücüleri arasındaki ilişkiler kopmuş görünüyor. Kurucu irade, başın ayaktan ayrıldığı düşüncesiyle yeni hamleler yapabilir. Numan Bey’i etkisizleştirebilir. Burada tek mesele yerine konulacak bir ismin ortada görünmemesi. Numan Kurtulmuş genel kurul dikkate alınmadan kurucular tarafından desteklenmezse, partiyi zor günler, hatta parçalanma bekler. MSP geleneği yeni bir parti ile seçmen karşısına çıkabilir. Bu saatten sonra yapılacak çıkışın, her iki partiye de fazla bir faydası olmaz. Fakat, seçmendeki tereddütün AK Parti’ye fayda sağlayacağından şüphe duymamalı! Numan Bey, Saadet’in Hocayla olmayacağını düşünüyorsa, Hocasız da olmayacağını anlamış olmalıdır. Telekomcular beni mahcup etti! Birkaç senedir, mekân değişikliği dolayısıyla yaz aylarında uğraşmak zorunda kaldığım meselelerden biri telefon ve internet. Geçen sene 15 gün uğraşa didine telefonumuzu çalışır hâle getirdik ve dünya ağına bağlanarak okuyucularımıza günlük yazılarımızı ulaştırdık. Bu sene aynı meselelerle karşı karşıya kalmayacağımızı umuyorduk. Umduğumuz gibi olmadı. 6. günde pes edip, dilekçeyle ilgili makama başvurduk. Orada bu gecikmenin olağan karşılandığını çarşamba günü yayınlanan yazımızda belirtmiştik. Bizimle muhatap olan yetkili, durumu “doğal” karşılarken, hakkını yemeyelim, iptalden vaz geçmem halinde yardımcı olacağını söylemişti. Fakat geçen seneki tecrübe beni yorduğundan böyle bir macerayı göze alamadım. Yazı da böyle bir haleti ruhiyenin sonucu yazılmıştı. Telekom yetkilileri yazının yayınlandığı gün arayıp konuya ilgi duyduklarını gösterdiler ki bu Türkiye’de çok alışılmış bir durum değildir. Ben de artık alternatif internet seçenekleri ile meşgul olduğum için ilgililere teşekkürle işi geçiştirebileceğimi sandım. Fakat Telekomcular beni mahcup ettiler… Batı 1. Bölge Müdürü Yücel Yaşar Bey konuyla bizzat ve yakinen ilgilendi. Eskilerin deyimiyle “fart-ı hassasiyet” gösterdi. Nezaketi ve zerafetiyle bizi kuşattı. Kendisine ilgisinden ötürü müteşekkirim. Bu arada, Telekom’un özelleştirmeden önce ve sonrası konusunda sohbet etme imkânı bulduk. Telefonlarımın dinlenmesi, internetimin takibi konusunda bir “telekomzede” olduğumu okuyucularım bilirler. Jandarma kumandanı iken benimle çok yakından ilgilenen ve şimdi Ergenekon sanığı olmasına rağmen hafıza kaybı dolayısıyla yargılama dışı kalan general Eruygur şahsi muhareberatımla bilhassa ilgilenmiş ve beni suçlu durumuna düşürmek için bir hayli uğraşmıştı. Bu mevzuyu zamanın Telekom Genel Müdürü ile yüz yüze konuşmak için makamına gitmiş, onu korku içinde fısıldayarak konuşan bir yönetici olarak görmüştüm. Bana söylediği şuydu: Jandarma, Ulus’taki binamızın 4. katını kullanarak her türlü işi yapıyor, benim elimden bir şey gelmiyor! Yücel Yaşar Bey, özelleştirmeden sonra Telekom’un mahkeme kararı olmadan dinlemeye asla izin vermediğini, kanuna kesin olarak uyduğunu söyledi. Elbette bu da hukuk devleti açısından çok müsbet bir durum.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|