AK Gençliğin Buluşma Noktası
Darbeler ve Darbe Girişimleri Darbeler ve darbe girişimleri hakkında bütün haber ve duyuruları bu bölümde paylaşalım.



 
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 05-28-2020, 16:58   #1
Kullanıcı Adı
muhafiz2020
Standart Darbe geliyor! Lütfen ülkenin selameti için aşağıdaki yazıyı okuyun ve sosyal medyada
Zaman ayırıp aşağıda yazdığım yazıyı okur musunuz? Yazıyı yazalı oldukça zaman geçti fakat ülkemizin malum harekatlarını sekteye uğratmamak için yazıyı göndermeyi geciktirdim. Yazının ülkemizi ya da herhangi bir kurumunu yıpratmayacağını, tam tersine FETÖ’nün temizliği sonrası tüm kurumlar nasıl güçlendilerse, aynı şekilde bu yazımdan sonra daha da güçleneceği kanısındayım. Kimliğimi gizli tutmak amaçlı bu maili yeni açtığım bir mail adresinden atıyorum. Okuduğunuzda kim olduğumu zaten kısmen anlayacaksınız. Bu düşüncelerimi sevenleriniz ile paylaşırsanız, hepimizin geleceği için hayırlı olacağını düşünüyorum. Şimdiden değerli zamanınızı ayırdığınız için teşekkürler. Herkesin doğru yoldan ayrılmaması dileğiyle.


Denize Düşen Yılana Sarılır
Zaman:
“Bizim çocuklar başardı!” ’dan çok fazla zaman geçmemişti. AK Parti, Saadet Partisi’nin çabalarının ardından Türkiye’de iktidar olmuştu. Vesayet yönetimi bu durumdan çok rahatsızdı. Asıl rahatsız olan ise vesayetin asıl sahibi olan malum ülkelerdi. Peki vesayet aslında neydi? İşte size vesayetin ekşi sözlükteki güzel bir tanımı:

Görünürde demokratik olan seçimle gelen ve giden iktidarların olduğu ancak asıl iktidarın başka güç odaklarında olduğu rejim modelidir.
Bu güç odakları ordu, bir aile, bir etnik grup, bir dini grup ya da küçük bir toplumsal sınıf olabilir.
Seçimle iş başına gelmiş iktidar güç odaklarının risk olarak gördükleri ya da beğenmedikleri kararlar alırsa derhal gerekli mekanizmaları harekete geçirirler. Bazen de doğrudan müdahale etmek zorunda kalırlar. Ortak yanları yapılan her şeyin ülkenin menfaatleri için olduğunu söylemeleridir. Adeta kendilerini ülkenin gerçek sahipleri olarak görürler. Bunun aksini iddia etmek vatan hainliği ile eşdeğerdir.
İslam ülkelerinin çoğunda, Afrika ve Uzakdoğu ülkelerinde pek çok örneği vardır.
Maalesef Türkiye’de vesayet rejimi için örnek olarak verilebilir.

Peki Türkiye’de vesayetçiler kimlerdir? Vesayetçileri şöyle anlayabilirsiniz.
a.Çoğu cahil oldukları halde bilgili gözükmeye çalışırlar.
b.Batı kültürünü batılılardan daha çok savunurlar.
c.Batılı gibi yerler, içerler, severler, nefret ederler.
d.Bir kısmı, din konusunda konuşulduğunda sıkça dindar olduğunu iddia ederler. Mottoları ise “En büyük ibadet insanlara hizmettir”.
e.Dinden, dindardan nefret ederler. Ülkelerinden utanırlar. Genellikle hayran oldukları bir başka ülkeleri vardır.
f.İçlerinde solcular, milliyetçiler (milletçi değil), anarşistler, askerler (bunları bir siyasi görüşe sokmak çok zordur) vb. vardır. Ama çoğunun anne ve babaları YM (yerli ve milli) olduğu halde ülkelerinden, milliyetlerinden, ailelerinden, aile değerlerinden utanırlar.
YM’ler ülkelerinde; yıllarca aşağılandığı, gerici ve Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesine ulaşmasında en büyük engel olarak görüldüğü uzun bir zaman yaşadılar. Sonradan AK partinin kurulması ile YM’ler bu partiyi bir umut olarak gördüler. YM’lerin o yıllarda sayılarının vesayetçilere oranla fazla olması ve dini duyarlılıklarının fazla olması nedeniyle AK parti iktidar olmayı başardı. İşte bu noktadan itibaren zaten iki gruba ayrılmış olan ülkemizde kutuplaşma ilk defa görünür bir hale geldi. Çünkü vesayetçiler YM’ler gibi değillerdi. Her ortamda kendilerini yüksek sesle ifade ediyorlar ve kutuplaşmayı körüklüyorlardı.
Vesayetçiler; yıllarca pohpohlanmışlar, umut olarak görülmüşler, desteklenmişler, görece çok okumuşlardı. Her zaman onlar doğruyu bilirdi. Şimdi ne değişmişti ki? Sadece dini sömüren bir parti çıkmıştı. Aslında onlar da dindardı. YM’lerin aklı kıttı. YM’ler makarnacılardı. YM’lerin zenginleri ülkeyi sömürmekteydi. O güzel evlerde oturmakla onların haklarını yiyorlardı. Demokrasi onlarca doğru bir yönetimdi ama bizim ülke demokrasiye henüz daha hazır değildi. Çok makarnacı vardı, insanlar cahildi, onlar ne anlardı... Aslında demokrasi sözlükte “Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimidir.” diye yazmaktaydı. Fakat onların oyu nasıl bir çobanla eşit olabilirdi. Onlar ezilmekteydiler, ülke geriye gitmekteydi. Ama sonunda rüzgâr tersinden bir gün esecekti mutlaka ve sıra yine onlara geçecekti.
Denize düşme anı:
AK partinin vesayetçilerle normal yollarla mücadele etmesi çok zordu. Menderesin başına gelenler daha çok tazeydi. Vesayetçiler zaman zaman bunu dile getirmekten de çekinmiyorlardı. Her zaman aynı oyun oynanıyordu. Vesayetçileri programlayanlar, yönetebildikleri her ülkede sadece tek gurupla yetinmezler karşıt bir gurup oluştururlardı. Bu karşıt grubu da diğer guruba karşı sigorta olarak görürler. Zaman zaman birbirleri ile açık ya da gizli savaştırırlardı. Türkiye’de de vesayetçileri kullanarak oluşturdukları psikolojik ortamdan, mağduriyetlerden besledikleri tam ters düşüncedeki bir gurup oluşturdular, ismi de şu an bildiğiniz şekliyle FETÖ. Hatta benzer bir örneğini de İran’da yapmışlardı. Yöntem aynıydı. Merak edilirse İran ve devrimi incelenebilir. Türkiye’de ise daha önce Nurcular, Fethullahçılar diye bilinen gurup bu iş için biçilmiş kaftandı. Yıllarca Fetöcüler, vesayetçilerin mağdur ettiği YM’lerin aşağılanmış ama kafaları çalışan çocuklarını küçük yaşta alınıp, beyinlerini yıkamışlardı. 15 Temmuz sonrası insanlar kendilerine, “Nasıl oluyor bu insanlar nasıl kandırıldılar? Koca koca okumuş insanlar?” diye sorular soruyorlar. Olay şöyle gerçekleşiyor bu örgüte girenlerin önlerinde üç seçenek var. İnsanları ve ailelerini yeterli süre aşağıladığınızda,
1.Bu insanlar bazıları ne kadar akıllı olsalar da insan olmanın verdiği zafiyetle sadece aidiyet duymak için ya da insan gibi hissetmek için ya bu örgüte girmeyi seçiyordu.
2.Ya da YM olan ailelerinden ve geçmişlerinden nefret ediyor vesayete biat ediyorlardı.
3.Bazıları ise her nasılsa YM olarak kalmayı başarmıştı.
