02-13-2009, 23:20 | #1 |
Davos pavyonlarından, Anadolu meydanlarına
Nazım ALPMAN
Tayyip Erdoğan bilindiği gibi, 2002’de partisi tek başına seçim kazanmış ama kendisi parlamento dışında kalmış tek liderdi. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti’nin 58. Hükümeti’ni “nöbetçi başbakan” olarak Abdullah Gül kurmuştu. Yeni dönem nasıl başladı? Hatırlayalım! TBMM çizgilerini aşamayıp, “taca düşmüş” AKP lideri Erdoğan, koca bir uçak dolusu işadamıyla birlikte Avrupa’ya, oradan da Amerika’ya gitmişti. Önce Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac, sonra İngiltere Başbakanı Tony Blaire ve en nihayetinde de ABD Başkanı George Bush, bizim “taç” çizgisi dışında tutulan yeni siyasetçimizi kapılarda şöyle karşılamışlardı: -Oooo, vay vay vay, Erdoğanımız gelmiş..! Neydi bu ziyaretler ve ABD, İngiltere, Fransa’nın bu üst düzey ilgileri? Batı dünyası aleni olarak Türkiye’yi yönetenlere diyordu ki: -Biz Tayyip Erdoğan’ı seçtik muhatap olarak, ona göre ayağınızı denk alın! Ayaklar denk alındı. Siirt’te seçimler dağ başında bir köy yüzünden (Doğanköy) iptal edildi. Hemen yeni seçim tarihi belirlendi. Siirt milletvekili Mervan Gül, yeniden aday olmadı. Onun yerine mecburen Tayyip Erdoğan aday oldu, 3 Mart 2003’te yapılan seçimi kazandı, parlamentoya girdi. Hem AKP, hem de Batı dünyası derinden bir “Oh” çektiler. Artık beraber yürüyeceklerdi. Erdoğan Batının tam desteğine sahip dünyadaki az sayıdaki liderden biri oldu. İktidardan uzaklaştırılmak istendikçe, yeniden seçim kazanıp iktidarda oyu yükselen tek parti haline geldi. Batı Erdoğan’ın yanındaydı. Ama insanoğlu işte… Çiğ süt emdiğini her zaman gösterir derler. Bütün bunları unutan, her şeyi kendi yaptığını zanneden, Türkiye’yi bitirip Batıyı da hizaya sokmaya başlayan Erdoğan, finans dünyasının manevi hislerle sevip saydığı Davos Toplantıları’nda kendini kaybetti: -Van minüt… Van minüt! diye söz almadan başladı. Sözünü kesmek için omzuna dokunan panel yöneticisinin elini iterek adeta “bi Dakka diyorum lan lavuk, başlatma yedi sülalenden” havasında esti gürledi: -Benim için Davos bitmiştir! Birden “müthiş bir Erdoğan” ortayı çıktı. Dünyanın gözü önünde Batı’nın ağzına eden… Kimsininiz siz ulan diyen… Kendi kafasına göre takılacağını ilan eden… Ezilenlerin yeni sultanı, padişah I. Tayyip… Davos Fatihi… Zalimlerin baş düşmanı… Halbuki “o zalimler” Erdoğan’ın en zavallı halinde elinden tutmuşlar, Başbakanlık koltuğuna oturtmuşlardı! Tayyip Erdoğan Davos’ta ahde vefa duysunu yitirince Batılı dostları ona kendilerinin kim olduklarını hatırlatmak istediler. Nasıl yaptılar? Karizmatik lider Erdoğan’ın Davos’ta yarattığı ve böylece birden bire çok yükseklere çıktığı balona iki iğne batırdılar. -Erdoğan’ın çocukları altın buldu! Peş peşe patlayan ticari ortaklık sırlarının, hiç biri yeni değil. Bilenler biliyorlardı. Sadece halkın haberi yoktu, oldu. İktidarda bulunan bir siyasi şahsiyetin çocukları, yaşıtları gibi davranamazlar. Eğer onlar ekonomik bir faaliyet yarışına girerlerse, koşuya bütün rakiplerinden beş, on metre önde başlarlar. Davos’un gazı bir anda kaçıverdi. Eğer Erdoğan bu yolda devam ederse daha batırılacak çok iğne var. Haliyle de patlatılacak çok balon bulunuyor. Erdoğan nasıl iktidara geldiğini hatırlamış olmalıdır. Bir daha asla “Davosçuluk” oynamayacaktır! Bakmayın siz medyaya yüklendiğine, o haberlerin Davos’un ilk faturaları olduğunu kendisi de bal gibi biliyor, ama bilmezden gelip, medya boykotu çağrıları yapıyor. Oysa onu Başbakanlık koltuğuna oturtan Batılı dostları isterlerse Türkiye’de yayınlamayacakları iktidar haberlerini, komşu ülkelerin yayın organlarına verip, alıntılama yöntemiyle ülkenin ve Erdoğan’ın gözüne sokarlar! Yazının devamında birkaç satır daha vardı fakat edep sınırlarını zorladığı için almadım buraya.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|