AK Gençliğin Buluşma Noktası
Siyaset Siyaset haberleri bu bölümde paylaşıyoruz.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 12-11-2013, 01:36   #1
Kullanıcı Adı
MEÇHUL ADAM
Standart Demokrasi bir Küfür Nizamıdır...
DEMOKRASİNİN BİR KÜFÜR NİZAMI OLDUĞUNA DAİR GENİŞ BİLGİLER


Bu linki okuduktan sonra, hâla "demokrasi İslam'a uygundur" diyenleri cahil cühela takımı olarak görüyoruz...İtiraz eden varsa bunların ya İslam'ı bilmemekten ya da şeriata razı olmamaktan kaynaklanmaktadır..

Demokrasi sayesinde hem kapitalizm hem de laiklik bir arada yürütülmektedir.Bu iki melanet ve illet tüm müslümanları ezmekte ve sömürmektedir.TEK ÇÖZÜM, KUR'AN NİZAMI YANİ ŞERİATTIR. HİLAFET DEVLETİNİ KURMAKTIR.ANCAK BUNUNLA SİYONİZMİN BAŞI KESİLMİŞ OLUR...

 

MEÇHUL ADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-11-2013, 02:19   #2
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart
saçma mı desem komik mi desem bilemedim şimdi... cok önemli tesbitlerde olmakla beraber demokrasinin islamda olmadığının zorlama ifadelerle ıspatlanmaya çalılşılması acayip... peki size şunu sorarım kur'an-ı kerimde yönetisel olarak size şu sistem seçildi diye bir ayet varda biz mi bilmiyoruz... cahil cühala olduğumuz doğrudur ama kusura bakmayında bu saçmalığı yutacak kadar cahil ve kurandan habersiz değiliz çok şükür...
Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-11-2013, 02:31   #3
Kullanıcı Adı
HaArP
Standart
Demokrasi salt bağlamda küfür nizamıdır...! Bu tartışılmaz !!! Çünkü Demokrasi Demoks kelimesinden Halkın istekleri bağlamında kullanılan bir kavramdır ki bu kavramda haramları işlemeyi isteyen halk'ta bu sınıfın içine girer ve Hakkın isteğine muhalif ve küfür içerir !!! Bu bağlamda Demokrasi Hakkın değil Halkın istekleridir...!

Lakin Demokrasi Araç bağlamında içtihaddan doğan zaruret bağlamında değerlendirilebilir...!!! Bu bağlamında ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır !!!
HaArP isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-11-2013, 07:53   #4
Kullanıcı Adı
Fihi Ma-Fih
Arrow
Sık Kullanılanlarda kayıtlı bir yazıyı paylaşmak isterim.

İslamın demokrasiye bakış açısı nedir?
Değerli kardeşimiz;
Günümüz tartışma konuları arasında, İslam ve demokrasi konusunun, muhtelif platformlarda öne çıktığı gözlemlenmektedir. Açıkça belirtmek gerekirse, İslam ve demokrasi mukayesesinin, çok sağlıklı yapıldığını ifade etmek oldukça zordur.

Böyle bir mevzunun en başında, İslam’ın, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen ilahi kaynaklı bir din, demokrasinin ise, insanların kendi akıl, irade ve bilgi birikimine dayalı olarak ortaya çıkardıkları bir yönetim biçimi olduğunu vurgulamak gerekir.

Bu vurguyu yapmanın ana hedefi, bu iki kavramın, birbirinin zıddı veya birbirinin alternatifi ya da birbiriyle tamamen uyuşan unsurlar gibi takdim etme gayretlerinin doğru olmadığını belirtmektir.

Bu yüzden, İslam’ı, bir din olarak kendi kulvarında, demokrasiyi de bir yönetim şekli olarak kendi kulvarında değerlendirmek gerekir. Bunu yaparken, sadece kavramlara takılıp kalmadan, bu kavramların muhtevasını, objektif bir bakış açısıyla karşılaştırmak zarureti vardır.

Bu noktada, İslam ilahiyatçılarının büyük bir kısmınca kabul edilen en önemli husus şudur: Kur’an tarafından, adı açıkça belirtilen ve insanlara emredilen herhangi bir yönetim biçimi mevcut değildir. Ancak, hem Kur’an’da, hem de Hz. Peygamber’in uygulamalarında, yöneten ve yönetilenlerin sorumluluklarını öğreten evrensel prensipler vardır.

Dünyanın herhangi bir bölgesinde, dönemin ihtiyaçlarına, insanlarının kültürel yapısına, oluşan siyasi şartlara, zamanın ve coğrafyanın getirdiği imkan ve zorunluluklara göre, yönetim modeli geliştirilebilir.