İşte bu yüzdendir ki vesayetçilerle FETÖ’cüler bu ortak paydaları sayesinde yani sonradan dönüşmüş olma sebebi ile her olayda benzer tepkiler veriyorlar. YM’lerin bulunduğu AK parti bu mağdur edilmiş gurubu başta kendilerinden zannettiler. Aynı kanser hücrelerinin vücudun bir parçası olduğu gibi. Aslında önceleri FETÖ’cüler de YM’lerdendiler. Bu yüzden aynı kanser hücresi gibi ayırt edilemiyorlardı, görünüşleri aynı ama genleri farklıydı. Bu genler mutasyona uğramamıştı, insan eliyle değiştirilmişti. Artık her yerdeydiler asker, savcı, siyasetçi ve hızla çoğalıyorlardı.
Düşman kim:
Vesayetçiler artık tarihte hiç yaşamadıkları bir saldırı altındaydılar. Eskiden YM’lerin onlara karşı koyacak ne güçleri vardı ne de hadleri. Fakat eski ismi ile paralelcilerin gücü vardı. Vesayetçilerin gerçekte faaliyette olan örgütleri ki en bilineni Ergenekon artık tehdit altındaydı. Vesayetçilerin zaafları vardı ve bu zaaflar kolay kullanılıyordu. Örnek casusluk davası. AK parti ise YM’leri temsil ediyordu ve gerçekte var olan ve faaliyet içinde bulunan bu örgütleri tabi ki koruyamazdı ve korumamalıydı. Gerçekten o toplantılar yapılmıştı ve o örgütler kurulmuştu, casusluk yapılmıştı. FETÖ sadece bazen fazla abartıyordu ve kanıt bulamadığı durumlarda devletteki gücünü kullanıp bazı sahte delilleri de üretebiliyordu. FETÖ’nün gerçek yüzünü gören AK parti tehlikeyi gördü. MR’da kanser bariz bir şekilde görülebiliyordu artık. Ve savaş başladı.
Yılan:
FETÖ çok güçlüydü. AK Parti, 17 Aralıktan sonra başlayan süreçte FETÖ ile baş edebilmek için zamanında FETÖ’nün vesayetçilere saldırdığındaki gibi müdahale etmiyor ve aynı hatayı tekrarlıyor. Şu sıralar zamanında casusluk yapanları, örgütlenenleri bunlar FETÖcü olamaz düşüncesi ile desteklemeye başladı. Bu konuya ordudan örnek verelim.
a.Darbe sonrası Ergenekon, casusluk davası vs. gibi mahkemeleri olanları karargahlara çağrıldılar. Atamaları, terfileri bunlara yaptırdılar. Ne gariptir ki ilk terfilerde General olanların ciddi bir kısmı sonradan FETÖ’den atıldılar. Aslında bu bile bu iki gurubun (FETÖ ve vesayetçiler) aynı yerden yönetildiğini gösteriyor.
b.FETÖ’cülerin verdiği siciller silinmedi. FETÖ’cülerin verdiği sicillere göre terfi, atama ve yurt dışı görev atamaları yapıldı. Halen de o sicillerle göre yapılıyor. Ne gariptir ki yine yurt dışına göreve gidenler(yollananlar) birçoğu geri dönmediler ve kaçtılar. Onları yollayanlar ise hala görevdeler.
c.Şu anda orduya alınanlar içinde YM’lerin sayılarının fazlalığı vesayetçileri rahatsız etmektedir. Hali hazırda vesayetçiler “Menzilciler orduyu ele geçiriyor” şeklinde fısıltılar ile dikkati başka yöne çekmeye çalışılmaktadırlar. Aslında yaptıkları ise gerçek tehditi gizlemek. Kendi adamlarını kritik yerlere yerleştirmekteler. Bu ordudaki FETÖ’cülerin zamanında yaptığı dikkati başka yöne çekip örgütlenme tekniği ile aynı. FETÖ’cüler kendilerini gizleyerek vesayetçi gibi gözüküp YM’leri pasif görevlerde tuttular ve kritik yerlere ise kendi adamlarını ya da yönetebildikleri vesayetçileri yerleştirdiler. Bunları gerçekleştirirken de yine vesayetçileri kullandılar. Trajikomik olan ise FETÖ hala aynı tekniği kullanmakta. FETÖ, AK parti düşmanlığı ortak paydasında vesayetçileri hala kullanıyorlar. Örnek vermek gerekirse normal zekada bir insanın kabul edemeyeceği kontrollü darbe söylemi. Ciddi ciddi vesayetçilerden bu kervana katılıp kullanılanlar oldu.
d.Liyakat FETÖ zamanında yoktu, peki şimdi var mı? Kişisel düşüncem hala komuta kademesinde (Bnb. ve üstü) orduda 3 kişiden 1’i FETÖcü, 1’i vesayetçi, 1’i YM (ama yılların verdiği deformasyonu taşımakta). Yani 2,5’a 0,5 oran. Bu da gösteriyor ki çok yakın zamanda bir şey yapılmazsa. YM’lere yani AK partiye yeni bir dalga gelmekte. AK Parti’nin orduya yeni giren çocuk sayılacak yaştaki YM’lere güvenmesi, ki çoktan çoğu fişlenmiş durumda, zamanında “Orduyu Astsubaylar ile de yönetirim.” benzeri bir hataya tekrar düştüğünü gösteriyor.
