AK Gençliğin Buluşma Noktası
Star ve HaberTurk "Star" ve "HaberTurk" gazetesi köşe yazıları.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 10-25-2009, 18:55   #1
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart Dağdan inmelerini istemiyor muyduk!
Dağdan inmelerini istemiyor muyduk!Mustafa Karaalioğlu yazdı..

25.10.2009 17:49Bazen bir sembol, bir görüntü, hatta yüzdeki bir ifade, koskoca bir süreci, tarihi önemdeki bir adımı ikinci plana itebiliyor. Türkiye, Kürt meselesinde tartışmasız tarihi bir kavşaktan geçiyor; sembollere odaklanıp bu süreci değersizleştirmeyelim.

DTP’lilerin karşılama törenleri abartılı ve sinir bozucuydu, doğru. Sloganlar, pankartlar ve zafer işaretleri açılım sürecini destekleyenleri bile rahatsız etti, bu da doğru. Bunun bir benzerini Leyla Zana ve arkadaşlarının cezaevinden çıktığı zaman da görmüştük. O zaman da tatsız gösteriler yaşanmıştı.

Yanlış yaptılar. Muhtemelen, dağdan inişle Türkiye’ye varış yolunda o 8 kişiye akıl verenler arasında durumun ciddiyetini anlamayanlar veya bunu bir şova dönüştürüp kendince mutlu olmayı düşününler de vardı. Aksini düşünenler olduğu gibi...

Ancak, unutmayalım ki DTP sonuçta, demokrasi geleneğimiz içinde çok yeni, çok tecrübesiz ve yüksek düzeyli faaliyetlerde ise teamül sahibi olmayan bir partidir. Yıllardır bakı ve kapatma tehditleri altında; dışlanarak, hatta arkalarındaki halk desteği yok sayılarak siyaset yapıyor bu insanlar...

Kürt siyasetinin toplumla ilişkilerde, merkezi siyasette elle tutulur, gözle görülür bir tecrübesi henüz oluşmadı. Adına “barış” dedikleri bir süreci bile ellerine yüzlerine bulaştırmaları hiç de şaşılacak bir şey değildir.

Bırakın DTP’yi, CHP ve MHP gibi çok köklü, yıllanmış partilerin bile “milli” meselelerde ortalığı nasıl velveleye verdikleri, toplumu “vatan haini-vatanperver” ekseninde bölebildiklerini biliyoruz. Eskiye gitmeye gerek yok. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci, Ergenekon davası, Kıbrıs sorunu, Ermenistan’la ilişkiler ve nihayet Kürt açılımındaki tavırları ortada...

Kim, sözde merkez olan muhalefetin sorumlu ve yatıştırıcı bir siyaset izlediğini söyleyebilir ki...

Kaldı ki, kriz yönetmek kolay değildir, iktidarlar bile zaman zaman zor durumda kalırlar.

Bütün partilerin ve bütün siyaset geleneklerinin en tecrübesizi olan DTP öncülüğündeki Kürt siyaseti Habur kapısında çuvalladı ama bu siyasette gördüğümüz ilk çuvallama değil...

Ama o karşılama bir ders ve tecrübeyse; o hata da bir daha işlenmemeli.

İşlenmemeli ki, Türkiye’nin sadece Cumhuriyet tarihi açısından değil, kökleri çok daha derinlerde olan bir meselede yakaladığı bulunmaz fırsat zarar görmesin.

Bununla birlikte, görüntüler canımızı sıksa da, şımarık hareketler sinir bozsa da unutmayalım ki temel meselemiz PKK’yı dağdan indirmek ve bir daha o dağa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çıkmamasını sağlamaktır.

Kimse kimseden daha vatansever olduğunu iddia etmesin. Eğer, birbirimize duymaktan hoşlanacağımız laflar etmek istiyorsak tamam, Türk ordusu bu savaşı sonsuza kadar kaybetmez. Ama bunun hangi Türk’e hangi Kürt’e faydası var?

Şimdi bir fırsat, bir imkan yakalandı... Silah sıkılmasına gerek kalmadan dağdan iniyorlar. Daha da ineceklerini söylüyorlar. Bırakalım insinler. Bu sürece karşı olanlar, çatışmalar sürsün Türk ve Kürt gençleri ölmeye devam mı etsin istiyorlar?