Demokrasinin en belirleyici ve vazgeçilmez unsurlarından biri, halkın yönetime katılması ve kendi hür iradesiyle yöneticileri seçmesidir. Dikkatle incelendiği zaman, Hz. Peygamber’in, İslam’ın en iyi uygulayıcısı sıfatıyla, -kelime olarak, kabul etmek, razı olmak, anlamına gelen -BEY’AT müessesesini çalıştırdığı görülür. Bey’at, günümüz seçim uygulamalarındaki oy kullanma karşılığı olarak, kısaca “halkın yöneticiye bağlılığını belirtmek için reyini ortaya koyması” şeklinde tanımlanabilir. Bey’at, “kadın ve erkeğin, yöneticiye karşı görev ve sorumluluğu kabul etmek üzere yaptığı bir sözleşme” olarak da tarif edilir. (1)

Hz. Peygamber’in başlattığı bey’at uygulaması bazı yapısal değişikliklere uğrayarak Osmanlı dönemine kadar devam etmiştir.

Bu yönüyle bakıldığı zaman, yöneticileri belirleme metodu konusunda İslam öğretisinin, bugünkü demokratik seçim uygulamaları ile çok önemli bir paralellik gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu benzerlik, her ferdin kendi reyini hür iradesiyle belirtmesi konusunda da mevcuttur.

Çünkü, zorbalıkla ve kılıç zoruyla alınan bey'at geçerli değildir. Hz. Ömer : "Bir kimse, müslümanlara danışmadan, ister kendisi başkan olmaya, ister başkasını başkanlığa geçirmeğe kalkışırsa (vazgeçmediği taktirde) onu öldürmelisiniz" (2) demiştir.

Toplumun huzurunu bozmaya yönelik, zorbalığa ve haksızlığa dayanan her türlü girişimin bertaraf edilmesi, İslam dininin herkese yüklediği sorumluluklardan sadece birisidir.

Yöneticilerle ilgili olarak İslam’ın öngördüğü en önemli değerler, insanlar arasında, eşitliğin, adaletin ve ferdi hukuk dokunulmazlığının sağlanmasıdır. Şayet demokrasi, toplumları yönlendiren bir sistem değil de, insanların temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alan ve halkın taleplerini karşılamayı taahhüt eden bir yönetim biçimi ise, bu hususta da İslam ve demokrasi arasında herhangi bir problemden bahsetmek anlamsızdır.

Çünkü, bu hakların korunması bakımından, ikisi arasında bir aykırılık söz konusu değildir. Hatta İslam, bir taraftan ferdi hukukun korunmasını emrederken, diğer taraftan da toplumsal hassasiyetlere atıfta bulunur ve içtimâî ruhun canlı tutulmasını ister. Bu yüzden, fertlere yüklenen her sorumluluğun, toplumsal hayata bakan bir yönü vardır.

Demokratik yönetim biçimiyle idare edilen ülkelerde, toplum tarafından seçilen ve yine toplum adına karar mekanizması olarak işleyen meclis de, üzerinde durulması gereken en önemli müesseselerden biridir. Bunun İslam literatüründeki tam karşılığı, danışma kurulu olarak tercüme edebileceğimiz, ŞÛRÂ müessesesidir.

Yapılması planlanan işlerin, istişâre sonucunda karara bağlanması gerektiği konusunu, Kur’an iki farklı âyette şu şekilde açıklar:

“Onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. ” (3)

“Onların işleri, aralarında danışma iledir.” (4)

Demokrasinin vasıfları arasında zikredilen çoğulculuk prensibi, Kur’an’da bu âyetlerle formülleştirilmiştir. Çünkü fertler arası istişare, çoğulculuğun en önemli göstergelerindendir. İlk âyette geçen “iş hakkında onlara danış” ifadesi, İslam âlimlerince bir tavsiye değil, yerine getirilmesi zorunlu bir emir olarak telakki edilmiştir. (5)

Yine, İslam’ın benimsediği idari yapı, danışma (meşveret) üzerine kurulması gerektiğinden hareketle, “herhangi bir şahsın diktatörlüğüne dayanan "otokrasi"den; kendisinde ilâhî bir sıfat olduğu iddiasıyla ortaya çıkan kişinin idaresine dayanan "teokrasi"den; üstün azınlık sınıfının hâkimiyetine dayanan "oligarşi"den; kişilerin heva ve heveslerine göre idare ettiği "demagoji"den ayrılır.” (6)

İslâm'daki istişâre sistemi çoğunluk veya azınlık farkı gözetilmeksizin imkan dahilinde herkesin görüşünü almayı gerektirmekte, ancak, görüşler içinde tercihe şayan olanın, parmak hesabıyla değil, derin ve tarafsız aklî araştırma neticesi tesbit edilmiş olanın tatbik mecburiyetini içermektedir. (7)

Özellikle Hz Peygamber ve ondan sonra idarecilik yapan halifeler, istişareye ciddi manada önem vermişler, Kur’an’daki “iş hakkında onlara danış” emrinin en önde gelen uygulayıcıları olmuşlardır. Bundan dolayı İbn Teymiyye: “İdareciler istişâreden muaf olamazlar. Çünkü Allah onu peygamberine emretmiştir” der. (8)

Hz. Peygamber’in sahabeyle istişaresinde dikkati çeken hususlardan biri; herhangi bir karara vardığı zaman, bu kararının Kur’an’ın bir emri mi yoksa kendi düşüncesiyle aldığı bir karar mı olduğunun, kendisine sorulmasıdır. Kur’an emri olursa, -bağlayıcılık ifade ettiği için- o emir yerine getirilir, ancak Hz. Peygamber’in kendi kararı olursa, bu karar üzerinde sahabe kendi görüşlerini ona aktarırlardı. Bedir harbinden sonra alınan esirlerin, hangi şartlarla serbest bırakılacağı, namaza davetin (ezanın) nasıl uygulanacağı, Hendek harbinde Medine’nin nasıl savunulması gerektiği gibi konular, Hz. Peygamber’in istişare anlayışının en çarpıcı örnekleridir.

İstişâre ederken göz önünde bulundurulması gereken en önemli noktalardan biri, kime veya kimlere danışılacağı konusudur. Abbasi yöneticilerinden Me'mun’un, oğluna nasihat ederken, istişâre konusunda söyledikleri, bu hususa ışık tutar. Der ki: “Şüphen olan işlerde, tecrübe sahibi, gayretli ve şefkatli ihtiyarların görüşlerine başvur. Çünkü onlar, çok şey görüp geçirmişler, zamanın inişli-çıkışlı, ikballi-hezimetli olaylarına şahit olmuşlardır. Onların sözü acı da olsa kabul ve tahammül et. Danışma kuruluna korkak, hırslı, kendini beğenmiş, yalancı ve inatçı kişileri alma.” (9)

İslam dünyasının, batı kaynaklı olarak geliştirilen birçok müessese üzerinde ortak bir noktaya varamadığı açıktır. Demokrasi de bunlardan bir tanesidir. Hiçbir bilimsel ve akli temele dayanmadan kimileri, demokrasinin İslam’la tamamen çeliştiğini anlatırken, kimileri de ikisi arasında tam bir uyumun varlığını anlatmaya çalışmaktadır.

Fertlerin ve toplumların mutluluğuna katkıda bulunma gayesi ve arzusu olan herkes için, en makul olan şey, -kavram kompleksine kapılmadan- din olarak İslam’ın evrensel değerlerinden, idari bir mekanizma olarak da demokrasinin öngördüğü temel hak ve özgürlüklerden yararlanmanın yollarını aramaktır.

Adı ne olursa olsun, insanların huzur ve mutluluğu için yürütülen çabalara İslam’ın herhangi bir itirazı söz konusu değildir.

“Demokrasinin benimsenmesi Batı’yı “meşrulaştırma” değil, gerçek bir yeniden keşif olarak görülebilir. Batılı demokrasi ile İslam, yöntemde bazı farklılıklar gösterse bile, gayelerindeki benzerlikler dikkate alınarak birbirinden istifade edebilirler. Tabii bu istifade, Hasan Turabi’nin ifadesiyle söyleyecek olursak, eğer Batılılar, demokrasinin “Müslüman bir çocuk doğurmasına” müsaade ede(bili)rlerse gerçekleşebilir. Çünkü hala Batı’da birçok kişi için “islami demokrasi” kavramı lanetli olarak görülmektedir.” (10)

Netice itibariyle, İslam prensiplerinin demokrasinin öngörüleriyle tamamen uyum içerisinde olduğu iddia edilemez. Ancak eğer dinden bağımsız düşünürsek, yönetim biçimleri içerisinde İslam’ın genel hükümleriyle en kolay uyumlu hale getirilebilecek yönetim biçimi yine demokrasidir.

Bu arada İslam düşünürlerinin bu konuda bir çözüm arayışı içerisinde oldukları da bir gerçektir. Zira demokrasi, kaçınılmaz olarak müslümanların içerisinde bulundukları ve kendisinden etkilendikleri bir sistemdir. Konumlarının İslam’a uygunluğunu her zaman sorgulamak zorunda olan müslümanlar, kendilerini kaçınılmaz olarak etkisinde bulundukları demokrasi karşısında çözüm arayışı mecburiyetinde bulmuşlardır.

