Çok zengin bir adamcağız, ölümünün yaklaştığını hissedince oğlunu yanına çağırmış. Evvela vasiyetini bildirmiş ve demiş ki:
- Beni mezara çoraplarımla gömün!
Oğlu babasının bu vasiyetini anlamamakla beraber “tamam” demiş.
Adam bir de mektup tutuşturmuş oğlunun eline.
- Ölümümden sonra başın ilk sıkıştığında bu mektubu açarsın, demiş.
Emr-i Hak vaki olmuş, adam ruhunu teslim etmiş. Eş-dost toplanıp ağıt yakarken, oğlanı almış bir düşünce: “Ben şimdi babamı çoraplarıyla nasıl gömerim?..”
Bir hoca bulup sormuş ama olumlu cevap alamamış. “Olmaz!” demiş hoca; “dinimizce uygun değil böyle bir şey!” Başka hocaya sormuş, o da olmaz diye kestirip atmış.
Evlat çaresiz, mevtayı da artık bekletmek olmaz, gömmek lazım. Aklına birden babasının “başın ilk sıkıştığında aç” diyerek bıraktığı mektup gelmiş. Hemen mektubu arayıp, bulmuş.
Mektupta şunlar yazılıymış:
“Oğlum, gördüğün gibi ben bunca zenginliğime rağmen yanımda bir çorap bile götüremiyorum, gayrisini sen düşün!..”