|
![]() |
#1 |
![]() Cumhuriyetin hedefi ne? Batılılaşma...
Türkiye Cumhuriyeti için Batılılaşma ne? Batı toplumlarının modern yaşam biçimi. Batılı ‘modern yaşam biçiminden’ anlaşılan ne? Batı toplumları gibi tüketmek... Batının ‘para harcama biçimini’ model almak... Kısacası, Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme anlayışı Batı’ya ‘tüketim kalıpları’ üzerinden bakmak. * * * Modern dünyanın üretim biçimi... Tarımdan sanayiye geçiş... Doğa üzerinde artan insan hakimiyeti... Sosyal dönüşüm... Ankara’nın pek de gündemi olmamış. Onların ‘üretim biçimi’ değiştiği için ‘tüketim biçimlerinin’ değiştiği hep göz ardı edilmiş. * * * Değişimin temelini ‘üretim’ oluştururken... Biz hayata hep ‘tüketim’ üzerinden bakmışız. Batı gibi tüketmek arzusunda olanlara ‘modern, ilerici, batılı’ denmiş. O yaşam tarzını beğenmeyen ve Batı modeli bir tüketim anlayışına karşı olanlara da ‘gerici, muhafazakar, şarklı’ denmiş. Odak maalesef hep ‘tüketim’ olmuş... Tüketim modelinden yana olanlarla karşı olanlar. Halbuki... Mesele üretmek... Modern üretim tarzını yaratmak. Bunu başaramayınca, toplum anlaşılmaz bir biçimde ‘tüketim’ üzerinden ayrışmış. Üretime aldıran olmamış. * * * 28 Şubat’ta örtülü askeri darbenin başını çeken Demirel, çağdaşlığı Beethevon dinlemek sanıyordu. Şimdi ise çağdaşlığın sembolü çiftlerin slow dansı. Ne var ki sabah akşam dans etsek ve Beethoven dinlesek de... Hollanda’nın altı yüz bin kişiyle başardığı altmış milyarlık tarım ihracatını... Altı milyon insan ile başaramıyoruz. Başarmayı bırakın, onda birine bile ulaşamıyoruz. İşin bu yanı ise hiç görülmüyor. Bir toplum üretim biçiminde ileri gitmemişse... Tüketim biçiminde modernleşme hayatın özüne siner mi? * * * Üretim açısından bakmayınca... Laiklik tartışması da garipleşiyor. Zenginleşme biçiminin meydana çıkardığı farklı tüketim modellerinin de güvencesi sayılan laiklik nasıl derinleşir? Toplumun üretim biçimini değiştirip, daha hızlı zenginleşmesiyle. Kör karanlıklarda yaşayan birinin temel derdi laiklik olabilir mi? Ya da laikliğin en büyük güvencesi zenginleşme değil midir? Bizde ‘üretim’ kerteriz alınmadığı için... Laiklik de Batı türü tüketim endeksine bağlanmış. Batılı gibi tüketen laik, tüketmeyen şeriatçı... * * * Neyse ki... Bizans’dan bu yana... Bu topraklarda ilk kez... Üretim biçimi değişiyor. 24 Ocak’dan başlayan... Gümrük Birliği ile hız kazanan... AB’ye uyum süreciyle derinleşen bir üretim modernleşmesi yaşanıyor. Üretim biçimi dönüştükçe, toplum da farklılaşıyor. Herkesin afallatan yeni bir gelişme bu. Her şeye tüketim üzerinden bakmayı kültür edinmişken... Üretim biçiminin dönüşmesi ezberi bozmakta. * * * Modernleşme... Beethoven... Dans... Değildir. Temelde o yaşamı ortaya çıkaran köklü üretim biçimi dönüşümüdür. Altı milyon ile altı yüz bin kişinin üretiminin on ikide biri kadar üretim gerçekleştirirsen... Ne yaparsan yap modern sayılmazsın... Üstelik komikleşirsin.. * * * Dün hükümet programı tartışmalarını izlerken... Ben bunları düşünüyordum. Dans edenler ne düşünüyordu, bilmiyorum. Mehmet Altan
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Medeniliğe yanlış bakan "modernizm" köleleri ancak modernleşmeyi ancak tüketim de arar çünkü onlar artık birer batılıdır çünkü onlar...:
"" Asimilasyon: Bu, müslüman ve batılı olmayan bütün ülkelerin karşılaştığı zorluk ve gerilimlerin kökünde yatan bir kelimedir. Bu terim, bilinçli veya bilinçsiz olarak bir başkasının yaşayış tarzını taklit etmeğe başlayan bir kişinin davranışları için kullanılır. Bu hastalığa yakalanan herhangi bir insan, kendi kökenini, ulusal, kültürel ve karakterini çizen özelliklerini unutur; hatırlarsa bile onlara karşı korkunç bir nefret duyar. Bütün sosyal bağlarından koparak düşünüp taşınmadan, kayıtsız şartsız kendini bir başkasını taklit etmeye koyuverir. Kendinde keşfettiği ayrıcalık ve büyüklüğü elde edeceği görüşüyle, nefretini çeken belli bir kültür ve topluma olan bağlılığından dolayı, içinde görmeğe başladığı şu iğrenç unsurlardan kurtulmaya çabalar. Medeniyet ve Modernizm / Sy. 13 - Ali Şeriati "" kalıbındadırlar. İşin ilginç yanı Türkiye'de piyano çalmayı, bale yapmayı, kültürü/toplumu/dinine uzak kalıp küçümseyip aşağılamayı tanzimattan bu yana "modernleşme" diye algılayan asimile edilmiş taklidçi "Avrupa düdükleri"nin sanki asıl "batıcı kimlik" kendilerine ait değilmiş gibi meydanlarda, orda burda batı karşıtı söylemlerde bulunması.. Bakın hem de kimi hedef alarak; medeniyetin ne olduğunu, bunun ancak üretimde modernleşmeyle sağlanacağını idrak edip batının kültürünü değil başarılı projelerini/ sağlam hukuk, siyaset, ikitisat normlarını ülkesine taşıyan iktidarlara karşı. Bu kişiler ellerinde "İslam devletlerini"ni temsil eden "hilal"li bayrakı ön plana çıkarıp meydanlara çıkıp "Kahrolsun Şeriat" "Başörtünüzü de alıp İran'a gidin" mesajı veren kişilerle aynı kişiler tabii ki... Bale sultanı, "çağdaş yaşamı destekleme" şampiyonu bir kadının batı karşıtı cumhuriyet törenlerini organize etmesiyle aynı şey.. Modernlik kültürel değerleri küçümseyebilen, piyona çalan bir "deha" olmak ya da "namaz kılmak yerine bale yapmak"tır bu küçük insanların küçük idraklerinde... |
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() cok guzel bir paylasim olmus
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|