Kur’an verilerine uygun olarak yapılan tartışmalar, demokrasiye bir karşıtlık değil, yeniden tanımlanan demokrasiye taraftarlık şeklinde kendini göstermektedir.
Dünyada birbirinden farklı birçok demokrasi tanımı ve uygulaması vardır. İslam dünyası, bu durum karşısında, bir yandan İslam’ı doğru anlamak ve doğru yorumlamak, diğer yandan da demokrasiyi bu yorum içinde tanımlamak zorundadır. Böyle bir yol, İslâm ve demokrasinin buluştuğu bir orta noktanın oluşmasına katkıda bulunabilir.

(1) Yusuf Kerimoğlu, İslam Ansiklopedisi, Şamil Yayınevi, bey’at md.
(2) Muhammed Ravvas Ka'l-aci, Mevsûatu fıkh Ömer b. el-Hattâb, 1401/1981, 103.
(3) Al-i İmran : 3/159
(4) Şûrâ : 95/38
(5) Fahreddin er-Râzî, Mefâtihu'l-Gayb, Kahire 1934-62, IX, 76; Nevevi, Şerhu'l Müslim, Kahire 1347-49/1929-30, IV, 76.
(6) İzzüddin et-Temîmî, eş-Şûrâ beyne'l-Esâle ve'l-Muâsıra, Amman 1405/1985, s. 27-28.
(7) Ma'ruf ed-Devâlibî, İslâm'da Devlet ve İktidar (trc. Mehmed S. Hatipoğlu), İstanbul 1985, s. 55.
(8) İbn Teymiyye, es-Siyâsetü'ş Şer'iyye (Mecmû'u Fetâva içinde), Riyad 1381-86, XXVIIl, 386, 387
(9) Mefail Hızlı, İslam Ansiklopedisi, Şamil Yayınları, istişare md.
(10) bkz. Mevlüt UYANIK, İslam ve Demokrasi, -Muhammed Abid el-Cabiri Örneği-.
Fihi Ma-Fih isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-11-2013, 13:49   #5
Kullanıcı Adı
MEÇHUL ADAM
Standart
Alıntı:
Ertuğrul ÖZGÜL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
saçma mı desem komik mi desem bilemedim şimdi... cok önemli tesbitlerde olmakla beraber demokrasinin islamda olmadığının zorlama ifadelerle ıspatlanmaya çalılşılması acayip... peki size şunu sorarım kur'an-ı kerimde yönetisel olarak size şu sistem seçildi diye bir ayet varda biz mi bilmiyoruz... cahil cühala olduğumuz doğrudur ama kusura bakmayında bu saçmalığı yutacak kadar cahil ve kurandan habersiz değiliz çok şükür...
Sen zaten Kur'an'dan anlasaydın demokrasi ve laikliği red ederdin.Demek ki anlamadığın buradan belli oluyor.


MAİDE SURESİ 44 'den ta 50'inci ayete kadar iyice oku öyle gel buraya...Bir de Ahzab Suresi 36 veya Nur Suresinin 1.inci ayetine bak bakalım neler var...

Al sana demokrasiye zıt olan ayetlerden bir kaçı daha...


NİSA SURESİ-60 - Şunları görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, tağut önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor.

61 - Onlara: "Allah'ın indirdiğine ve Peygambere gelin!" denince, münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün.

65 - Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar.


UNUTMA Kİ, LAİKLİK VE DEMOKRASİ KESİNLİKLE VE KESİNLİKLE TAĞUTTUR. İŞTE AYETLER BUNA DELİLDİR.
MEÇHUL ADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 12-11-2013, 13:52   #6
Kullanıcı Adı
MEÇHUL ADAM
Standart
DEMOKRASİLERDE NEDEN ZENGİNLER VE KODAMANLAR, ENSESİ KALINLAR, MECLİSE GİRER DE ASIL EHİL OLANLAR DIŞARIDA BEKLETİLİRLER?.ONLAR NİYE ADAY GÖSTR,LMEZLER?TABİ GÖSTERMEZLER.ÇÜNKÜ PARALARI YOK Kİ MİLLETVEKİLİ OLMALARI İÇİN...

ULAN BU ÜLKEYİ HEP ZENGİNLER Mİ YÖNETECEK?HANİ DAHİ BEYİNLİ, BİLİM ADAMI, DİNAMİK MUCİD VE MÜTEFEKKİR ADAMLARDAN MİLLETVEKİLİ GÖSTERİN BANA...
MEÇHUL ADAM isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi