AK Gençliğin Buluşma Noktası
Önden Giden Atlılar Önlerinde okyanus, Kızgın bir çöl arkada, Asıl içlerindedir, Zaptedilmez bir deniz, Önden giden atlılar...



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-19-2010, 01:28   #1
Kullanıcı Adı
Gökmen
Post Dehşet ve Heyman. Kalbin Zümrüt Tepeleri...
DEHŞET ve HEYMAN


Vecd u tevacüdün sonunu hayret ve heymanla noktalamıştık. “Hayrete daha önceki bölümlerde anlatıldığı mülahazasıyla temas etmeyecek; fakat onun bir başka varyantı sayılan “dehşet”le, makam olmasa da sâlik için bazı ahvalde bir uğrak sayılan “heyman”dan birkaç cümle ile bahsetmek istiyoruz.

Korkutan veya ürperten bir hâdise veya manzara karşısında duyulan korku ve ürküntü ma’nâlarına gelen “dehşet”, Hakk yolcusunun, seyr-i rûhânî esnasında Mahbub’un, cemalinin tecellileri karşısında tutulup kalması şeklinde yorumlanmıştır ki, Kitap ve Sünnet’te onunla alâkalı sarih bir beyan olmasa da her zaman “ -Onu karşılarında görür-görmez aşkınlığına (büyülendi) ve (şaşkınlıktan) ellerini kestiler” meâliyle vereceğimiz ayetle irtibatlandırmak mümkündür.

Dehşeti; insanın aklına sığdıramadığı, sabredip karşısında duramadığı ve ilmiyle idrakiyle kavrayamadığı herhangi bir hâdise ile yüz yüze geldiğinde tutulup kalma şeklinde de ifade etmişlerdir ki, buna “şuhud”un akla galebe çalması, muhabbetin sabrın sınırlarını zorlaması ve “hâl”deki televvünün insan idrakini aşması da diyebiliriz. Zannediyorum, konuyla alâkalı şöyle bir yaklaşım yerinde olur:

1.Hâlin,Hakk yolcusunun ilim ve idrakini bastırması, vecdin onun takatini aşması, keşfin himmetin üstüne çıkması durumunda sâlik yer yer “dehşet” soluklar. Kur’an okunurken, namaz kılınırken hudû ve huşu -esas olmakla beraber, insanın iradesini aşan feveranla hudû ve huşûun delinmesi.. aşırı vecd u mevâcidin sâlikte, temkin ve muvazene keyfiyetini sarsmasından kalbin manevî aritmiye girmesi, Hakk’ı talebin her zaman sadâkat ve vefa istemesine karşılık, şuhûdun cazibesiyle, sâlikin aceleciliğe düşmesi.. gibi hususlar buna birer misal teşkil edebilirler.

2. Sâlikin, zevkî veya hâlî şuhûdundan, ufkundaki resim ve suretler silinip onun her yanını “cem” televvünleri kaplayınca, “ezel” onun zaman ufkunun önüne geçince ve ruh, Hakk müşâhedesiyle müşahedeye erince -ki bir kudsî hadîsde bu makama -“Benimle duyar benimle görür” şeklinde işaret edilmiştir- Hakk yolcusu kendini dehşetin dalgaları içinde bulur.

3. Sâlik u muhibbin, beklenmedik şekilde kalp yamaçları varidât-ı sübhâniye ve eltaf-ı ilâhiye sağanağına tutulduğunda veya dört bir yanını kurbet ziyaları sardığında ve pinhanlar ayan olup en kâmil ma’nâda “ihsan” ufku zuhur ettiğinde onun benliğini bütünüyle bir dehşet kaplar; o da kendini tamamen gaybubetin enginliklerine salar ve dehşet mülahazalarına teslim olur.

“Öyle bilmezdim ben kendimi
O ben miyim ya ben O mu?
Âşıkların budur demi
Yandıkça yandım bir su ver.”
Gedâi

bu makamla alâkalı söylenmiş güzel ve sade sözlerdendir.

Yoldakilere ait bu duyuş ve seziş bazen iltibaslara da vesile olabilir.. olabilir ve ömrünü Kitap-Sünnet endeksli yaşamayanlar şuuraltılarını mişkât-ı Muhammediye (sallâllahu aleyhi ve sellem)’den akıp gelen ışıklarla beslemeyenler, bu türlü ahvalde her zaman aldanabilir ve temkine, teyakkuza ters bir kısım şatahata girebilirler.

