AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



 
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 03-03-2009, 20:05   #1
Kullanıcı Adı
Gölge
Standart Demokrasiye sahip çıkmak

DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKMAK


Belirli tarihlerin belli çağrışımlar yaptırması doğal:

Geride bıraktığımız '28 Şubat' günü, hepimizin zihnini 12 yıl geriye (1997) götürdü; gazetelerde sayısız 'post-modern darbe' yazısı çıktı, siyasi içerikli TV programları aynı konuya ayrıldı. Okuma veya izleme fırsatı bulduğum değerlendirmelerde, vurgu, genellikle demokrasi üzerineydi.

Önemli bir istisnayı dün demokrasi konusunda duyarlılığını yakından bildiğim bir kalemin sütununda okudum. CHP saflarında siyasi hayatın içinde bulunmuş, milletvekili seçilmişken 12 Eylül darbesi yüzünden süresini tamamlayamamış Tarhan Erdem, 'Yeni darbe oyunları' başlıklı yazısında, askeri müdahalelere olumlu bakmadığını belli ettikten sonra, yazının sonunda, sözü, günümüze getirip garip tespitlerde buluyor.

Okuyalım: “Oyun günümüzde de sahnededir! Çünkü iktidar, ülkenin karanlığa gittiği kuşkusunu yarattığı gibi, kendisinden kuşku duyanların sayı ve etkisini hafife alarak bu kuşkuyu sürekli beslemektedir! / İktidar oy üstünlüğüne güvenmektedir; oysa, oy gücünün sayısı artan kuşkuları etkisizleştiremediği şimdiye kadar anlaşılmış olmalıydı. Durumu doğru değerlendirmeye, karşılaşılan engeller listelenip, iki yıldır hızla artan kutuplaşma gözden geçirilerek başlanabilir. / Sonuçta sorumluluk iktidara aittir. Darbecilerin hükümetlerin hatalarıyla var olup yaşadıklarını bilmeliyiz!”

Aslında yazıda darbecilerin kafaya koyduklarını gerçekleştirmek için bahaneye ihtiyaçları olmadığını da anlatıyor yazar; dahası, üzerine abanılan bahanelerin yapaylığına da dikkat çekiyor. Tek söylemediği, kendisinden 'kuşku' duyulan iktidarın yedi yıl boyunca darbe heveslilerinin işine yarayacak bir çizgi izlemediği; onu da ben söylemiş olayım.

Son birkaç gündür ortalığa serilen kaset ve belgeler 28 Şubat post-modern darbesini planlayıp uygulamaya koyanların işi nereye kadar vardırdıklarına ışık tutuyor. Mahallelere ve ana okullarına kadar uzanan 'fişleme' harekâtını yürütenler, bir iktidarı sahneye konulan Hacıvat-Karagöz türü bir gölge oyunuyla devirmişlerdi. O süreçte izlenen korkutma ve ikbal dağıtma eksenli politikaların ülkeyi ne hale düşürdüğünü hep birlikte yaşadık.

Şimdi bu noktada durup düşünmemiz gerekiyor: Yazarın 'oyun' dediği darbecilik alışkanlığı yakın geçmişte uğursuz gelişmelere yol açmıştı. Askeri müdahalelerden medet uman çevreler fırsat bulsalar bugün de benzer maceralar için yeşil ışık yakabilirler. Sanal değil, 'reel' bir tehdit söz konusu sizin anlayacağınız... Buna karşılık, yedi yıldır ülkeyi yöneten iktidar, cumhurbaşkanını da kendi içinden çıkardığı halde, anayasal düzeni teslim aldığı gibi tutuyor; ortada 'reel' bir tehdit yok yani...

Böyle bir durumda, “Aynı oyunu oynama” denilmesi gerekenler neden siyasiler oluyor?

'Oy gücü' son zamanlarda sanki kötü bir şeymiş gibi sunuluyor. Ak Parti son seçimde her iki kişiden birinin oyunu alarak iktidarını pekiştirdi; kamuoyu yoklamaları 29 Mart'taki seçimde de iyi bir sonuç alabileceğine işaret ediyor. Halkın verdiği yetkiyi göz ardı edebilir mi bir iktidar, ederse halkı temsil ettiği iddiasını nasıl seslendirebilir?

Rejim konusunda tereddüdü olanların yapması gereken, rejimin çerçevesini belirleyen anayasanın çağımıza ve ülkemize uygun bir biçimde yeniden yazılmasını talep etmek olmalıdır. Aksayan ve aksatan maddelerinden temizlenmiş, önümüze çıkan fırsatları daha iyi değerlendirmemize imkân sağlayan, huzur ve mutluluk kaynağı bir anayasaya ihtiyaç yok mu bugün?

Bugüne kadar gelip geçen bütün siyasi önderler hazır buldukları anayasalara sadık kaldılar; buna karşılık darbecilerin ilk işi anayasayı rafa kaldırmak oldu. Anayasayı tağyir ve ilga konusunda sabıka sivillere ait değil.

Darbelerden çekmiş bir ulus ve onun fertlerinin, ortalığa dökülen kasetler siyasi bilinçlerini kamçıladığı halde, darbeler konusunda keskin bir tavra sahip olmamaları kimselere anlatılamaz. Tarhan Erdem'e yakışan, hiçbir tereddüde mahal bırakmadan, demokrasiye daha güçlü sahip çıkıp darbeleri daha şiddetli biçimde kınamak olmalıydı.

Herhalde bir bildiği vardır.

 

Gölge isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi