![]() |
#21 |
![]() Dikkat ! Şansınızı zorluyorsunuz!
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#22 | |
![]() Alıntı:
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#23 |
![]() Anasayfaya Dön // Karakter boyutu :
Deniz Gezmiş'in sansürlenen sözleri Hatırla Sevgili dizisinin son bölümüyle ilgili tartışmalar devam ediyor. 25 Mart 2008 / 19:10 OKEYE 4.ARANIYOR! Günün stresinden kurtulmak istiyorsan hemen gel!Bilindiği gibi; dizinin son bölümünde Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan idam edilişleri anlatıldı. Dizinin en kritik noktalarından biri de Deniz Gezmiş’in idam edilmeden önceki son sözleriydi. Ancak ATV’de yayınlanan dizide Gezmiş’in tarihi sözleri sansürlendi ve makaslandı. İşte öncelikle Hatırla Sevgili'nin ilgili bölümü, ardından Deniz Gezmiş’in idamına tanık olan avukatı Halit Çelenk’in ağzından Deniz Gezmiş’in son sözlerinin sansürsüz hali… www.odatv.com |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#24 |
![]() Anasayfaya Dön // Karakter boyutu :
25 Mart 2008 / 19:10 OKEYE 4.ARANIYOR! Hocam süpersin ... :-* |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#25 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#26 | |
![]() Alıntı:
![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#27 |
![]() ta bu herifin >
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#28 |
![]() 1966 ile 1971 yılları arasında, sözde devrim adına, sözde halk adına sayısız şekilde üniversite işgal ederek, yüksek tahsil amacı ile gelen binlerce öğrenciyi öğrenim hakkından mahrum bırakmış, banka soymuş ve zorla insan kaçırmıştır.
Birçok kanlı eylemin planlayıcısı olmakla beraber bizatihi kendiside bu eylemlere katılarak, masum insanların canının yanmasına sebep olmuştur. “Devrim kanla yazılırsa hükmünü verir!” düşüncesi ile Filistin’e giderek her türlü silah eğitimi almış ve aldığı silah eğitimi ile şerefli Türk askerine, polisine kurşun sıkmıştır. İşte böylesine Faşist bir yaklaşımla sözde devrim adına ülke huzurunu kaçırmış bir hayalperesti, deyim yerindeyse bir soytarıyı; aklından özürlü bir grup şimdiki soytarılar, minik zekâlarınca insanımıza kahraman diye yutturacaklar. Deniz Gezmiş ve tayfasının sözde mücadelesi neydi? Türk milletinin mutluluğunu, refahını mı düşünüyorlardı? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilimde, teknikte ve endüstride ilerlemesini mi istiyorlardı? Ya da, Mevla’sı bir, Peygamberi bir, dini, dili, kültürü ve tarihi bir (o zamanlar) esir Türk illerinde yaşayan soydaşlarımızın bağımsızlığını mı hayal ediyorlardı? Buna evet diyebilmek çok zor. Hatta hayır! Onların kafalarında böyle bir düşünceye yer vermeyi bir kenara bırakın, dilleriyle bile söylemeye niyetleri yoktu. Çünkü onlar, yani Deniz Gezmiş ve tayfası birer komünisttiler. Ne demekti komünist? En kısa tabirle, “Din insanı uyuşturan bir afyondur” teorisini benimsemiş, Allah’ı önemsemeyen, peygamberi tanımayan, Türklük nedir, vatan nedir bilmeyen bir görüşün temsilcisiydi. Deniz Gezmiş 1972 yılında idam edildi. Yalnız 1968 kuşağı olarak anılan birçok Deniz Gezmiş taraftarının ve hayranının hep bir kuyruk acısı kalmıştır. Çünkü devrim diye diye memleketi böleceklerdi ama muratlarına eremediler. Onlar hesapta Amerikan emperyalizmine karşıydılar ancak, Marksizm, Leninizm çağrıları altında Sovyet emperyalizminin Türkiye’yi nasıl bir uçurumun eşiğine getireceklerinin de farkında bile değildiler. Çünkü şahıs idam sehpasında canını teslim ederken bile sarf ettiği son sözleri, ‘hakkınızı helal edin’ olmamıştır. Tutanaklara geçen resmi bilgilere göre, “Yaşasın Marksizm, Yaşasın Leninizm!” demiştir. Bu ne perhiz, bu ne lahana? Onun için diyoruz, onlar birer hayalperestti diye. Peki, hal böyle iken niçin Deniz Gezmiş ve tayfasını Türkiye’nin büyük televizyon kanallarından birisi bir dizi film olarak ekranlara taşıdı. Acaba sebebi ne olabilir? Aslında sebebi çok açık ve nettir. Bu ülkede maalesef televizyon, sinema, tiyatro, müzik ve sanat kolları sol zihniyetin egemenliğindedir. Nasıl oldu? Diye soracak olursanız, onun da cevabı yine çok açık ve nettir. Mesela, bir CHP vardır ki, ‘Mustafa Kemal’in partisidir’ diyerek, Cumhuriyetin bütün kurum ve kuruluşlarından rahatlıkla her türlü istifade edebilmeyi bilmiş, maddi olarak yükselmiş ve elde ettiği kazanımlarla da memleketin aleyhinde çalışacak ne kadar insan varsa hepsini bir şekilde sosyal ve kültürel alanlara yerleştirerek, başımıza musallat etmiştir. İşte bunların sonucudur ki, bugün televizyon dünyası da bu köhnemiş zihniyetin kontrolündedir. Son olarak da ‘Hatırla Sevgili’ adlı diziyi ekranlara getirerek karşımıza çıkan bu egemen sol zihniyet, yine bildik senaryolara başvurdular. Dizi filmde, Deniz Gezmiş ve tayfasını, iyi kalpli, dürüst, ne yapıyorsa sözde devrim adına, sözde halkın kurtuluşu adına yapan, cesaret timsali, yiğitlik abidesi, haksızlığa uğrayan, mücadeleci, sütten çıkmış ak kaşık gibi tertemiz gösterme çabaları artık, akıl sahibi her Türk insanını çileden çıkartacak seviyeye getirmiştir. Nedir bu Deniz Gezmiş hayranlığı? Nedir bu aşağılık duygusu diye hayıflanmaktan alamıyoruz kendimizi. Aşağılık duygusu diyorum. Çünkü bu ülkede artık öyle bir hale geldik ki, Deniz Gezmiş’i bilmeyen, Nazım Hikmet’i sevmeyen, solcu olmayan hatta Türklüğe hakaret etmeyen adamdan sayılmıyor. Zülfü Livaneli, Edip Akbayram, Can Dündar, Berhan Şimşek, Bedri Baykam, Orhan Pamuk hatta Yaşar Kemal bu konuda örnek teşkil etmektedir. Bu isimler Türkiye’de, televizyonların, gazetelerin, sanat dünyasının köşelerini tutmuşlar, adeta tekelleri haline getirmişlerdir. O bakımdan yeni kuşak, söz konusu bu meslek kollarında ilerleyebilmesi ve başarılı olabilmesi için bu soytarılarla mecburen karşılaşıyor ve ister istemez etkilenip, başkalaşıyorlar. Daha açık olarak ifade etmek gerekirse, baskı altına alınıyorlar. Aynı şekilde bu güruh televizyon ekranlarından, gazete köşelerinden, sinema, tiyatro salonlarından, müzik piyasasından ve genel olarak sahip oldukları kitle iletişim araçları ile toplumun genelini de etki altına almaktadırlar. Özellikle de Türk gençliğini! İşte onun içindir ki, bugün üniversitelerimizde okumakta olan gençlerde doğal olarak, Deniz Gezmiş hayranlığı, Nazım Hikmet sevdası ve solcu olma, devrimci olma isteği baş gösteriyor. Birazda dizinin kamera arkasında yer alan ve senaryo danışmanlığı gibi aktif ve etkin bir sorumluluk üstlenen isimlere dikkatle bakalım. Birisi ülkemizin damgalı hırsızlarından Mesut Yılmaz’ın da bir dönem siyasi danışmanlığını yapmış, eski Devlet Bakanlarından Yılmaz Karakoyunlu. Kimdir bu Yılmaz Karakoyunlu? Yılmaz Karakoyunlu kendisini pek mühim edebiyatçı ve yazar sanan 68 kuşağı bir dönmedir. “Salkım Hanımın Taneleri” adlı romanı ve aynı romanın sinema filmi olarak gösterime girmesiyle, gündemi epeyce meşgul eden bu fikir özürlüsü adam, şimdide bu dizinin mutfağında yer almaktadır. Diğeri ise, Mümtaz’er Türköne. Bakmayın adının ‘mümtaz’ olduğuna. Yani adının anlamına layık olamayanlardandır. Mümtaz’er Türköne’de, dünüyle ve her haliyle çelişkili olan bir fikir budalasıdır! ‘Eskiden şöyleydim, böyleydim’ diyen, fakat eskiden gerçekten de ne olduğu pek bilinmeyen ama kendisini bir anlayışa mutlaka aitmiş gibi de algılatarak hayatına yeni bir biçim kazandırma telaşında olan adam konumundadır. Daha doğrusu sırf ‘entelektüel aydın’ sıfatını alabilmek için -alıp ta ne olacaksa- ‘zaman köşelerinden’, -zamanlı zamansız- hezeyanlarıyla adeta bir garip adam durumundadır. Bakınız işte böyle ruh ve manevi açıdan sıkıntılı olan şahıslar, akıllarınca Deniz Gezmiş ve devrimci tayfalarını seneler sonra temizleyip, süsleyip, topluma masum insanlarmış gibi sunacaklar. Yanılıyorsunuz beyler! Hem de büyük bir şekilde yanılıyorsunuz! Yaşasın Tam bağımsız Türkiye! Yaşasın büyük Türk Milleti! Ve selam olsun, ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene’ dedikleri için can vermiş şehitlerimize… |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#29 |
![]() Yakında Denizism diye bir inanış çıkarsa şaşmayın
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#30 |
![]() .
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|