Heyman:

Heyman içtikçe daha bir yanan ve bir türlü suya kanmayan ma’nâlarına geldiği gibi, aşk yüzünden deli ve kara sevdalı anlamlarına da gelir.

Tasavvuf erbabına göre heyman, âşık u sâlikin, yol esnasında kalbini saran sürpriz tecelli ve ilâhî mevhibelerle, taaccüp, istihsan ve ruhanî zevklere dalıp kendinden geçmesi ve iradesine hâkim olamaması demektir. Kur’ân-ı Kerim ve Sünnet-i Sahîha’da heymanla alâkalı açık bir beyan olmadığından, çoğu ehl-i hakikat, “dehşet” gibi onu da makamlardan herhangi bir makam görme yerine bir “hâl” ve televvün şeklinde anlamışlardır. Bazıları onu, “ -Musa baygın olarak yere yıkıldı...” âyetiyle irtibatlandırmak isteseler de, vahyi telâki makamıyla, kendinden geçmenin birbirine uygun düşmediği açıktır. Bence, Tûr Hâdisesi’ne böyle bir yaklaşım yerine; celâli tecellinin, bütün suret ve resimleri silip,hakikat-ı mücerrede dalga boyunda zuhuruyla biraz da Hz. Museviyet’in gereği olarak duyulan bir hayret ve şuurlu bir dehşet demek daha uygun olur zannediyorum...

Heymanı da tıpkı dehşet gibi üç kategoride tahlil etmek mümkündür:

1.Yolculuğun ilk merhalelerinde, acz u fakr, hisset ve değersizliğinin şuurunda olan salik, kadrini, kıymetini çok aşkın ekstra lütuflara mazhar olunca, Hz. Eyyûb gibi “senin hiçbir lütfundan müstağni kalamam” deyip, ilâhî tecellilere sinesini açtıkça açarak “daha yok mu?” mülahazalarıyla köpürme mertebesidir ki. Yoldakilerin ekserisinin, bu vadideki düşünce ve davranışlarını bu mertebeye irca etmek mümkündür.

2.Sâlikin, hâlihazırdaki hulûs Ve istikbaldeki meziyetlerine avans mahiyetinde lütfedilen aşkın varidat karşısında, yeni bir idrak, taze bir ruh ve gerilmiş bir irade ile, o esnada kapısı aralanan acâib ve garaibi derin bir temaşa zevkiyle seyredip “ -Rabbimiz, nurumuzu (ikmal ve) itmam buyur!” diyerek, ciddi bir azim ve tam bir metafizik gerilimle, elde edilen mazhariyetlerin ötesine hâhiş duyma ruh haletidir ve

“Parmağım aşkın balına
Bandıkça bandım bir su ver,”
Gedâi

sözleri, bu seviye ile alâkalı söylenmiş güzel sözlerdendir.

3.Heymanü’l-fenadır ki; sâlik, hâlî veya zevkî olarak kadem-nazar vahdetine ulaşır ve kâinatı fena ve zeval ufkundan müşahedeye başlar..derken her an değişik bir buudda “beka billah” tecellileri duyar.. artık varlığı bütünüyle görmez olur ve ihsan mertebesinin bir varidatı olarak görüldüğünü tam hisseder ve görebileceği şevkiyle de coşar.

Tabii bütün bunlar, imanın gücü, yakînin derinliği, kalbî muamelenin devamı ve ahvâl-i sadıkanın da temadisi nispetinde zuhur ederler ki, bu evsafın tam temsil edilmesi de yine Hz. Ruh-i Seyyidi’l-Enâm’ın tebaiyetine bağlıdır, O’na bağlılığın tam hissedilmediği ahvalde, zuhur eden fevkalâdelikler çok defa insanı aldatabilir. Tâlib-i feyz-i Hüdâ olanlar, mutlaka Hz. Muhammed (sallâllahu aleyhi ve sellem) halkasına girmeli; âşık-ı nûr-u Hüdâ olanlar da behemehal o halkanın ritmine uymalıdırlar.

 

Gökmen isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta