06-04-2009, 20:50 | #1 |
D.Mehmet Doğan "Şimdi yargının tarafsız olma zamanı!"
28 Şubat’ın alemdarlarından ve intihalcilik tarihinin namlı kalemdarlarından sabık rektör hazretleri ETÖ davasında dehşet bir savunma yapmış. Yat oku, kalk oku, dön oku, döndür oku! En iyi savunma saldırıdır! Bu prensibin askerî tıbbiye ile birlikte okunulan dönemden hatırında kaldığı anlaşılıyor. Rektör olduğunda Üniversite İran’ı andırıyormuş! İran’ı andırmasının önüne darbe yaparak geçmiş. Türban darbesi! Darbe yapmış ama, kanunu uygulayarak! Hangi kanunu? Türban yasağı kanununu! Sabık rektör mizah damarlarımızı kabartıyor! Kanun külliyatlarını boşuna aramayın. Böyle bir kanun yok. Fakat bu ülkede kanundan da kuvvetli olanlar var! Sabık rektörün talebeliği “Bursa Nutku”nun çokça kıraat edildiği devre rastlıyor. Hani, “Bu memleketin polisi, adliyesi, şusu busu var demeyeceksiniz! Devrimi bizzat koruyacaksınız! İleri...” mealindeki uydurma. Bu uydurma o sıralar, devrimci gençler arasında İstiklâl mahkemesi benzeri halk mahkemeleri oluşturulması modası meydana getirmiş ve çok sayıda gencin infaza tabi tutulmasına yol açmıştı. Sabık rektör hâlâ bu kuruyan dallarda şakıyor. Türkiye’de hukuk devleti neden gecikiyor? Öncelikle Anayasa’dan kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere kadar hukuk devletini yok sayan hükümlerin varlığını sürdürmesinden. Anayasa’nın değişmez hükümleri yanında, “inkılâp kanunları” denilen ve 1920’lerin şartlarında oluşturulan mevzuatın korunmaya alınmasından. Bu kanunlarla ilgili sorgulama yapamazsınız, düşünemezsiniz, akıl ve mantık ilkeleri çerçevesinde eleştiremezsiniz. Tekkelerin kapatılması Türkiye’de geleneksel sivil toplum kuruluşlarının yok edilmesiydi. 1950’ye kadar Türkiye sivil toplum kuruluşlarından mahrum olarak yönetildi. Harf inkılabı, milleti sıfır okur yazar durumuna düşürdü, büyük kültürel boşluk meydana getirdi, zihinleri tağşiş etti! Dil devrimi sözlüğümüzü yok etti! “Şapka devrimi” lâfı bugünün gençlerinde nedense handelere yol açıyor! Modernlik adına şapka devrimi! Türkiye modernleştikçe şapka giymekten vazgeçti. Neden? Binek otomobili karşı devrim yaptı! İsterseniz şapka ile otomobilinize binmeyi deneyin! Cim savcıları şapka giymemize mâni olan otomobil fabrikalarına mühür vurmalı! Türkiye’de şapka giyenlerin oranını araştırın. Yüzde bir bile değil! Ne olacak şimdi? İşte işlevsiz kalmış bir devrim! Daha fazlasına yerimiz müsait olsa bile, bu kadarına dahi hukukumuzun müsait olduğu şüpheli! İnkılâplar hukuk, akıl ve mantık çerçevesinde eleştirilemeyince, inkılapçıya her yol mübah! Doktoru kütüphaneye tayin edebilirsin. Türban darbesi yapabilirsin! Asabilirsin, kesebilirsin! “Kansız olmaz, darbe lâzım!” diyebilirsin. “Ordu göreve” pankartı açabilirsin! Dağa çıkabilirsin! (Orası ilk darbecilerimiz geyikci Niyazi ve Enver’in ruhları ile temas için en elverişli yer çünkü!) Madem ki devrimcisin yaparsın! İleri! Yaparsın ve yanına kâr kalır. Bunun bir miladı var elbette. ETÖ’den önce bu mümkündü. ETÖ dâvası, Türkiye’nin bir daha 1920’lerin söylemlerine dönülemeyeceğinin miladı. 1920’lerde Türkiye dünya sisteminin zorlamalarıyla yeniden tanımlandı. O zamanlar sorgusuz sualsiz yapılan birçok şeyler, bu sistemin zorunluluklarıydı. Dünya sistemi değişti. Türkiye 1920’lerdeki gibi konumlanmıyor artık. Fakat bizimkiler değişime bir türlü ayak uyduramadılar. Hâlâ eski alışkanlıklarla asıp kesiyorlar. Darbekeş rektör eskisi böyle savununca, eski hâkim olan avukatı da dozu artırıyor: Bu dâvâya iştirak eden bazı savcılar ve hâkimlerin tutuklandığını, hapse girdiğini göreceğiz! Bunun türkçesi şu: Sopayı abanın altına saklamak mecburiyetimiz yok! Yargı bağımsız ama, bizden taraf olmak zorunda! İşte zurnanın zırt dediği yer! Türkiye’de yargı bağımsız! Bundan şüphe yok. Peki mesele ne? İşte Avrupa Parlamentosu raportörü Ria Oomen-Ruijten püf noktasını açıklıyor: “Türkiye’de yargının sorunu bağımsızlık değil, tarafsızlık!” Şimdi yargının tarafsız olma zamanı! vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|