05-18-2009, 07:14 | #1 |
Danıştay hakimi, Yargıtay ve mahkeme kararlarını yok saydı
Danıştay 2. Dairesi'ne yönelik silahlı saldırının üzerinden 3 yıl geçti. Tetikçi Alparslan Arslan'la birlikte 8 sanığın yargılandığı dava Ergenekon'la birleştirilirken, dün Danıştay'da ilginç bir anma töreni düzenlendi. -------------------------------------------------------------------------------- [Haber Yorum - Ali Akkuş] 'Kaşıya kaşıya' provokasyon Nerede Ergenekon soruşturmasına karşı ses getirecek bir toplantı olsa, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu orada bulunuyor. Böyle bir toplantı için geçen haftalarda ta Almanya'ya kadar gitmişti. Dün Danıştay'daydı. 5. Daire Başkanı Salih Er'i uzun süre alkışladı. Yargının siyasallaşmasını merak edenler Er'in konuşmasına iyi bakmalı. 5. Daire Başkanı, hukukçudan ziyade bir siyasetçi gibi konuştu. CHP lideri Baykal'a benzer şekilde gazetelerden örnek verdi. Başbakan'ın üslubuna çattı. Gazeteci Can Dündar'dan hareketle Ergenekon sanıklarına romantik cümlelerle arka çıktı. Şu ifadelere bakar mısınız: "Sabahın erken saatlerinde evlerinin arandığı, anlatımların yandaş basına aktarıldığı, devlete yıllarca hizmet etmiş kişilerin gözaltına alınma sürecinde örselenmiş ruhların bırakıldığı, ceplerinde kalbi kırık ömürler ve tansiyon hapıyla dolaşmaların yaratıldığı..." 'Devlete yıllarca hizmet etmiş olmak' dokunulmazlık şartı mıdır? Bir hukukçu, bunu nasıl söyler? Medyayı 'şeriatçı basın', 'yandaş basın' diyerek nasıl kategorize eder? Ergenekon haberlerini yapanlar yandaş ise karşıtları kim oluyor? Danıştay'da bir başkan, nasıl olur da Ergenekon'un avukatlığına soyunanlarla aynı dili konuşur? Başkan'ın ifadelerine bakınca bazı gazetelerden çok etkilendiği görülüyor. Mesela, "Türkiye'de türban sorunu yokken bu konuyu kaşıya kaşıya günümüze taşıyanlar, bu saldırı karşısında bugün de düşünmelidirler." cümlesi. Danıştay saldırısı olduğu zaman Hürriyet Gazetesi haberi 'Kaşıya kaşıya' başlığı ile vermişti. Görünen o ki; 5. Daire başkanı hâlâ üç yıl önceki bilgilerle konuşuyor. Ya da okuduğu gazeteler gibi, Danıştay davasının Ergenekon ile birleştirildiğini görmek istemiyor. Ama, bugün cinayetin provakasyon a-maçlı olduğunu ve kaşıya kaşıya geldiğini duymayan kalmadı. Ortada bir Ergenekon davası var. Birinci iddianamenin girişi Danıştay cinayeti ile başlıyor. Danıştay üyeleri davanın mağdurları. Muzaffer Tekin ve Veli Küçük gibi isimler suçlananlar arasında. Mesela Tekin, cinayet öncesi Alparslan Arslan'la 35 kez görüşmüş. Davanın Ergenekon'la birleştirilmesine Veli Küçük itiraz etmişti. Gelinen süreçte, cinayeti irtica ile irtibatlandırmak başta Yargıtay olmak üzere iki yerel mahkemenin kararını görmemek anlamına geliyor. Danıştay'ın, yargı kararını görmeme lüksü var mı? -------------------------------------------------------------------------------- Bazı yüksek yargı organlarının başkanlarının da katıldığı törende kürsüye gelen Danıştay 5. Dairesi Başkanı Salih Er, Yargıtay'ın, Ergenekon ve Danıştay dosyalarının birleştirilmesi kararını yok saydı. Bu yönde hem Ankara hem de İstanbul'daki mahkemelerin verdiği kararlar da, saldırıyla Ergenekon arasındaki irtibatın göz ardı edilmesini engelleyemedi. Er, saldırının rejime yönelik olduğu görüşünde ısrar ederken, 'şeriatçı' diye nitelendirdiği basına ve hükümete ağır ithamlarda bulundu, Danıştay'ın 'Cumhuriyet'in niteliklerine sahip çıktığı için hedef olarak seçildiğini' iddia etti: "Türkiye'de türban sorunu yokken bu konuyu kaşıya kaşıya günümüze taşıyanlar, bu saldırı karşısında bugün de düşünmelidirler." Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 8 sanık hakkında yerel mahkemece verilen kararı 'Ergenekon davasıyla fiilî irtibat bulunduğu' gerekçesiyle oybirliğiyle bozmuştu. Ve dava Ergenekon'la birleştirilmişti. Saldırının amacının Danıştay'ın türban kararı değil, ülkede kaos oluşturmak olduğu aktarılmıştı. Danıştay 5. Dairesi Başkanı Salih Er, Yargıtay ve iki yerel mahkemenin kararına rağmen saldırının Cumhuriyet'e yönelik gerçekleştirildiğini savundu. Danıştay 2. Dairesi'nin, 'türban konusunda aldığı kararla şeriatçı basının baş hedefi durumuna geldiğini' ileri sürdü. Salih Er, Ergenekon ve tetikçi Alparslan Arslan arasında irtibat kurulmasından da rahatsız olmuş. Şöyle diyor: "Öte yandan, katilin geçmişi, söylemleri üzerinden sonuca varmayı yeterli görenler bilgi kirliliği ve yönlendirmeler karşısında düşünce pencerelerini biraz daha aralamalıdırlar." Danıştay hakiminin, bütün bunları söyledikten sonra Başbakan'ı 'hukukun üstünlüğünü tanımaya' çağırması dikkat çekti. ERGENEKON'A DA SAHİP ÇIKTI Salih Er, Danıştay saldırısında azmettirici olmakla suçlanan Ergenekon sanıklarını 'devlete hizmet etmiş kişiler' olarak tanımladı: "Dün bir düş gördüm. Ülkemin savcıları, insan onuruna sahip çıkıyorlar, soruşturmaların gizliliği konusunda büyük duyarlılık gösteriyorlardı. Sabahın erken saatlerinde evlerinin arandığı, devlete yıllarca hizmet etmiş kişilerin gözaltına alınma sürecinde örselenmiş ruhların bırakıldığı dönemleri kınıyorlardı. Hukukun üstünlüğüne inanan bir Türkiye gördüm." Danıştay Başkanı Mustafa Birden de Yargıtay ve yerel mahkemelerin kararlarına rağmen saldırının 'laik cumhuriyete yönelik' olduğunu savundu. Birden'in, Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdığı notta şu ifadeler dikkat çekti: "Yüce Atatürk, Danıştay'ımıza ve onun şahsında demokratik ve laik cumhuriyetimize yapılan menfur saldırının yıldönümü olan bugün..."
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|