Kim isteyebilir; bıraksın istemeyi kim düşünebilir bunu. Üstelik, kaybedilmiş 40 bine yakın hayatın acı hatıraları hala yürekleri kanatırken.

Birbirimize tafra da yapmayalım. Bugün değil, dün değil, yıllardır Türkiye devletinin politikası dağdaki PKK’lıya çağrı yaparak şehre inmesi için mesajlar göndermekti. Asker, bir yandan silah sıktığı PKK’lılara yüzbinlerce broşür dağıtıp, binlerce mesaj gönderip dağdan inip sıradan insanların arasına karışmalarını tavsiye etti. Ve sınırlı da olsa sonuç da aldı.

Ayrıca, gelenler ilk kez de serbest bırakılmıyor. İşte Genelkurmay Başkanı’nın açıklamaları var. Bugüne kadar, örgütten ayrılıp güvenlik güçlerine teslim olan tam 668 kişi yargılanmadan, ceza almadan serbest bırakıldı. Aramızda yaşıyorlar, kıyamet de kopmuyor. Bizler gözlerimizi Habur’a dikmişken bile geçen hafta 10 PKK’lı gelip teslim oldu, 9’u da hemen serbest bırakıldı.

Keşke hepsi birden gelse de bu mesele kökten bitse.

Bence İçişleri Bakanı bütün süreci çok güzel özetledi: “Bugüne kadar savaşın hesabını sormayanlar barışın hesabını soruyorlar!”

 

ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 10-25-2009, 19:05   #2
Kullanıcı Adı
ishakyilmaz
Standart
Şuan yaşanılan süreci özetleyen muhteşem bir analiz.
ishakyilmaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-25-2009, 23:18   #3
Kullanıcı Adı
Gören Göz
Standart Ben bir şehit kardeşiyim
Sizin hiç babanız şehit oldu mu, ya abiniz, kardeşiniz? Veya çok yakınınız. Sizin anneniz de şehit oğlunun araç park ettiği yere hala bakıyor mu?, Sizin de anneniz şehit oğlunun aldığı bir kıyafeti kutsal kabul edip aradan 10 yıl geçmesine rağmen her gün kokluyor mu? Yoksa sizde televizyonlardan izleyip "Yazık" diyenlerdenmisiniz?
Ben Doğuda büyüdüm, doğuda yetiştim, doğunun en ücra köşelerinde görev yapıp minik dimağlar yetiştirdim, genç yürekleri nakış nakış işledim. Dağ gibi yüreğim 2001 de dağlandığında dahi içimde öfke ve kin beslemedim kimseye, takdiri ilahiye inandım. Rahmetli imam babam ve hafız annem hamdolsun sağlam bir inançla yetiştirmişlerdi bizi. Türk kökenli olsakta en yakın komşularımız Kürt kökenli idiler. O zamanlar hiçbir sorun yoktu ne onlarda ne de bizde. Sonraları birileri kürt, türk, laz söylemlerini çok kullanmaya başladı. Üç kuruşluk çıkar ve kendilerini önemli kılmak adına sürekli bu etnik kökenleri konuşmaya başladılar. Bu etnik kökenleri o kadar konuşmaya başladık ki kürt arkadaşlarım başka, laz dostlarım başka, gürcüsü başka konuşmaya, başka düşünmeye başlamışken annem de yavaş yavaş faşist olmaya başlamıştı. Düşündüm neden diye...
Anadolu kültüründe sabah kahvaltısında mısır gevreği yemek yoktu, oysa kahvaltılık reklamlar sürekli hiç aksatılmadan döndürülüyordu, hiç satış olmamasına devam eden bu reklamların bugün ne kadar hedefine ulaştığı çok barizdir. marketlerin reyonlarını mısır gevrekleri dolduruyor. Bu bir sindirme ve kabullendirmedir.
Evet yıllarca etnik kimlikleri konuşmalarının sebebi buymuş, sindirmek, yavaş yavaş hazmettirmekmiş!!!

Sayın Karaali, önce birilerinin reklamında oynayıp sürekli etnik kimlikleri konuşacağız sonrada neden şov yapıyorsunuz diyeceğiz? Kendi düşen ağlamaz...
Gören Göz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi