![]() |
#11 |
![]() Muhattap alsan bir dert almasan bir dert.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#12 |
![]() Bu görüşmeleri destekliyorum ben.
Adına ister "pazarlık" isterse "karşılıklı güven aranıyor" denilsin, hiç önemli değil Yeterki bu sorun bir çözüme kavuşsun. Herşey siyaset arenasında tartışılsın. İnsanlarımız artık ölmesin, Türkiye daha çok iyi yerlere gelsin istiyorum. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#13 |
![]() hassas bir dönemden geçerken sanki birilerinin dediği olmuş intibanı uyandıracak bu başlığı tasvip etmiyorum..derdimiz bu ülkede barış ise kan dökülmesini kardeş kavgasını önlemekse ise birilerinin ağzından konuşmak böyle bir başlangıcı baltalamaktan başka birşey değildir..demokratik açılımın ilk günlerinde haburdaki olayları hatırlatır herkesi sağ duyulu olmaya çağırıyorum..demekki o yaşananlar bize ders olmamış...kimse mevzi kazandım elime koz geçti mantığıyla hareket etmesin yoksa kısa zamanda aynı tıkanıklığı yine yaşarız ..
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#14 |
![]() Kürt meselesi silahlı mücadele ile çözülemez. Demokratik siyasi mücadeleye kayış sevindiricidir. Eğer kürt siyasi hareketlerinin önüne dinamit koyulmazsa silahlı mücadele rafa kalkabilir.
Dağa çıkartmak kolay indirmek zordur. Vay efendim işte kürt meselesinde şu reformlar yapıldı artık kürtler eskisi kadar zulum görmüyor işkenceleri kürtlerde eşit vatandaş oldu falan filan . Evet belki bir çok reform yapıldı ama dağdaki insanın 30 senelik kurumsallaşmadan sonra dağdan inmez. Birilerinin aleti olur ki olmuştur taşeronlaşır hedefinden sapar. Ve silahlı mücadeleyle geçirdiği her yıl dahada güçlenir teşkilatlanması artar tecrübesi artar adeta ordulaşır Biz hala 3-5 çapulcu desekte bu 3-5 çapulcu dediğimiz insanların kurduğu örgütü silahlı mücadeleyle 30 senedir lağv edemediğimiz bir gerçektir. Kendimizi boş boş övmeyi bırakalım ve gerçekten çözüme yönelik barışa yönelik korkusuzca cesurca adımlar atalım. Korkaklar bu işi çözemez Bu işi çözmek her babayiğidinde harcı değil ... |
|
![]() |
![]() |
#15 |
![]() Eğer bu sorun çözüme kavuşursa
Bana göre Tayyip Erdoğan Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi Başbakan'ı olacak. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#16 |
![]() Bu iş olacak
Referandumda çıkan “evet” oyları sanki büyük bir taşı yerinden kımıldattı. Sistemin özünü demokratik bir şekilde değiştirmekle kalmadı, bu halkın “barış” istediğini bir anlamda tescil etti. Siyasetçiler daha cesur ve kararlı davranabilecekleri bir alan buldurlar. Ve, bu alanı kullanacaklarının önemli işaretlerini de vermeye başladılar. Öcalan’la İmralı’da “anlamlı” görüşmelerin yapıldığını bizzat Öcalan açıkladı. Dün de hükümet temsilcileriyle BDP yöneticileri buluştu. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, “bu iş bitsin artık” dedikten sonra çözüm için “fırsat” olduğunu söyledi. BDP başkanı da olumlu konuştu. İkisi de yeni bir anayasa hazırlanacağını ima ettiler. Yeni bir Türkiye’yi oluşturacak, savaşı bitirecek, barışı kalıcı kılacak bir anayasa hazırlanacak. CHP de bu barışçı gelişmeleri destekleyen bir tavır aldı. MHP dışındaki bütün siyasi aktörlerin “barış” için hemfikir olduğu yeni bir siyaset iklimine kavuştuk ve anlaşılan bunu sonuna kadar götürmeye bu sefer herkes kararlı. Bu “barış karşıtı” siyasetini de MHP sürekli olarak oy kaybederek ödüyor. Bunun çeşitli nedenleri var. En önemlilerinden biri, Türkiye zenginleşiyor, büyüyor ve gelirini arttırıyor. Türkiye’nin muhafazakâr zenginleri de, yeni yeni ortaya çıkan Kürt burjuvazisi de bu zenginlikten pay almak istiyor. Barışta daha zenginleşeceklerini biliyorlar. Zenginliğin tabana yayılması da ancak barışla mümkün olacak. Bu zenginleşme ve büyüme, özellikle Türk “ırkçılığını” ciddi biçimde törpülüyor, ülke büyüdükçe “savaşın saçmalığını, Kürtlere haklarını vermemek için hayatı zehir etmenin” anlamsızlığını herkes daha iyi görüyor. Muhafazakârlıkla milliyetçiliğin birbirinden ayrılmaya başladığı çok ciddi kırılma noktalarından birinden geçiyoruz. “Yeni bir Türkiye” mesajını veren referandum sonuçları, bu yeni Türkiye’nin “barışı bulan” bir Türkiye olduğu gerçeğini de sanırım herkese gösterdi. “Devlet Öcalan’la görüşür” diyen Başbakan bu sözlerinin ertesinde yüzde 58 oy aldı, bunun bir “onay” olduğunu da kavradı. Hükümetin kararlılığı da buradan geliyor. Kürt kesiminde ise PKK’nın dışında yeni ve demokratik bir inisiyatif ortaya çıktı. Bu kesim, Kürt meselesini gündeme getiren PKK’ya saygısızlık etmiyor ama artık bundan sonrasını silahla değil “sözle” çözmek gerektiğini de sıkı biçimde vurguluyor. PKK, savaşta ısrar ederse, Kürt tabanından da ciddi bir tepki alacağını seziyor. Allah muhafaza bu barış gerçekleşmez de savaş yeniden ve şiddetlenerek başlarsa, bu seferki savaş eskisi gibi olmayacak. Mesela bir daha asla bir karakol baskını olmayacağını biliyoruz. Bugünkü teknolojiyle hiçbir karakolun baskın yemesi mümkün değil, daha önceki baskınların neredeyse tümü “şike” baskınlardı. Ama ordudan birileri bir kere daha böyle bir “şike baskının” yolunu açarsa bunun bedelinin ağır olacağını, gerçeklerin ortaya çıkacağını ve “şikecilerin” cezalandırılacağını biliyor. Bu gerçek, savaşa devam etmek istemesi halinde PKK’nın şiddeti dağlardan şehirlere taşımak zorunda kalması demek. Böyle bir gelişme, kendini “gerilla örgütü” olarak gören PKK’yı gerçek anlamda “terör örgütüne” çevirirken, hem Kürt halkından hem de dış dünyadan alacağı desteği de kaçınılmaz olarak azaltacaktır. PKK, kendi halkının tepkisini çekmeyi göze alırsa sanırım büyük bir hata yapar. Türkiye’nin zenginleşmesi, muhafazakârlıkla milliyetçiliğin ayrışması, Kürtlerin de zenginlikten payını istemesi, bu zenginliğin hükümetin kendine güvenini arttırması, Öcalan’ın barışı desteklemesi, Kürt ve Türk halklarının barışı arzulaması, dünya konjonktürünün buna müsait olması, artık yeni bir Türkiye kurulması gerektiği bilincinin yaygınlaşması, bu bilincin kendini referandumda açıkça ifade etmesi hepimizi büyük bir fırsatın eşiğine getirdi. Barış, hepimiz için elle tutulur hale geldi. Manasız takıntılar yüzünden bütün bir hayatı feda etmenin anlamsızlığını herkes az çok anladı. AKP’nin, BDP’nin, CHP’nin barışı destekleyen açıklamaları, yeni bir anayasa sözünün verilmesi, Kürtlerin eşit olma hakkının Türkler tarafından anlaşılması muhteşem bir fırsat yaratıyor. Bu sefer barışı yakalayacağız gibi geliyor bana. Eşit, özgür, adil bir ülkede zenginleşerek yaşayacağız, çocuklarımız ölmeyecek. Çok ümitli ve çok sevinçliyim. [email protected] ![]() KUM SAATİ 24.09.2010 Ahmet Altan Bu iş olacak |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#17 |
![]() bu sorun elbet çözülür..
ki çözülecekte... Türkiye'nin kanayan yarısı... lâkin başlığın altında kötü imalar yatmaktadır... Devletin muhattapı terör örgütü değildir!!! Halktır!!! burda ki noktaya dikkatimizi çekelim lütfen... |
|
![]() |
![]() |
#18 |
![]() Kemalist refleksler ile donatılmış Anayasal düzenin BDP ve kapatılan diğer partiler üzerinde biraz baskılı değilmi. Her zaman ikilemde kalmışımdır siyasi kanadı kıstıran sistem sahipleri dağdakini güçlendirmiyormu. Dağdan inenlere karşı yüksek refleks gösteren indiği vakit hemen tutuklamalar yapan bir sistem siyaset alanını zaten daraltmıyor mu. Yani siyasi zeminin darlığı bunları dağa itiyor dememiz doğru olurmu olmazmı.
Devletin gereğini yapması gerekir demişsiniz nedir ki somut olarak ne yapması gerekir bu noktada. Benhurun dediği gibi siyasi bir karşılığı olacaktır demesi yolun cetrefilli olmasının karşılığdır. Siyasi bir parti için heleki önümüzde genel secimler varken ak parti iktidarı böyle bir ağırlığın altına elini atabilecekmidir. Atarsa diğer partiler tarafından istismar edecektir atmassa yine muhattap alınmıyoruz secimlere kadar etrafı kana bulayacak olmaları arasında nasıl bir çözüm bulunabilir. [/QUOTE] Şuan Bdp diğer partilenlerden teorik ve pratikte hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmuoyr.O yüzden dağdakileri güçlendirmesi bi yana dağdakiler zaten bu durmdan rahatsız...Onlar bekliyor ki bdp kapatılsın..........operasyonlar devam etsin. diyalog sekteye hem uğrasın hem uğramasın.Öyle bir dialog sekteye uğramasın ki hükümet muhalafetten eleştiri almaya devam etsin.......Yine öyle bir dialog sekteye uğrasın ki bdp nin dağdakilern pazarlığına dayanmayan öcalandan hesap sorulan ve çözümün yolunu açacak dialog hemen son bulsun istiyor............. Ak parti böyle bir ağırlığın altına elini atmalı ama karşılığında dayanma gücü ne olcak bekleyip görmek gerekir.Bir dialog elbette olacak....Devlet istediği ile istediği gibi dialog kurar,dialog kurma zorunda bırakılarak değil ama.......Kimse devleti dialoga zorlayamaz devlet muhatab alır......muhatab alınmak drumunda kalmaz........... Yol zor ve çetin.......kırmızı çizgiler birkez daha hatırlatılacak ve daha dirançli olan kazanacak.Umarım devletin kırmızı çizgileri ve dirayeti daha mukavemetli olur.................güzel günler yakın...........Devleti fazla beklentilerimiz ile boğmamaya özen göstermemiz gerekir............ |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#19 |
![]() Şuan Bdp diğer partilenlerden teorik ve pratikte hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmuoyr.O yüzden dağdakileri güçlendirmesi bi yana dağdakiler zaten bu durmdan rahatsız...Onlar bekliyor ki bdp kapatılsın..........operasyonlar devam etsin.
Tam anlamı ile büyük düzenleme yapılmamış olsada çok geçmişlere göre algılar değiştiğini saklayamayız. Çok karmaşık bir durum anayasa mahkemesi yumuşak huylu hoşgörülü olan kişilere yasak getiriyor onların dağdaki kadrosunu güçlendiriyor. Ama dağdakiler ise her zaman bize siyaset yaptırmıyorlar diye serzenişte bulunuyorlar. BTp olarak bizi siyasi iktidar muhattap almıyor diyor. diyalog sekteye hem uğrasın hem uğramasın.Öyle bir dialog sekteye uğramasın ki hükümet muhalafetten eleştiri almaya devam etsin.......Yine öyle bir dialog sekteye uğrasın ki bdp nin dağdakilern pazarlığına dayanmayan öcalandan hesap sorulan ve çözümün yolunu açacak dialog hemen son bulsun istiyor............. Ak parti böyle bir ağırlığın altına elini atmalı ama karşılığında dayanma gücü ne olcak bekleyip görmek gerekir.Bir dialog elbette olacak....Devlet istediği ile istediği gibi dialog kurar,dialog kurma zorunda bırakılarak değil ama.......Kimse devleti dialoga zorlayamaz devlet muhatab alır......muhatab alınmak drumunda kalmaz........... Yol zor ve çetin.......kırmızı çizgiler birkez daha hatırlatılacak ve daha dirançli olan kazanacak.Umarım devletin kırmızı çizgileri ve dirayeti daha mukavemetli olur.................güzel günler yakın...........Devleti fazla beklentilerimiz ile boğmamaya özen göstermemiz gerekir............ Devlet karşılıksız masaya oturur. Yenilginin bir gereği olarak masaya oturmuş havası estirmeye kalkılırsa zaten iş yine yarım kalır. Aslında tam burda yine yukarıdaki düşünce devreye giriyor. Barışı şimdi dağdakilermi istedi hani dağdakiler barış istemiyordu ne olduda ateşkes yaptılar devlet ile masaya bir şekilde oturma ihtiyacı hissetti. Yani bunların dağda kalış sebebleri bağlı oldukları derin güçlermiydi yoksa yıllardır asimile edilmek istenenen veya öyle olduğu söylenen kürt kültürümüydü neydi bunların sözde davasını kürt halkına gerekce olarak sundukları. ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#20 | |
![]() Alıntı:
Ancak bu başlık Taraf gazetesinin dünkü manşetiydi o yüzden aynen kopyalayıp yapıştırdım. Devlet'in Apo'yla masaya oturduğu doğrudur ancak pazarlık mı yapılıyor veya karşılıklı anlaşma mı yapılıyor yada karşılıklı güven mi aranıyor bilinmez. Zaman herşeyi gösterecek. Daha fazla insanımızın ölmemesi ve Türkiye'nin daha fazla huzura kavuşması için Bu şeyleri dert etmemeliyiz. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|