Ne yapmak lazım:
a.Acilen, inkâr yerine zamanında vesayetçilerin kurduğu gerçek olan örgüt davaları tekrar açılmalı. Sahte deliller sebebi ile FETÖ’cüler tarafında sulandırılan davalardaki gerçek payları incelenmeli. Hali hazırda sadece ortak düşman olan FETÖ ile savaşmak uğruna aldıkları yetkilerle birçok suçlu şu anda kritik yerlerde ve yetkilerini kötüye kullanmaktalar.
b.Sadece üst seviye atamalar değil bölük seviyesine kadar olanlar da Millî Savunma Bakanlığı ve MİT tarafından denetlenmeli. Atanan insanların hangi vasfı sebebi ile atandığı sorgulanmalı. Liyakati değerlendirmek vesayetçi örgütçülere bırakılmamalı.
c.FETÖ’cülerin zamanında sisteme küstürdüğü YM’lerin tespit edilmesinde uygulanacak yöntem belirlenirken, her iki gurup tarafından (burada kritik cümle her iki gurup tarafından hem FETÖ hem vesayetçiler) saldırılmış olması kriterine dikkat edilmesi gerekmekte. Bu saldırılar ise FETÖ’cülerin verdiği sicillere ve zamanında yaptıkları atamalara bakılarak kolayca anlaşılabilir. Vesayetin saldırdıkları da şuandaki liyakate bakılmadan yapılan atamalara bakılarak yapılabilir. Örgütlerin yerleştirdikleri adamlar ise vasıfsız olmalarına rağmen zamanında örgüt üyeliği, casusluk gibi mahkemelik olmaları ve 15 Temmuz sonrası bir anda rütbe ve vasıf alarak olmamaları gereken yerlere atanmaları incelenerek anlaşılabilir. YM’lerin hala saldırı altında olduğunun bilinmesi gerekmekte, zaten sayıları itibariyle 2,5’ta 0,5 oranındalar. Ordudaki az sayıdaki YM’lerin kaybedilmemesi gerekmektedir. Çünkü sonunda ülkenin geleceği için tek umut onlardadır.
d.Hali hazırda üst rütbelerde bulunan FETÖ’cüler ile vesayetçiler birbirlerini AK Parti kapsamında desteklemektedir. Belki sadece AK Parti düşmanlığı ortak paydasında buluşuyorlar ya da birbirlerini biliyorlar (Not: Vesayetçiler Ergenekon ve casusluk davaları sayesinde belliler fakat FETÖ’cüleri tespit etmek o kadar kolay değil. En azından vesayetçiler için öyle.) Örgütlenme bu şekilde devam ederse, yakın zamanda bir önlem alınmaz ise yani bir darbe kapıdadır.
Son:
Bu yazıyı okuyanlara hangi guruba mensup olursa olsun FETÖ, Vesayet, PKK, Anarşist, Alevi, Aşırı Türkçü ve sayamadığım birçoğu, nereye mensup olurlarsa olsunlar onlara sesleniyorum. Ülkede iki ana gurup var. Bu ülkeyi sevenler ve sevdiği halde sırf diğer guruplar ile birlikte yaşamaya katlanamadığı için ülkeye ihanet edenler. Lütfen uzaklara bakmayın etrafınızda ki ülkelere bakın İran, Irak, Suriye, Mısır vs. Bu ülkeleri bu hale getirenler de ülkelerine ihanet etmediklerini düşünüyorlardı. Yaptığınız her hareketin bir sonucu oluyor. Liyakat ve adaletin olmadığı bir yerde sizin de yaşamak istemediğinizi öngörüyorum. Aşırı Türkçü ile PKK’nın arasında ne fark var, FETÖ ile vesayetçilerin arasında ne fark var? Hepsi iyi bir şey yaptığını düşünüyor ama sonuçta gelinen nokta kötü. Lütfen her yaptığınız harekette önce mensup olduğunuz küçük gurubu değil büyük gurup olan ülkenizi düşünün. Maşa olmayın.
Bu yazdıklarımı hangi tespitler ve bilgiler ile yazdığımı yukarıdaki yazımda bahsettim. Bu yazılanları hala FETÖ’nün belli bir güçte olduğu durumda dile getirmem veya mahkemeye vermem söz konusu bile değil ne yazık ki. FETÖ’cülerin hedefine girmezsem vesayetçilerin hedefi olacağım kesin gözüküyor. Bu yazımın asıl amacı; Ergenekon ve casusluk davalarının birleştirilerek birdenbire ortadan kaldırılmaları sonucu Silahlı Kuvvetler ’deki yoğun örgütlenmelere dikkat çekmek. Hepimize düşen ise orduyu artık teröristten, casustan arındırmak. Aksi takdirde vesayetçiler durmayacaklar ve sonuçta 15 Temmuz’daki gibi yine kan ile temizlemek durumunda kalacağız ya da MENDERES gibi sonumuz dar ağacı olacak.

HTC One cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

 

muhafiz2020 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
askerî darbe tehlikesi, darbe geliyor, uyarı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi