AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-18-2008, 16:47   #1
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart Devrim/İnkılab
Devrim/İnkılab



Arapçası inkılab olan bu kelimenin Türkçesi olarak konulan karşılığı Devrim'dir. İnkılab Arapça’da kalbetme, tersine çevirme, tam tersine döndürme anlamlarına gelmektedir. Hatta aynı kökten gelen bir kelime ile ifade olunan bir de Arap yemeği vardır ki ismi Maklube'dir. Anlamı kalbedilmiş, tersine çevrilmiş manasına gelen bir yemek adıdır. Pişireceğiniz et, patlıcan vesaire önce pişiyor ve bunlar piştikten sonra da tencerede bulunan bu pişirdiklerinizin üzerine pirinç atıyorsunuz ve böylece pirinç de pişiyor, fakat hiç karıştırmıyorsunuz. Yemek tümüyle piştikten sonra tencerenin üzerine bir tepsi kapatıyor ve tencereyi tam tersine çevirerek bütün yemeği bu tepsiye döküyorsunuz. Böylece en altta bulunan et, patlıcan vs. tepsinin en üstüne geliyor, en üstte bulunan pirinç ise tepside en altta bulunuyor ve sonra da yeniyor. İşte bu ters-yüz etme, tersine çevirme anlamındaki yemeği de aynı kökten gelen bir kelime ile ifade eden Arap, buna Maklube demiştir ki tersine çevrilen yemek anlamındadır.

Bu kadar kelime anlamı verdikten sonra bu kökten türeyen inkılab-devrim kelimesinin anlamına geçelim. Bildiğiniz gibi bu kelime Fransız devrimi denilen devrimle dünyada meşhur olmuş, tanınmıştır. Onu takiben hemen 130 yıl sonra vaki olan Sovyet Devrimi, Ekim Devrimi gibi kelimelerle anılan devrim de bu kelimenin tanınmışlığını daha da pekiştirmiş ve hemen bütün insanlık bu kelimeyi tanımıştır. Kelime kazandığı kavram anlamı ile bilinmektedir. Bugün bu kelimeyi kim ağzına alıyorsa, bilsin-bilmesin içinde yaşadığı mevcut hali tersine çevirmek anlamına kullanmakta veya bu anlamıyla anlamaktadır. Bu sebeple toplumda köklü değişiklikler için de aynı kelime kullanıldığı halde örneğin askeri darbeler için (deviren askerler kullansa bile) kimse bu darbelere devrim dememektedir. Zira örneğin yine Türkiye'de askeri devrimler devrilmeye yüz tutmuş kimi devrimleri yeniden ayağa kaldırmak, yeniden dikmek için yapıldığından, özünde devrim anlamı taşımamaktadırlar. Yapılmış Kemalist devrimlerin yıkılması, çürümesi karşısında payanda kullanılarak bunları yaşatmaya yönelik hareketler olduklarından bu darbelere devrim denilmemektedir.

Gelelim asıl üzerinde durmak istediğimiz müslümanların devrimciliğine... Müslümanlar devrim kelimesini bilmez ve de kullanmaz idiler. Hatta soğuk baktıkları bir kavram idi Devrim. Zira içinde yaşadıkları kendilerinin sahiplendikleri düzenlerinin başlarına yıkılışının adı olarak kullanıldığı için de ayrıca soğuk bakar ve tiksinirlerdi devrim lafzından. Diğer yandan yine ters düştükleri Marksizmin de en çok devrim kelimesi ile tanımlanıyor ve anlaşılıyor oluşu müslümanları ayrıca bu kelimeden soğutmakta yardımcı oluyordu. Hemen hiçbir zaman bu kavram müslümanların sıcaklık duydukları bir kavram olmadı. Ne zaman ki İran'da müslümanların içinde bulundukları durumdan kurtulmak için Şah'a karşı yaptıkları ve başardıkları eylem gerçekleşti, işte bundan sonradır ki müslümanlar devrim kelimesi ile akrabalık kurdular ve bu kavramı sahiplendiler. İlk bakışta Şah'ı devirmek, Şah'ın düzenini devirmek anlamlarını içermesi artı İslami motiflerle bezenmesine çalışılan bir siyasî hareket olması bakımından, muslümanlar bu kavrama sıcak bakmaya, giderek de sahiplenmeye başladılar. Bu suretle müslümanlar bir kısmı ile de olsa kendilerini İslam devrimcisi olarak tanımlamaya başladılar. Bu kavram geleneksel müslümanların hala sıcak baktıkları bir kavram sayılmaz. Lakin son yıllarda giderek tırmanan kimilerinin "radikal İslam", kimilerinin "fundamentalist İslam" kimilerinin "köktendinci" ve benzeri deyimlerle ifade etmeye çalıştığı geleneksellikten kurtulup köklü bir değişikliğe gitmeyi düşünenler tarafından pek de derinlere inilmeden kabullenilen bu kavram az da olsa bazı müslümanlar arasında tedavül etmekte, sahiplenilerek kullanılmaktadır. Bunda İran'daki müslümanların hareketi birinci derecede rol oynamıştır denilse yeridir. Zira İranlı müslümanlar da yaptıklarına "İnkılab-ı Islami" diyorlardı. Türkçeye tercüme edildiğinde ise bu deyim İslam İnkılabı veya İslam Devrimi olarak çevriliyor ve öncelikle de gençler arasında tutularak sahipleniliyordu. Günümüzde de bu anlayış büyük kitleler tarafından henüz kabul görmemiş olsa da gençler arasında yaygın olarak kullanılmaktadır.

İlk bakışta Devrim denildiğinde kelimenin üzerinde taşıdığı anlam ve bu isimle anılan hareketlerin gerçekten herşeyi, iyisiyle-kötüsü ile kökünden değiştirmesiyle sonuçlanan hareketler için kullanıldığını görüyoruz. Bu haliyle aynı kelimeyi veya kavramı İslam'a uyarlamaya çalıştığımızda ise karşımıza başka manzaralar çıkıyor. Zira hemen hiçbir peygamberin Kur'an'ın anlattığı kadarıyla-devrim yaptığı söylenemez. Zira hemen bütün peygamberlerin, kendisinden önce gelen peygamberleri kabul ettikleri gibi, toplumda 'Ma'ruf' olarak bilinen şeyleri sahiplendikleri, 'münker' olarak bilinen şeylere karşı oldukları gözlemlenmektedir. Bu cümleden olarak içi putlarla doldurulmuş diye Kabe'yi yıkmayı veya hiç değilse Kabe'ye gitmemeyi başta Hz. Muhammed düşünmemiştir. Yani putlarla kirletilen bu binayı yıkalım ve yeniden yapalım dememişlerdir. Zira kirlenmenin taşlarla, tuğlalarla ilgisi bulunmadığını bilen insanlardır peygamberler. Rabbleri Allah da kendilerine böylesi yüzeysel işlerle uğraşmaları yönünde hiçbir tebligatta bulunmamıştır; olsa idi Kur'an'da görürdük.

İslam geldiğinde örneğin ne kadar müşrik varsa öldürülmez. İslam geldiğinde suçüstü de olsa eline geçirdiği insanları ayaklarından asmaz. İslami yönetimden önceki yönetimin sorumlularını ayaklarından asmaz, onların beşikteki çocuklarını kurşuna dizmez, marksistlerin Romanoflara yaptıkları gibi yapmaz. Her şeyin altını üstüne getirmez. Üstte bulunması gerektiği için hala üstte bulunan şeyleri gelip bulduğunda ise yerinde bırakır. Kur'an üslubu şirk zamanındaki deyimleri bile kullanmış fakat onlara ayrı içerikler münasip görmüştür. Kendinden önceki her şeyi yıkıp yakan bir anlayış asla İslami değildir. Devrimcilik belediye otobüsüne düşmanlık, elektriğe husumet besleme değildir. Masayı, sandalyeyi kırmak, camları aşağı indirmek olamaz İslam'da... Velhasıl her şeyi devirmek anlamına gelen devrim kelime olarak müslümanların diline de dinine de yakışmamaktadır. Devrim bir bakıma reaksiyonerliktir. Mevcut her şeyin varlığının yıkılmasıyla insanlar esas itibariyle doğru bir iş yapmış olmazlar. Çünkü her şeyi yıkan bir anlayış, yıkmayı düşünen bir anlayışı taşıyanlar kendilerini de dinlerini de yıkarlar. Görüldüğü gibi toplumdaki bütün değerlerin yıkılmasına ihtiyaç olmadığı, daha da öteye kimi İslam esaslı değerlerin beslenerek geliştirilmesi gerektiği gerçeği önümüzde iken hala Marksistler gibi düşünmenin gerçeğe aykırılığı gözler önündedir.

Müslüman, kimden olursa olsun 'ma'ruf' gördüğünde onu kendi malı sayıp sahiplenen insanın adıdır. Yine müslüman atalarından devralmış olsa bile, kendisine miras olarak kalmış olsa bile bir 'münker'i reddeden, kafasından ve davranışlarından çıkaran kimseye denilmektedir.

Vurarak, kırarak bir yere varıldığını gören olmamıştır. Hele de böyle yapan bir peygamber asla görülmemiştir. Allah'ın gönderdiğinden emin olduğumuz Kitabı da vuruculuğu, kinciliği asla önermemiştir. Hep dünyayı ‘ıslah' edenlerden, salihlerden bahseden bir kitabın vurucu, kırıcı, öldürücülüğü tasvib ettiğini söyleyebilmek mümkün değildir. Kim ki bu gibi şeyleri kafasında taşır ve fırsat bulunca yaparsa bilmelidir ki Allah bu gibilerden razı olmamaktadır, olmayacaktır. Bunu anlamak zor olmayıp Kur'an okumakla anlaşılacak bir husustur.

Kısaca demek istiyoruz ki Devrim veya Devrimcilik İslam'ın bir kavramı olmayıp 'ödünç alınmış' bir kavramdır. Bu ödüncü aldığımız yere geri verelim ve bizler 'Salihlerden' olmaya bakalım. Salihlerden olabilmek ise asla devirmekten, kırıp dökmekten, asıp kesmekten geçmemektedir. Böyle olsa idi bizler Peygamberimizi Mekke'nin fethinde elleri kana bulaşmış olarak görürdük, ki elinde bir kişinin bile kanı bulunmamakta idi. Çok ileri giden dört kişinin yakalanması için elinde imkan bulunduğu halde onları yakalatmayıp isimlerini bir şeylere yazdırıp Kabe'nin duvarına astırması da O'nun ellerini kana bulamak istemediğinin açık delilidir. Zira bununla demek istemiştir ki bu şahısların isimleri Kabe'nin duvarında aranıyor diye görenler kendilerini haberdar etsinler ve bunlar ayak altından kaybolsunlar ki kendilerine bir şey yapılmasın yani kaçsınlar. Evet Kabe'nin duvarına asılan bu kişilerin hepsi gizli olarak Mekke'den kaçmışlar (peygamber bu fırsatı vermiştir) ve daha sonraki aylarda gelerek istiğfar edip müslüman olmuşlardır. İşte öldürülmesi gerekenlere bile yapılacak muamelesi bu olan İslam, her şeyi nasıl olur da devirici olabilir!..

Devrilmiş kişiliklerimizi düzeltelim, nefislerimizdekileri Kur'an'dakilerle değiştirelim; göreceğiz ki Allah da halimizi düzeltecek, değiştirecektir.

Selam hakka (doğruya) tabi olanlarla olsun.

Ercümend Özkan

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-18-2008, 16:55   #2
Kullanıcı Adı
talib-i ilm
Standart Devrim/İnkılab
Devrimciler ne kadar müslümansa Resulullah da o kadar devrimci.
talib-i ilm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi